Aynel-Yakin Board

Full Version: Buhari Hadisleri KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.
Buhari Hadisleri KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ

Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Fâtihanın fazîleti;Seb`ul-Mesânî
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : FÂTİHA-İ ŞERÎFE`NİN TEFSÎRİ
Hadis : Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben bir kere mescidde namaz kılarken Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem beni çağırmıştı. Ben de icâbet edememiştim. (Namzadan sonra vardığımda): Yâ Resûla`llah namaz kılıyordum (geç icâbet ettim) diye i`tizâr ettim. Bunun üzerine Resûlullah: Allah (Kur`ân`da): "Ey mü`minler sizi, Resûlullah kendinize hayat verecek şeylere da`vet ettiği zaman Allah`a ve Resûlüne icâbet ediniz!" buyurmadımı? dedi. Sonra Resûlullah bana: - Ey Saîd, sen bu mescidden çıkmazdan önce sana muhakkak bir sûre öğreteceğim ki o, Kur`an`daki sûrelerin (sevâb cihetiyle) en büyüğüdür, buyurdu. Sonra elimi tuttu. Mescidden çıkmak istediği sıra ben: - Yâ Resûla`llah! Sana bir sûre öğreteceğim ki o, Kur`an`daki sûrelerin en büyüğüdür, demedin mi? dedim. Resûlullah: - O sûre ... dir ki (namazlarda) terâr olunan yedi âyet ve (bana ihsân olunan) Kur`an`dır buyurdu.
HadisNo : 1672


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Şirk
Ravi : Abdullâh b. Mes`ûd
Baslik : BAKARE SÛRESİ ÂYETLERİ
Hadis : Rivâyete göre şöyle demiştir: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e: Yâ Resûla`llah! Allah indinde hangi günah en büyüktür? diye sordum. Resûlullah: Allah seni yarattığı halde Allah`a benzer bir eş uydurmandır, buyurdu. Ben: Hakîkaten bu, büyük (günah)dır, dedim. Sonra hangi (günah büyüktür)? diye sordum. Resûlullah: Seninle berâber yemek yemesinden korkarak çocuğunu öldürmendir, buyurdu. Bundan sonra hangisi (büyüktür?) dedim. Resûlullah Komşunun haliylesiyle zinâlaşmandır buyurdu.
HadisNo : 1673


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Benî İsrâîl`e veriler nimetler
Ravi : Saîd İbn-i Zeyd
Baslik : GAMÂM, MENN, SELVÂ
Hadis : Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Kızılımtırak beyaz mantar, Kudret helvası (gibi Allah`ın külfetsiz ni`metleri) nev`inden bir rızıktır. Suyu da göz ağrısına şifâdır" buyurmuştur.
HadisNo : 1674


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Benî İsrâîl`e veriler nimetler
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : BENÎ İSRÂÎL`İN FESÂDI BENÎ İSRÂÎL`İN BİR KÜSTAHLIĞI
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Allah tarafından) Benî İsrâîl`e: [Beyt-i Makdis`in kapısından eğilerek (tevâzu`la) giriniz ve: "Hıtta = Yâ Rab Dileğimiz, günahımızı affetmendir" deyiniz.] denildi ve onlar (tersine) kıçları üzere imekliyerek girdiler. Ve (emrolundukları kelimeyi) değiştirip hıtta yerine (istihfâf için) ... (mühmel kelimesin)i söylediler.
HadisNo : 1675


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hz.Ali`nin fazîleti;Hz. Peygamber zamanında Kur`ân-ı Kerîm`i en iyi bilenler
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : NESH ÂYETİ NESH HADÎSİ;NESH-İ ŞERÎAT VE NESH-İ ÂYET
Hadis : Rivâyete göre Ömer radiya`llahu anh şöyle demiştir: Bizim en düzgün Kur`ân okuyanımız Übey (İbn-i Kâ`b)dır. En isâbetli hüküm verenimiz de Alî (İbn-i Ebî Tâlib) dir. Şüphesiz, biz, Übey İbn-i Kâ`b`ının usûlü kırâat ve edâsından çoğunu unutuyoruz. Bununla berâber Übey: Ben Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den işittiğim hiç birşeyi bırakmam ve unutmam, iddiâsındadır. Halbuki Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ: "Biz bir âyetten nesheder veya te`hîr edersek..." buyurmuştur.
HadisNo : 1676


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Allâh`a oğul isnadı;Allâh`ı inkâr;Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : ALLÂHU TEÂLÂ`YI TENZÎH
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ buyurur ki: (Bâzı) Âdem-oğlu beni yalanlar. Halbuki beni tekzîb etmek ona yakışmazdı. Bâzısı da sebbeder (ülûhiyet sıfatımı tenkîs eder) halbuki bana sebbetmek ona yakışmazdı. Âdem-oğlunun beni tekzîbine gelince: O, (öldükten sonra) benim onu eskisi gibi iâde edip yaratmağa gücüm yetmez sanır. Bana sebbetmesi husûsu da "Benim oğlum var!" demesidir. Halbuki ben zevce veya veled edinmekten uzak bulunuyorum.
HadisNo : 1677


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hz. Ömer`in ilâhî hükümlere uygun görüşleri;Makâm-ı İbrâhim
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : HAZRETİ ÖMER`İN ÜÇ DİLEĞİNİN
Hadis : Ömer radiya`llahu anh`in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Üç şey (hakkındaki dileğim), Allah(ın vahyin)e tesâdüf etti. Yâhud Rabbim (in vahyi) ben (im dileğim) e muvâfık oldu: 1) Yâ Resûla`llah Makam-ı İbrâhim`i namazgâh ittihâz etseniz, dedim. (Bunun üzerine: ... âyeti nâzil oldu) 2) Yine ben: Yâ Resûla`llah huzûrunuza (maslahat îcâbı) sâlih, fâsik kimseler giriyor. (Kadınlarla görüşüyorlar). Ümmehât-ı Mü`minîn`e (= mü`minlerin anaları olan kadınlarınıza) örtünmelerini emretseniz, dedim. Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi. 3) Ömer der ki: Bir kere Resûlullah`ın (kıskançlık gösteren) bâzı kadınlarına darıldığını duymuştum. Bunun üzerine onların yanına giderek: Kadınlar! Ya (bu hıçınlığa) nihâyet verirsiniz, yâhud iyi biliniz ki Allah, sizin yerinize Peygamber`ine sizden daha hayırlı kadınlar verir, dedim. Nihâyet Peygamber`in kadınlarından birisinin (Ümm-i Seleme`nin) yanına varmıştım. Kadın bana: Ey Ömer! Resûlullah kadınlarına öğüt veremez mi ki, sen onlara va`zetmeğe kalkışıyorsun? Öğüt vermeğe ne selâhiyetin var ki, burada bize akıl hocalığı ediyorsun? demişti. Bunun üzerine de Azîz ve Celîl olan Allah: (Ey kadınlar! Şâyet sizi Peygamber boşarsa onun Rabb`i gerektir ki Peygamber`ine sizlerden daha hayırlı öyle zevceler verir ki, onlar müsilm mü`min, itâatli, tevbekâr, ibâdetli, oruçlu, dul, bâkir kadınlardır) meâlindeki âyet-i kerîmeyi gönderdi.
HadisNo : 1678


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Tevrat tefsîri
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : TEVRÂT METNİNİN İBRÂNÎ DİLİYLE YAZILMIŞ OLMASI VE YEHÛDÎLER`İN ARABCA TEFSÎRLERİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ehl-i Kitâb (olan yehûdîler) Tevrât`ı İbrânîce (metni) ile okurlar, Arab diliyle de müslümanlara tefsîr ederlerdi. Bu hususta Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Ashâbına siz Ehl-i Kitâb (ın sözlerin)i tasdîk, ne de tekzîb ediniz. Ancak: (Biz Allah`a ve bize indirilen Kur`ân`a îmân ettik...) deyiniz, buyurmuştur.
HadisNo : 1679


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Nûh (A.S.);Sahâbenin fazîleti
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : MUHAMMED ÜMMETİNİN HAZRET-İ NÛH`A ŞAHÂDETİ
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu rivâyet olunmuştur: Kıyâmet gününde (Allah cânibinden) Nûh (aleyhi`s-selâm) çağırılacak. Nûh: Yâ Rab davetine icâbet ettim, dîvânına geldim, fermânına âmâdeyim diyecek. Allahu Teâlâ: (Emirlerimi ümmetime) teblîğ ettin mi? diye soracak. Nûh da: Evet ettim, diyecek. Bunun üzerine Allahu Teâlâ Nûh`un ümmetine Nûh size teblîğ etti mi? diye soracak. Nûh`un ümmeti de: Bizi öyle âhiret azâbından korkutan bir peygamber gelmedi, diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak Nûh`a: Ey Nûh! Teblîğ ettiğine kim şahâdet eder? diye soracak. O da: Muhammed ümmeti, diye cevâb verecek. Sonra Muhammed`le ümmeti Nûh`un, ümmetine Allah`ın ahkâmını teblîğ ettiğine şahâdet edecekler. Peygamberiniz de sizin üzerinize bir şâhid olacaktır. (Resûl-i Ekrem buyurur ki:) İşte şu beyanım, ... kavl-i şerîfinin mazmûnudur.
HadisNo : 1680


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Vakfe
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : HUMS ÂDETİ VE MÜZDELİFE VAKFESİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Kureyş ile Kureyş dîninde olan (Benî Amr, Sakîf, Huzâa) müşrikleri (câhiliyet devrinde) Müzdelife`de vakfe ederlerdi. Ve bunlara Hums (dinî hamâset) denilirdi. Bunlardan olmıyan Arab hacıları ise Arafat`ta vakfe ederlerdi. İslâm devri hulûl edince Allahu Teâlâ, Peygamber`i salla`llahu aleyhi ve sellem`e Arafat`a gitmesini ve orada vakfe edip sonra oradan dönmesini emretti.
HadisNo : 1681

Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Dilencilik;Gerçek fakir
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : BAKARA 273 NOLU ÂYETİN TEFSÎRİ
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Kur`ân`da adı geçen) Miskin (halkı dolaşıp) halkının kendisine bir hurma, bir iki lokma (yiyecek) verdiği şu (dilence makulesi) kimseler değildir. Hakîkî miskîn, (kendisini geçindirecek nafakaya mâlik olmadığı halde) halka el açıp istemekten çekinen şu iffet sâhibleridir. İsterseniz (Kur`ânın tarîf ve tavsîfini de) okuyunuz: (Buhârî`nin şeydi Saîd İbn-i Ebî Meryem der ki:) Ebû Hüreyre: "İsterseniz okuyunuz!" söziyle: "Onlar nâstan isrâr ile istemezler!" meâlindeki kavl-i şerifi kasdetmiştir.
HadisNo : 1683


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Âl-i İmrân Sûresi âyetlerinin tefsîri;Müteşâbih âyetlere uyanlar
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ ÂYETLERİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (Âl-i İmrân) Sûresi`nin: (Allah,) O Zü`l-Celâl`dir ki sana bu (mukaddes) kitâbı indirdi. O (nun âyetlerin) den bir kısmı muhkem (âyet) lerdir (meâlindeki) kavl-i şerîfiyle başlayan âyetini (ve hakîkaten hüsn-i nazâr ve zekâ sâhiblerinden başkası da düşünüp anlıyamaz) cümlesine kadar okudu. Hazret-i Âişe der ki: (Bundan sonra) Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem bana: "Yâ Âişe Kur`ân`ın (yalnız) müteşâbih âyetlerine uyan şu dalâlet sâhiblerini gördüğünde -ki, Allah onları (Kur`ân`da) zikr ve zem etmiştir- onlardan sakınınız!" buyurdu.
HadisNo : 1684


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Âl-i İmrân Sûresi âyetlerinin tefsîri;Dâvada delil istenmesi;Yalan yere yemin;Yemin sanığa düşer
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : YEMÎN ÂYETİ VE HADÎSİ
Hadis : Rivâyet göre bir kere İbn-i Abbâs`a iki kadının dâ`vâsı arzolunmuştu. Bu kadınlar bir evde mest gibi sahtiyan metâı dikerlerdi. Bunlardan birisinin el ayasına öbür kadın tarafından bîz batırılmakla mecrûh kadın evden çıkıp mücrim kadın aleyhine da`vâ etti. Kadınların bu da`vâsı İbn-i Abbâs`a arzolundu. (Duruşma sırasında müddeî kadının beyyinesi ve şâhidi bulunmadığından müdde-i aleyhe yemîn etmek düşmüştü. Yalan yere yemîn etmesini önlemek için) İbn-i Abbâs Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu hikâye etmiştir. Eğer nâs mücerred da`vâlariyle (beyyinesiz, şâhidsiz) hak kazanacak olurlarsa kavmin malları, canları zâyi` olur. (Binâenaleyh müddeîden beyyine isteyiniz). Müddea-aleyhe (yemîn tevcîh ettiğinde de) Allah adına (yalan yere) yemîn etmenin fenâlığını (önce kendisine) hatırlatınız! Ve ona şu âyeti de: "Allah`ın ahdini ve kendi yemînlerini az bir paraya değişenler yok mu? İşte bunların âhirette hiç nasibi yoktur!". diye okuyunuz. Bu âyet-i kerîmedeki tahzîrler müddea-aleyh kadına okunup anlatılınca derhâl cürmünü i`tirâf etmiştir. (Bu da`vâda müddeî kadın dâ`vânın ibtidâsında cürmün müddea aleyh tarafından îka` edildiğine dâir yemîn etmek istedi ise de) İbn-i Abbâs müddeî kadına da: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Yemîn müddea-aleyhe düşe (n bir hak dı)r buyurdu, diye cevâb verdi.
HadisNo : 1685


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Âl-i İmrân Sûresi âyetlerinin tefsîri;İbrâhim (A.S)
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : ÂL-İ İMRÂN SURESİ 173 NOLU ÂYETİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: "Allah bize yetişir o ne güzel vekîldir" kelâmını İbrâhîm Salâvatu`llahi aleyh Nemrûd`un ateşine atıldığı sırada söylemiştir. Bir de Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem -kendisiyle Ashâbından bâzı kimselere müşrikler alyehinizde toplandılar, dedikleri ve bu sûretle müslümanları korkutmak istedikleri zaman- söylemiştir. Halbuki bu korkutmak teşebbüsü müslümanları îmânlarını ve irâdelerini arttırmıştı ve ... demişlerdi.
HadisNo : 1686


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Âl-i İmrân Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Üsâme b. Zeyd b. Hârise
Baslik : YEHÛDÎLERİN VE MÜNÂFIKLARIN MÜSLÜMANLARA EZÂLARI BU BÂBDA ÜSÂME HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Bedir vak`asından önce bir gün Fedek dokuması kaplı saçaklı palan vurulmuş bir merkeb üzerine binip (henüz çocuk bulunan) Üsâme İbn-i Zeyd`i terkisine alarak Hâris İbn-i Hazreç mahallesinde (ki evinde hasta bulunan) Sa`d İbn-i Ubâde`yi iyâdeye gitmişti. Giderken yolda Abdullah İbn-i Übey İbn-i Selûl`ün içinde bulunduğu meclise uğradı. Bu vak`a Abdullah İbn-i Übey müslümân olmazdan evvel idi. Bu mecliste müslümanlardan, puta tapan müşriklerden, yahûdîlerden karışık birtakım kimseler vardı. Abdullah İbn-i Revâha da bu meclisde bulunuyordu. Merkebin kaldırdığı toz, meclisi kaplamakla Abdullah İbn-i Übey kaftaniyle burnunu kapadı. Sonra: Bizim üzerimizi tozlatmayınız, dedi, Resûlullah onlara selâm verdi. Sonra da orada durup merkebden indi ve onları İslâm`a da`vet etti ve onlara Kur`ân okudu. Bunun üzerine Abdullah İbn-i Übey: - Ey kişi! Bu söylediklerin hak ve gerçekse bunlardan güzel bir şey olamaz. Fakat bizim meclisimize gelip de bizi bununla ezâlandırma. Kendi menziline git, sana gelen olursa ona anlat, dedi. Bunun üzerine (büyük şâir) Abdullah İbn-i Revâha: - Yâ Resûla`llah (İbn-i Übeyy`e bakma) meclislerimiz (e her zaman teşrîf buyur, huzûrunuz) da bizi Kur`ân (ın belâgati) ile ört, onun nurlariyle bürü. Biz duânızı, Kur`ân okumanızı çok severiz, dedi. Bunun üzerine müslümanlarla müşrikler, yahûdîler sövüşmeye başladılar. Hattâ birbirlerini öldürmeye yaklaştılar. Resûlullah ise onları dâimâ teskîn buyurdu. Nihâyet yatıştılar. Sonra Resûl-i Ekrem merkebine binip yürüdü. En sonu Sa`d Resûl-i Ekrem merkebine binip yürüdü. En sonu Sa`d İbn-i Ubâde`nin evine varıp girdi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ensâr`ın ve Hazrec kabîlesinin ulularından olan) Sa`d`e: - Ey Sa`d! -Abdullah İbn-i Übeyy`i kasdederek- Ebû Hubâb`ın ne söylediğini duymadın mı? (Duymuş ol ki) o, şöyle şöyle söyledi (diye biraz önce geçen vak`ayı anlattı) Sa`d İbn-i Ubâde: - Yâ Resûla`llah! Siz İbn-i Übeyy`in kusûrunu affedin, biraz da ma`zûr görün. Sana Kur`ân indiren Cenab-ı Hakk`a yemîn ederim ki, Allah`ın irâdesi size nübüvvet vermek sûretiyle tecellî etti. Halbuki şu beldecik (Medîne) halkı İbn-i Übeyy(in başın) a tac giydirmeğe üzerine de melîke mahsûs sarık sarmağa, (bu sûretle kendilerine melik edinmeğe) hazırlanmışlardı. Vaktâki Allahu Teâlâ size ihsân buyurduğu hakk-ı nübüvvetle onların bu tasavvurlarını mümteni` bir hâle koydu. Bu mahrûmiyetle İbn-i Übey mahzûn ve mükedder oldu. Yâ Resûla`llah! İşte bu kederle İbn-i Übey gördüğünüz çirkin harekette bulunmuştur. (Siz afv buyurunuz) dedi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem de afvetti. Esâsen Resûlullah ile Ashâbı bu husûsda vârid olan Allah`ın emri veçhile gerek müşriklerin, gerek ehl-i kitâbın kusurlarını avf edip ezâlarına sabrediyorlardı. En sonu Allahu Teâlâ (tedâfüî) harbe izin verdi. Bu müsâade üzerine. Resûlallah Bedir gazâsını ihtiyâr edip Allahu Teâlâ İslâm ordusunun eliyle Kureyş müşriklerinin azmanlarını öldürünce İbn-i Übey İbn-i Selûl ile, onun, müşriklerden ve putlara tapanlardan yardakçıları: - Artık Bedir vak`ası Müslümanlığa teveccüh etmiş açık bir galebedir, dediler ve Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e İslâm üzere bîat edip müslüman oldular.
HadisNo : 1687


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Âl-i İmrân Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : ABDULLÂH İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre (Medîne vâlisi Mervân tarafından kapıcısı Râfi` vâsıtasiyle) İbn-i Abbâs`dan şöyle bir sorgu soruldu: - (Kur`ân`da bildirildiği üzere) kendisine verilen dünyâlıkla ferahlanan ve yapmadığı bir işle medh olunmağa sevinen her (müslüman) kişi azâb olunacak ise bütün müslümanlar her halde azâb olunacak (demek) dir? İbn-i Abbâs bu sûale şöyle cevâb vermiştir: (Âl-i İmrân Sûresi`ndeki) bu âyetle sizin aranızda ne münâsebet var? (Bu âyet yahûdîler hakkında nâzil olmuştur). Bir kere Resûlullah yahûdîleri çağırıp onlara (Tevrat`taki evsâfına dâir) bir suâl sordu. Onlar da suâlin hakîkî cevâbını sakladılar da onun başkasını haber verdiler. Bununla berâber verdikleri bu cevâb ile Resûlullah ındinde takdîr de olunduklarını sandılar ve hakîkati gizliyerek verdikleri cevâba sevindiler.
HadisNo : 1689


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Başlık;Mehir;Nisâ Sûresi âyetlerinin tefsîri;Yetimler
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : NİSÂ` SÛRESİ ÂYETLERİ YETÎM MALININ SIYÂNETİ BU BÂBDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre (bir kere hemşîre-zâdesi) Urve, Azîz ve Celîl olan Allah`ın: (Yetimlerin haklarına adâlet edemiyeceğinizden korkarsanız) kavl-i şerîflerinin tefsîrini sordu. Âişe Hazretleri; şöyle cevâb verdi. Ey hemşîremoğlu, âyetteki "yetâma" ile murâd olunan, öksüz kızdır ki, o, velîsinin velâyet ve vesâyeti altında bulunup mâl hissesinde velîye ortak olur. Ve mâli, cemâli velîsinin hoşuna gider. Bu cihetle o sene velîsi onu zevce edinmek ister. Fakat mihrinde adâlet etmek ve başkasının verdiği kadar mihir vermek istemez. İşte (bu âyette) o çeşit velîlerin velâyeti altındaki yetîme kızları -haklarında adâlet ve onların mihirlerini en yüksek mıkdârına yükseltmedikçe- nikâh etmeleri nehiy olunup bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmeleri emrolunmuştur. Hazret-i Âişe (rivâyetine devâm ederek) der ki: Bu âyet nâzil olduktan sonra nâs, Resûlullah`a istiftâ edip sordular. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ`da şu âyeti inzâl buyurdu: "Habîbim senden kadınlar hakkınd fetvâ isterler. Onlara de ki. kadınlar (ın mîrâsı) hakkındaki fetvâyı Allah size veriyor. Kur`ân`da size karşı okunan âyetlerde şol kadınlardan öksüz kızları hakkındadır ki: onlara (ya mâline ve güzelliğine imrenip nikâh ettiği halde) mihr-i mislini vermeyiniz ve (yâhud fakir ve çirkin diye) nikâh etmek istemeyiniz!". Hazret-i Âişe (rivâyetine devâmla) der ki: Azîz ve Celîl olan Allah`ın: ... cümlesinin medlûlü, velâyetindeki öksüz kızcağızın mâli ve güzelliği az olunca onu nikâh etmek istemişdir. Hazret-i Âişe der ki: Bu mâl ve cemâli fakir olan öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı malına ve cemâline rağbet ettikleri yetîm kızları -adâlete riâyet etmedikçe- nikâh etmekden evliyâ-yı yetîm nehiy olundular.
HadisNo : 1690


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Hasta ziyâreti;Nisâ Sûresi âyetlerinin tefsîri;Verâset
Ravi : Câbir b. Abdullâh
Baslik : MÎRÂS ÂYETLERİ BU BÂBDAKİ CÂBİR HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Beni bir hastalığımda Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ebû Bekr radiya`llahu anh ile berâber yaya olarak Benî Selime (yurdun) daki evime gelerek ziyâret etmişlerdi. Resûlullah beni bir şey anlamaz derecede baygın bulmuştu. Bunun üzerine (abdest) suyu isteyip abdest almış sonra abdest suyundan bir mikdârını benim üzeriem serpmişti. Hemen ben ayıldım ve: Yâ Resûla`llah! Mâlimde (verâset husûsunda) ne sûretle tasarruf etmemi emredersiniz? diye sordum. (Şu meâldeki): "Allah çocuklarınız hakkında mîrâsı emrediyor!" kavl-i şerîfi nâzil oldu.
HadisNo : 1691


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Kur`ân-ı Kerîm dinlemek;Kur`ân-ı Kerîm okurken ağlamak;Nisâ Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Mes`ûd
Baslik : İBN-İ MES`ÛD`UN PEYGAMBERİMİZE NİSÂ` SÛRESİ`Nİ OKUMASI
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bana: Ey İbn-i Mes`ûd haydi bana Kur`ân oku, diye emretti. Ben de: - Yâ Resûla`llah! Kur`ân sana gönderildiği halde onu size nasıl okuyacağım? dedim. Resûl-i Ekrem: - Kur`ân`ı ben başkasından işitmeği çok hoşlanırım, buyurdu. Ben de Sûre-i Nisâ`yı okumağa başladım. Okurken ... âyetine gelince Resûl-i Ekrem: - Sus, buyurdu. O sırada gördüm, ki Resûlullah`ın iki gözü yaş döküyordu.
HadisNo : 1693


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Bedir Gazâsı;Nisâ Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : MEDÎNE`YE HİCRET ETMİYEN MÜNÂFIKLARIN FECÎ ÂKIBETLERİ
Hadis : Rivâyete göre müslümanlardan (Mekke`de kalıp hicret etmiyen) bir takım kimseler Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında müşriklerle berâber olarak onların şirk câmiasını çoğaltıyorlardı. Bedir harbi sırasında düşman safları arasında bulunan bunlara ok atılıyor ve atılan ok varıp bunlardan birisine dokunarak öldürüyordu. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ`nın: ... kavl-i şerîfi nâzil oldu.
HadisNo : 1694

Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Nisâ Sûresi âyetlerinin tefsîri;Yûnus (A.S)
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : HAZRET-İ YÛNUS`UN BİR MENKABESİ
Hadis : Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: "Her kim ben Yûnus bin Mettâ`dan hayırlıyım derse yalan söylemiştir" buyurmuştur.
HadisNo : 1695


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Hz. Peygamber`in tebliğleri;Mâ`ide Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : MÂİDE SÛRESİ ÂYETLERİ RESÛL-İ EKREM`İN TEBLÎĞ-İ AHKÂMDA SADÂKATİ HİÇ BİR HAKÎKAT SAKLANMAMIŞTIR
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Her kim sana Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem Allah`ın ona gönderdiği İslâmî umdelerden bir şeyi sakladı (teblîğ etmedi) derse, muhakkak ki o yalan söylemiştir. Çünkü Allahu Teâlâ bana: "Ey Peygamberim, sana Rabbin tarafından indirilenlerin hepsini tebliğ et!" diye emrederdi.
HadisNo : 1696


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : İğdiş edilme;Mâ`ide Sûresi âyetlerinin tefsîri;Mut`a nikâhı
Ravi : Abdullâh b. Mes`ûd
Baslik : HADIMLIKTAN NEHİY HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Biz Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber gazâya giderdik. Bizim yanımızda kadınlar bulunmazdı. (Cins-i münâsebete şiddetli ihtiyâç duyardık.) Bunun üzerine: Yâ Resûla`llah: Erkekliklerimizi çıkarıp hadım olalım mı? diye sorduk. Resûlullah bizi iydişlenmekten nehyetti. Bundan sonra (muayyen bir zamân için) elbîse (gibi ücret mukabilinde) kadın eş almamıza izin verdi. Bundan sonra Abdullah İbn-i Mes`ûd ... âyetini okudu.
HadisNo : 1697


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : İçkinin haram kılınması;Mâ`ide Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : ŞARABIN SÛRET-İ TAHRÎMİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (İçkinin harâm kılındığı sırada) bizde Fadîh denilen (ve hurma koruğundan ateşde kaynatılmadan yapılan) içkiden başka hamr nâmına başka bir şey yoktu. (Tahrîm günü) ben (babalığım Ebû Talha`nın evinde) Ebû Talha ile falan ve falan Sahâbe`ye Fadîh dağıtıyordum. O sırada hemen birisi geldi. Ve: Haberiniz yok mu? dedi. Meclisde bulunanlar: O da ne haberi? diye sordular. O da: İçki harâm kılındı, dedi. İşret yârânı bana: Ey Enes küp büyüklüğüne yakın cesâmetteki şarâb destilerini dök, diye emrettiler. Ve ben de emirlerini yerine getirdim. Enes İbn-i Mâlik der ki: Bu bir adamın sözü üzerine meclisde bulunanlar şarabın nasıl ve ne zaman harâm kılındığını araştırmaya lüzum görmediler ve o adamın haberinden sonra hiç şarab içmediler.
HadisNo : 1698


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Mâ`ide Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : RESÛL-İ EKREM`E LÜZUMSUZ SUÂL SORULMASININ NEHYOLUNMASI
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bir hutbe îrâd etmişti ki, ben Resûlullah`ın o hutbesi kadar müessir bir hutbe hiç işitmedim. O hutbesinde Resûlullah (ezcümle): Ey Ashâb`ım! Benim bildiğim hakayık-ı kâinâtı siz bilseydiniz muhakkak az gülerdiniz ve hiç şüphesiz, çok ağalardınız, buyurmuştu. Bu hitâbe üzerine Resûlullah`ın Ashâb`ı yüzlerine elbîselerin örtüp -içten gelen bir enîn ile- ağlıyorlardı. Bu umûmî teessür sırasında birisi: "Yâ Resûla`llah babam kimdir?" diye sordu. Resûl-i Ekrem: "Baban filândır" diye cevâb verdi. Bunun üzerine ünvândaki âyet nâzil oldu.
HadisNo : 1699


Fasil : KUR`ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ
Konu : Mâ`ide Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : DÜNYÂ VE ÂHİRET`TE FÂİDESİZ SUALLERDEN TAHZÎR OLUNMASI
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kısım kimseler istihzâ için suâl sorarlardı. Kimi: Babam kimdir? diyordu. Kimi devesini kaybedip devem nerededir? der idi. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ tamamlayıncıya kadar şu âyeti inzâl buyurdu. (Âyetin tamâmı unvânımızda terceme olundu. Bakınız.)
HadisNo : 1700