Aynel-Yakin Board

Full Version: Buhari Hadisleri KİTÂBÜ`L-BÜYÛ
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.
Buhari Hadisleri KİTÂBÜ`L-BÜYÛ


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Başlık;Düğün;Mehir
Ravi : Abdurrahmân İbn-i Avf
Baslik : TİCÂRETİN FAZÎLETİ HAKKINDA ABDURRAHMÂN İBN-İ AVF HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Biz Medîne`ye (hicret edip) geldiğimizde, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem benimle Sa`da İbn-i Rebî` arasında kardaşlık te`sîs etmişti. Bunun üzerine Sa`d İbn-i Rebî` (Abdurrahmân İbn-i Avf`e): - Ben mal cihetiyle Ensâr`ın en zenginiyim; malımın yarısını sana ayırdım. Sonra bak! İki kadınından hangisini dilersen senin hisâbına talâkını veririm. İddeti geçince onu tezevvüc edersin, dedi. Abdurrahmân İbn-i Avf, Sa`d`e: - (Allah ehlini ve malını sana mübârek eylesin,) benim bunlara ihtiyâcım yoktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşınız yok mu? (Bana o pazara delâlet ediniz,) dedi. Sa`d: - Kaynuka` (kabîlesinin) çarşısı vardır, dedi. Abdurrahmân İbn-i Avf Kaynuka` çarşısına gitti. (Satmak üzere) keş ve yağ götürdü. Ertesi günü yine gitti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Resûlullah`ı ziyârete geldi. Üzerinde (ehl-i zifâfa mahsus) zafran eserin vardı. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Evlendin mi? diye sordu. Abdurrahmân: - Evet evlendim, diye cevap verdi. Resûlullah: - Kimi tezevvüc eylediğini sordu. O da: - Ensar`dan bir kadınla evlendim, dedi. Resûlullah: - Ne kadar mihir verdin? buyurdu. Abdurrahmân: - Bir çekirdek (beş dirhem) ağırlığında altun yâhud altundan bir çekirdek verdim, diye cevab verdi. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Abdurrahmân`a: - Bir koyun (kesmek sûreti) le olsun, velîme yap, buyurdu.
HadisNo : 958


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Şüpheli şeylerden kaçınmak
Ravi : Nu`mân b. Beşîr
Baslik : HALÂL İLE HARAM ARASINDAKİ UMÛR-I MÜŞTEBİHEYE DÂİR NU`MÂN İBN-İ BEŞÎR HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Halâl olan şeyler bellidir; haram olanlar da bellidir. Fakat halâl ile haram arasında birtakım şübheli şeyler vardır (ki bunlar halâl mıdır, haram mıdır? Çok kimseler bilmezler). Kim ki, kendisince günah olması sezilen bir şey`i terk ederse, o, hürmeti âşikâr olan şey`i çoktan bırakmış demektir. Kim ki, günah olması şübheli olan şey`e cür`et ederse, bu da hürmeti vâzıh muharremâta dalmağa yaklaşmıştır. Günahlar (, haramlar) Allah`ın korusudur (yasak yeridir). Hangi çoban ki, (davarlarını) koru etrâfında otlatırsa, çok sürmeden koruya dalabilir.
HadisNo : 959


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Çocuk babaya nisbet edilir;Neseb tâyini
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : SA`D İBN-İ EBÎ VAKKÂS İLE ABD İBN-İ ZEM`A ARASINDA İSTİLHAK VE TA`YÎN-İ NESEB DA`VÂSI. VE TARAFEYNİN SÛRET-İ TEŞEKKÜLÜ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Utbe İbn-i Ebî Vakkas, kardeşi Sa`d İbn-i Ebî Vakkas`a vasiyet etmiş (şöyle söylemiş): - Zem`an`ın câriyesinin oğlu (Abdurrahmân,) ben (im sulbüm) dendir. Bu çocuğu almalısın!. Hazret-i Âişe diyor ki: - Mekke`nin fethi senesi (Mekke`ye varıldığında) Sa`d İbn-i Ebî Vakkas, çocuğu (, Abdurrahmân`ı) yakaladı. Ve: - Bu, kardeşim Utben`in oğludur. Bunun nesebinin kendisine istilhâkı için bana vasıyet etmiştir, dedi. Bunun üzerine Abd İbn-i Zem`a ayaklanıp: - Bu, benim kardeşimdir; bababın câriyesinin oğludur; babamın firâşı üstünde doğmuştur, dedi. Her iki taraf bu nizâ` ve husûmetlerini Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e arz ettiler. Sa`d İbn-i Ebî Vakkas: - Yâ Resûla`llah! Bu çocuk, kardeşim Utbe`nin oğludur. Nesebinin kendisine istilhâkına dâir bana vasıyeti vardır, dedi. Abd İbn-i Zem`a da: - Bu, benim kardeşimdir; ve babamın câriyesi doğurmuştur; babamın firâşi üstünde doğmuştur, dedi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Yâ Abd İbn-i Zem`a! Bu (Abdurrahmân) senin (kardeşin) dir, buyurdu. Sonra da Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Çocuk, (sâhib-i) firâşindir. Zânîye de mahrûmiyet düşer, buyurdu. Sonra Resûl-i Ekrem vesîle-i husûmet olan bu çocuğun sîmâca Utbe`ye benzediğini görerek, zevci Sevde Bint-i Zem`a`ya: - Ey Sevde! Bundan sonra sen de Abdurrahmân`a gözükme (, ondan kaç!) buyurdu. Bundan sonra Abdurrahmân, Sevde (vefât edip de) Allahü Azze ve Alâ`nın rahmetine kavuşuncaya kadar, Ümmü`l-Mü`minîn`in yüzünü görmedi.
HadisNo : 960


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Kesilmiş et yerken besmele
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : HİLL-Ü HURMETTE ŞÜBHE, VESVESE DERECESİNİ BULMAMASI HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis : Rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bâzı kimseler: - Yâ Resûla`llah! Bâzı Bâdiyeler bize (kesilmiş) et getiriyorlar. Bilmeyiz ki, bunlar kesilirken hayvan üzerine İsmu`llah zikrettiler mi, etmediler mi? dediler. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu et üzerine Bismi`llâh deyiniz, sonra yeyiniz! diye cevab verdi.
HadisNo : 961


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Helâl kazanç
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : KAZANCIN HİLL-Ü HURMETİNE MÜBÂLÂTSIZLIĞIN ZEMMİNE DÂİR RİVÂYETLER
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: insanlara (muhakkak) bir zaman erişir ki, o devirde kişi, ele geçirdiği mal halâldan mı, haramdan mı? kazanıldığını hiç aldırmaz.
HadisNo : 962


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Parayı para ile değiştirmek;Vâdeli alışveriş;Veresiye alışveriş
Ravi : Zeyd b. Erkam
Baslik : BEY`-İ SARFA DÂİR ZEYD İBN-İ ERKAM İLE BERÂ` İBN-İ ÂZİB`İN MÜŞTEREK RİVÂYETLERİ
Hadis : Şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir: Biz, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında tâcir idik. (Bir kere) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e sarf(ın hükmün) den sorduk da Resûlullah: "(Bir mecliste) bir elden bir ele verilir, alınırsa beis yoktur. Eğer va`de ile olursa sahîh değildir" buyurdu.
HadisNo : 963


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu :
Ravi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Baslik : EBÛ MÛSE`L-EŞ`ARÎ`NİN RİVÂYET ETTİĞİ BİR HADÎSE HAZRET-İ ÖMER`İN ŞÂHİD TALEBİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Ömer İbn-i Hattâb radiya`llahu anh`den (ziyâret için üç def`a) izin istemiştim de bana izin verilmemişti. Ömer, (o sırada müslümanların işiyle) meşgul olsa gerekti. Ben de geri dönmüştüm. Ömer, meşguliyetinden kurtulunca (Ebû Mûse`l-Eş`arî`yi kasd ederek): - Abdullah İbn-i Kays`in sesini işitmedim mi? (Şimdi onu işitmiştim) izin veriniz (de gelsin!) demiş, fakat: - Ebû Mûsâ gitti, diye cevab verilmiştir. (Hazret-i Ömer arkamdan adam gönderip) beni da`vet etti. (Gelince) bana: - Niçin geri gittin? diye sordu. Ben de: - Biz, bununla (yâni izin verilmeyen kapıdan dönmekle) emrolunduk, diye cevab verdim. Bunun üzerine Ömer: - (Resûlullah`ın) böyle (rücû` ile emrine dâir) beyyine getirirsin. (Değil mi?. Vâkıa ben seni ittiham etmek istemem. Fakat nâsın Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e yalan isnâd etmesinden endîşe ederim) dedi. Bunun üzerine ben, (şâhid bulmak üzere) Ensar meclisine gittim. Onlardan (bu rücû` haberini) sordum. Ensâr: - Bu mes`ele hakkında büyüklerimizin senin için şahâdetleri ne lâzım?. Bunu küçüklerimiz de, (meselâ) Ebû Saîd-i Hudrî (bile) muhakkak (bilir,) şahâdet eder, dediler. Ben de Ebû Saîd-i Hudrî`ye gittim. (Ömer`e getirdim. O da haberi anlattı.) Ömer: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in emrinden (bu rücû` mes`elesi) bana kapalı mı kaldı? (Öyle ya) çarşılara, pazarlara ticârete çıkmak beni, (Resûlullah`ın meclisine devamdan) alıkoydu, di (ye eseflen) di.
HadisNo : 964


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Sıla-i Rahm
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : SILA-İ RAHM HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK`İN BİR HADÎSİ. VE SILA-İ RAHMİN DERECELERİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyh: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Kim ki rızkının bereketlenmesi, bakıye-i ömrünün uzaması kendisini sevindirirse, o kimse sıla-i rahmetsin!" buyurduğunu işittim, demiştir.
HadisNo : 965


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Rehin
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN REHN İLE, VA`DE İLE BİR YEHÛDÎDEN ZAHÎRE MÜBÂYAASINA DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: (Bir def`a elimde) bir arpa ekmeği ve bir mikdar bayat yağla Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e vardım. (O sırada) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (demir) bir zırhını Medîne`de bir Yehûdîye rehnederek ondan âilesi (ni infâk) için (vâde ile bir mikdar) arpa almak üzere idi. Bu halde Resûlullah`ın: - Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem`in ehl-i beyti yanında ne bir sâ` buğday, (ne de) bir sâ` dâne akşamlayamadı ki, buyurduğunu işittim. (Enes devamla): - Hakîkaten Resûlullah`ın hânedânı içinde (lâzimü`l-infak) dokuz kadın vardı, (diyor).
HadisNo : 966


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : El emeği, alın teri ile kazanmak
Ravi : Mıkdâm İbn-i Ma`dî Kerib
Baslik : ELİ EMEĞİ İLE İKTİSÂB-I MAÎŞETİN FAZÎLETİ HAKKINDA MİKDAM İBN-İ MA`D-İ KERİB HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Hiç bir kimse kendi eli emeğini yemekten hayırlı, asla bir lokma yememiştir. Allah`ın Peygamberi olan Dâvud aleyhi`s-selâm da kendi elinin emeğini yerdi" dediğini haber vermiştir.
HadisNo : 967

Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Borçluya kolaylık göstermek;Kolaylık göstermek
Ravi : Câbir b. Abdullâh
Baslik : SATARKEN ALIRKEN, BORCUNU EDÂ VE ALACAĞINI TALEB EDERKEN İBRÂZ-I SÜHÛLETİN FAZÎLETİ HAKKINDA CÂBİR HADÎSİ
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: - Satarken, alırken, alacağını taleb, borcunu edâ ederken sehâ (ve sühûlet) gösteren kimseye Allah rahmet eylesin!, buyurduğunu rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 968


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Kolaylık göstermek
Ravi : Huzeyfe b. el-Yemânî
Baslik : SATARKEN ALIRKEN, BORCUNU EDÂ VE ALACAĞINI TALEB EDERKEN İBRÂZ-I SÜHÛLETİN FAZÎLETİ HAKKINDA CÂBİR HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Sizden evvel geçen milletlerden (semâhatli) bir kişi (öldüğünde onun rûhun) Melekler karşılayarak: - (Dünyâda) bir hayır işledin mi? diye sormuşlar. (Hiç bir hayrı bulunmayan) bu kişi: - Ben, (zimemlerimi tahsîl eden) hâdimlerime: fakir (medyûn)ı imhâl, ganîye de müsâmaha ediniz! sûretinde emrederdim, diye cevab vermişti. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak: - (Bu müsâmaha asıl bizim şân-ı ulûhiyetimize lâyıktır; bu kulumdan vaz geçiniz! diye) onu afiv buyurmuştur.
HadisNo : 969


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Alışverişte doğruluk;Alışverişte muhayyerlik
Ravi : Hakîm İbn-i Hizâm
Baslik : HİYÂR-İ MECLİS HAKKINDA HAKÎM İBN-İ HİZÂM HADÎSİ VE ÎZÂHI
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Bâyi` ile müşteri (biribirinden) ayrılmadıkça, yâhud ayrılana kadar hıyâre mâliktirler. Bunlardan her biri dürüst olup da (sil`a ve semene âid husûsâtı biribirine) bildirirlerse, bu bey` (ü şirâ) ları kendilerine mübârek kılınır. Eğer tarafeyn (mâlin, semenin aybını) gizler de yalan söylerlerse, bu bey` (ü şirâ) larının bereketini giderilir.
HadisNo : 970


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Takas
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : BEYİ`DE TEFÂDULUN MEN`İNE DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Biz (mücâhidler) e, (Beytü`l-mâlin) her çeşid karışık hurma yığınından rızık (, tayın) verilirdi. Biz de onun iki sâını bir sâ` hurmaya satardık. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - İki sâ` hurmayı bir sâ` a, iki dirhemi de bir dirheme satmayınız! buyurdu.
HadisNo : 971


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Dövme yaptırmak;Fâiz;Kan aldırma ücreti;Resim yapmak;Ressamlar
Ravi : Ebû Cuhayfe
Baslik : SEMEN-İ KELB, SEMEN-İ DEM, VÂŞİME VE MEVŞÛMEDEN NEHYE DÂİR EBÛ CÜHAYFE HADÎSİ
Hadis : Oğlu Avf`in rivâyetine göre, müşârün-ileyh demiştir ki: (Babam) Ebû Cühayfe Haccam bir köle satın almıştı. Sonra Ebû Cühayfe bu köleye emretti de bu hacamat âletleri kırıldı. Ben babamdan: - Bunları niçin kırdırdınız? diye sordum. O da şöyle cevab verdi: - Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: kelb bedelinden, hacamat ücretinden nehyetti; yine Resûlullah döğünlemekten ve döğünlenmekten; ribâ (malı) yemekten ve yedirmekten de nehy buyurdu. Musavvire de hayırdan uzak olsun diye bed-düâ eyledi.
HadisNo : 972


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Alışverişte yemin
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : ESNÂ-Yİ BEYİ`DE YEMİNDEN TAHZÎRE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: Yemin, malın medâr-ı revâcıdır (zan olunur). Hakîkatte malın medâr-ı zevâlidir, der idi; bunu (kulağımla) işittim, dediği rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 973


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu :
Ravi : Habbâb b. el-Erett
Baslik : NAZM-I ŞERÎFİNİN BÂİS-İ NÜZÛLÜ OLAN HABBÂB`IN BU HUSÛSA DÂİR BİR RİVÂYETİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Câhiliyet (devrin) de ben Kılınccı idim. Benim Âs İbn-i Vâil uhdesinde alacağım vardı da buna alacağımı tahsîle geldim. Bu herif bana: - Sen Muhammed`e küfretmedikçe sana borcumu vermem, di(ye küfret) ti. Ben de: - Muhammed (salla`llahu aleyhi ve sellem) e Allah senin canını alıp sonra ba`s olunmadıkça ben küfretmem, diye karşıladım. Bu def`a da herif: - (Öyle ise) ölüp, ba`s olup (öbir âlemde) bana mal ve oğul, kız verilinceye kadar beni bırak da sana borcumu orada vereyim? di(ye istihzâ et) ti. Bunu müteâkib: - (Habîbim!) Şu küfredip de: bana elbette (Cennet`te) mal, oğul, kız verilir, diyen herifi gördün a?. Bu (habis) (levh-i mahfûza bakıp) gaybe muttali` mi olmuş, yoksa Rahmân (olan Allah) yanında bir ahd mı almıştır?. (Meâlindeki âyet-i kerîme) nâzil oldu.
HadisNo : 974


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu :
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : HAYYÂTA DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: Bir terzi; hazırladığı yemeğe Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i da`vet etti. Enes İbn-i Mâlik diyor ki: Ben de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber gittim. Terzi, Resûlulullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir mikdar (arpa) ekmeği, bir mikdar da çorba takdîm etti. Çorbanın içinde kabak ve kuru et parçaları vardı. (Esnâ-yi taamda) gördüm ki, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yemek kabının etrâfından kabak araştırıyordu. Yine Enes: artık o günden i`tibâren ben kabağı hoşlanmaktan bir an fâriğ olmadım, diyor.
HadisNo : 975


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Bâkire ile evlenmek;Evleneni tebrik etmek;Evlenmek;Nikâh
Ravi : Câbir b. Abdullâh
Baslik : CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH`DAN RİVÂYET OLUNAN MEŞHÛR HADÎS-İ BAÎR
Hadis : Şu haber rivâyet edilmiştir: (Feth-i Mekke) gazâsında ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber bulundum. (Avdetde) devem beni (kafileden) geri bıraktı ve yürümez oldu. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yanıma geldi. Ve: - Ey Câbir! (Sen misin?) diye seslendi. - Evet, (benim) diye cevab verdim. Resûlullah: - Zorun nedir (ki, ordudan geri kaldın?) diye sordu. Ben: - Devem yürümedi, beni geri bıraktı da arkada kaldım, dedim. Resûlullah hemen (devesinden) indi. Mihceni ile devemi çekti. Sonra bana: - Haydi şimdi bin! buyurdu. Ben de bindim. Bu def`a da devem (in fevka`l-mu`tâd seyrin) e şâhid oldum. Onu ben, Resûlullâh salla`llahu aleyhi ve sellem (in devesini geçmek) den men` ediyorum. Resûlullah: (yol hasbihali olmak üzere) bana: - Evlendin mi? diye sordu. Ben de: - Evet, evlendim, dedim. Resûlullah: - Kız mı, yoksa dul mu? (aldın) diye sordu. Ben de: - Dul, diye cevab verdim. Resûlullah: - (Bâkir) bir câriye (tezevvüc etmek) istemez miydin?. O sana, sen de ona mülâabe ederdiniz! di (ye lâtîfe et) ti. Ben de: - (Bakımları) bana borç kızkardaşlarım var, (babam Abdullah öldü. Fakat dokuz, yâhud yedi kız bıraktı. Doğrusu ben de bunların arasına kendileri gibi bir bebek getirmeği hoşlanmadım) da (yaşlı, başlı dul) bir kadınla evlenmeği bunun da çocukları toplamasını ve saçlarını başlarını taramasını ve (elhâsıl) bunlar üzerinde bir mürebbî ol (up yetimlerin salâh-ı ahvâline bak) masını hayırlı buldum, dedim. Resûlullah: - (Allah eşini hakkında mübârek ve hayırlı kılsın!) Şimde sen (Medîne`ye) varıyorsun. Vardığında artık "Ailene karşı âkıl, reşid, bağlı ol! Allah`dan evlâd taleb ediniz! buyurdu. Bundan sonra Resûl aleyhi`s-selâm: - Deveni satar mısın? diye sordu. Ben de: - Evet satarım, dedim. Resûl-i Ekrem benden devemi bir okıyye (kırk dirhem) e iştirâ etti. Sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem benden önce (Medîne`ye) gitti. Ben de kuşluk vakti vardım. (Arkadaşlarımla berâber) Mescid (-i Saâdet) e geldik. Ve Resûlullah`ın Mescid`in kapısı (önü) nde bulduk. Resûl aleyhi`s-selâm bana: - Şimdi mi geldin? diye sordu. Ben de: - Evet şimdi geldim, diye cevab verdim. Resûl-i Ekrem: - Artık deveni bırak da (Mescid`e) gir; iki rek`at (kudûm namazı) kıl! buyurdu. Ben de: girdim, kıldım. Sonra Resûlullah Bilâl`e bir okıyye (gümüş) tartıp bana vermesini emretti. Bilâl de terâzi ağır basarak tartıp verdi. Ben arkamı çevirip evime giderken bir de Resûl-i Ekrem (Bilâl`e): - Câbir`i bana çağır! buyurdu. Ben zannettim ki, Resûlulah devemi (beğenmedi de) şimdi geri verecek. Halbuki (dünyâda) bana bu deve kadar sevimsiz bir şey yoktu. Resûlullah: - Deveni al, bedeli de senin olsun! buyurdu.
HadisNo : 976


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Satılan malın kusurunu söylemek
Ravi : Amr İbn-i Dînâr
Baslik : GİZLİ AYIBLARI BİLDİRMEDEN BEY` CÂİZ OLMADIĞINA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis : İbn-i Ömer radiya`llahu anhümâ`ya âid bir vâkıa, bunun şâhidi olan Amr İbn-i Dînâr`dan şu sûretle rivâyet edilmiştir: İbn-i Dînar demiştir ki: Şu (Mekke şehri) nde Nevvâs isminde bir (deve tâciri) vardı. Bunun develeri arasında bir de hastalıklı devesi bulunuyordu. İbn-i Ömer radiya`llahu anhümâ gelip bu hastalıklı deveyi Nevvâs`ın ortağından satın aldı. Sonra Nevvâs`a gelip hasta deveyi sattığını anlattı. Nevvâs: - Kime sattın? diye sordu. Şerîki: - Şöyle şöyle (sıfatta) bir ihtiyara sattım, dedi. Nevvâs (şerîkini tevbîh ederek): - Vay sana yazıklar olsun!. Vallahi bu ihtiyar zat İbn-i Ömer`dir, dedi. Ve hemen İbn-i Ömer`e gitti. Ve: - Şerîkim size kusûrunu bildirmeden hastalıklı bir deve satmıştır, diye vaziyeti anlattı. İbn-i Ömer: - Öyle ise malına rücû` et, dedi. Nevvâs deveyi alıp götüreceği sırada da İbn-i Ömer: - Haydi bırak şu deveyi!. Artık biz, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: [Advâ (emrâzın bizâtihî sirâyeti) yoktur] hükmüne râzı olmuş kimseleriz, buyurdu.
HadisNo : 977

Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu :
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : GİZLİ AYIBLARI BİLDİRMEDEN BEY` CÂİZ OLMADIĞINA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Ebû Taybe (Nâfi`) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i hacamat etti de Resûlullah Ebû Taybe`ye bir sâ` (1040) dirhem hurma verilmesini emreyledi. (Bundan başka) Ebû Taybe`nin efendisi (Hârise oğulları) na da, te`diyesi meşrut vergisini hafifletmelerini emir buyurdu.
HadisNo : 978


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu :
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN İHTCÂMI VE HACAMAT ÜCRETİNİ İ`TÂSI HAKKINDA İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis : "Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem hacamat oldu. Ve hacamat eden haccâma (bir sâ` hurma ücret) verdi. Eğer ücret vermek haram olsaydı Resûlullah bu adama vermezdi" dediği rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 979


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Resim bulunan evler
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : TASVÎR HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka-i müşârün-ileyhâ (bir kere) ufak bir yastık, bir şilte almıştı. Üstünde (hayvan) resimleri vardı. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bunu görünce kapının önünde tevakkuf buyurdu da içeri girmedi. Âişe radiya`llahu anhâ (bu sırada) Resûlullah`ın yüzünde şiddet (âsârı) sezdim de: - Yâ Resûla`llah! Allah`a ve Allah`ın Resûlüne tevbe ederim. (Fakat bilmem ki) ne kusûr ettim, dedim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Şu yastığın (burada) işi nedir? buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! (Kâh) üzerine oturasın, (kâh) yaslanasın diye senin için iştirâ ettim, diye cevab verdim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu sûretlerin sâhibleri kıyâmet gününde muhakkak azâb olunurlar. Ve bu kimselere (tahakküm ve ta`ciz yollu): tasvîr ettiğiniz bu hayvanları (haydi) diriltiniz (bakalım?) denilir, dedi. Yine Resûlullah: Şol bir ev ki, içinde sûretler vardır, artık o eve Melekler girmez, buyurdu.
HadisNo : 980


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Hîbe
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : BEY` VE HİBE HAKKINDA İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyh şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile biz bir seferde bulunduk. Ben (babam) Ömer radiya`llahu anh`in genç, çetin bir devesine binmiştim. Deve bana galabe ediyor ve kafilenin önüne geçiyordu. Ömer onu men` edip geri çeviriyordu. Sonra devem (tekrar) kafileyi geçiyor, Ömer de men` edip çeviriyordu. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ömer`e: - Şu (hırçın) deveyi bana satsana! buyurdu. Ömer: - O senindir yâ Resûla`llah! dedi. (Tekrar) Resûl-i Ekrem: - Şu deveyi bana sat! buyurdu. Ömer de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e sattı. Der-akab Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ey Abdullah İbn-i Ömer! (Şimdi) deve senindir. Nasıl istersen öyle tasarruf edersin, buyurdu.
HadisNo : 981


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Alışverişte aldatmak;Alışverişte doğruluk
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : "İSLÂM DÎNİNDE ALDATMAK YOKTUR" KAVL-İ ŞERÎFİNİN ŞEREF VURÛDU VE HABBÂN İBN-İ MUNKIZ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Bir kimse Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e bey` ü şirâda dâima kendisinin aldatıldığını arz etti. Resûl-i Ekrem buna cevâben: - Sen de bir şey almak istediğinde (İslâm dîninde) aldatmak yoktur de, buyurdu.
HadisNo : 982


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Alışveriş;Kâ`be`nin tahrîbi
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : KÂ`BE`Yİ TAHRÎB EDEN HABEŞÎLERİN HASFİNE DÂİR HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka-i müşârün-ileyhâ demiştir ki: (Bir kere) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - (Âhir zamanda) bir gürûh Kâ`be`yi (tahrîb) kasd edecektir. Bunlar Beydâ mevkiine geldiklerinde başbuğlarından son neferlerine kadar (ortaları da müstesnâ olmı(Zeker)) yere batırılırlar. (Yalnız muhâlefet edip ayrılanlar kurtulup haber verirler) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Bunlar başlarından sonlarına kadar nasıl batırılırlar; halbuki bunların arasında (bey`-u şirâ ile geçinen) çarşı halkı vardır ki, bunlardan ma`dud değildirler, dedim. Resûl-i Ekrem: - (Evet) bunlar başlarından sonlarına kadar batırılırlar. Sonra bu batanlar (kıyâmet gününde) niyetlerine göre ba`s (Haşr-ü Neşr) olunurlar, buyurdu.
HadisNo : 983


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Hz. Peygamber`in isimlerini almak
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN ÖZ ADİYLE SOY ADININ CEM` EDİLMEMESİNE DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir kere) çarşıda iken bir kimse: yâ Ebe`l-Kasim! diye seslendi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem buna dönüp baktı. Bu adam (başka birisine işâret ederek): - Ben şunu çağırmıştım, dedi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Benim (öz) adımla ad koyunuz. Fakat soy adımla künyelemeyiniz! buyurdu.
HadisNo : 984


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Çocukları sevmek
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : "KÜÇÜK ORADA MISIN?" DİYE RESÛL-İ EKREM`İN HAZRET-İ HASEN`E HİTÂBI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyh şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir kere) gündüzün bir parçasında (hâne-i Saâdet`ten) çıkıp ne o bana, ne ben de ona bir şey söylemiyerek Kaynuka` çarşısına gelinceye kadar (yürüdü). Sonra buradan dönüp Fâtıma radiya`llahu anhâ`nın evinin önünde bir kenar oturdu. Ve (Hazret-i Hasen`i kasd ederek): - Küçük orada mısın, küçük orada mısın? diye sordu. Hazret-i Fâtıma çocuğun derhal evden çıkmasını biraz tevkîf etti. Zannedersem bu az zaman içinde çocuğu vâlidesi ya giydirmişti; yâhud saçını başını yıkayıp taramıştı. Sonra çocuk sür`atle koşarak geldi. Resûl-i Ekrem çocuğu kucakladı; ve öp (üp kokla)dı. Sonra: - Allah`ım, sen bu çocuğu sev, bunu seveni de sev! diye düâ buyurdu.
HadisNo : 985


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Malı pazarda satmak (açıkta)
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : MÜŞTERİNİN ALDIĞI ZAHÎREYİ KABZETMEZDEN EVVEL SATMASININ MENHÎ OLDUĞUNA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında kârbân (sâhibi tâcirler) den (mal kabz edilmeden) zahîre alırlardı. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bu tâcirlere memur gönderdi. Mallarını zahîre pazarına nakledip getirinceye kadar malı aldıkları yerde satmaktan men` eyledi. Yine İbn-i Ömer`den gelen bir rivâyette: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem iştirâ edilen hubûbâtı (ölçülüp) teslîm edinciye kadar onun (kable`l-kabz) satılmasını nehyetti, demiştir.
HadisNo : 986


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Hz. Peygamber`in Tevrat`taki vasıfları
Ravi : Abdullâh b. Amr b. Âs
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN TEVRAT`TAKİ EVSÂF-I ÂLİYESİNE DÂİR ABDULLÂH İBN-İ AMR İBN-İ ÂS`IN ÂLİMÂNE BİR RİVÂYETİ.. VE TEVRAT ÂYETİNİN KUR`ÂN ÂYETLERİYLE TEFSÎRİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyhe Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Tevrat`ta (muharrer) olan alâmetinden soruldu da Abdullah İbn-i Amr (müekked olarak şöyle) cevab verdi: - Evet, Vallahi Resûlullah, Kur`an`daki bâzı sıfatiyle Tevrat`ta tavsif buyurulmuştur ki, bu muhakkaktır; (ve şöyledir:) Ey azîz Peygamber! Şübhesiz biz seni (Hakka) şâhid, (mü`minlere) beşîr, (münkirlere) nezîr, âcizlere mahmî gönderdik. Sen, elbette benim kulum ve Peygamberimsin!. Sana ben "Mütevekkil" adını verdim. Bu Peygamber, kötü huylu, katı kalbli, çarşılarda çağırkan değildir. O, kötülüğe kötülükle mukabele etmez, belki onu afvile, mağfiretle karşılar. Allah (şirke) sapan kavm (-i Arab) ı bu Peygamber (in irşâdiy) le "Lâ ilâhe illa`llah" diyerek (kıble-yi tevhîde) doğrultmadıkça onun rûhun kabzetmiyecektir. Allah, kör gözleri, sağır kulakları, kapalı gönülleri bu (kelime) nin (sehhar te`sîriy)le açacaktır.
HadisNo : 987

Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu :
Ravi : Câbir b. Abdullâh
Baslik : KEYL VE VEZİN MASRAFLARININ BÂYİE ÂİD OLDUĞUNA DÂİR CÂBİR HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Babam) Abdullah İbn-i Amr İbn-i Harâm, üzerinde (şuna, buna) borcu olduğu halde (Uhud`de şehîden) vefât etmişti. Alacaklıların bu borctan (bir mikdârını) bırakmaları husûsusnda Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yardım buyurmasını diledim. Nebî aleyhi`s-selâm bunlardan böyle bir sulh taleb etti ise de alacalılar (Yehûdî olduklarından) bir şey bırakmadılar. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bana: - Ey Câbir, haydi (bahçene) git; hurmanı (toplayıp) tasnîf et: Acve (denilen iyi)yi bir boy, Azk-ı Zeyd (denilen engin) i de bir boy yap; sonra bana (haber) gönder! buyurdu. Ben bu emr-i Nebevî`yi yerine getirdim, sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e (haber) gönderdim. Resûl-i Ekrem geldi. Hurma (harmanı)nın başına yâhud ortasına oturdu. Sonra (orada bekleşen alacaklılara işâret ederek): - Haydi şu kavmin matlubâtını ölç! buyurdu. Ben de ölçüp dâyinlere tamâmen haklarını verdim. Geri kalan hurmamın sanki aslından bir şey eksilmemişti?
HadisNo : 988


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Azık
Ravi : Mıkdâm İbn-i Ma`dî Kerib
Baslik : ÂİLE ERZÂKININ ÖLÇÜLMESİNDE BEREKET BULUNDUĞUNA DÂİR MİKDAM HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den rivâyetine göre Resûl-i Ekrem: Azığınızı ölçünüz, intifâınız çoğalır, buyurmuştur.
HadisNo : 989


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Mekke`nin fazîleti
Ravi : Abdullah İbn-i Zeyd
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN MEDÎNE`NİN MÜDDÜ VE SÂI HAKKINDAKİ DUÂLARINA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ ZEYD HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den rivâyetine göre, Resûl-i Ekrem: - İbrâhim Mekke`yi vâcibü`l-ihtirâm kıldı. Ve Mekke`ye (yümn-ü bereketle) düâ buyurdu. İbrâhim`in Mekke`yi muhterem kıldığı gibi ben de Medîne`yi muhterem kıldım. Ve Medîne`nin Müddi ve Sâı (nın bereketi) hakkında düâ ettim. Nasıl İbrâhim Mekke için bereketle düâ etti ise, buyurmuştur.
HadisNo : 990


Fasil : KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`
Konu : Götürü pazarlık;İhtikâr;Muhtekirler
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : BEY` EDİLEN TAAM VE ERZÂKIN PAZARA NAKLİNDEN EVVEL ELDEN ELE SATANLARIN ASR-I SAÂDET`TE DARBEDİLDİĞİNE DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis : [Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında ben, götürü pazarlık erzak iştirâ eden (ve kabz etmeden âhere satmak isteyen) öyle (muhtekir) ler gördüm ki, bunlar, bu malları yükleyip nakl edinceye kadar döğülürler, (ve kable`l-kabz) satmaktan men` olunurlardı] dediği rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 991