Aynel-Yakin Board

Full Version: İstiska (yağmur isteme) Namazı
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.
İSTİSKA NAMAZI
İstiska (yağmur isteme) namazı, müekked bir sünnettir, Hz. Peygam
ber (sallallahu aleyhi ve sellem) ve halifelerinin -Allah kendilerinden razı olsun
sünnetiyle sabittir. Ye r kurur ve kuraklaşacak olur, suyunu da çekmiş olur
sa bu durumda sünnet olan yağmur istemek için istiska namazını kılmaya
başvurmaktır. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) 'den nakledildiği üzere; "O
(sallallahu aleyhi ve sellem); mütebezzil ve mütevazi bir vaziyette, tezarru içinde
musallaya kadar geldi. . . Bayram namazında kıldığı gibi, iki rekat olarak
(istiska) namazını kıldı."978 Hadiste geçen "mütebezzil" ifadesi; süslü el
bisesiyle değil de eski elbisesiyle gelmiş, demektir. Bunun yanında koku
da sürünmemiştir; çünkü koku sürünmek, süslenmenin kemal noktasıdır.
Zira o gün, tevazunun ve zelil olmanın yaşanacağı bir gündür.
Bütün insanların o gün (yağmur isteme namazı) için çıkmaları müste
hap görülmüştür. Dini bütün, salih ve afif kimselerin çıkması ve özellikle
de yaşlı (dindar) kimselerin çıkarılması daha müstehap sayılmıştır. Çün
kü onların duasına hemen icabet olabilir. Kadınlara gelince, içerisindeki
yaşlıların ve dikkat çekmeyenlerin çıkmalarında bir sakınca yoktur. Ama
genç kadınlarla, dikkat çekenlerin çıkması müstehap değildir. Çünkü bu
durumdaki bayanların çıkmalarında söz konusu olacak zarar, faydasın
dan daha çoktur.
İmama şayet (yağmur duası yapması için) ısrar ettiriliyorsa, bu du
rumda onun, insanları bir gün bir araya getirmesi ve onlara günahlardan
dolayı tevbe etmelerini emretmesi müstehap görülmüştür. Bunun yanın
da imamın bugün için, mazlumları, oruçluları, sadaka erbabını ve tartış
malardan uzak duran kimseleri de yanında çıkarması müstehaptır. Çünkü
onların dualarına icabet daha fazladır.
978 Ahmed, Cilt: 1, Sayfa: 230, 269, 355; Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 689; Tirmizl, Cilt:
2, Sayfa: 445; Beyhaki, Cilt: 3, Sayfa: 347, 348. Tirmizl: Hadis, sahihtir, demiştir.
Haşiyetu'l Müsned, Cilt: 3, Sayfa: 328, 329'da ise: Hadisin isnadı sahihtir, denmiştir.
Şöyle dedi: Aynı şekilde bu hadisi Ebu Avane ve İbn Hibban da sahih görmüşlerdir.
el-İrva, Cilt: 3, Sayfa: 1331 136 eserinde ise; Hadis hasen'dir, denmiştir.
İstiska namazının sıfatı: el-Muvaffak der ki: İstaska namazının iki
rekat olacağı noktasında ihtilaf eden kimse bilmiyoruz. İhtilaf, sadece bu
namazın sıfatı hakkında gelmiştir. Şöyle ki; Her iki rekatta da -Bayram
tekbirlerinde olduğu gibi- ilk rekatında yedi kere tekbir alınacağı, ikinci
rekatta ise beş kere tekbir alınacağı rivayet edilmiştir. Bu, Davud ve İmam
Şafü'nin kabul ettiği görüştür. Çünkü bu minvalde İbn Abbas hadisinde
şöyle geçer: "Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem), Bayram namazında
kıldığı gibi, iki rekat olarak (istiska) namazını kıldı. "979
İkinci görüşe göre ise; bu namazı nafile namaz şeklinde iki rekat ola
rak kılar. Bu, Maliki, Evzfü, Ebu Sevr ve İshak'ın mezhebidir. Çünkü bu
hususta gelen Abdullah b. Zeyd hadisi şu yönde gelmiştir: "Hz. Peygam
ber (sallallahu aleyhi ve sellem), istiska namazını iki rekat olarak kıldı ve ridasını
ters çevirdi." Buhar! ve Müslim'in ittifak etmiştir.980 Burad::ı. ise tekbir al
mayı zikretmemiştir, zira zahiren tekbir almadığı anlaşılmaktadır. Dolayı
sıyla nasıl yaparsa yapsın bu, caiz ve güzel olmuş olur.
Ebu Hanife ise şöyle demiştir: İstiska namazı ve bu sebeple (arazi
ye) çıkmak sünnet değildir. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem), Cuma
günü istiska duası yapmış, istiska namazı ise kılmamıştır. Bunun yanın
da Hz. Ömer de (Peygamberimizin amcası olan) Hz. Abbas ile yağmur
istemiş, namaz ise kılmamıştır. 981 Bunda (garipsenecek) bir şey yoktur.
Çünkü Abdullah b. Zeyd, İbn Abbas ve Ebu Hureyre'den sabit olduğu
üzere; Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkıp istiska namazı kılmıştır.
Onların zikrettikleri şey, bunların rivayet ettiklerine çelişki oluşturmamak
tadır. Çünkü namazın dışında da dua etmek caizdir. Nebi (sallallahu aleyhi
ve sellem) ' in ameli ve zikrettiği, bizim zikretmiş olduğumuz amele de mani
değildir. Bilakis Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), her ikisi ile de amel
etmiştir. İbn Munzir der ki: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in istiska namazı
kıldığı ve hutbe okuduğu sabit olmuştur. Bunu, Ebu Hanife dışında ilim
adamlarının geneli kabul etmiştir. Ebu Yusuf ve Muhammed b. el-Hasen
ise (hocaları olan) Ebu Hanife'ye bu konuda muhalefet etmiş ve diğer
979 Geçen hadis.
980 Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 498, 514, 515; Müslim, Cilt: 2, Sayfa:
611.
981 Bu hadisi Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 494 rivayet etmiştir.
alimlere katılmışlardır. Sünnet ise hiçbir görüşe ihtiyaç bırakmayacak
(aşikar bir) şekilde gelmiştir.
Kıraati sesli olarak okumak sünnettir. Çünkü bu minvalde gelen Ab
dullah b. Zeyd hadisinde: "(Hz. Peygamber) iki rekat olarak kıldı ve iki
rekatında da kıraati cehri olarak okudu." şeklinde gelmiştir. Hadis hakkın
da Buharı ve Müslim'in ittifak etmiştir.982
İstiska namazı için ezan ve kamet okumak sünnet değildir. el-Muvaffak:
Bu konuda bir ihtilaf bilmiyoruz, demiştir.
İstiska namazı için belirli bir vakit yoktur. Sadece yasak olan vakitler
içerisinde kılınmaz, bunda ihtilaf yoktur. Çünkü bu namazın vakti geniş
olduğundan dolayı, yasak vakitler içerisinde icra edilmesine hacet yoktur.
Evla olan bu namazı bayram vaktinde kılmaktır. Çünkü Hz. Aişe hadisin
de şöyle gelmiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) güneşin hacibi
belirdiği vakit (namazgaha) çıktı. "983
İstiska namazında hutbe vermek: İstiska namazındaki hutbe ve
bunun vakti hakkında farklı bir rivayet (görüş) gelmiştir. Meşhur görüşe
göre, istiska namazından sonra hutbe verilir. Bunu, İmam Malik, İmam
Şafii ve Muhammed b. el-Hasen demiştir.
İbn Abdilberr der ki: Fakihler topluluğu bu görüşe sahiptirler. Çünkü
bu noktada gelen İbn Abbas'ın: "Bayram namazını kıldığı gibi. . . "984 kavli
yer almaktadır. Bir de istiska namazı erkenden kılınan bir namaz olması
hasebiyle, bayram namazına daha çok benzetilmektedir.
İkinci görüşe göre hutbe, namazdan önce okunur. Bu görüşe, Leys b.
Sad ve İbn Munzir sahip olmuştur. Çünkü Hz. Aişe hadisinde; Hz. Peygam
ber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in hutbe verip ardından namaz kıldı."985 şeklin
982 Bu hadis geçen dipnotta geçmişti.
983 Uzunca Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 692, 693; Hakim, Cilt: 1, Sayfa: 328; Beyhaki,
Cilt: 3, Sayfa: 349. Ebu Davud der ki: "Bu hadis gariptir ve isnadı iyidir." Hakim
ise: Şeyhayn şartına göre hadis sahihtir, demiştir. Zeheb! ise ona muvafakat etmiş
tir. İkisine de; "Hadisin isnadında bulunan Halid b. Nezzar ve hocası el-Kasım b.
Mebrur'un, Şeyhayn tarafından bir şey tahriç etmediği" şeklinde cevap verilmiştir.
Bu hadis ise el-İrva, Cilt: 3, Sayfa: 135, 136 eserinde hasen görülmüştür.
984 "İstiska namazının sıfatı" bölümünde geçmişti.
985 Az. önceki dipnotta geçti.
de gelmiştir. Abdullah b. Zeyd hadisinde ise o şöyle demiştir: "Allah'ın
Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) namazgaha gidip yağmur duası yaptı. Kıbleye
döndükten sonra ridasını ters çevirdi. Ardından bize iki rekat namaz kıl
dırdı, iki rekatı da açıktan okudu." Buhar! ve Müslim ittifak etmiştir.986
Üçüncü görüşe göre hutbenin, namazdan önce ya da sonra okumasın
da muhayyerdir. Çünkü bu konuda gelen rivayetler, her iki durum için de
söz konusudur ve her iki sıfata da delalet etmektedir. Öyleyse Hz. Peygam
ber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in her ikisini de yapmış olduğu muhtemeldir.
Dördüncü görüşe göre ise; (istiska namazına ait) bir hutbe yoktur. Kişi
sadece tazarru eder ve duada bulunur. Çünkü İbn Abbas hadisinde şöyle
gelmiştir: "O (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hutbeniz gibi bir hutbe vermedi
ancak dua ve tazarru'da bulunmaya devam etti."987
Bu görüşlerden hangisiyle amel edecek olursa, caizdir. Çünkü bütün
rivayetlere göre hutbe vacip sayılmamıştır. Öyleyse evla olan namazdan
sonra bir tane hutbe vermektir ki, bu şekilde bayram hutbesine benzemiş
olsun. İbn Abbas'ın: "O (sallallahu aleyhi ve sellem), bu hutbeniz gibi bir hutbe
vermedi. " sözü ise sıfatı nefyetmektedir yoksa hutbenin aslını nefyetmez.
Hutbe esnasında hatibin kıbleye doğru dönmesi müstehaptır. Çün
kü bu noktada gelen Abdullah b. Zeyd'in rivayetine göre; Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem), yağmur duası için namazgaha çıktı ve dua ederek kıbleye
doğru yöneldi.988 Kıble istikametine yönelerek duayı sessizce yapmak da
müstehaptır. Zira sessiz bir şekilde yapılmasının müstehap sayılması, ih
lasa daha yakın olmasından ve huşu, tevazu ve tazarru noktasında daha
etkili olması sebebiyledir. Allah'u Teala buyurdu ki: "Rabbinize tezarru ile
ve gizlice dua ediniz. " (Ararsuresi: ssı Duanın bir bölümünde, insanlar duasını
işitip "Amin" desinler diye sesli okunması da müstehap görülmüştür.
Kıbleye döndüğü esnada ridasını (cübbe ya da elbisesini) ters çe
virmesi de müstehap sayılmıştır. Çünkü Abdullah b. Zeyd hadisinde:
"Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem), kıbleye döndükten sonra ridasını
ters çevirdi . . . "989 ifadesi geçmektedir.
986 Buhar! ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 514; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 611.
987 İbn Abbas'ın bu hadisi "İstiska namazı" başlığında geçmişti.
988 Önceden defalarca geçmişti.
989 Önceden defalarca geçmişti.
İlim ehlinin çoğunluğuna göre hem imamın ve hem de cemaatin
ridalarını (cübbe ya da elbiselerini) ters çevirmeleri müstehaptır.
Ebu Hanife der ki: Bu uygulama, sünnet değildir. Çünkü bu (yağ
mur isteme), bir duadır ve diğer dualarda olduğu gibi bunda elbisenin
ters çevrilmesi müstehap değildir. Ancak Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve
sellem) ' in sünneti uyulmaya en layık olandır.
İbnu'l Müseyyeb, Urve ve Sevri'den aktarıldığına göre; ridanın (cüb
be ve elbisenin) ters çevrilmesi sadece imama hastır, cemaate ise değildir.
Bu, Leys, Ebu Yusuf ve Muhammed b. el-Hasen' in görüşüdür. Çünkü bu
uygulama, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) 'den nakledilmiş; ancak
sahabe-i kiramdan nakledilmemiştir.
"Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in bu uygulmasının -kendisi
hakkında has olduğuna dair bir delil olmadığı sürece- başkası hakkında
da söz konusu olduğu" şeklinde cevap verilmiştir. Rida'nın ters çevrilme
şekli ise sağ tarafı sol omuza, sol tarafı da sağ omuza koymaktır.
İstiska (yağmur isteme) da dua ederken elleri kaldırmak müstehaptır.
Nitekim Enes'ten rivayete göre, o şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu
aleyhi ve sellem) istiska'nın dışında hiçbir duada ellerini kaldırmazdı. Öyle
ki burada dua ederken koltuklarının beyazı görününceye kadar (ellerini)
kaldırırdı." Buhari ve Müslim' in ittifak etmiştir.990 Yine ondan gelen başka
bir rivayet ise şöyledir: "Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) ellerini kaldı
rıp dua eder, insanlar da Onunla birlikte ellerini kaldırıp dua ederlerdi."991
Bir hutbe okur ve açılışını da bir tekbirle yapar. Zira İbn Abbas'ın
kavli şöyle gelmiştir: "O (sallallahu aleyhi ve sellem), bu hutbeniz gibi bir hut
be vermedi; ancak dua ve tazarru' da bulunmaya devam etti. "992 Bu da
onun, sükut ile oturması arasında bir fasıla yapmadığına delalet eder. Bir
de bu hususta hutbenin olacağını nakledenler, bunun iki hutbe şeklinde
olacağını nakletmemişlerdir. Zaten bundan kasdedilen; yağmurun yağ
ması için Yüce Allah'a dua etmektir. Dolayısıyla da bunda, iki hutbenin
olmasının bir etkisi yoktur.
990 Buhar! ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 517; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 612.
991 Buhari ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 516.
992 İbn Abbas'ın bu hadisi "İstiska namazı" başlığında geçmişti.
İmam Malik ve İmam Şafü der ki: Bayram hutbesinde olduğu gibi iki
tane hutbe verir. Çünkü İbn Abbas'ın kavlinde: "Hz. Peygamber (sallallahu
aleyhi ve sellem) bayramda yaptığının aynısını, istiska' da da yapmıştır. "993
ifadesi geçmektedir.
"İbn Abbas'tan sahih olarak gelen hadisin; "Hz. Peygamber (sallallahu
aleyhi ve sellem) bayramda kıldığı gibi iki rekat olarak namaz kılmıştır. "994
şeklindeki hadis olduğu ve bunun da namaza hamledildiği" şeklinde ce
vap verilmiştir.
Bayram hutbesinde olduğu gibi buradaki hutbeyi de tekbirle açması,
çokça istiğfarda bulunması, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' e salat
getirmesi ve namaz içinde, Yüce Allah'ın: "Dedim ki: Rabbinize istiğfar
edin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır. (İstiğfar edin ki,) üzerinize gökten bol
bol yağmur indirsin. " !Nuh Suresi : 10 • ııı buyruğunda geçen ve istiğfarı emreden
ayetleri okuması müstehap sayılmıştır. Çünkü günahlar, yağmurun kesil
mesine sebebiyet verirken, istiğfar ve tevbe ise bu yağmurun kesilmesine
neden olan günahları silip götürür ve yerine Allah'u Teala yağmuru indi
rir. (Sonra) kişi Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' e salat getirip, Onun
okuduğu duaları okur.
İstiska'yı tekrar etmek: Yağmur yağacak olursa ne ala, yağma
yacak olursa bu durumda ikinci ve üçüncü günde aynısını tekrar ederler.
Bunu, İmam Malik ve İmam Şafü söylemiştir. Çünkü bu dua ve tazarru'nun
en ileri boyutu sayılır.
İshak der ki: Onlar sadece bir defa yağmur duasına çıkarlar. Çün
kü Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) sadece bir defa çıkmıştır. Ancak
mescidlerinde toplanabilir, (normal) namaz kıldıktan sonra Yüce Allah'ı
zikreder ve duaya koyulurlar. İmam Cuma günü minberde (yağmurun
yağması için) dua eder, insanlar da "Amin" derler.
"Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) ' nin yalnız bir defa çıkmış olma
sının, buna tekrar ihtiyaç duymamış olduğu ve ilk duasının peşine hemen
duasına icabet edildiği (ve yağmurun yağmış olduğu)" şeklinde cevap
verilmiştir.
993 İbn Abbas'ın bu hadisi "İstiska namazı" başlığında geçmişti.
994 İbn Abbas'ın bu hadisi "İstiska namazı" başlığında geçmişti.
Birinci gün (yağmur duasına) çıkmak, sonraki günlerde çıkmaktan
daha önem arz eder. Çünkü sünnet bu yönde gelmiştir. Bunun yanında
namazların peşine ve Cuma günü İmam minbere çıktığı vakit yağmurun
yağması için duada bulunması ve insanların da "Amin" demeleri müste
haptır.
el-Kadı şöyle demiştir: İstiska üç kısımdır: Bunların en üstün olanı -belirttiğimiz gibi- istiska namazı kılmak için namazgaha çıkmaktır. İkin
cisi, Cuma günü imam'ın minbere çıkıp duada bulunmasıdır. Enes'in bu
noktadaki rivayeti şöyledir: "Bir Cuma günü Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi
ve sellem) ayakta hutbe okurken adamın birisi Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi
ve sellem) ' in karşısına dikilip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Mallar (hay
vanlar) helak oldu, yollar da kapandı. Yüce Allah'a dua et de bize yağ
mur versin!" Hz. Peygamber hemen ellerini kaldırarak: "Ey Allahım! Bize
yağmur ver. Ey Allahım! Bize yağmur ver. Ey Allahım! Bize yağmur ver."
diye dua etti. Enes sözlerine devamla: Allah'a yemin ederim ki; o sırada
biz gökyüzünde hiçbir bulut parçası görmüyorduk. O zaman Sila dağı ile
aramızda ev, bina hiçbir şey yoktu. Derken Hz. Peygamber'in ardından,
kalkan şeklinde bir bulut parçası görüldü. Sema'nın ortasına varınca ya
yıldı, sonra da yağmur yağmaya başladı. Yemin olsun, bir hafta Güneş
yüzü göremedik. Gelecek cuma günü, yine Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi
ve sellem) ayakta hutbe irat ederken aynı kapıdan birisi girip Peygamber' in
karşısına dikilerek: "Ey Allah'ın Resulü! Mallar helak oldu, yollar kesildi.
Allah'a dua et de artık bu yağmurları bizden dindirsin." dedi. Enes, bu
nun üzerine Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ellerini kaldırarak: "Ey
Allahım! Etrafımıza, üzerimize değil. Ey Allahım! Tepelere, bayırlara,
dere içlerine ve otlaklara (yağdır.)" diye dua etti. Bunun üzerine hemen
yağmur kesildi. Biz namazdan çıktığımızda güneşte yürüdük." Buhari ve
Müslim' in ittifak etmiştir. 995 Üçüncüsü ise; namaz sonlarında ve diğer boş
vakitlerinde Yüce Allah'a (yağmurun yağması için) dua etmektir.
Şayet yağmur yahut nehir suları çoğalacak olur da zarar verecek
aşamaya gelirse, bu durumda -Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in
995 Buhar! ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 501.; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 612,
615.
geçen hadiste dua ettiği gibi- Yüce Allah'a dua ederek yağmuru hafiflet
mesini, zararını başka yöne doğru (mesela), yağmurun fayda vereceği ve
zarar getirmeyeceği bölgelere doğru çevirmesini istemek gerekir. Çünkü
yağmurun çok olması durumunda vereceği zarar da yine bir tür zarar
sayılmaktadır. Öyleyse burada -suyun kesilmesinde olduğu gibi- izale ol
ması hakkında da dua etmek müstehap sayılmaktadır.

Kaynak

Delilleriyle Hanbeli Fıkhı el-Muğni 1