Thread Rating:
  • 2 Vote(s) - 2.5 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Marifetnamesi 37. Bölüm
#1
Dini-1 
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Marifetnamesi 37. Bölüm

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Karın ve bel adalelerini, tenasül uzuvlarının, ayak ve ayak parmaklarının adaleleri keyfiyetini; bunların hareketlerini ve faydalarını yedi madde ile açıklar.

Birinci Madde

Bel adalelerini bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki anatomi bilginleri demişlerdir ki: Beli hareket ettiren adalelerin bazısı, onu, ön tarafa ve bazısı arka tarafa eğer ve büker. Belin diğer hareketleri dahi bu iki hareketten hâsıl olur.

Beli, ön tarafa eğen adaleler iki çifttir. Bir çifti üst tarafta konulmuştur. O, boynun ucunun hareket ettiren adalelerden bilinmiştir. Bu çift, yemek borusunun iki tarafından geçip, alt tarafı, göğsün üstteki omurlarından beş omura bitişip, üst tarafı boyun ve başa gelmiştir. Bunun ikisi dahi göğsün onuncu ve onbirinci omurlarından çıkıp, aşağıya inip, beli ön tarafa ziyadece eğik eder. Beli arka tarafa eğik ve bükük eden iki adaledir ki, onlara, belin iki adalesi derler. Her biri yirmiüç adaleden meydana gelmiştir. Zira ki bu iki adalenin her birine, birinci omurdan gayri, er bir omurdan birer adale gelmiştir. Şu halde bu adalelerin hepsi, itidal üzere uzasalar, beli düz olarak tutarlar. Eğer ifrat ile uzasalar, beli arka tarafına eğik ve bükük ederler. Eğer sadece bir tarafta olan adaleler hareket edip, uzasalar, bel o zamanda öbür tarafa eğiklik ve bükülür. Bu ad geçen adaleler, belin diğer normal hareketlerine kafî gelmişlerdir. Zira ki belin her semtine eğilip, bükülmesinde, ön ve arka hareketlerine uyumu bulunmuştur.

İkinci Madde

Karın adalelerini bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Karın adaleleri sekiz adaledir ki, nice faydaları müşterektir. Bir faydası mesanede bulunan fazla idrarı ve rahimde bulunan cenini tutma ve korumaya yardım etmektir. Bir faydası dahi diyaframa destek olup, kuvvet verip yel ve kabızla dolu oldukta, yardımcı olmaktır. Bir faydası dahi mideyi ve bağırsakları sıcaklıkları ile ısıtmaktır. Şu halde o sekiz adaleden bir çift düz adale hançere kıkırdağı yanından düz olarak inip, lifi kasığa varıncaya dek uzunlamasına uzamış olup, etrafını kasık üzerine yaymıştır. Bu çiftin cevheri, başlangıcından sonuna dek ettendir. iki adale dahi, karın üzerinde uzanmış olan perdenin üzerinden çıkıp, o uzamış iki adale ile enlemesine dik açılar üzere kesişip, aşağıya gitmiştir. İki çift adalesi dahi bu adalelerin kıvrımı üzere dik olup, her biri bir tarafta, sağ ve solda bulunmuştur. Her çifti iki adaledir ki eğeden kasığa dek, koltuk altından hançere kıkırdağını dek çapraz olarak kesişip, iki adalenin iki tarafı sağ ve soldan kasık yanında kavuşup; öbür ikisinin iki tarafı dahi hançere yanında kavuşmuştur. Bu ikisi her taraftan iki geniş adalenin et cüzleri üzerine konulmuştur. Bu iki çift adalenin dahi cevherleri, ta düz adaleye perde gibi geniş kirişlerle temas edinceye dek ettendir. Bu iki çift, geniş adale üzerine konulan iki uzun adale üzerine konulmuştur. Bu dahi Allah'ın sanatı bilinmiştir.

Üçüncü Madde

Tenasül adalelerini bildirir.

Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Erkekler içi iki husye adaleleri dört bulunmuştur. Onları korumak ve kaldırmak için yaratılmıştır. Ta ki husyler aşağı sarkmayı, gevşeklikle aşağı inmeyip, çarpmalardan yumurtalar korunmuş olsun. Şu halde onun her biri için bir çift adale tayin olunmuştur. O yumurtalar sert olup, tabiatleri sıcak bulunduğu için, dumanından erkeklerin yüzünde sakal bitmiştir. Zira ki, yumurtası olmayanın veya sıcak olmayanın sakalı olmaz. Yumurtalar koparılsa, sakalı varsa dökülür, kalmaz. Ama kadınlar için onlara bir çift adale yeter. Zira ki onların iki husyesi, erkeklerinki gibi dışarıda asılı değildir, içerde yapışıktır. Şu halde her bir husye için bir adale tayin olunmuştur. Ama rahimin ağzı üzerinde ir adale vardır ki, onun lifi oldukça geniş olup rahmi ve ağzını tümde kuşatmıştır. Bu adalenin bir faydası, hayza dek rahmin ağzını sağlam kavrayıp, rahim kanını onda hapsetmektir. Hayz zamanı olduğunda gevşemektir. Ta ki toplanmış kandan rahim boşalsın ve temizlensin. Bir faydası dahi cima anında gevşemektir. Ta ki rahmin ağzı açılıp, nutfeyi çekip, içine alsın. Sonra rahmin ağzını yine sağlam bağlayıp, cenini korumaktır. Ta ki doğum zamanı gelsin. Bundan sonra oldukça gevşek ve yaygın olmaktır. Ta ki doğum mümkün olsun. Mesane ağzı üzerinde bir adale vardır ki, onun dahi lifi enli olup, mesaneyi ve ağzını kuşatmıştır. Bu adalenin faydası, idrar vaktine dek idrarı hapsetmektir. Kaçan idrar dökmek istense, bu adale gevşeyip, karın adaleleri dahi mesaneyi sıkıp, itme kuvvetinin yardımıyle idrar ondan çıkar, akar.

Zekeri hareket ettiren adale iki çifttir ki, bir çifti kasık kemiğinden bitip, zekerin iki yanından geçmiştir. Vakta ki bunlar gevşek olurlar, idrar yolu açılıp, genişlik bulur. O zaman ondan idrar ve meni kolaylıkla akar. Bir çifti yine kasık kemiğinden bitip, zekerin kökünde kıvrımlarla bitişmiştir. Şu hale bunun ikisi beraber uzasa, âlet düz olarak yayılır. Eğer yürekten şehvet rüzgârı gelip, zekerde olan damarlara dolduysa, âlet kıvama gelir. Eğer şiddetle dolduysa, âlet büyük ve sert olup, kasık tarafına eğik olur. Eğer bu uzama adı edilen çift adalenin birine ârız olduysa, âlet öbür tarafa meyl ile yayılır.

Makat adaleleri dörttür ki, biri onun çıkışı etrafını tutmuştur. etine gayet karışması gereklidir. Bu adale, kesenin ipi gibi makatın etrafına toplama ve büzme ile kapamış ve düğümlemiştir. Menfezde kalan fazlalığı sıkma ve indirme ile atmıştır. Onda bir adale daha konulmuştur ki, sözü edilen adalenin üzerinde yani makatın içinde olup, bacak tarafında zekerin köküne bitişip; kadınlarda fercin etrafını kuşatmıştır. Bu iki adalenin üzerinde bir çift adale vardır ki, makatın etini kaldırıp, içeriye çekmek içindir. Bunun gevşemesi ile makat dışarıya çıkar bulunmuştur. Bu adalelerin hepsi şekil verici ve hakîm olan Allah'ın icadı bilinmiştir.

Dördüncü Madde

Oyluk adalelerini ve hareketlerini bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki: Anatomi bilginleri demişlerdir ki: Oyluğu hareket ettiren adalelerin büyüğü onun mafsalını yayan ve açan adalelerdir. Sonra onu kapayan adalelerdir. Zira ki, işlerin en önemlisi oyluğun yayılması ve kavranmasıdır. Yayılma ile ayağa kalkma hasıl olduğundan yayılma kavramadan daha önemlidir. Bundan sonra oylukları birbirine yaklaştıran büyük adalelerdir. Sonra oyluğu arka tarafına eğik eden adaleler büyüktür.

Oyluk mafsalını yayan adalelerin en büyüğü, bedende olan adalelerin hepsinden daha büyüktür. Bu bir adaledir ki, kuyruk sokumu kemiği ve kasık kemiğini kuşatıp, oyluğun arka ve iç taraflarına bitişik olup, diz kapağına dek ulaşmıştır. Bunun liflerinin başlangıç yerleri muhtelif olduğundan türlü işleri dahi muhtelif olmuştur. zira ki, bazı lifinin başlangıcı kasık kemiğinin altından olup, oyluğu iç tarafa meylettirerek, yaymıştır. Bazı lifinin bitiş yeri bunun bir miktar üstünden olup, oyluğu ancak üst tarafa kaldırmıştır. Bazı lifinin bitiş yeri bunun az üstünden olup, oylu iç tarafa imale ile kaldırmıştır Bazı lifinin bitiş yeri kuyruk sokumu kemiğinden olup, oyluğu düz olarak yayar. Bir adalesi, kuyruk sokumu mafsalını önünden yana kuşatıp, oyluğu yine düz olarak yaymıştır. Bir adalesi kuyruk sokumu mafsalını arkadan yana kuşatmıştır ki, üç enli kirişi ve iki ucu vardır Bu üç kirişin bitiş yerleri leğen kemiğinden,oyluk kemiğinden ve kuyruk sokumundandır ki, o makat yanında olan büyüktür. Bu üç kirişten ikisi ettendir, birisi zardandır. İki ucu oyluğun tepesinden öbür cüz'üne bitişiktir. Şu halde bu adale eğer, bir tarafı ile çekerse, oyluğu kendine meyl ile yayar. Eğer iki tarafı ile çekerse, oyluğu düz olarak yayar. Bir adalenin bitiş yeri leğen kemiğinin bütün yüzeyinden olup, büyük çıkıntının üst semtine bitişip, bir miktar ön tarafta uzadıkça; oyluğu içe doğru eğerek yayar. Bunun benzerleri adaleler önce küçük çıkıntının altına bitişip, ondan inip, evvelki adalenin işini görürler. Bu adalenin farkı budur ki, bunun yayılması az ve eğilmesi çoktur. Çıkış yeri leğen kemiğinin dış altındadır. Bir adalesi dahi oyluk kemiğinin altından arka tarafına eğik bitip, oyluğu o tarafa az bir meyil ile ve iç tarafa çok meyil ile yayar.

Oyluk mahsalını kavrayan adalenin biri, oyluğu iç tarafına az meyil ile kavrar Bu bir düz adaledir ki, leğen kemiğinden bitip, ondan inip, iki kirişinin biri metin kemiğinin sonuna, biri küçük çıkıntıya bitişmiştir. Bir adalesi kasık kemiğinden bitip, küçük çıkıntının alına bitişmiştir. Bir adalesi dahi, bu ikinci adalenin tarafına kıvrım üzere uzayıp, büyük çıkıntıdan yir cüz gibi olmuştur. Dördüncü adalesi leğen kemiğinden dikilen dik nesneden çıkıp, oyluğu kavrayarak baldırı dahi çekmiştir.

Oyluğu iç tarafa eğen adalelerin bazısı yayma ve kavrama bahsinde açıklanmıştır. Bu tür hareket ettirmenin bir hususi adalesi vardır ki, kasık kemiğinden bitip, oldukça yuvarlak olup, dize ulaşmıştır. Oyluğu dış tarafa eğen iki özel adaledir ki, bitiş yerleri enli kemiktendir Oyluğu arka tarafa eğen yine iki adaledir ki, biri kasık kemiğinin dış tarafından ve biri iç tarafından çıkıp, birbirine kavuşma ile kıvrımlı olup, büyük çıkıntının sonu yakınında olan çukur yerde etle karışmıştır. Bunların hangisi çekerse, oyluk az yayılma ile onun tarafına meyl eder. Eğer ikisi birlik çekerlerse, oyluk düz olarak arka tarafına eğik olur. Bütün bunları ibretle düşünen kimse Allah Taâlâ'nın şaşırtıcı sanatını bilir.

Beşinci Madde

Diz mafsalı adalelerini ve hareketlerini bildirir.

Ey aziz malum olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Diz mafsalını hareket ettiren adalelerin üçü oyluk önünde konulmuştur. Bunlar oylukta bulunan adalelerin en büyüğü ve en nefisi bulunmuştur. İşleri yaymak bilinmiştir. Bu üç adalenin biri iki kat gibi görünmüştür. Bunun iki ucu vardır ki, biri büyük çıkıntıdan ve biri oyluk önünden bitmiştir. Ve bu iki ucun biri etten olup, kiriş olmadan diz kapağı kemiğine bitişmiştir. Öbür ucu zardan olup, oyluğun iç tarafında son bulmuştur. Kalan iki adalenin birisi oyluğu kavrayan adaleler ile açıklanmıştır ki, leğen kemiğinden olan köprüden çıktığı bilinmiştir. İkincisi, dış çıkıntıdan bitip, diz kapağı kemiğini kuşatarak, altında olan cüzlere metanet vermek için gitmiştir. Ondan baldır kemiğine yetip, dizi yayma ile baldırı uzatmıştır. Bir yayıcı adalesi kasık kemiği bitişiğinden çıkıp, oyluğun iç tarafından kıvırım üzere inip gitmiştir. Baldır kemiğinin üstünden olan çukura yetmiştir. Baldırı, iç tarafına eğime yayıp, bir diğer adale oyluk kemiğinden yetmiştir. Dış taraftan oyluk üzere inip, sözü edilen adalenin mukabiline yetmiştir. Odan geçip, derin yere gitmiştir. Baldırı dış tarafına eğim ile yaymıştır. Eğer bu ikisi bereler yaysalar, baldırın yayılması düz olur.

Baldırı kavrayan adalelerde biri, bir ince ve uzun adaledir ki, leğen kemiğinden, kasık kemiğinden bitmiştir. Yayıcı iç adalenin bitiş yerine leğen kemiği ortasında bulunan köprüye yakın gitmiştir. Odan dizin iki tarafına kıvrım üzere girip, ondan giren dışa gelmiştir. Diz altı çukurunda son bulup, ona yapışmıştır. Bununla baldır, üst tarafa çekilip, ayağı, cuna doğru meyillendirmiştir. Üç adalesi dahi vardır ki, biri içte, biri dışta ve biri ortada bulunmuştur. Dıştaki ile ortadaki, ayağı dış tarafına eğim ile kavramıştır. Ama içtekinin bitiş yeri oyluk kemiği tabanından olup, kıvrım ile oyluğun gerisine geçip, ta iç tarafta baldırda olan oyuğa varıp, ona bitişmiştir. Onun rengi, yeşile yakın gelmiştir. Dıştaki ile ortadakinin bitiş yerleri, yine oyluk kemiğinin tabanından olup, ondan yetmiştir. Lakin bunun ikisi çukur cüze bitişmede, dıştan yana meyl etmiştir. Diz mafsalında gömülmüş bir adale vardır ki, ortadakinin yardımına yetmiştir? Şu halde bu sanatları seyreden hayrete gitmiştir. Kendine gelip acayip hikmet seyretmiştir. Bedeni tanımakla, kendini tanımaya yetmiştir.

Altıncı Madde


Ayak mafsalını hareket ettiren adaleleri bildirir.

Ey aziz, maum olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Ayak mafsalını hareket ettiren adalelerin bazısı, ayağı üst tarafına kaldırır. Bazısı aşağıya kaldırır. Ayağı aldıranlarda bir büyük adale vardır ki ayağın iç önünde konulup, ayak ucunun dış cüzünden bitip, başparmak tarafına geçme ile baldıra meyilli gitmiştir. Baş parmağın köküne yakın yere bitişip, ayağı kaldırmıştır. Bir adale yine dış ucundan bitip, ondan bir kiriş yetmiştir. Küçük parmağa yakın yere bitişip, ayağı kaldırmıştır. Özellikle birinci adale buna mutabık olunca, ikisi birlik ayağı düz olarak kaldırmıştır.

Ayağı aşağıya indiren adalelerin bir çifti, oyluk ucundan bitip, sonra bitişip, ayağın öbür içine meyledip, et yolmuştur. Onlardan bir büyük kiriş bitip, topuk kemiğine bitişmiştir. Topuk kirişi nâmıyle şöhret bulmuştur. Şu halde bu kiriş, topuğu dış tarafına kıvrımlı çekici olmuştur. Ta ki ayak, yer üzerinde sâbit olsun. Buna bir adale yardımcı olmuştur ki, rengi patlıcanî olmuştur. Dış uçtan bitip, kiriş göndermeksizin et olduğu halde kendi inip, topuk arkasına birinci adalenin birleştiği yerin üstünde bitişmiştir. Eğer bu iki adaleye veya kirişlerine bir âfet ârız olsa, ayak kötürüm olur. Bir adale dahi topuk ucunu içinden bitip, aşağıya gidip, iki kiriş ayrılmıştır ki, biri başparmak önünde bilek altına bitişmiştir. Şu halde bu kirişle ayak, aşağı düşmüş ve toplanmıştır. İkinci kiriş, birinci kirişi geçip, başparmağın evvelki mafsalına gidip, onu iç tarafa kıvrımlı yaymıştır. Oyluğun dış ucundan bir adale bitip, bu iki adalenin birine yetmiştir. Sonra baldırın içini geçtikte; yine ondan ayrı gitmiştir.

Kirişi, ayağın aşağısına geçip, ayağın içine yayılan adale gibi bu dahi ayağın altına tamamıyle yayılıp, kuşatmıştır. Ta ki el ayasında bulunan faydalar, ayak tabanında da bulunsun. Bu sanatlarda nice hikmetler bilinsin. Allah'ın kudretinden nice ibretler alınsın. Sâni ve hakîm olan Allah münezzehtir, denilsin. Her ayıp ve noksandan tenzih ve takdis olunsun. Şanının azametine huşu ile huzu' kılınsın.

Yedinci Madde

Ayak parmaklarının adalelerini bildirir.

Ey aziz, malum olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Ayak parmaklarını hareket ettiren adalelerden çoğu, kavrayıcı adalelerdir. Onların biri topuğun dış ucundan bitip, onun üzerinde uzama ve inme ile gitmiştir. Bir kiriş göndermiştir ki, iki kirişe bölünüp, ortası ile küçük parmağı kavramıştır. Bir adale dahi budan küçük olup, baldır gerisinden gelip, ayak sırtına bir kiriş göndermiştir ki, yine iki kirişe bölünüp, orta parmak ile küçük parmağı kavramaya gitmiştir. Bundan sonra bu iki kısmın her birinden birer kiriş ayrılıp, öbüründen ayrılan kirişe bitişip, ikisi bir kiriş oldukta; başparmağa gelip, onu kavramıştır. Üçüncü adale ki, yukarıda geçmiştir. O, iç topuğun dış tarafından bitmiştir, iki topuğun arasından aşağıya inmiştir. Bir cüzünü, ayağı kavramak için göndermiştir. Öbür cüzünü başparmağı kavramak ve hareket ettirmek için onun evvelki boğumuna indirmiştir. Bunlar baldır kemiği üzerine konulup, parmakları kavramak ve hareket ettirmek için kılınmıştır.

Ayak topuğunda konulan adalelerden, on adale, beş parmağa gelip, her birine sağ ve soldan bitişik bulunmuştur. Şu halde eğer ikisi birlik hareket ederlerse, parmağı düz olarak kavrarlar. Eğer biri yalnız hareket ederse, kedi tarafına eğimle kavrar. Dört adale bilek üzerinde konulup, her biri bir parmağa bitişip, onu kavramıştır. İki adale dahi baş parmak ile küçük parmağa has olup, onları kavramaya yetmiştir. Ayağı kavrayan adalelerin çokluğunda hikmet budur ki: Parmakların hepsine sağlamlık ve kuvvet vermiştir. Ta ki oturmada ve kalkmada bedenin ağırlığına metanetleriyle mukavamet edeler. Yürüme durumunda iyi gidişle, düzen üzere gideler. ayak parmaklarının adalelerinden beş adale, ayağın üstünde konulmuştur. Ta ki parmakları dış tarafa eğeler. Beş adale dahi ayak altında konulup, her biri, iç yarıktan kendine yakın olan parmağa gidip, onu iç tarafa eğmiştir.

O halde, insan edeninde bulunan dörtyüzyirmi adet iradî ve ihtiyarî hareketlerin tamam ve kemaline vâsıta olan adalelerin hepsi açıklandığı üzere tamam, beşyüz otuz adet adaleye ulaşmıştır. (Yaratıcı ve şekil verici olan Allah münezzehtir.) Bu ne sanattır ki bu şaşırtıcı tertip üzere, böyle nizam bulmuştur. Hakka ki, bunu düşünen akıllı kimse çok ibret almıştır. Bu sanattan sanatkârını bilmiştir. (Ey Allah'ımız! Bizi işlerini düşünenlerden kıl. Vücununun cüzlerini senin nimetlerinden görenlerden kıl. Nimetlerine şükredenlerden kıl. Seni isimlerinle zikreden, sıfatlarınla tanıyan, kazâna rıza gösteren, bütün durumlarda senin rızanı isteyen kimselerden ki. Sübhanallahi ve bi hamdihi Sübhanallahü'l-azim.) [1]





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)