12-17-2019, 11:39 PM
Sahih Buhari Hadisleri KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Namaz kılmak;Tevhîde dâvet;Zekâtın farziyeti
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : ZEKÂTIN VÜCÛBU HAKKINDA İBN-İ ABBÂS`IN RİVÂYET ETTİĞİ MUAZ İBN-İ CEBEL RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem Muâz (İbn-i Cebel) i Yemen`e (vâli ve kadı) gönderirken şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Ey Muâz! Yemenlileri (ibtidâ) Allah`tan başka ibâdete lâyık bir Tanrı olmadığını ve benim de Allâh`ın Peygamberi olduğumu bilmeğe ve tanımağa da`vet et! Eğer bu iki şehâdeti kabûl ederlerse bu defa onlara her gece ve gündüz üzerlerine beş vakıt namaz farz kılındığını öğret. Eğer namazın vücûbunu (namaz kılarak) i`tirâf ederlerse, bu defa da onlara bildir ki, Allah, kendilerine mallarında zekât farz kılmıştır. Bu zekât, zenginlerinden alınır ve onların fakirlerine verilir.
HadisNo : 686
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Allâh`a şirk koşmamak;Bilmediğini sormak;Namaz kılmak;Sıla-i Rahm;Zekât
Ravi : Ebû Eyyûb-i Ensârî
Baslik : ZEKÂTIN VÜCÛBUNA DÂİR EBÛ EYYÛB-I ENSÂRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: Bir kimse Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e: Yâ Resûla`llâh! (Kendisi ile amel edince) beni Cennet`e koyacak mûteber bir ibâdet haber verseniz, diye bir niyaz ve temennîde bulunmuştu. Mecliste bulunanlardan birisi: - Buna ne oluyor ki, ne dileği var ki? diye istifsâr etmesi üzerine Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Bu bir gûnâ hâcet sâhibidir, nesi olacak, buyurup sâile karşı: - Allâh`ı tevhîd edersin ve Allâh`a ibâdette hiç bir şeyi şerik kılmazsın, namaz kılar, zekât verir, sıla-i rahm edersin, diye cevab verdi.
HadisNo : 687
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Allâh`a ibâdet;Allâh`a şirk koşmamak;Nâfile ibâdet;Namaz kılmak;Oruç
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : BU BABTA EBÛ HÜREYRE`DEN RİVÂYET OLUNAN A`RABÎ HADÎSİ
Hadis : (Bir gün) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e bir A`râbî geldi. Ve: - Yâ Resûla`llâh, beni bir ibâdete delâlet buyursanız ki, ben onu işleyince Cennet`e girebileyim, demişti. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Allâh`a ibâdet edersin, ve Allâh`a hiç bir şeyi şerik kılmazsın, farz olan namazı kılar, farz olan zekâtı verir ve Ramazan orucunu tutarsın! buyurdu. A`râbî (kemâl-i safvetle): - Hayâtım yed-i kudretinde olan Allâh`a yemîn ederim ki ben, sizden işittiğim bu ibâdetler üzerine hiç bir ibâdet ziyâde etmem, deyip de müteâkıben dönüp gidince, Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Kim ki, ehl-i Cennet`ten bir nâsıye görüp mesrûr olmak isterse, şu temiz sîmâya baksın!, buyurdu.
HadisNo : 688
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Allah düşmanları ile savaş;Dâvete katılmak (icâbet);İrtidat edenler
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : EHL-İ İRTİDÂDIN KATLİ HAKKINDA EBÛ BEKR RADİYA`LLÂHU ANH`İN HÜKMÜ VE HAZRET-İ ÖMER`İN İ`TİRÂZI
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in vefâtı üzerine Ebû Bekr (-i Sıddîk halîfe) olup (kabâil-i) Arabdan irtidâd edenler küfr(-i sâbıklarına avdet) ettiklerinde (ordu sevkine teşebbüs etmişti.) Ömer: - Ey Halîfe-i müslimîn! Bunlara karşı nasıl harb açarsınız? Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Biz müslümanlar, Lâ ilâhe illa`llâh diyene kadar ehl-i şirk ile mukâteleye me`mûruz, kim ki bu şehâdet kelimesini söylerse hakk-ı şer`îsine tevfîkan benden malını ve canını muhâfaza etmiş olur (gizli) küfür ve ma`sıyetin hesâbı Allâh`a âiddir" demişti. Hazret-i Halîfe cevâben: - Va`llâhi her kim namazla zekâtı tefrîk ederse, bu gürûh ile harb ederim. Çünkü zekât mâlî bir haktır (namaz bedenî bir vazîfe olduğu gibi). Allâh`a yemîn ederim ki, bunlar, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e verdikleri bir dişi oğlağı benden esirgerlerse bundan dolayı muhakkak onların boynunu vururum, buyurdu. Bunun üzerine Ömer: - Vallâhi bildim ki mürtecîlerin katli hakkındaki Halîfenin bu hükmü, Cenâb-ı Hakk`ın Ebû Bekr`in gönlünde yarattığı genişliğin eseridir. Bu sâyede mukâtelenin hak olduğunu öğrendim, diye Hazret-i Sıddîk`ı tasdîk eyledi.
HadisNo : 689
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekâtı verilmeyen mallar
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : HAZRET-İ SIDDÎK`IN YÜKSEK İRÂDESİ VE NÜFÛZ-I NAZARI;ZEKÂT`TAN İMTİNÂ` EDENLER HAKKINDA TAHZÎRÂT-İ ŞEDÎDE
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Sâhibi tarafından zekât hakkı verilmiyen deve, (Kıyâmet gününde) besili ve en güçlü kuvvetli hâli ile gelerek sâhibine musallat olup tabanlariyle onu çiğner. Zekâtı verilmiyen davar da gâyet semiz ve kuvvetli hâli ile gelerek sâhibine musallat olup tırnaklariyle onu çiğner, boynuzlariyle de vurur. Resûl-i Ekrem (devam edip) buyurdu ki: bu hayvanların haklarından birisi de su başında (sütlerinin) sağılması, (fakir ve ebnâ-i sebîle tasadduk edilmesi)dir. Resûli Ekrem (yine devam edip) buyurdu ki: Sakın sizden hiç biriniz kıyâmet gününde omuzuna zekâtını vermediği koyununu yüklenip avaz avaz bağırtarak ve: Yâ Muhammed! diye (istimdâd ede) rek (bana) gelmesin! Ben ona: Hükmü ilâhîden senin için bir zerresini tahfîfe mâlik ve muktedir değilim. Sana (dünyâda) hükm-i ilâhîyi tebliğ ettim, diye cevab veririm. Yine sizden hiç biriniz omuzunda zekâtını vermediği devesi yüklü bağıra, bağıra ve Yâ Muhammed! diye (istimdâd ede) rek (bana) gelmesin!. Ben buna da: Hükm-i ilâhîden bir zerresini senin için tahfîfe me`zun değilim. Sana (dünyâda) hükm-i ilâhîyi teblîğ ettim, diye cevab veririm.
HadisNo : 690
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekâtı verilmeyen mallar
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : ZEKÂTTAN İMTİNÂ EDENLERİN ZEMMİ VE SÛRET-İ TA`ZÎBİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ VE İZÂHI
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Kim ki, Allah kendisine mal verir de o malın zekâtını vermezse, kıyâmet gününde zekâtı verilmiyen mal, sâhibi için gâyetle semnâk erkek bir yılan sûretine konulur. Bunun iki gözü üstünde (nişâne-i vahşet olarak) iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyâmet gününde mal sâhibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan (ağzı ile) sâhibinin çenesini iki tarafından yakarlar. Sonra: ben senin (dünyâda çok sevdiğin) malınım, ben senin hazînenim! der. (yine Ebû Hüreyre demiştir ki:) Bundan sonra Resûl-i Ekrem, şu meâldeki âyet-i kerîmeyi okudu: (Sevgili habîbim! Allah hazîne-i kereminden kendilerine ihsan buyurulan servetle düşkünlere muâvenetten kaçan bahiller zannetmesinler ki, bu hareketleri kendileri için hayırdır. Belki en büyük bir şerdir, (bir vebaldır). Yarın mahşerde bunların bu servetleri boyunlarına lâle gibi takılarak teşhîr edilirler).
HadisNo : 691
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Nisab
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : NİSÂB-I ZEKÂT HAKKINDA EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Beş okıyye (yâni iki yüz dirhem) den az miktar (daki gümüş) de zekât yoktur. En aşağı üçer yaşında beş deveden aşağısında da zekât yoktur. Beş vesak miktârının mâdûnunda (ki hurma, üzüm ve hubûbatta) dahi zekât vâcib değildir.
HadisNo : 692
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadaka helâl maldan verilir;Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : HALÂL KAZANÇTAN VERİLEN SADAKANIN İND-İ İLÂHÎDE ŞÂYÂN-I KABÛL OLDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Kim ki, halâl kazancından bir hurma değerinde bir şey tasadduk ederse -ki, Allah halâl maldan verilen sadakadan başka hiç bir sadakayı kabûl etmez- işte bu halâl sadakayı sağ eliyle kabûl eder. Sonra o tek hurma kadar sadakayı, dağ gibi oluncaya kadar, sizin biriniz erkek küheylân tayını büyüttüğü gibi sâhib-i sadaka için (ithimam ile) büyütür.
HadisNo : 693
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Hârise İbn-i Vehb
Baslik : ZEKÂT VERMEĞE MÜSÂREAT EDİLMESİNE DÂİR HÂRİSE İBN-İ VEHB RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet edilmiştir: Ümmetim sadaka ver (meğe müsâraat edi)iniz!. Zîrâ size bir zaman gelir ki, kişi o sırada sadakasiyle (sokak sokak) dolaşır da onu kabûl edecek bir kimse bulamaz. (Sadaka verilmek istenilen) herkes: "Dün bu sadaka ile gelseydin (ihtiyâcım vardı) muhakkak ben onu kabûl ederdim. Fakat bu gün benim için bu sadakaya ihtiyaç yoktur" der.
HadisNo : 694
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Kıyâmet alâmetleri;Malın çoğalması
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : ZEKÂTA MÜSÂREAT HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: İçinizde mal çoğalarak (köşe bucak) dolup taşmadıkça kıyâmet kopmaz. Hattâ o sırada mal sâhibi, sadakasını kim kabûl eder ki, diye tasalanır. Hattâ arzettiği kimse, mala benim ihtiyâcım yoktur, der.
HadisNo : 695
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Allah huzûruna çıkış;Güzel söz sadakadır;Kıyâmet alâmetleri;Malın çoğalması;Sadaka vermek;Tasadduk;Yol kesmek
Ravi : Adiyy İbn-i Hâtim
Baslik : ZEKÂTA MÜSÂREAT HAKKINDA ADİY İBN-İ HÂTİM HADİSİ
Hadis : Şu haber rivâyet edilmiştir: (Bir kere) ben, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in yanında iken Huzûru Saâdet`e iki kişi geldi. Bunun birisi (ortalığın) fakr-ü ihtiyâcından yana, yakıla bahsediyordu. Öbürüsü de yol kesildiğinden (emniyet ve âsâyiş bulunmadığından) şikâyet etmişti. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bunlara cevâb verip) buyurdu ki: Amma kat`-ı tarîk mes`elesi: (çok sürmez), az sonra sana bir zaman gelir ki, o vakit ticâret kervanı kimsenin himâye ve kefâletine muhtâc olmı(Zeker) tâ Mekke`ye kadar çıkar, (gider). Ortalığın müzâyakasına gelince: sizin biriniz (elinde) sadakasiyle (kapı kapı) dolaşıp da kendisinden bu sadakayı kabûl edecek bir kimse bulamayacak bir halde müreffeh günler gelmedikçe kıyâmet kopmaz. Sonra sizden biriniz (Âhirette) Allâhu Teâlâ`nın Dîvân-ı Sübhânîsinden muhakkak durur. Hem de Allah ile kendi arasında ne bir hicab, ne de Allah kelâmını terceme edecek bir terceman bulunmı(Zeker) duracaktır. Sonra Cenâb-ı Mevlâ o kula: - Sana ben mal vermedim mi? diye her halde sorar. O kul da: - Evet, (verirdin Allâh`ım) diye muhakkak cevab verir. Sonra Hak Teâlâ: - Sana ben Peygamber göndermedim mi? diye elbette sorar. O kul da: - Evet, (gönderdin Rabbim) diye şüphesiz cevâb verir. Bu halde o kimse sağına bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Sonra soluna bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Ashâbım! Şimdi sizin her biriniz tek bir hurmanın yarısı ile, bunu da bulamazsa güzel sözle olsun kendisini Cehennem ateşinden korusun!
HadisNo : 696
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Kadınların çoğalıp erkeklerin azalması;Malın çoğalması
Ravi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Baslik : ÂHİR ZAMANDA HARB ÇOKLUĞUNDAN ERKEK AZALIP KADIN ÇOĞALACAĞINA HATTÂ BİR ERKEĞİN KIRK KADININ VEKÎL-İ UMÛRU OLACAĞINA DÂİR EBÛ MÛSE`L-EŞ`ÂRÎ HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den nakl ederek şöyle rivâyet edilmiştir: Resûl-i Ekrem buyurmuştur ki: halk için elbette bir zaman gelecektir ki, o sırada bir adam altın sadakasiyle (taraf taraf) dolaşacak da sonra elinden sadakasını alacak bir fakîr bulamıyacak. Yine o sırada (masâib-i harbiye ile) erkeklerin azlığından ve kadınların çokluğundan nâşî (hâmîsiz) kırk kadının (düşmandan korkarak) bir erkeğin himâyesine sığındıkları görülecektir.
HadisNo : 697
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ebû Mes`ûd Ukbe İbn-i Amr
Baslik : ASR-I SAÂDET`TEKİ MAÎŞET DARLIĞINI VE FÜTÛHÂT-İ İSLÂMİYYE ÜZERİNE REFAH VE SAÂDET DEVRİ AÇILDIĞINI BİLDİREN EBÛ MES`ÛD HADÎSİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: Ebû Mes`ûd demiştir ki. (sadaka âyeti nâzil olup da) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bize sadaka ile emrettiği sıralarda (sadaka vermeğe kudreti olmıyan) her hangi birimiz, çarşıya gider; ve arkasında (ücretle) yük çekerek iki avuç (hurma) kazanırdı. (Ve bu kazancından sadaka verirdi) bu gün ise bunlardan bâzılarının yüz binler (le servet)i vardır.
HadisNo : 698
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Kız çocukları;Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : HAZRET-İ ÂİŞE`NİN BİR HURMA SADAKA BUYURMALARI. ÂİŞE HAZRETLERİ BİR KEREDE KENDİSİNE HAZRETİ MUÂVİYE TARAFINDAN HEDİYE EDİLEN İKİ KESE ALTINI BİR GÜNDE FUKÂRAYA DAĞITMIŞ, AKŞAM VAKTİ ZEYTİN EKMEKLE İF
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere) kendisinin iki kız çocuğu ile yanıma tese`ül ederek bir kadın girmişti. O sırada yanımda bir hurmadan başka bir şey bulunmuyordu. O bir hurmayı ona verdim. Kadın hurmayı iki çocuğu arasında taksîm etti. Ve kendisi ondan bir şey yemedi. Sonra kalkıp çıktı, (gitti). Müteâkıben yanıma Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem girdi. Bu vâkıayı kendilerine bildirdim. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki. Kadın, erkek her hangi bir mü`min şu kız çocukları yüzünden bir sûretle sıkıntı çekerse (hayır bilsin! Çünkü) kız çocukları, kendisi için Cehennem ateşinden koruyan birer perde olurlar.
HadisNo : 699
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : SAHİH VE SON DERECE BAHİL OLUP DA SADAKA VERİR DE FAKİR OLURUM KORKUSU GÖNLÜNDE HÂKİM OLDUĞU HALDE VERİLEN SADAKA, SADAKALARIN EFDALİ OLDUĞUNA DAİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in huzûruna bir kimse, (Ebû Zer radiya`llâhu anh) geldi. Ve: - Yâ Resûla`llâh! Ecir ve sevâb cihetiyle hangi sadaka daha büyüktür? (ki, ben onu vereyim) diye sormuştu. Resûl-i Ekrem: - (Sevâbı büyük sadaka,) senin sahîh, son derece bahîl olduğun, fukarâlıktan korkar, zenginlikten hoşlanır bulunduğun halde verdiğin sadakadır. Can boğaza gelip, bu malım filân içindir, şu malım da falan içindir, diyene; ve bu (sülüsten fazlası) da veresenin olana kadar (sadakanı) te`hîr etme!
HadisNo : 700
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Cömertlik;Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : SADAKA VERMEK
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Nebî aleyhi`s-selâm`ın bâzı kadınları: - Hangimiz (evvel ölüp de) en çabuk sana kavuşacaktır? diye Resûl-i Ekrem`e sormuşlardı. O da cevâben: - Eli uzun olanınız, buyurmuştu. Bu def`a Peygamber`in kadınları bir kamıp endâze alıp kollarını ölçmeğe başladılar. İçlerinden en uzun kollu kadın Sevde (Bint-i Zem`a) idi. Fakat Resûlullâh`ın vefâtından sonra öğrendik ki, kolu uzun alan kadın, sadakası bol, (eli açık) kadın demek imiş. Ve hakîkaten içimizde Sevde, aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm`a ilk iltihak eden kadın oldu. Ve Sevde sadaka vermeği çok severdi.
HadisNo : 701
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Benî İsrâîl`in ibretli kıssaları
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : HAYIR KASDİYLE VERİLEN SADAKADAN MÛSAB OLUNUR, BU BABTA RİVÂYET OLUNAN EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir. (Benî İsrâil`den) bir kimse her halde (bu gece) bir sadaka vereceğim, diye nezr ederek sadakasiyle (evinden) çıkmış ve sadakasını (tesâdüfî) bir hırsızın eline sunmuştu. Sabah olunca halk: - (Tuhaf şey?) Hırsıza sadaka veriliyor. (Bu câiz mi?) diye söylenirler. Sadakayı veren (bu yanlış işten müteessir olmı(Zeker)): - Yâ Rab! Yalnız Sana hamd edilir. (Sadaka verdiğim için hamd ederim,) dedi. Ve elbette sadaka veririm, diye yemîm etti, ve (gece evinden) sadakasiyle çıktığında (bu def`a da) bilmiyerek sadakayı bir zâniyenin eline sıkıştırdı. Sabahleyin halk: - (Bu ne hal?) Bu gece de rosbuya sadaka verilmiş, diye söylenirler. Sadaka veren kimse hiç aldırmayarak: - Yâ Rab! Fâhişeye (Sen`in irâdenle) sadaka verdiğim için Sana hamd ederim, dedi. Ve her halde sadaka vereceğim, diye azmetti. Ve sadakasiyle çıktığında bu def`a da bir zenginin eline koymuştu. Sabahleyin halk: - Zengine sadaka verilmiş, (olur şey değil?) diye dedikodu ederler. Sadaka veren zât: - Allâh`ım! Hırsıza, rosbuya, zengine sadaka verdiğim için Sana hamd ederim. (Bunlara sadakamı Sen`in irâdenle verdim.) diyordu. Sonra bu kimse, rü`yasında şöyle müjdelendi: - Hani o hırsıza verdiğin sadaka yok mu? (Kabûl olunmuştur) umulur ki, o sadaka sebebiyle hırsız, sirkatten vaz geçerek temiz bir hayâta kavuşur. Fâhişeye verdiğin sadakaya gelince, (bu da kabûl edilmiştir.) Me`muldür ki, bu kadın da çirkef hayattan kurtulup da kesb-i iffet eder. Hani o zengin! (Buna verilen sadaka da kabûl edilmiştir). Umulur ki, bu zengin de aldığı sadakadan mütenebbih olarak Allâh`ın kendisine verdiği servetten fukarâya vermeğe başlar.
HadisNo : 702
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ma`n İbn-i Yezîd
Baslik : ZEKÂTIN FAZÎLET-İ AHLÂKA HİZMETİ HAKKINDA MAN`N İBN-İ YEZÎD İBN-İ AHNES HADÎSİ
Hadis : (Resûl-i Ekrem`e husûsiyetini ifâde ederek) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ben, babam, büyük babam Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e bîat ettik. Resûl-i Ekrem beni nişanladı ve evlendirdi. Ve Resûl-i Ekrem`e da`vâ arz ettim. (Bana hak verdi. Bir kere) babam Yezîd, tasadduk etmek için bir mikdar altın ayırıp mescidde kendi nâmına tasadduk edivermesi için birisine bırakmıştı. Sonra ben geldim, o adamdan bu altınları alıp babamın yanına altınlarla geldim. Babam: - Va`llâhi bu parayı sana verilsin diye bırakmadım, diye altınları almak istedi. Ben de Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e keyfiyeti arz ettim. Resûl-i Ekrem (babama hitâb ederek): - Ey Yezîd! Niyet ettiğin sadaka savâbı sana âidtir. (Bana karşı da:) Ey Ma`n! Aldığın sadaka parası da senindir, buyurdu.
HadisNo : 703
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Ev kadının ecri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : ZEVCİN MALINDAN KADININ TASDDUKU
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Ev kadını, evinin taâmından isrâf etmiyerek (örf ü âdete göre âilesine, müsâfirlerine) infâk ve ikrâm ettiğnde, bu infâk ile me`cûr ve müsâb olur. Bu malı kazandığı cihetle de zevci, muhâfaza ettiği için hizmetçisi bir o kadar sevab kazanır. Bunlardan bâzısının ecr-ü sevâbı, öbirlerinin sevâbından hiç bir şey eksiltmez.
HadisNo : 704
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Dilencilik;Sadaka vermek;Tasadduk;Veren el - alan el
Ravi : Hakîm İbn-i Hizâm
Baslik : YED-İ ULYÂ, YED-İ SÜFLÂDAN HAYIRLI OLDUĞUNA DÂİR HAKÎM İBN-İ HİZÂM HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den naklen şöyle rivâyet edilmiştir: Resûl-i Ekrem buyurmuştur ki: (Veren) yed-i ulyâ, (alan) yed-i süflâdan hayırlıdır. Tasadduka, nafakası üzerine vâcib olanlara ihsân ile başla!. Sadaka-i kâmile, bol maldan verilendir. Tese`ülden sakınmak istiyenleri Allah afîf kılar. (Halkdan) müstağnî olmak isteyenleri de Allah ganî kılar.
HadisNo : 705
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Dilencilik;Veren el - alan el
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : YED-İ ULYÂ, YED-İ SÜFLÂDAN HAYIRLI OLDUĞUNA DÂİR HAKÎM İBN-İ HİZÂM HADÎSİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: Bir def`a Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem minber üzerinde sadakaya, fakirleri de tese`ülden tahzîr ile afîf olmağa teşvîk ederek) demişti ki: Yed-i ulyâ, yed-i süflâdan hayırlıdır. Çünki yed-i ulyâ münfikadır, (verir, yükselir). Yed-i süflâ ise sâiledir, (alır, alçalır).
HadisNo : 706
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Hayra delâlet
Ravi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Baslik : HAYRA DELÂLET HUSÛSUNDA EBÛ MÛSE`L-EŞ`ARÎ HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e bir sâil geldiğinde, yâhud kendilerinden bir hâcet istenildiğinde o Hazret bize: "Siz de (bu işin husûli için bana) dalâlet ediniz, me`cûr olursunuz. Gerçi Cenâb-ı Hak Peygamberinin niyâz ve şefâati üzerine ne dilerse onu infâz edecektir" buyururdu.
HadisNo : 707
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Cömertlik;Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Esmâ` b. Ebî Bekr
Baslik : ESMÂ` BİNT-İ EBÎ BEKR`E RESÛL-İ EKREM: KESENİN AĞZINI BOĞMA, İNFÂK ET!. SONRA ALLAH DA SANA NASÎBİNİ İMSÂK EDER, BUYURMUŞTUR
Hadis : Bana Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Ey Esmâ`!) Kesenin ağzını boğma!, Allah da sana nasîbini imsâk eder. Bir rivâyette: Malını sayıp zaptetme!, Allah da sana nîmetlerini sayıp esirger. Bir rivâyette de: Sakın çömlekte para saklama! Sonra Allah da senden imsâk eder. (Ey Esmâ`!) Gücün yettiği kadar az olsa da sadaka ver!.
HadisNo : 708
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Câhilyede işlenen hayırlar;Köle âzad etmek;Sadaka vermek;Sıla-i Rahm;Tasadduk
Ravi : Hakîm İbn-i Hizâm
Baslik : ESMÂ` BİNT-İ EBÎ BEKR`E RESÛL-İ EKREM: KESENİN AĞZINI BOĞMA, İNFÂK ET!. SONRA ALLAH DA SANA NASÎBİNİ İMSÂK EDER, BUYURMUŞTUR
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ben bir kere: - Yâ Resûla`llâh! Bana bâzı şeylerin hükmünden haber verir misin? Ben câhiliyyet devrinde sadaka, ıtk-ı rakabe, sıla-i rahm nev`inden birtakım ibâdetler işlerdim. Bu ibâdetlerde benim için ecir ve sevâb var mıdır, demiştim. Resûl-i Ekrem: - Ey Hakîm! Sen, mâzîdeki hayrâtının hasenâtını iktisâb ederek müslüman oldun,buyurdu.
HadisNo : 709
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Vekilharç
Ravi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Baslik : ESMÂ` BİNT-İ EBÎ BEKR`E RESÛL-İ EKREM: KESENİN AĞZINI BOĞMA, İNFÂK ET!. SONRA ALLAH DA SANA NASÎBİNİ İMSÂK EDER, BUYURMUŞTUR
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Efendisinin emrini tamâmen, derhal gönül hoşluğiyle infâz eden ve me`mûrünbih sadakayı, emr olunan kimseye veren müslim, hür bir kesedar, sadaka veren iki hayır sâhibinin birisidir.
HadisNo : 710
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Cimrilik;Cömertlik;İnfak-İmsak
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : MÜNFİKA HALEF VE BEDELİNİN, MÜMSİKE DE MALININ TELEFİ SÛRETİNDE MELEKLERİN DUASI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: İbâd (u`llâh)ın, kendisinde sabaha erdiği hiç bir gün yoktur ki, o günde iki Melek nâzil olmasın. Bunların birisi: Yâ Rab! Malını infâk edene bedelini ver! diye duâ eder. Öbirisi de: Yâ Rab! İmsâk edene (malının) telefini ver, diye bed-duâ eyler.
HadisNo : 711
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Cimrilik;Cömertlik
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : BAHÎL İLE SAHÎNİN HÂLİNİ MUSAVVİR EBÛ HÜREYRE RİVÂYETİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittiği rivâyet edildilmiştir: Bahîl ile infâk eden cömerdin örneği, (şu) iki kimsenin meseli gibidir ki, bunların eynlerinde, iki göğüslerinden köprücük kemiklerine kadar (vücudlarını kaplayan) demirden cübbeleri vardır. (Bunlardan) münfik ve cömerd olan, sadaka verir vermez o demir zırh, onun bedeni üzerinde genişler, aşağı doğru uzar veya vücûdunu tamâmiyle kaplar. Hattâ (ayağının) parmaklarını örter. Zırh (ın zeyli) de (yerde sürünüp) sadaka veren kimsenin ayak izlerini siler, giderir. Bahîle gelince: o, hiç sadaka vermek istemez, derhal o zırhın bütün halkaları, vücûdun kendilerine muhâzî olan noktalarını (şiddetle) sıkar. Bahîl de bu sıkan zırhı genişletmeğe çalışır. Fakat muktedir olamaz.
HadisNo : 712
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Mazlûma yardım;Sadaka vermek;Tasadduk
Ravi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Baslik : HER FERD-İ MÜSLİMİN KENDİ HALİNE VE DERECE-İ MAİŞETİNE GÖRE BİR SADAKASI VARDIR
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Resûl-i Ekrem (bir kere): - Her müslüman üzerine sadaka vermek vâcibdir, buyurmuştu. Ashâb-ı Kirâm: - Yâ Resûla`llâh! Ya sadaka edecek bir şey bulamayan (ne yapsın?) diye sordular. Resûl-i Ekrem: - Eliyle kazanır. Hem kendi nefsine faydalı olur, hem de tasadduk eder, buyurdu. Ashâb-ı Kirâm: - Ya bir kazanç yolu bulamazsa? diye sordular. Resûl-i Ekrem: - İhtiyac sâhibine, mazlûma yardım eder, buyurdu. Ashâb-ı Kirâm: - Böyle bir yardım yolu da bulamazsa, (gücü yetmezse) dediler: Resûl-i Ekrem: - Hayır işlesin, şerden de nefsini esirgesin. Bu da o kimse için sadakadır, buyurdu.
HadisNo : 713
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekâtı lâyık olana vermek
Ravi : Ümmü Atıyye
Baslik : BİR ZEKÂTLIK KOYUNUN TAKSİMİ CAİZ MİDİR?
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ensârî Nüseybe`ye, (yâni bana sadaka malından) bir koyun gönderilmişti. Nüseybe de bu koyunun etinden (bir parça) Âişe`ye göndermişti. Bu sırada Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem (gelip): - Yanınızda (yiyecek) bir şey var mı? diye sordu. (Hazret-i Âişe diyor ki,) bende bir şey yoktur. Yalnız Nüseybe`nin şu sadaka koyunundan (bana) gönderdiği bir parça et vardır, dedim. Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm da: - Haydi getir! Zekât yerine ulaşmıştır, buyurdu.
HadisNo : 714
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât miktarı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : ZEKÂTIN AYNEN VEYÂHUD BEDELEN VERİLMESİNİN CEVAZI
Hadis : Ebû Bekr-i Sıddîk radiya`llâhu anh: Enes İbn-i Mâlik`e (zekât âmili ta`yîn ettiğinde) Allâh`ın, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (alınmasını) emrettiği (mikdârı mübeyyin) bir mektub vermişti (ki, ahkâm-ı âtiye bu muharrerat cümlesindendir): Kimin zekâtı ki, bir yaşını doldurmuş bir dişi deveye bâliğ olursa ve sâhib-i malın yanında bu sıfatta deve bulunmaz da yanında iki yaşında bir dişi deve bulunursa, mal sâhibinden zekât olarak bu hayvan kabûl edilir de sâî, (yaş farkını telâfî için) mal sâhibine ya yirmi dirhem, yâhud iki koyun verir. Sâhib-i mal indinde bir yaşında bir dişi deve bulunmaz da iki yaşında erkek deve bulunursa, bu da o kimseden zekât olarak kabûl edilir. Fakat fark olarak bir şey verilmez.
HadisNo : 715
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât miktarı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : ZEKÂTTA MÜTEFERRİK MAL CEM` EDİLMEZ, MÜCTEMİ`DE TEFRİK OLUNMAZ, HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADİSİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: Ebû Bekr radiya`llâhu anh Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in takdir buyurduğu zekât mikdârına dâir Enes İbn-i Mâlik`e yazdığı bir mektûbunda: zekât (artar veya eksilir) korkusiyle müteferrik (zekât malı) bir araya toplanmaz, müctemi` bulunanların arası da tefrik edilmez.
HadisNo : 716
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât miktarı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : İKİ ŞERİKTEN BİRİSİ MÜŞTEREK MALIN ZEKÂTINI VERİRSE AHAR ŞERÎKE HAKK-I MÜRÂCAATI HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis : Şöyle rivâyet edilmiştir: Ebû Bekr radiya`llâhu anh, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in takdir buyurduğu zekât mikdârına dâir Enes`e (şunu da) yazmıştır: her hangi iki halîtadan müteşekkil müşterek bir sürünün zekâtı husûsunda bu halîta, (şirket) sâhibleri aralarında ber-mûcib-i adâlet yekdiğerine mürâcaat ederler.
HadisNo : 717
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Çalışmak;Medîne`ye hicret
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : DEVE ZEKATI HAKKINDA EBÛ SÂİD-İ HUDRÎ RİVAYETİ
Hadis : (Bedevî) bir A`râbî Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e hicretten sordu, - (Medîne`ye hicret edeyim mi? dedi). Resûl-i Ekrem cevâben: - Sakın hâ! Hicrete kalkışma! Hicret çok çetin iştir, buyurdu. Ve: - Senin deve nev`inden zekâtı verilmiş malın var mıdır? diye sordu. Bedevî: - Evet vardır, diye cevab verdi. Resûl-i Ekrem: - Öyle ise (beis yok) sen, Medîne`ye uzak olan köyünde çalış!. Allah senin (hayırlı) işi (nin sevâbı) ndan bir şey eksik bırakmaz, (köyünde de sana verir) buyurdu.
HadisNo : 718
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât miktarı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : HAZRET-İ EBÛ BEKR`İN ENES İBN-İ MÂLİK`İ BAHREYN`E ZEKÂT ÂMİLİ GÖNDERİRKEN AHKÂM-I ZEKÂTA DÂİR VERDİĞİ MEŞHUR MEKTÛBUNUN DEVE VE KOYUN ZEKÂTINA DÂİR AHKÂMI
Hadis : Allâhu Teâlâ`nın Resûline salla`llâhu aleyhi ve sellem, emrettiği farîza-i sadaka (mikdârı) hakkında Ebû Bekr radiya`llâhu anh`in Enes İbn-i Mâlik`e yazdığı mektûba (muhteviyâtından âtîdeki hükümler), şöyle rivâyet edilmiştir: Kim ki, mâlik olduğu deve adedi, bir "cezâ" zekât (nisâbına) bâliğ olur da develeri arasında "cezea" bulunmayıp "hıkka" bulunuyorsa (zekât âmili tarafından) o kimseden "hikka" kabûl edilir. Sâhib-i mal bu hikka ile birlikte (zekât me`mûruna noksanı telâfî için) ya iki koyun verir. Eğer iki koyun vermek mal sâhibi için kolay olursa. Yâhud da on dirhem (gümüş) verir. Bir kimsenin mâlik olduğu devesi bir "hikka" zekât (nisâbına) bâliğ olur da, develeri arasında "hikka" bulunmaz da "cezea" bulunursa (zekât me`mûru tarafından) o kimseden "cezea" kabûl edilir. Ve zekât me`mûru bu cezea ile birlikte (mal sâhibine) yirmi dirhem, yâhud iki koyun verir. Kim ki, mâlik olduğu devesi bir "hikka" zekât (nisâbına) bâliğ olur da onun yanında yalnız "bint-i lebûn" bulunursa, (zekât âmili tarafından) o kimseden "bint-i lebûn" kabûl edilir. Ve sâhib-i mal ya iki koyun, yâhud yirmi dirhem verir. Yine bir kimsenin devesi, bir "bint-i lebün" zekât (nisâbına) bâliğ olur da, develeri içinde "hikka" bulunursa, zekât me`mûru tarafından sâhib-i mal hisâbına bu hikka kabûl edilir. Ve memur tarafından ya yirmi dirhem, yâhud da iki koyun verilir. Bir kimsenin de devesi, bir "bint-i lebûn" zekât (nisâbına) bâliğ olur da develeri arasında "bint-i lebûn" bulunmayıp "bint-i mahad" bulunursa, o kimseden zekât olarak "bint-i mahad" kabûl edilir. Ve sâhib-i mal bint-i mahad ile berâber ya yirmi dirhem, yâhud iki koyun verir.
HadisNo : 719
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât miktarı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : HAZRET-İ EBÛ BEKR`İN ENES İBN-İ MÂLİK`İ BAHREYN`E ZEKÂT ÂMİLİ GÖNDERİRKEN AHKÂM-I ZEKÂTA DÂİR VERDİĞİ MEŞHUR MEKTÛBUNUN DEVE VE KOYUN ZEKÂTINA DÂİR AHKÂMI
Hadis : Ebû Bekr radiya`llâhu anh`in, kendisini Bahreyn`e (zekât âmili olarak) gönderirken şu mektûbu verdiği rivâyet edilmiştir: Sana verilen şu mektub, Allâh`ın, Resûlüne emrettiği ve Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in müslümanlar üzerine takdîr ve ta`yîn buyurduğu farîza-i zekât (ahkâmını muhtevî bir nüsha) dır. Her hangi bir müslümandan bu kitabda bildirilen mikdârı vechile zekât taleb edilirse, o müslüman bu zekâtını taleb edilirse, o müslüman bu zekâtını versin! Bundan fazla istenilirse (ziyâdeyi) vermesin! Deveden yirmi dört (tânesi) nde ve bundan aşağısında koyun olarak (vâcib olan zekât,) her beş devede bir koyundur. Deve sayısı 25 şe irişince 35 şe kadar dişi bir bint-i mahad, 36 ya irişince 45 şe kadar dişi bir bint-i lebun, 46 ya irişince 60 şa kadar dişi boğur basacak bir hıkka, 61 re irişince 75 şe kadar dişi bir cezea, 76 ya irişince 90 na kadar dişi iki bint-i lebun, 91 re irişince 120 ye kadar dişi bogur basacak iki hıkka zekât vermek vâcib olur. Deve sayısı yüz yirmiden fazla olunca, her kırk devede bir "bint-i lebûn", ve her elli devede bir hikka zekât vardır. Kim ki, dört deveden fazla hayvana mâlik değildir, bu mikdarda sadaka yoktur. Meğer ki, deve sâhibi (tetevvuan) vere. Deve sayısı beşe bâliğ olunca da bir koyun zekât vâcib olur. Senin bir çok günleri yaylakta güdülen koyunun zekâtı, kırk olunca, yüz yirmiye kadar bir koyundur. Yüz yirmiden ziyâde de iki yüze kadar iki koyundur. Koyun iki yüzü geçerse üç yüze kadar, üç koyundur, üç yüzü geçince her yüz koyunda bir koyun vâcib olur. Bir kimsenin de yayılır koyunu, kırktan bir koyun noksan olursa, bu noksan koyunda zekât yoktur. Meğer ki, koyun sâhibi (nâfile olarak) vermek dileye. (İki yüz dirhem) gümüşte de rub`u öşür (mikdârı) zekât vâcibtir. Gümüş mikdârı yüz doksan dirhem olursa, bundan da zekât yoktur. Meğer ki, gümüş sâhibi (tetavvuan) vermek isteye.
HadisNo : 720
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât miktarı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : ZEKÂTTA NE MALIN YAŞLISI VE AYIBLISI, NE DE KOÇ GİBİ DÖL HAYVANI ALINMAMASI
Hadis : Ebû Bekr radiya`llâhu anh`in, Allâh`ın, Peygamberi salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (takdîrini) emrettiği zekât mikdârına dâir mektub yazdığı (ve şu hükümleri ihtivâ ettiği) rivâyet edilmiştir: Zekâtta (ne) malın yaşlısı ve ayıblısı, (ne de koç veya teke gibi) döl hayvanı alınmaz. Meğer ki, zekât me`mûru bunlardan almak dileye.
HadisNo : 721
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Ehl-i kitap;Kiymetli malları zekât almamak
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : RESÛL-İ EKREM MUÂZ İBN-İ CEBEL`İ YEMEN`E GÖNDERİRKEN EVÂMİRİ CÜMLESİNDEN BİRİSİ DE: HALKIN, SÂHİBİ NAZARINDA EN KIYMETLİ MALINI ZEKÂT OLARAK ALMAMASI İDİ. BU HUSUSTA İBN-İ ABBÂS`IN BİR RİVÂYETİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in Muâz (İbn-i Cebel)i Yemen`e vâli gönderdiğine dâir hadîs. Buradaki rivâyette de İbn-i Abbâs, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: Ey Muâz! Sen ehl-i kitâb olan bir kavmin üzerine vâli gidiyorsun, buyurduğunu rivâyet ve hadîsin mâba`dini zikr ettikten sonra âhirinde Resûl-i Ekrem`in: "Ey Muâz! Halkın, sâhibi nazarında en kıymetli mallarını almaktan da hazer et!" buyurduğu rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 722
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Malın kıymetlisini infak (birr)
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : SEVİLEN MALDAN SADAKA VERMEK
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ebû Talha, Medîne`de hurmalık mal cihetiyle Ensâr`ın en zengini idi. Kendisince emvâlinin en sevimlisi de "Beyruhâ" (denilen bostanı) idi. Beyruhâ, Mescid-i Nebevî karşısında idi. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de Beyruhâ`ya girer, ve onun içindeki güzel sudan içerdi. Enes radiya`llâhu anh demiştir ki: (Ey mü`minler! Malınızın sevdiğiniz kısmından tasadduk etmedikçe hayr-ı mahza, rızâ-yi Bârî`ye nâil olamazsınız!) meâlindeki âyet-i kerîme nâzil olunca, Ebû Talha doğrudan Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gelip demiştir ki: - Yâ Resûla`llâh! Allah Tebâreke ve Teâlâ: (Ey mü`minler! Malınızın size sevimli kısmından tasadduk etmedikçe rızâ-yi Bârî`ye nâil olamazsınız!) buyuruyor. Malımın bana en sevimli olanı "Beyruhâ"dır. Beyruhâ` Allah için sadakadır. Bu sadakanın hayrını ve Allâhu Teâlâ indinde onun zuhr-i âhiret olmasını umarım. Yâ Resûla`llâh! Bu bostan mı Allâhu Teâlâ`nın sana gösterdiği münâsib cihete (lütfen) sarf eyle!. (Enes İbn-i Mâlik demiştir ki): Bunun üzerine Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Tuhaf şey Beyruhâ` (âhirette) sâhibine kazanç veren bir maldır. Beyruhâ` (dünyâda) verimli bir îradtır. Senin ve ne demek istediğini de işittim, (biliyorum). Ben, bu bostanı akrabâna tasadduk ve tahsîs etmeni muvâfık bulunuyorum, buyurdu. Bunun üzerine Ebû Talha: - Yâ Resûla`llâh! Ben de arzunuz vechile yaparım, dedi. Ve Ebû Talha Beyruhâ`yı akâribi ve am-zâdeleri arasında taksîm eyledi.
HadisNo : 723
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Malın kıymetlisini infak (birr);Sadakayı yakınlarına vermek
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : AKRABÂYA VERİLEN SADAKA HAKKINDA EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (bir bayram günü) musallâya çıktığı hakkındaki Ebû Saîd-i Hudrî radiya`llâhu anh hadîsinin rivâyeti yukarıda geçmişti. Bu rivâyette de Ebû Saîd-i Hudrî demiştir ki: Resûlullâh mescidden dönüp menziline geldiğinde, İbn-i Mes`ûd`un zevcesi Zeyneb gelmiş, Huzûru Saâdet`e girmek için izin istemişti. (Bilâl tarafından): - Yâ Resûla`llâh! Şu izin isteyen kadın Zeyneb`dir, diye arz edildi. Resûl-i Ekrem: - Zeyneb`lerin hangisidir? diye sordu. - İbn-i Mes`ûd`un kadınıdır, diye cevâb verildi. Resûl-i Ekrem: - Evet, ona izin veriniz! buyurdu. Ve Zeyneb`e izin verildi. Zeyneb: - Yâ Nebiyya`llâh! Siz bu gün (Mescid`de) sadaka ile emrettiniz. Benim yanımda kendime âid ziynetlerim vardı. Bunları tasadduk etmek istedim. Fakat İbn-i Mes`ûd, kendisinin ve oğlunun, sadaka vereceğim kimselerden daha ziyâde sadakaya müstehak olduklarını iddiâ etti. (Ne buyurursunuz?) dedi. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - İbn-i Mes`ûd doğru söylemiştir. Zevcin ve oğlun, tasadduk edeceğin kimselerden daha ziyâde sadakaya lâyıktır, buyurdu.
HadisNo : 724
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Zekât nisabına girmeyen mallar
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : MÜSLİM`İN ATINDA VE KÖLESİNDE ZEKÂT OLMADIĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: Müslüman üzerine atı için ve kölesi için zekât vermek vâcib değildir, buyurduğu rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 725
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Dünya hâyatının câzibesi
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : RESÛL-İ EKREM SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM`İN BİR HUTBESİNDE DÜNYÂ MAL VE İHTİRÂSININ ÜMMETİNİ DALÂLETE SEVK ETMESİNDEN ENDÎŞELENDİĞİNE DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ, BU ENDÎŞELERİNİ İKİ VECHİLE BELÎĞ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Günün birisinde Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem minber üzerinde oturmuştu. Biz de kendisinin etrâfında oturmuştuk. Bu halde aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm buyurdu ki: Ben (ebediyyete gittik) den sonra dünyâ çiçeğinden, dünyâ hüsn ü behcetinden önünüze nice açılacak ni`met sofraları, hayat sahneleri (yok mu? Bu), sizin için korktuğum muhakkak olan şeylerdendir. Bunun üzerine (Ashab`tan) bir zât: - Yâ Resûla`llâh! Hiç hayr ü ni`met, şerr ü mefsedet celb eder mi? (ki, korkuyorsunuz!) diye sordu. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem (vahye intizâr ederek bir müddet) sükût etti. O sâile Ashâb tarafından: - Sen kim oluyorsun ki, Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e sual soruyorsun? (Bak) sana cevab bile vermiyor, denildi. O sırada biz, Resûl-i Ekrem`e vahy geliyor olduğunu anladık. Râvî Ebû Saîd diyor ki: Resûl-i Ekrem dökmekte bulunduğu bol bir teri nâsıyesinden sildi. Ve sual soran kimseyi över bir edâ ile: - Sâil nerededir? diye sordu. Ve sonra buyurdu ki: - Hakîkaten hayr ü ni`met, şerr ü mefsedet getirmez, (fakat sebeb olur. Bakınız!) Baharın bitirdiği otlardan (zehirli) bir kısmı vardır ki, o, (yiyeni) öldürür, yâhud ölüme yaklaştırır. Lâkin yeşil ot böyle değildir. Onu otlayan hayvan, ölüm tehlikesinden masundur. Bu hayvan, o yeşil otu yer, iki böğrünü şişirince bahar güneşini karşılar. Kolayca tersler, işer, genişler. (Yine) bol bol yer. İşte bu dünyâ malı da yeşil ot gibi câzibtir, tatlıdır. Bu ni`metten miskîne, yetîme, vatancüdâ yolculara tasadduk eden zengin müslüman, ne hayırlı kişidir. (Râvî şek ederek diyor ki:) "yâhud Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: haksız haram mal toplayan, harîs de dâimâ yiyen, bir türlü doymayan obur gibidir. Kıyâmet gününde bu mal, kendi sâhibinin buhlüne şahâdet edecektir" buyurduğu gibi.
HadisNo : 726
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadakayı yakınlarına vermek
Ravi : Abdullâh b. Mes`ûd
Baslik : ZEVCENİN ZEVCİNE VE KARDEŞ YETİMLERİNE TASADDUKUNUN İKİ ECRİ VARDIR: ECR-İ SILA, ECR-İ SADAKA
Hadis : Zeyneb demiştir ki: (Bayram günü) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gittim. Kapıda Ensar`dan bir kadını (bekler) buldum. Onun hâceti de, benim hâcetim gibi idi. Bilâl yanımıza geldi. Biz Bilâl`e: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e sor!: Bizim, zevcimize ve himâyemizde bulunan yetimlerimize sadaka vermemiz kifâyet eder mi? (Sadaka vermiş olur muyuz?) dedik. Bilâl Resûlullâh`a arz etti. Resûlullâh da: - Evet bunlardan her birinin sadakası için iki ecir vardır: biri karâbet ve sıla-i rahm ecri, öbürü de sadaka ecr ü sevâbı, buyurmuş.
HadisNo : 727
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT
Konu : Sadakayı yakınlarına vermek
Ravi : Ümmü`l-Mü`minîn Ümmü Seleme
Baslik : ZEVCENİN ZEVCİNE VE KARDEŞ YETİMLERİNE TASADDUKUNUN İKİ ECRİ VARDIR: ECR-İ SILA, ECR-İ SADAKA
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kerre) ben: - Yâ Resûla`llâh! (Ölen zevcim) Ebû Seleme`nin çocuklarını infâk ettiğimden dolayı bana ecr ü sevab var mıdır? Onlar, benim de çocuklarımdır, diye sordum. Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm cevâben: - Bu çocukları infâk et!. Bunlara verdiğin sadakanın ecr ü sevâbı vardır, buyurdu.
HadisNo : 728
Fasil : KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT