Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 9,497
» Forum posts: 10,200

Full Statistics

 
Dini-1 Tasavvufta Zikirin Önemi Zikir Nedir? Kalbin Dilinden Fısıldanan İlahi İrtibat
Posted by: RasitTunca - 11-14-2024, 03:39 AM - Forum: Islam Tasavvufu Hakkında Bilgiler - No Replies

[Image: attachment.php?aid=175857]

Tasavvufta Zikirin Önemi Zikir Nedir? Zikir Nasıl Çekilir?: Kalbin Dilinden Fısıldanan İlahi İrtibat

Zikir Nedir?

Zikir, İslam tasavvufunda Allah'ın isimlerini, sıfatlarını veya ayetlerini tekrar ederek O'nu anmak anlamına gelir. Bu ibadet, sadece dil ile değil, kalp ile de yapılır. Kalbin Allah'ı zikretmesi, yani O'nu sürekli hatırlaması ve O'na yönelmesi, tasavvufun temel amaçlarından biridir.

Zikir Neden Önemlidir?

Tasavvufta zikir, müminin Allah'a yaklaşmasına, kalbinin nurlanması ve maneviyatının yükselmesine vesile olan önemli bir ibadettir. Zikir sayesinde;

    Kalp Allah'a bağlanır: Zikir, kalbi dünya işlerinden uzaklaştırır ve Allah'a yöneltir.
    Nefis terbiye edilir: Zikir, nefsin kötü arzularını zayıflatır ve Allah sevgisini kalbe yerleştirir.
    Ruh huzur bulur: Zikir, ruhu huzurlandırır, iç dünyayı aydınlatır ve insana bir huzur ve mutluluk verir.
    Bilinç seviyesi yükselir: Zikir, insanın bilinç seviyesini yükseltir ve Allah'ın birliğini daha derinlemesine anlamasına yardımcı olur.
    Kullar arası sevgi artar: Zikir, insanların birbirlerine karşı sevgi, saygı ve hoşgörü duygularını geliştirir.

Zikir Nasıl Çekilir?

Zikir, farklı şekillerde çekilebilir. En genel olarak;

    Sesli Zikir: Dil ile Allah'ın isimlerini veya ayetlerini tekrar etmektir.
    Sessiz Zikir: Kalpte Allah'ı anmak, dil ile ses çıkarmadan zikir etmektir.
    Kalp Zikri: Kalbin Allah'ı sürekli olarak hatırlaması ve O'na yönelmesidir.

Zikir Çekerken Nelere Dikkat Edilmelidir?

    Niyet: Zikir çekmeye başlamadan önce niyet etmek önemlidir. Niyet, zikrin kabul olması için gereklidir.
    Huşu: Zikir sırasında huşu içinde olmak, yani Allah'ın huzurunda olduğunu bilerek zikir etmek gerekir.
    Samimiyet: Zikir samimiyetle yapılmalıdır. Kalbin Allah'a yönelmesi ve O'na duyulan sevgi, zikrin kabul olması için önemlidir.
    Devamlılık: Zikir, düzenli olarak yapılmalıdır. Günde belirli bir süre zikir yapmak, kalbin Allah'a bağlanmasını güçlendirir.
    Şeyhin Rehberliği: Zikir çekmeye başlamadan önce bir şeyhe danışmak ve onun rehberliğinde zikir yapmak faydalıdır.

Tasavvuf Tarikatlerinde Zikir

Farklı tasavvuf tarikatlarında zikir çekme yöntemleri ve kullanılan zikirler farklılık gösterebilir. Bazı tarikatlarda sesli zikir, bazı tarikatlarda ise sessiz zikir daha yaygındır. Ayrıca, her tarikatın kendine özgü zikir meclisleri ve uygulamaları vardır.

Sonuç

Zikir, tasavvufun en önemli ibadetlerinden biridir. Kalbi Allah'a bağlayan, ruhu huzurlandıran ve insanı manevi olarak geliştiren zikir, müminlerin hayatında önemli bir yer tutar. Zikir çekmek isteyenlerin bir şeyhe danışarak doğru yöntemlerle zikir yapmaları önemlidir.

Unutmayın: Zikir, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Zikri hayatımızın her anına taşıya rak Allah'a daha yakın olabilir ve huzurlu bir hayat sürebiliriz.

Zikir Çekerken Sayıya Riayet ve Tesbihin Önemi

Zikir, İslam tasavvufunda Allah'ı anmak ve O'na yaklaşmanın en etkili yollarından biridir. Zikir çekerken sayıya riayet etmek ve tesbih kullanmak, bu ibadeti daha düzenli ve verimli hale getirir.

Sayıya Riayet Etmenin Önemi

    Düzenlilik: Belirli bir sayıda zikir çekmek, zikri düzenli hale getirir ve alışkanlık haline getirir.
    Odaklanma: Sayıları takip etmek, zikre daha iyi odaklanmayı sağlar ve zihnin dağılmasını engeller.
    Verimlilik: Belirli bir sayıya ulaşma hedefi, zikre daha fazla zaman ayırmaya teşvik eder ve böylece zikirden daha fazla fayda sağlar.
    Sünnete Uyum: Birçok hadiste belirli sayılarda zikir yapılması tavsiye edilmiştir. Bu da sayıya riayet etmenin önemini gösterir.

Tesbihin Önemi

Tesbih, zikir sayısını takip etmek için kullanılan bir araçtır. Tesbih kullanmanın birçok faydası vardır:

    Sayıyı Unutmama: Tesbih sayesinde zikir sayısı kolayca takip edilir ve sayının unutulmasının önüne geçilir.
    Zikre Odaklanma: Tesbih tanelerini çevirmek, zikre daha iyi odaklanmayı sağlar ve zihnin dağılmasını engeller.
    Ritmik Hareket: Tesbih tanelerini çevirmek, ritmik bir hareket oluşturur ve bu sayede zikir daha keyifli hale gelir.
    Psikolojik Etkiler: Tesbih kullanmak, kişinin zihnini sakinleştirir, stresi azaltır ve iç huzurunu artırır.

Zikirde Sayı ve Tesbih Kullanımına İlişkin Bazı Noktalar

    Belirli Bir Sayı Var mıdır?: Zikirde belirli bir sayı olmamakla birlikte, Peygamber Efendimiz (sav) bazı hadislerinde belirli sayılarda zikir yapmayı tavsiye etmiştir. Ancak kesin bir sayı yoktur ve kişi kendi durumuna ve niyetine göre bir sayı belirleyebilir.
    Hangi Tesbih Kullanılmalı?: Tesbih olarak genellikle 33, 99 veya 333 taneli tesbihler kullanılır. Ancak farklı sayılardaki tesbihler de kullanılabilir.
    Tesbihin Malzemesi: Tesbihin malzemesi önemli değildir. Ahşap, kemik, taş veya plastik gibi farklı malzemelerden yapılmış tesbihler kullanılabilir.
    Tesbih Çekerken Dikkat Edilmesi Gerekenler: Tesbih çekerken niyetin halis olması, zikrin kalbe ulaşması ve huşu içinde olunması önemlidir.

Sonuç olarak, zikir çekerken sayıya riayet etmek ve tesbih kullanmak, zikrin daha etkili ve verimli olmasını sağlar. Ancak en önemlisi, zikrin kalple yapılması ve Allah'a yönelerek samimi bir şekilde yapılmasıdır.

Unutmayın: Zikir, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Zikri hayatımızın her anına taşı(Zeker) Allah'a daha yakın olabilir ve huzurlu bir hayat sürebiliriz.


Zikir ile İlgili Ayet ve Hadisler

Zikir, İslam dininde büyük öneme sahip olan ve müminin Allah’a yaklaşmasına vesile olan önemli bir ibadettir. Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde zikirle ilgili birçok ayet ve hadis bulunmaktadır. İşte bunlardan bazıları:

Kur'an-ı Kerim'de Zikir


فَٱذْكُرُونِىٓ أَذْكُرْكُمْ وَٱشْكُرُوا۟ لِى وَلَا تَكْفُرُونِ

Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn.

Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.

Bakara  Suresi 152. Ayet

    Bakara Suresi, 152. Ayet: “Beni anın, Ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.” Bu ayet, Allah’ın kulunu zikretmeye davet ettiğini ve zikredenleri de zikredeceğini müjdelemektedir.

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ
ٱلَّذِينَ يَذْكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَٰمًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَٰذَا بَٰطِلًا سُبْحَٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ

İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb.
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr.

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.

Al-i İmran Suresi, 190-191. Ayetler:

    Al-i İmran Suresi, 190-191. Ayetler: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahiplerine şüphesiz deliller vardır.” “Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler (anarlar), göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: Rabbimiz Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin (akla gelebilen her türlü noksanlıktan uzaksın), bizi ateşin (cehennemin) azabından koru, derler.” Bu ayetler, müminlerin her an Allah’ı zikretmesi gerektiğini ve zikirin insanı kötü düşüncelerden koruduğunu belirtmektedir. 

ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ ٱللَّهِ ۗ أَلَا بِذِكْرِ ٱللَّهِ تَطْمَئِنُّ ٱلْقُلُوبُ

Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb

Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.

Rad Suresi, 28. Ayet:

    Rad Suresi, 28. Ayet: “Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzura kavuşur.” Bu ayet, kalbin huzur bulmasının ancak Allah’ı zikretmekle mümkün olduğunu vurgulamaktadır.

Hadis-i Şeriflerde Zikir

    Hz. Peygamber (sav): “Allah Teâlâ şöyle buyurur: ‘Ben kulumun beni nasıl zikrederse, Ben de onu öyle zikrederim. O, beni kendi içinde zikrederse, Ben de onu kendi içinde zikrederim. O beni bir topluluk içerisinde zikrederse, Ben de onu, o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içerisinde anarım.’” (Buhari, Tevhid, 15) Bu hadis, Allah’ın kulunu zikretmesine karşılık kulunu daha üstün bir şekilde zikredeceğini müjdelemektedir. 

Hz. Peygamber (sav): “Yedi sınıf kişi vardır ki hiçbir gölgeliğin olmadığı mahşer yerinde Allah’ın gölgeliğinde gölgeleneceklerdir. Onlardan biri de Allah’ı zikreden ve gözlerinden yaş akanlardır.” (Buhari, Cennet, 5) Bu hadis, Allah’ı zikredenlerin kıyamet gününde Allah’ın gölgesinde olacağını müjdelemektedir. 

Zikir Çeşitleri ve Faziletleri

Zikir, sesli zikir, kalp zikri, lisanla zikir gibi farklı şekillerde yapılabilir. Her bir zikir çeşidinin ayrı ayrı faziletleri vardır. Örneğin:

    Sesli Zikir: Dil ile Allah’ın isimlerini veya ayetlerini tekrar etmektir. Kalbi Allah’a yöneltmek ve günahlardan korunmak için önemlidir.
    Kalp Zikri: Kalbin Allah’ı sürekli olarak hatırlaması ve O’na yönelmesidir. En üstün zikir çeşidi olarak kabul edilir.
    Lisanla Zikir: Dil ile zikir yaparken kalbin de Allah’ı anmasıdır. Hem iç dünyayı hem de dış dünyayı Allah’a bağlar.

Sonuç

Zikir, mümin için hem bir ibadet hem de bir yaşam tarzıdır. Zikir sayesinde insan, Allah’a yaklaşır, kalbi huzur bulur, günahlardan korunur ve dünyada ve ahirette başarıya ulaşır. Bu nedenle, her Müslümanın hayatında zikrin önemli bir yer tutması gerekmektedir.

Not: Bu sadece zikirle ilgili ayet ve hadislerden birkaçıdır. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için ilgili kaynakları inceleyebilirsiniz.


Zikir ve Meditasyon Arasındaki Benzerlikler

Zikir ve meditasyon, farklı kökenlere sahip olsalar da, ortak amaçları ve yöntemleri nedeniyle sıklıkla karşılaştırılan iki kavramdır. İşte bu iki kavram arasındaki başlıca benzerlikler:

1. Odaklanma ve İçsel Yolculuk:

    Ortak Amaç: Hem zikir hem de meditasyon, zihni tek bir noktaya odaklayarak içsel bir yolculuğa çıkmayı hedefler. Bu odaklanma, dış dünyadaki dikkat dağıtıcı unsurlardan uzaklaşmayı ve içsel huzura ulaşmayı sağlar.
    Tekrar: Zikirde Allah'ın isimlerinin veya ayetlerinin tekrarlanması, meditasyonda ise belirli bir mantra veya nefesin takip edilmesi gibi tekrar eden eylemler, zihni sakinleştirmeye ve odaklanmayı artırmaya yardımcı olur.

2. Bilinç Düzeyini Yükseltme:

    Farkındalık: Hem zikir hem de meditasyon, kişinin kendi düşünce, duygu ve bedensel tepkileri üzerine farkındalığını artırmayı amaçlar. Bu farkındalık, kişisel gelişim ve içsel dönüşüm için önemlidir.
    Transandantal Deneyim: İleri seviyelerde yapılan zikir ve meditasyon, kişinin normal bilinç durumunun ötesine geçerek daha derin bir farkındalık düzeyine ulaşmasına yardımcı olabilir.

3. Stres Azaltma ve Ruhsal Gelişim:

    Stresle Mücadele: Hem zikir hem de meditasyon, stres hormonlarının seviyesini düşürerek stresi azaltır ve genel refahı artırır.
    Ruhsal Gelişim: Her iki uygulama da, kişinin ruhsal gelişimine katkıda bulunur. Zikir, Allah'a yaklaşmayı ve manevi bir bağlantı kurmayı hedeflerken, meditasyon daha genel olarak içsel huzur ve aydınlanmayı amaçlar.

4. Fizyolojik Etkiler:

    Beyin Dalgaları: Hem zikir hem de meditasyon, beyin dalgalarını etkileyerek daha rahatlamaya yönelik bir duruma geçişi sağlar.
    Kan Basıncı ve Kalp Atış Hızı: Düzenli olarak yapılan zikir ve meditasyon, kan basıncını düşürerek ve kalp atış hızını yavaşlatarak genel sağlık durumunu iyileştirir.

Farklılıklar

Zikir ve meditasyon arasındaki en temel fark, kökenleridir. Zikir, İslam dinine özgü bir ibadet iken, meditasyon farklı kültürlerde ve dinlerde farklı şekillerde uygulanan bir tekniktir. Zikir, genellikle belirli dini metinlere ve inançlara dayanırken, meditasyon daha genel olarak zihinsel ve bedensel farkındalığı geliştirme amacı taşır.

Özetle, zikir ve meditasyon, farklı kökenlere sahip olsalar da, zihni sakinleştirme, farkındalığı artırma ve içsel huzura ulaşma gibi ortak amaçları paylaşırlar. Her iki uygulama da modern dünyanın stresli yaşamında insanlara önemli faydalar sağlayabilir.

Dikkat: Zikir ve meditasyonun sağlık üzerindeki etkileri bilimsel olarak araştırılmaktadır. Ancak herhangi bir sağlık sorununuz varsa, bir uzmana danışmadan bu uygulamalara başlamanız önerilmez.

Farklı Tasavvuf Tarikatlarında Zikir Uygulamaları

Tasavvuf tarikatları, zikir uygulamalarında çeşitlilik göstermekle birlikte, temel amaçları aynıdır: Allah'ı anmak, O'na yaklaşmak ve kalbi arındırmak. Her tarikat, kendi geleneği ve anlayışı doğrultusunda zikir uygulamalarını şekillendirmiştir. İşte bazı önemli tarikatların zikir uygulamalarına dair genel bir bakış:

Nakşibendi Tarikatı

    Sessiz Zikir (Hafî Zikir): Nakşibendilikte sessiz zikir ön plana çıkar. Kalpte Allah'ı anmak, zikrin en üstün hali olarak kabul edilir.
    Silsile-i Aliye: Zikirde silsile-i aliyeye (velilerin zinciri) büyük önem verilir. Şeyhin belirlediği zikirleri takip etmek esastır.
    Halvet: Müritler, belli aralıklarla halvetlere çekilirler ve burada yoğun bir şekilde zikir yaparlar.

Kadiri Tarikatı

    Sesli Zikir: Kadirilikte sesli zikir daha yaygındır. Toplu halde yapılan zikir meclisleri önemli bir yer tutar.
    Samâ: Kadirilerde semâ, zikrin bir parçası olarak görülür. Dönen semazenler, Allah'ın birliğini ve evrenin dönüşünü sembolize eder.
    Evrad: Belirli zikirlerin bir araya getirilmesiyle oluşan evradlar, Kadirilerin zikir hayatında önemli bir yer tutar.

Mevlevi Tarikatı

    Semâ: Mevlevilikte semâ, zikrin en önemli ifadesidir. Semazenlerin dönerek Allah'ı anmaları, evrenin birliği ve insanın Allah'a ulaşma çabasını sembolize eder.
    Sesli Zikir: Semâ sırasında sesli zikir yapılır.
    Tesbih: Mevlevilikte tesbih çekmek yaygın bir uygulamadır.

Bektaşi Tarikatı

    Cem: Bektaşi tarikatının temel ibadeti cemdir. Cemde zikir, sema, sohbet ve aş paylaşımı gibi unsurlar bir arada bulunur.
    Sesli Zikir: Bektaşiler, cemlerde sesli zikir yaparlar.
    Dede: Bektaşi cemaatlerinin başındaki kişiye dede denir ve dedenin liderliğinde zikir yapılır.

Genel Olarak Zikir Uygulamalarında Ortak Noktalar

    Kalp Zikri: Tüm tarikatlarda kalbin Allah'ı anması en önemli husustur.
    Sesli Zikir: Birçok tarikatta sesli zikir de yapılır.
    Şeyh'in Önemi: Şeyh, zikrin doğru bir şekilde yapılması ve müridin yetişmesi için önemli bir rehberdir.
    Toplu Zikir: Birçok tarikatta zikir, cemaat halinde yapılır.
    Tesbih: Tesbih, zikir sayısını takip etmek için kullanılan önemli bir araçtır.

Zikir Uygulamalarında Çeşitliliğin Nedenleri

    Tarihi Gelişmeler: Her tarikat, farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda ortaya çıkmış ve kendi özgün özelliklerini kazanmıştır.
    Kurucuların Kişilikleri: Tarikatların kurucularının kişilikleri, zikir uygulamalarına yön vermiştir.
    Kültürel Etkiler: Tarikatların bulunduğu coğrafyaların kültürel özellikleri, zikir uygulamalarına yansımıştır.

Özetle, tasavvuf tarikatlarında zikir uygulamaları, ortak bir temel üzerine kurulmuş olmakla birlikte, her tarikatın kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Zikir, sadece dini bir ibadet değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Zikir sayesinde insan, Allah'a yaklaşır, kalbi huzur bulur ve günahlardan korunur.

Not: Bu bilgiler genel bir çerçeve sunmaktadır. Her tarikatın zikir uygulamaları hakkında daha detaylı bilgi almak için ilgili kaynakları inceleyebilirsiniz.

Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz, bir tasavvuf ehliyle görüşebilir veya ilgili kitapları inceleyebilirsiniz.


Zikir, Frekanslar ve Vücut: Bilimsel Bir Bakış


Zikir, İslam tasavvufunda önemli bir yere sahip olan ve Allah'ı anmak anlamına gelen bir ibadettir. Zikir, sadece dini bir boyut taşımakla kalmayıp, aynı zamanda beden ve zihin üzerindeki etkileriyle de dikkat çekmektedir. Bu makalede, zikirdeki kelimelerin frekansal değerleri, beynin bu frekanslara verdiği tepkiler ve zikrin vücut üzerindeki olası etkileri bilimsel bir perspektifle incelenecektir.

Kelimelerin Frekansal Değerleri ve Beyin

Her kelimenin kendine özgü bir titreşim frekansı olduğu düşüncesi, antik çağlardan beri birçok kültürde yer almaktadır. Modern bilim de bu konuda bazı araştırmalar yapmış ve seslerin beyin üzerindeki etkilerini incelemiştir. Kelimelerin ses titreşimleri, beyinde farklı bölgeleri uyararak duygusal ve fizyolojik tepkileri tetikleyebilir.

Zikirde kullanılan kelimelerin tekrarı, beyinde belirli bir frekans bandında dalgalanmalara neden olabilir. Bu dalgalanmalar, meditasyon sırasında gözlemlenen beyin dalgalarına benzerlik gösterir. Meditasyonun stres azaltıcı ve zihinsel odaklanmayı artırıcı etkileri olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde, zikir de bu tür etkiler yaratabilir.

Vücudun Frekanslara Tepkisi

Vücudumuz, sürekli olarak farklı frekanslardaki enerjilere maruz kalır. Ses, ışık, elektromanyetik dalgalar gibi birçok enerji türü, vücudun hücresel düzeyde titreşimlerini etkileyebilir. Bazı frekanslar, vücudu rahatlatırken, bazıları ise gerginleştirebilir veya hatta zarar verebilir.

Zikir sırasında üretilen frekansların, vücuttaki enerji akışını düzenleyerek rahatlama, huzur ve iyilik hali yaratabileceği düşünülmektedir. Bu durum, zikrin stres azaltıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkileriyle ilişkilendirilebilir.

Zikir ve Bilimsel Çalışmalar

Zikir üzerine yapılan bilimsel çalışmalar henüz sınırlı olsa da, mevcut araştırmalar zikrin beyin ve vücut üzerindeki olumlu etkilerini desteklemektedir. Bu çalışmalar, zikir sırasında beyinde belirli bölgelerin aktifleştiğini, stres hormonlarının azaldığını ve bağışıklık sisteminin güçlendiğini göstermektedir.

Zikrin Olası Faydaları

    Stres Azaltma: Zikir, meditasyon gibi stresle başa çıkmada etkili bir yöntemdir.
    Bağışıklık Sistemini Güçlendirme: Zikir, bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı direnci artırabilir.
    Zihinsel Odaklanmayı Artırma: Zikir, zihni tek bir noktaya odaklayarak konsantrasyonu artırır.
    Duygusal Denge: Zikir, duygusal dengeyi sağlayarak depresyon ve anksiyete gibi sorunların azalmasına yardımcı olabilir.
    Ruhsal Gelişim: Zikir, kişinin maneviyatını güçlendirerek içsel huzur ve mutluluk duygusunu artırır.

Sonuç


Zikir, hem dini bir ibadet hem de bilimsel olarak incelenebilen bir olgudur. Kelimelerin frekansal değerleri ve beynin bu frekanslara verdiği tepkiler, zikrin vücut üzerindeki olumlu etkilerini açıklamaya yardımcı olabilir. Ancak, bu konuda daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır.

Zikir, sadece dini inançlara sahip kişiler için değil, aynı zamanda genel sağlığına önem veren herkes için faydalı olabilir. Stresli bir dünyada, zikir gibi basit ve etkili bir yöntemle iç huzura ulaşmak mümkündür.

Önemli Not: Bu makalede sunulan bilgiler genel bir çerçeve çizmektedir. Zikir uygulamalarına başlamadan önce bir uzmana danışmanız önerilir.

Anahtar Kelimeler: zikir, frekans, beyin, meditasyon, sağlık, stres, din, ibadet


Not: Bu makale, genel bir bilgi verme amacıyla hazırlanmıştır ve tıbbi tavsiye niteliği taşımaz.

Autor

Google Gemini ve Raşit Tunca

Print this item

Dini-1 Abdest ve Namazın Maddi ve Manevi Faziletleri
Posted by: RasitTunca - 11-14-2024, 01:26 AM - Forum: Dini Genel Bilgiler - No Replies

[Image: attachment.php?aid=175856]

Abdest ve Namazın Maddi ve Manevi Faziletleri

Abdest: Maddi ve Manevi Temizliğin Birleşimi

Abdest, İslam dininde namaz öncesi alınması farz kılınmış bir temizlenme ibadetidir. Sadece bedensel bir temizlik olmaktan öte, abdest, müminin ruhunu ve kalbini de arındıran manevi bir yolculuktur. Bu makalede, abdest almanın hem maddi hem de manevi faydalarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Abdest Almanın Maddi Faydaları

    Hijyen: Abdest alırken eller, yüz ve ayaklar bol su ile yıkanır. Bu sayede vücuttaki mikropların büyük bir kısmı giderilir ve kişi daha temiz bir ortama kavuşur.
    Sağlık: Abdest alırken yapılan hareketler, özellikle ellerin ve yüzün ovulması, kan dolaşımını hızlandırır ve sinir sistemini rahatlatır. Bu da baş ağrısı, stres ve yorgunluk gibi şikayetlerin azalmasına yardımcı olur.
    Konsantrasyon: Abdest alırken yapılan ritmik hareketler ve suyun vücuda teması, zihni rahatlatır ve konsantrasyonu artırır. Bu sayede namaz kılarak ibadete daha iyi hazırlanılır.

Abdest Almanın Manevi Faydaları

    Günahlardan Arınma: Abdest, sadece bedensel değil, aynı zamanda manevi kirlerden de arınmanın bir yoludur. Abdest alırken yapılan niyet, kulun Allah'a yönelmesi ve günahlarından tövbe etmesi anlamına gelir.
    Kalbin Temizlenmesi: Abdest, kalbi kötü düşüncelerden, kin ve nefretten arındırır. Temiz bir bedenle birlikte temiz bir kalp de ibadete hazır hale gelir.
    Allah’a Yaklaşma: Abdest, namazın bir parçası olduğu için Allah'a yaklaşmanın ilk adımıdır. Abdest alarak kişi, Allah'ın huzuruna çıkmaya hazırlanır.
    Huşu ve Saygı: Abdest, kişinin Allah karşısında duyduğu huşu ve saygıyı artırır. Bu sayede namaz daha huşu içinde kılınır.
    Sabır ve İrade: Abdest almak, kişinin sabır ve iradesini güçlendirir. Özellikle soğuk havalarda veya suyun bulunmadığı yerlerde abdest almak, bu özellikleri geliştirmeye yardımcı olur.

Sonuç

Abdest, İslam'ın temel ibadetlerinden biri olmakla birlikte, aynı zamanda hem bedensel hem de ruhsal sağlığımız için büyük öneme sahiptir. Abdest alarak hem bedenimizi temizler, hem de ruhumuzu arındırırız. Düzenli olarak abdest almak, Allah'a daha yakın olmamızı, huzurlu ve mutlu bir hayat sürmemizi sağlar.

Abdest almanın diğer faydaları hakkında daha fazla bilgi almak için ilgili kaynakları inceleyebilirsiniz.

Abdestle İlgili Hadisler ve Ayetler ile Psikolojik Etkileri

Abdestle İlgili Ayet ve Hadisler

Abdest, İslam'ın temel ibadetlerinden biri olup, hem dini hem de kişisel temizliğe büyük önem verir. Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde abdest alma konusunda birçok bilgi bulunmaktadır.

    Kur'an-ı Kerim:

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ فَٱغْسِلُوا۟ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى ٱلْمَرَافِقِ وَٱمْسَحُوا۟ بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى ٱلْكَعْبَيْنِ ۚ وَإِن كُنتُمْ جُنُبًا فَٱطَّهَّرُوا۟ ۚ وَإِن كُنتُم مَّرْضَىٰٓ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَآءَ أَحَدٌ مِّنكُم مِّنَ ٱلْغَآئِطِ أَوْ لَٰمَسْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَلَمْ تَجِدُوا۟ مَآءً فَتَيَمَّمُوا۟ صَعِيدًا طَيِّبًا فَٱمْسَحُوا۟ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُم مِّنْهُ ۚ مَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُم مِّنْ حَرَجٍ وَلَٰكِن يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُۥ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ kumtum iles salâti fagsilû vucûhekum ve eydiyekum ilel merâfikı vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilâl ka’beyn(ka’beyni) ve in kuntum cunuben fattahherû ve in kuntum mardâ ev alâ seferin ev câe ehadun minkum minel gâitı ev lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum minh(minhu) mâ yurîdullâhu li yec’ale aleykum min haracin ve lâkin yurîdu li yutahhirekum ve li yutimme ni’metehu aleykum leallekum teşkurûn(teşkurûne).

Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

5-Mâide  Suresi 6. Ayet

        Maide suresi, 6. ayet: "Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi, başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın." Bu ayet, abdest almanın farzlarını açıkça belirtmektedir.

    Hadis-i Şerifler:
        Hz. Peygamber (sav): "Sizden biriniz namaz kılmak istediği zaman abdest alsın. Sonra yüzüne üç kere, kollarını dirseklerine kadar üçer kere yıkasın. Başını meshedsin ve ayaklarını topuklarına kadar üçer kere yıkasın." (Buharî, Vudu, 1) Bu hadis, abdest almanın usulünü detaylı bir şekilde anlatmaktadır.
        Hz. Peygamber (sav): "Abdest, günahları giderir." (Müslim, Taharet, 33) Bu hadis, abdest almanın sadece bedensel değil, aynı zamanda manevi bir temizlik olduğunu göstermektedir.

Abdest Almanın Psikolojik Etkileri

Abdest almanın dini bir ibadet olmasının yanı sıra, psikolojik açıdan da birçok faydası bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

    Stres Azaltma: Abdest alırken yapılan ritmik hareketler ve suyun vücuda teması, stres hormonlarının azalmasına ve rahatlamaya yardımcı olur.
    Konsantrasyon Artışı: Abdest alırken zihinsel olarak yapılan temizlenme, kişinin daha iyi odaklanmasını sağlar ve konsantrasyonunu artırır.
    Özgüven Artışı: Düzenli abdest almak, kişinin kendine olan güvenini artırır ve daha olumlu bir benlik imajı oluşturmasına yardımcı olur.
    Duygusal Dengelenme: Abdest, olumsuz duyguların giderilmesine ve duygusal dengenin sağlanmasına katkıda bulunur.
    Sorumluluk Bilinci: Abdest almak, kişinin dini sorumluluklarını hatırlatır ve ibadete hazırlanmasına yardımcı olur.
    Temizlik ve Düzen: Abdest, temizliğe ve düzene önem vermenin bir göstergesi olarak kabul edilir. Bu da kişinin günlük hayatında daha düzenli olmasına yardımcı olur.

Abdest almanın psikolojik etkileri, kişinin inanç sistemi, abdest alırkenki niyeti ve düzenliliği gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.

Özetle, abdest almak sadece dini bir ibadet değil, aynı zamanda bedensel ve ruhsal sağlığımız için de büyük faydalar sağlayan bir uygulamadır. Hem dini emirleri yerine getirmek hem de kendimizi daha iyi hissetmek için abdesti hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz.

Abdest ve Sağlık İlişkisi: Bilimsel Bir Bakış

Abdest, İslam dininde namaz öncesi alınması farz kılınmış bir temizlenme ibadetidir. Geleneksel olarak, abdest almanın manevi ve dini önemi vurgulansa da, günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar, abdest almanın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini de ortaya koymaktadır.

Abdest Almanın Sağlık Üzerindeki Olumlu Etkileri

    Hijyen: Abdest alırken eller, yüz ve ayaklar bol su ile yıkanır. Bu sayede vücuttaki mikropların büyük bir kısmı giderilir ve kişi daha temiz bir ortama kavuşur. Bu da birçok bulaşıcı hastalığın önlenmesine yardımcı olur.
    Kan Dolaşımı: Abdest alırken yapılan hareketler, özellikle ellerin ve yüzün ovulması, kan dolaşımını hızlandırır. Bu da vücuttaki oksijen taşınımını artırır ve organların daha iyi çalışmasını sağlar.
    Sinir Sistemi: Abdest alırken suyun vücuda teması ve yapılan hareketler, sinir sistemini rahatlatır. Bu da stres, kaygı ve uykusuzluk gibi sorunların azalmasına yardımcı olabilir.
    Cilt Sağlığı: Abdest alırken kullanılan su, cildi temizler ve nemlendirir. Bu da cilt sağlığını korur ve cilt hastalıklarının oluşum riskini azaltır.
    Psikolojik İyi Oluş: Abdest almanın ritüel bir eylem olması, kişinin zihnini rahatlatır ve odaklanmasını sağlar. Bu da psikolojik olarak daha iyi hissetmeye yardımcı olur.

Bilimsel Çalışmalar Ne Diyor?

Yapılan bazı bilimsel çalışmalar, abdest almanın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini desteklemektedir. Örneğin:

    Stres Azaltma: Abdest alırken yapılan hareketler ve suyun vücuda teması, beyinde stres hormonlarının (kortizol) seviyesini düşürerek rahatlamaya yardımcı olur.
    Bağışıklık Sistemi: Düzenli abdest alan kişilerin bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu ve hastalıklara karşı daha dirençli olduğu gözlemlenmiştir.
    Uyku Kalitesi: Abdest alarak uykuya hazırlanan kişilerin daha iyi uyuduğu ve uyku kalitesinin arttığı belirtilmiştir.

Sonuç

Abdest, sadece dini bir ibadet olmakla kalmayıp, aynı zamanda sağlıklı bir yaşam için de önemli bir adımdır. Düzenli abdest almak, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı olumlu yönde etkileyebilir. Ancak bu etkilerin bilimsel olarak kesin olarak kanıtlanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Özetle, abdest almanın sağlık üzerindeki faydaları şu şekilde özetlenebilir:

    Hijyen ve temizlik
    Kan dolaşımının hızlanması
    Sinir sisteminin rahatlaması
    Cilt sağlığının korunması
    Psikolojik iyi oluş

Unutmayın, abdest almanın en önemli faydası, kişinin Allah'a yaklaşması ve manevi olarak arınmasıdır. Sağlık üzerindeki olumlu etkileri ise bu ana faydanın yanısıra elde edilen ek kazanımlardır.

Daha fazla bilgi için ilgili bilimsel çalışmaları ve dini kaynakları inceleyebilirsiniz.


Namazın Maddi ve Manevi Faziletleri

Namaz, İslam dininin temel ibadetlerinden biri olup, mümin ile Allah arasındaki en güçlü bağı oluşturan bir ibadettir. Sadece bir dini görev olmaktan öte, namazın hem maddi hem de manevi birçok faydası bulunmaktadır. Bu makalede, namazın bu faydalarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Namazın Manevi Faydaları

    Allah'a Yaklaşma: Namaz, mümini Allah'a en yakın kılan ibadettir. Huşu içinde kılınan her namaz, kulun Rabbine olan bağlılığını güçlendirir ve O'na daha da yakınlaşmasını sağlar.
    Güleryüzlü Bir Kişilik: Namaz, insanın iç dünyasını temizler, kalbi yumuşatır ve yüzüne nur verir. Düzenli olarak namaz kılan bir kişi, genellikle güleryüzlü, sabırlı ve hoşgörülü olur.
    Ahlaki Gelişim: Namaz, insanın ahlaki gelişimine büyük katkı sağlar. Doğruluk, dürüstlük, şefkat, merhamet gibi güzel ahlak özellikleri, namazın düzenli olarak kılınmasıyla pekişir.
    Günahlardan Korunma: Namaz, insanı günahlardan koruyan bir kalkan gibidir. Namaz kılan kişi, günah işlemekten çekinir ve Allah'ın rızasını kazanmaya çalışır.
    Ruh Sağlığı: Namaz, insanın ruh sağlığını olumlu yönde etkiler. Stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunların azalmasına yardımcı olur.
    İman ve İtikadın Güçlenmesi: Namaz, insanın imanını güçlendirir ve Allah'a olan inancını artırır. Aynı zamanda, İslam'ın diğer inanç esaslarına olan bağlılığı da pekiştirir.

Namazın Maddi Faydaları

    Disiplin: Namaz, düzenli bir hayat sürmeye teşvik eder. Belirli vakitlerde kılınan namaz, kişinin zamanını daha verimli kullanmasına yardımcı olur.
    Toplumsal Yaşam: Cemaatle kılınan namaz, insanları bir araya getirir ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
    Sağlık: Namaz sırasında yapılan hareketler, vücudun esnemesine ve kan dolaşımının hızlanmasına yardımcı olur. Bu da birçok sağlık sorununu önler.
    Başarı: Namaz, kişinin kendine güvenini artırır ve başarıya ulaşmasına yardımcı olur. Çünkü namaz kılan kişi, her zaman Allah'tan yardım bekler ve O'na güvenir.

Sonuç

Namaz, sadece bir dini görev değil, aynı zamanda insan hayatını güzelleştiren ve zenginleştiren bir ibadettir. Hem maddi hem de manevi birçok faydası bulunan namaz, müminlerin hayatında önemli bir yer tutar. Düzenli olarak kılınan namaz, kişinin dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmasına vesile olur.

Namazın diğer faydaları hakkında daha fazla bilgi almak için ilgili kaynakları inceleyebilirsiniz.

Bu makalede ele alınan konular şunlardır:

    Abdest almanın bedensel faydaları
    Abdest almanın ruhsal faydaları
    Abdest almanın İslam'daki yeri
    Abdest almanın kişisel gelişim üzerindeki etkileri
    Namazın Allah'a yaklaştırıcı etkisi
    Namazın ahlaki gelişime katkısı
    Namazın ruh sağlığı üzerindeki etkisi
    Namazın disiplin sağlaması
    Namazın toplumsal hayata etkisi
    Namazın sağlık faydaları

Anahtar kelimeler: abdest, temizlik, ibadet, İslam, sağlık, huzur, maneviyat, namaz, ibadet, İslam, manevi faydalar, maddi faydalar, huzur, sağlık, başarı

Not: Bu makale genel bir bilgi sunmaktadır. Daha detaylı bilgi için ilgili din alimlerine başvurmanız önerilir.

Bu makale hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Ek Not: Bu makale, Abdestin ve namazın önemini vurgulamak amacıyla hazırlanmıştır. Namazın farz olduğu ve müminler için büyük bir sorumluluk olduğu unutulmamalıdır.

Autor

Google Gemini ve Raşit Tunca

Print this item

Allah-Y Arş Kürsü ve Allah’ın Arşa İstiva Etmesi ile ilgili ayetler
Posted by: RasitTunca - 11-14-2024, 12:20 AM - Forum: Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler - No Replies

Allah’ın Arşa İstiva Etmesi ile ilgili ayetler



A'râf / 54. Ayet
اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِي الَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَث۪يثًاۙ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِاَمْرِه۪ۜ اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ

Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra arşa istivâ eden; gündüzü, kendisini süratle kovalayan geceyle bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğdiren Allah’tır. Bilin ki, yaratma da, emir ve idâre yetkisi de yalnız O’na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah yüceler yücesidir.

---

Tevbe / 129. Ayet
فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

Rasûlüm! Bütün bunlara rağmen, onlar yine de sana inanmaktan yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Yalnız O’na dayandım, O’na güvendim. O, büyük arşın Rabbidir.”

---

Yunus / 3. Ayet
اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الْاَمْرَۜ مَا مِنْ شَف۪يعٍ اِلَّا مِنْ بَعْدِ اِذْنِه۪ۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Şüphesiz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükümrân olan, her şeyi ve her işi yerli yerince yöneten Allah’tır. O’nun izni olmadan şefaat edebilecek hiç kimse yoktur. Rabbiniz Allah işte budur. Öyleyse O’na kulluk edin. Hâlâ düşünüp ders almayacak mısınız?

---

Hûd / 7. Ayet
وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَٓاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ

Sizi imtihan edip hanginizin daha güzel amel işleyeceğini ortaya çıkarmak için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Arşı ise daha önce su üzerinde idi. Buna rağmen şayet: “Siz öldükten sonra kesinlikle diriltileceksiniz” diyecek olsan, inkâra saplananlar muhakkak: “Bu düpedüz bir büyüden başka bir şey değil” derler.

---

Ra'd / 2. Ayet
اَللّٰهُ الَّذ۪ي رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۜ كُلٌّ يَجْر۪ي لِاَجَلٍ مُسَمًّىۜ يُدَبِّرُ الْاَمْرَ يُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ بِلِقَٓاءِ رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ

Allah O’dur ki gökleri sizin görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükseltti, sonra da arş üzerine kuruldu ve güneşle ayı emrine boyun eğdirdi. Bunların her biri belirli bir vakte kadar yörüngesinde dönüp duracaktır. O, tam bir nizama koyduğu kâinatta her işi çekip çeviriyor, her şeyi idâre ediyor ve gerçeğin bütün işaret ve delillerini detaylarıyla açıklıyor ki, bir gün gelip Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız.

---

İsrâ / 42. Ayet
قُلْ لَوْ كَانَ مَعَهُٓ اٰلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ اِذًا لَابْتَغَوْا اِلٰى ذِي الْعَرْشِ سَب۪يلًا

Rasûlüm! De ki: “Faraza, onların iddia ettikleri gibi Allah ile beraber başka ilâhlar olsaydı, bu takdirde o ilâhların hepsi, arşın sahibine ulaşmak için mutlaka bir yol ararlardı.”

---

Tâ-Hâ / 5. Ayet
اَلرَّحْمٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوٰى

Rahmân arşa istivâ etmiştir.

---

Enbiyâ / 22. Ayet
لَوْ كَانَ ف۪يهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ

Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisinin de dengesi ve düzeni kesinlikle bozulur giderdi. Arşın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdığı her türlü çirkin vasıflardan uzaktır, yücedir!

---

Mü'minûn / 86. Ayet
قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمٰوَاتِ السَّبْعِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

Onlara: “Peki, yedi kat göğün Rabbi ve büyük arşın sahibi kimdir?” diye sor.

---

Mü'minûn / 116. Ayet
فَتَعَالَى اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَر۪يمِ

Mutlak hâkim ve yegâne gerçek olan Allah yüceler yücesidir. Ondan başka ilâh yoktur. O, çok şerefli arşın sahibidir.

---

Furkan / 59. Ayet
اَلَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۚۛ اَلرَّحْمٰنُ فَسْـَٔلْ بِه۪ خَب۪يرًا

O Allah ki gökleri, yeri ve aralarında bulunan her şeyi altı günde yarattı, sonra da arşa istivâ etti. O Rahmân’dır. Artık yaratılışın sırrını, her şeyi en iyi bilen Rabbine sor!

---

Neml / 26. Ayet
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ

“O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. O, büyük arşın Rabbi­dir.”

---

Secde / 4. Ayet
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا شَف۪يعٍۜ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ

O Allah ki, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunan her şeyi altı günde yarattı, sonra da arş üzerine istivâ etti. Sizin O’ndan başka ne bir dostunuz ne de bir şefaatçiniz vardır. Hâlâ düşünüp ders ve öğüt almayacak mısınız?

---

Zümer / 75. Ayet
وَتَرَى الْمَلٰٓئِكَةَ حَٓافّ۪ينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْۚ وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَق۪يلَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

O gün melekleri de görürsün; arşın etrafını kuşatmış, Rablerini överek tesbih ediyorlar. Böylece tüm insanlar hesaba çekilecek, aralarında adâletle hükmedilecek ve “Sonsuz hamd ü senâlar olsun Âlemlerin Rabbi Allah’a!” denilecek.

---

Mü'min / 7. Ayet
اَلَّذ۪ينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِه۪ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذ۪ينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَب۪يلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِ

Arşı taşıyan ve onun etrafında bulunan melekler, Rablerini överek tesbih eder, O’na inanır ve mü’minlerin bağışlanmaları için şöyle dua ederler: “Rabbimiz! Senin ilmin ve rahmetin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe edip sana yönelen ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları kızgın alevli cehennem azabından koru!”

---

Mü'min / 15. Ayet
رَف۪يعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِۚ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ اَمْرِه۪ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ لِيُنْذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِۙ

Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, o büyük buluşma gününün dehşeti ile korkutmak üzere kendi emrinden olan vahyi kullarından dilediğine indirir.

---

Zuhruf / 82. Ayet
سُبْحَانَ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ

Göklerin, yerin ve arşın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları her türlü noksanlıktan pak ve uzaktır.

---

Hadid / 4. Ayet
هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ ف۪يهَاۜ وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşa istivâ eden O’dur. O yere gireni de, ondan çıkanı da, gökten ineni de, göğe yükseleni de bilir. Nerede olursanız olun, O dâimâ sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.

---

Hâkka / 17. Ayet
وَالْمَلَكُ عَلٰٓى اَرْجَٓائِهَاۜ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌۜ

Melekler de göğün etrafında bulunurlar. Rabbinin arşını o gün, başlarının üstünde sekiz melek yüklenir.

---

Hâkka / 32. Ayet
ثُمَّ ف۪ي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُۜ

“Ardından da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincire vurun!”

---

Tekvir / 20. Ayet
ذ۪ي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَك۪ينٍۙ

Bir Elçi ki pek kuvvetli, arşın sahibi yanında çok itibarlı.

---

Bürûc / 15. Ayet
ذُو الْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ

Arşın gerçek sahibi, şanı pek yüce olan,

---

► Allah O’dur ki; gökleri direksiz bir şekilde yükseltti. Siz onu görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti. Güneş’e ve Ay’a boyun eğdirip emrine amade kıldı. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar (bir yörüngede) akıp gider. Her işi çekip çevirir, idare eder. Rabbinizle karşılaşacağınıza yakinen inanın diye (Allah,) ayetlerini detaylı bir biçimde açıklar.(13/Ra'd 2)

Allah’ın (cc) isim ve sıfatları hakkında bk. 3/Âl-i İmran, 181; 7/A’râf, 180; 57/Hadîd, 4;

Kur’ân’ın mufassal/detaylandırılmış bir kitap olmasının hikmetleri için bk. 6/En’âm, 55

► Er-Rahmân arşa istiva etti.(20/Tâhâ 5)

► (O Allah) ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir. (O,) Rahmân’dır. O’nu bilene sor.(25/Furkân 59)

Allah’ın (cc) isim ve sıfatları hakkında bk. 3/Âl-i İmran, 181; 7/A’râf, 180; 57/Hadîd, 4

► Allah, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattı, sonra da arşa istiva etti. Sizin, O’nun dışında bir veliniz ve şefaatçiniz yoktur. Öğüt almaz mısınız?(32/Secde 4)

Allah’ın (cc) isim ve sıfatları hakkında bk. 3/Âl-i İmran, 181; 7/A’râf, 180; 57/Hadîd, 4

► Gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra da arşa istiva eden O’dur. Yere giren, ondan çıkan, gökten inen ve ona çıkan her şeyi bilir. Nerede olursanız O, sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı görendir.(57/Hadîd 4)

Allah’ın (cc) arşına istiva etmesi, O’nun her daim ilmi, görmesi ve kuşatıcılığıyla kullarıyla beraber olmasına engel olmadığı gibi; ilmiyle kullarını kuşatması da zatı ve sıfatlarıyla en yüce (El-Aliy) olmasına engel değildir.

Kur’ân ve sahih Sünnet bütünlüğünde anlıyoruz ki; Allah (cc), yedi kat göğün üzerinde arşına istiva etmiştir; görmesi, işitmesi ve ilmiyle her daim kullarıyla beraberdir.

Allah’ın (cc) isim ve sıfatlarıyla ilgili ayrıca bk. 3/Âl-i İmran, 181; 7/A’râf, 180; 42/Şûrâ, 11

Print this item