05-24-2018, 07:47 PM
(This post was last modified: 06-01-2022, 08:04 PM by RasitTunca.)
Bu Evin Rabiyesi Hakkı için
(Kar©glanin 24 Mart 2018 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِّلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kul innenî hedânî rabbî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin) dînen kıyamen millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn
Kul inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn.
Meali :
De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
“Muhakkak ki; benim namazım, kurbanım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 161. ve 162. ayet
---oOo---
Hakîm'in babası Muaviye îbni Hayde anlatıyor:
— Dedim ki, ya Resûlallah; kime iyilik edeyim?
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
— Annene, dedi. Kime iyilik edeyim? dedim.
— Annene, dedi. Kime iyilik edeyim? dedim.
— Annene, dedi. Kime iyilik edeyim? dedim.
— Babana; sonra en yakına, ondan sonra en yakına... dedi.
( Hadis-i Şerif , Tirmizî: Kitab'ül Birri ve's-Sılâ, Bab : Ma câ'e fi Birri'l-Valideyni Ebu Davud: Kitab'ül Edeb, Bab ; Birrü'l Valideyni. Hakîm: «Bu hadîs sahihdir.)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ أَغَيْرَ اللّهِ أَبْغِي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ وَلاَ تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ إِلاَّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ثُمَّ إِلَى رَبِّكُم مَّرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kul e gayrallâhi ebgî rabben ve huve rabbu kulli şey’in, ve lâ teksibu kullu nefsin illâ aleyhâ, ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn
Meali :
De ki: “Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir.
(Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 164. ayet)
RAB NEDİR?
Terbiye etmek, yetiştirmek, ıslah ve tamir etmek, yönetmek, sorumluluk almak, istediğini yapabilmek, başkan olmak, toplamak, yığmak, hazırlamak; malik ve sahip olmak, nimeti artırmak, üstünlük ve efendilik anlamlarındaki "r-b-b" kökünden türeyen Rabb, efendi, malik, sahip, terbiye eden, yetiştiren, düzene koyan, düzelten, tedbir alan, sorumluluk üstlenen, yöneten, nimet veren, ihtiyaçları gideren, kefil olan, seçkin, sözü dinlenen, otorite sahibi reis, melik, efendiliği ve üstünlüğü kabul edilen kişi demektir Çoğulu erbâbtır
Arap dilinde "rabb" kelimesi; itaat edilen efendi, bir şeyi ıslah eden, bir şeyin maliki ve sahibi anlamlarında kullanılmıştır Rabb kelimesi, terbiye anlamında mastar iken mübalağa kastı ile terbiye ediciye (mürebbî) isim olmuştur.
Rabb, levh-i mahfûz'un Arş ve 7 semadaki düzeninin işleyişini Allah'ın sevk ve idare etme sıfatı olarak da tanımlanabilir.
Rab kelimesi Arapça bir kelime olup, Kur'an'da Allah lafından sonra en çok kullanılan isimdir; 970 defa zikredilir.[1]
RABiYE NE DEMEKDiR ?
Rab Allahin Terbiyet ediciligini anlatan ismi ve sifatidir, öyle olunca, insanin iki Rabbi : Anasi ve Babasi demek olur , Hz Yusuf Babasina "Rabbim" diye itaf ederdi,
Rab aynen "mümin" erkek mümine(iman eden erkek kimselere) verilen isim ve "mümine" bayan mümine (iman eden bayan kimselere) verilen isim yani eril ve dişillik ifade eder, ve yine "Halim" erkek ismi ve "Halime" bayan ismi oldugu gibi Rab Erkek terbiyeci yani baba ve Rabiye ise dişi terbiyeci yani anne demek olur, Her ev birer Terbiyet okuludur ve öyle olunca Evdeki annen, baban, deden, ninen, sizleri terbiyet eden Mürebbilerin, veya rablerin demek olur, ve her ev en az dört terbiyet edici rabden oluşur, ve yine o yüzdende bir nevi Erbea arapca dört sayisini temsil eder, ve bu dört kimse ,dört terbiyet edici Rab ve Rabiye demek olur, ve öyle olunca bir anne, bir de kaynana anne, bir baba, birde kayin baba, etti iki baba iki anne, ve etti dört Büyük RAB ve öyle olunca
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Felya’budû rabbe hâzâl beyt
Meali :
Öyleyse bu evin Rabbine kulluk edin.
(Sadakallahul Aziym KUREYŞ Suresi 3. ayet)
Ben dersemki "bu evin Rabbi ve Rabiyesi hakki için" deyince o evin ana babasi, dede ninesi hakki için demiş olurum, yani Rabiye Rabbin (Rab isminin) dişil halidir, anac halidir Rahim teceliyatli hali. ve ana terbiyesi ile baba terbiyesi farkli terbiyettir, ana : yemek yapmasini, bulaşik, yikamasini sökük dikmesini, cocuk bakmasini,.... ögretir. Erkek, yani baba ise odun kesmesini, tirpan bicmesini, kavga etmesini........... ögretir . Farkli terbiyet yetenekleri. Rablik işde insanin hayati idame edebilmesi için gerekli ilk ve basit ana kurallari ögreten kimseler veya Allah in yani hepimizin Rabbinin o kimselerdeki tecelli ettigi hali demek olur.
Peki neden miras hukukunda kadina bir hisse, erkege iki hise, verildi anne ve baba ikiside ayni rab ise
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(veledun), fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum nef’â(nef’en), farîdaten minallâh(minallâhi). İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ
Meali :
Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 11. ayet)
Bunu anlamak bu kadar zormu yani?
Burdaki ikiye bir hisse, cünkü her kadin, eger evlenirse, bir erkek onun kocasi olacak, ancak o kadin o evin masrafini karşilamak ile sorumlu degil, ne dedi peygamber
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Ashâbım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir.
Kesin olarak bildiğiniz bir ahlâksızlık yapmadıkları takdirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur. Eğer ahlâk dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yalnız bırakın. Bir yerlerini incitmeyecek şekilde dövün. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın.
Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.
Sizin onlar üzerindeki haklarınız, yatağınızı yabancılardan korumaları, istemediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır.
Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim kuşam ve yeme içme konularında kendilerine iyi imkânlar sağlamanızdır.”
( Hadis-i Şerif ,Tirmizî, Radâ` 11. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 3)
Peki burdaki "darebe" dövmenin olamaycagini ileri sürenler, peki bunlara, "siz ey kadinlar! Empati yapalim ve şayet siz o boynuzlanan erkek olsaniz, ey kadin, sen ona, o zinakar kadina ne ceza verirdin, yahut onun evden gitmesinide istemiyorsun, amma birde ceza vermen lazim, yahut bir hakim bu konuda ceza yaptirimi uygulayacak, bu kadini hapise atin demesi mi lazim, ne yapalimda, bu kötü ahlakindan vazgecsin, ne yapalim Allah aşkina, biraz empati yapip siz söyleyin o zaman ey kadinlar, ne ceza verelim de, böyle ahlaksiz bir kadina ki, ahlakini düzeltsin, evine yuvasina sahip ciksin, nesli ve zürriyeti, kani ve hisimligi korusun degilmi, yarin yanlişlikla, bir kardeş bir kardeş ile evlenmesi durumuna düşmesin, olurda olur, o adam gider bir kadinla zina eder, ve oglan cocuk dogar, gider bir diger kadinlada zina eder, ondanda kiz cocuk dogar, amma kimsenin bundan haberi yok, sonra bu iki oglan kizda, yarin birbirine aşik olup evlenirse, nesil bozulur, cünkü kardeş kardeşle evlenince, bozuk mutasyon, hastalikli nesil, kan bozukluklari ortaya cikiyor, sakat cocuklar doguyor, 46 kromozomlu down sendromlu cocuklar doguyor.
Peki Hz Ayşe ye iftira atildiginda, Ayşe annemiz babasinin evine küs gitdi, peki bir rivayet varmi ki, Hz Muihammed Ayşe yi darebe ettide, dövdüde, ondan babasinin evine gitdi diye, yok. Peki dövmedi diye bir rivayet var mi, onu dövmedi diye var mi? yok. peki niye küs gitdi o zaman bilen var mi? yok. yani amma Allah kuranda hafifce dövün dediyse, o zaman muhammed kuranin ilk hadimi ise, o zaman muhammed kurana uyacak ilk kimse ise, ilk defa kadini bu yüzden hafifce döven olmali degilmi, varmi peki bunu inkar etcek bir hadis ayet? muhammed ayşeyi dövmedi diye varmi? yok o zaman anasinin evine küs gitcek kadar hafifce dövmüş olabilir mi? Evet Olabilir, Allah emrettiyse daha ne! uygulayacak ve yapacak o zaman, yada muahammed bunu, o hadise vuku bulunca böyle uydurdu demek lazim, peki size hangisi daha dogru geliyor bir tefekkür ediniz.
ikinci mesele burdaki kadinin hakki olan, onun yörenin giderine göre, yiyecegini, giyecegini barinagini temin etmek onun erkeginin üzerine borc, ve öyle olunca masraf erkege ait, öyle olunc masraf evin yiyecegini giyecegini saglamak bir gider ve para ve kazanc meselesi, öyle olunca, erkek eger işde işi de yok ise, bu elde ettigi miras yolu ile kalan mal ile, işde en azindan, o evin reisi olarak, evin giderlerini karşilar, amma kadin bundan mesull degil, ancak kadin eger evlenmez ise, işde tek bir kadin veya dul kadin olursa, işde masrafda yariya inecegi için, ona bir hisse, erkek ise kadinin ve cocuklarin masrafini ödemekle sorumlu oldugu için, onun daha cok hisse veya iki hisse hakki var, yoksa burda yine Allah adaleti gözetmiştir, eger kadin iki hisse yada malin yarisni alirsa, burada her iki cocuk olan evde bir kiz bir erkek ise, malin yarisini kiza verildi, amma kiz vardigi evde o evin masrafindan sorumlu degil, ve bu mirasdan aldığı parayi ne yapar? belkide lüks masraflarda kullanir, makyaj, moda vesaire gibi, halbuki erkek ise, yemek icmek giymek kira elektrik ve su parasi ödemekle sorumlu degil mi? öyle olunca onun, Erkegin bu hisseden iki hisse almasi demek işde, yeni kurdugu evindeki masraflarinda ona yardimci olmak demek olur, yine yeni kanun cikardilar, işde belli miktarin altinda mallari bölemezsiniz diyor o kanun koyucu, evet yani ne olcak o zaman peki , nasil hüküm sürülcek o zaman? mesela bir dönüm tarla var, amma oniki mirasci olsa, bir dönümü 12 ye bölünce, bir kaşik miras düşcek, o zaman bu bir kaşik kimin neyine yarayacak, yani öyle olunca burda tüzel kişilikler tayin edip, bu malin hukukunu, bu tüzel kişilik, eger miras kalan mal mesela tarla ise, onu ekip bicip, elde edilen hasat, veya kar edilen parayi, işde bu oniki mirasciya bölerek, mal bölünmemiş ama, kar bölünmüş olur, o malin bütünlügü bozulmamiş olur, hadi bunu (miras kalan Tarlayi) onikiye bölsek, ondan sonra, o her oniki kimseninde en az iki cocugu olsa, bu mali daha kaca bölecek, kalan zaten bir kaşik idi, o bir kaşigida ikiye bölünce, yarim kaşik mal kaldi her birine, ya sonra, birdaha sonra, mal telef olacak degilmi ? evet T a y ip amca ve adamlari bu kurali iyi koymuş ve haklilar.
BU HAFTANIN TEFEKKÜR SORUSU
Biz öyle bir Allah a iman ediyoruz ki, Herşeyi işiten, ve herşeyi gören, ve herşeydan haberdar olan bir Allah a iman ediyoruz. öyle olunca Allah Türkiye Ankarada ki Ahmet amcanin her halini ve yaptiklarini ve yapacaklarini söylediklerini, ve söyleyeceklerini, duyan, gören, bilen, ve hisseden Allah, Almanyadaki Franz in da yaptiklarini yapacaklarini ve söyledklerini, ayni anda duyup görüp bilip hissdiyor, öyle olunca, peki dünyada herşeyi ayni anda, gören, duyan, bilen, ve hisseden ne var ki, biz ona diyelim ki, Allahin o üc sifati veya ismi, bu tek kimsede toplu tecelli ediyor dilyebilelim. kimdir bu halife? hangi halifesinde, bu üc veya dört isim, ayni anda tecelli ediyor?
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fadlen minallâhi ve ni’meten, vallâhu alîmun hakîm
Meali :
Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir herşeyin en işlere yaryaacagini , yani hikmetini de bilir.
(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 8. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tukaddimû beyne yedeyillâhi ve resûlihî vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe semîun alîm
Meali :
Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.(Duyarakda bilir)
(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 1. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adlâ(adlen), lâ mubeddile li kelimâtihî, ve huves semîul alîm
Meali :
Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.(Duyarak bilir)
(Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 115. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhân nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârafû, inne ekramekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr.
Meali :
Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.
(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 13. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
E lâ ya’lemu men halaka, ve huvel latîful habîr.
Meali :
Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.(hisleride hiseder bilir.)
(Sadakallahul Aziym MULK Suresi 14. ayet)
DEMIRE SU VEREREK SERTLEŞTiRME - Çelik Yapimi - stahl mit wasser härten
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cehennemliklerin tepelerine kaynar su dökülür. Bu su, vücutlarının içine nüfuz eder, öyle ki, karınlarına kadar ulaşır. İçlerinde ne var ne yok, söker atar ve ayaklarını delip geçer.”
( Hadis-i Şerif , Tirmizi, Cehennem, 4.)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُؤُوسِهِمُ الْحَمِيمُ يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ وَلَهُم مَّقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Hâzâni hasmânihtesamû fî rabbihim fellezîne keferû kuttıat lehum siyâbun min nâr(nârin), yusabbu min fevkı ruûsihumul hamîm. Yusheru bihî mâ fî butûnihim vel culûd. Ve lehum makâmıu min hadîd. Kullemâ erâdû en yahrucû minhâ min gammin uîdû fîhâ ve zûkû azâbel harîk. İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilus sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru yuhallevne fîhâ min esâvira min zehebin ve lu’luen, ve libâsuhum fîhâ harîr. Ve hudû ilât (:::)î minel kavli ve hudû ilâ sırâtıl hamîd.
Meali :
İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için varilcak makam demirlik olmustur ve bir de onlara demirden topuzlar vardır ki. Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler,onlara demirden topuzlar ile vurularak oraya geri döndürülürler(demir işlernmek için ateşe sokup sokup cikarilir) ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.( ve baştaki gecen "Başlarının üstünden de kaynar su dökülür" meali ile onlara su verilir ki, daha iyi sert demir olsunlar, celik olsunlar) Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir. Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.(Hidayet olunmuşlar, yol gösterenin yoluna uymuş olanlaridir).
(Sadakallahul Aziym HACC Suresi 19-20-21-22-23 ve 24. ayet)
Gecen haftalarda dedik ki : ilerde bir vakitte, bilim adamlari ölümünde caresini bulacaklar dedik diye, bazi ilim adami ve alimler, dediler ki : hayir herkes ölümü tadacak, cünkü kuranda ayet var, ölümün caresi yok dediler. ölümün öldürülmesi ancak ahirette olcak dediler, peki ahiret ne be adam, ahiret dedigin ne ki? biliyormusun peki?
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn
Meali :
Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.
(Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 57. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kullu men aleyhâ fân. Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm.
Meali :
Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.
(Sadakallahul Aziym RAHMÂN Suresi 26. ve 27. ayet )
Abdullah b Ömer (ra) rivayet etmiştir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“ Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme vardıkları zaman ölüm getirilecek ve cennet ile cehennem arasında konulacak, sonra da kesilecektir. Sonra bir münadi nida edecek:
-“Ey cennetlikler artık ölüm yoktur! Ve ey cehennemlikler artık ölüm yoktur! Diye nida edecek. Böylece cennetliklerin sevinci bir kat daha artacak. Cehennemliklerin üzüntüsü de bir kat daha artacaktır.”
( Hadis-i Şerif ,Buhari, Rikak, 50.51;Müslim, K.Cennet, 43. 11/ 263.)
Yukardaki ayette diyor ki : onlar bu yaptiklari kafirlikle, kazana kazana, demir olma makamina erdiler, ve onlar ateşe, sokulup sokulup cikarilirlar diyor. peki burasi nereside, bazilari demirlige ermiş, ve yukardaki resimdeki gibi, ateşe maruz kaliyorlar, ahiret neresi, daha görmedinmi? haaalami görmüyorsun, ayetide mi anlamiyorsun.
ölüm kesilcek işde, ölümün caresi buluncak, belkide DNA da bir gen var, o gen kesilince, insan artik ölmiyecek, kesilecekden kasit ne olabilir, Allahu alem, zincirden o boncuk cikarilcak demek olur. yani sirat üstünde kesilcek deniyor, yani sirat, işde DNA ndaki, senin kader yazin demek olabilir, ve ölüm işin icinden cikinca, amma müminlerin sevinci artacak, kafirin ise, azabi artacak deniyor. ve mesela bugün artik adam bir hastaliga dücar olmuş, yahut bacagi kopmuş, yahut cigerini kavbetmiş, yada kalp pili kullaniyor, yani hasta, yahut böbrek hastasi, amma ölüm öldü, bunlarda artik ölümsüzleşecek, amma onlar için, ayni azabi bitmez bir halde cekmek var , artik birisinin kolu yok, onun yerine kol taksalar ne fayda, orjinal kol yok, yahut böbrek yok, yada,.. hakeza hakeza, yani yine cennete ölmeden gecmek yok dedi cebrail, ilyas aleyhisselema, ona ölüm tattirildi, öyle cennete gecti diye rivayet olunur, ve bizim Raşidi Tarikatinda, kurandan bir ayet vardir, o zikrin sonunda belli bir süre okunur ki, artik bu cennet vakti kurulunca, orada cennete ve cennet vaktine gecmek için, işde o ölüm acisi tattiriilir ki, aynen ilyas a tattirildigi gibi, ki cennete geciebilsin, bu mehdi cemaati ve raşidi tarikati mensublari için böyle, yani öyle olunca, o zikri cekip o aciyi tatmiyan, bu cennet vakti yada Mehdi cagi olan altin caga gecemiyecek demekdir bu, ve yine ölümün ölmesi, cehennemliklerin azabini artiracakdan kasit ise
Ebu Derda (ra) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cehennem ehline açlık musallat edilir. Bu, içinde bulundukları azaba eşit dereceye ulaşır. Açlığa karşı yardım talep ederler. Onlara besleyici olmayan ve açlığı gidermeyen dari’ denen dikenli bir ot verilir. Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de boğazda tıkanıp kalan bir yiyecek imdat edilir. Bu da boğazlarında takılıp kalır, ne ileri geçer ne de geri gelir. Derken, dünyada iken, bu durumda, bir içecekle takılan lokmalarını boğazından kaydırdıklarını hatırlarlar ve bir içecek talep ederler. Demir kancalar bulunan kaplarda kaynar su verilir. Bu kaplar, yüzlerine yaklaştırılınca yüzlerini dağlayıp atar. Su karınlarına girince içerilerini paramparça eder. Bu sefer de:
“Cehennem bekçilerini çağırın, ola ki azabımızı biraz hafifletirler!” derler. Onları çağırırlar. Onlar gelince:
“Size Peygamberleriniz bu halleri açıklayan haberleri getirmemiş miydi?” derler. Onlar:
“Evet, getirmişti ama dinlemedik.” derler. Bunun üzerine, bekçiler:
“Siz isteyin durun! Kâfirlerin istedikleri burada boşunadır.” derler. (Gafir su. 50) Cehennemlikler bekçilerden ümitlerini kesince:
“Cehenneme müvekkil melek Malik’i çağırın” derler. Malik gelince:
“Ey, Malik! Söyle de, Rabbin bizim hakkımızda ölümle hükmetsin.” Derler. Malik de onlara:
“Hayır! Siz burada canlı olarak ebedi kalıcılarsınız.” diye cevap verir. Zuhruf su. 77.
Bu hadisin ravilerinden A’meş (ra) der ki: “Bana bildirildiğine göre, cehennemliklerin Malik’e yalvarmaları ile Malik’in onlara verdiği cevap arasında bin yıllık zaman geçecektir. Cehennemlikler bu sefer aralarında:
“Rabbinize dua edin! Sizin için O’ndan daha hayırlı kimse yoktur!” diyecekler ve birlikte Yüce Allah’a şöyle yalvaracaklardır:
“Ey Rabbimiz! Bedbahtlığımız bize galebe çalmıştı. Biz gerçekten sapık kimselerdik. Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer yine küfre dönersek artık hiç şüphesiz ki zalimlerden oluruz.” (Mü’minun su.106-107) Yüce Allah (cc) o cehennemliklere şöyle cevap verecektir:
“Cehennemin içinde yıkılıp gidin! Bana bir şey söylemeyin”. Mü’minun su. 108.
Peygamber (sav) Efendimiz devamla şöyle buyurmaktadır:
“Bu cevap üzerine, cehennem ehli her çeşit hayırdan ümidini keserler. Hıçkırmağa, nedamet etmeğe, dövünüp yırtınmaya başlarlar.” Tirmizi, Cehennem, 5. (2589).
( Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yevme nekûlu li cehenneme helimtele’ti ve tekûlu hel min mezîdin.
Meali :
O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der.
(Sadakallahul Aziym KAF Suresi 30. ayet )
Nilüfer Çiçegi Lotus Çiçeginin dinimizdeki Tarifi ve o Kimlerin cibilliyatidir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Hakkıyla cehennemlik olan cehennemlikler var ya, onlar cehennemde ne ölürler ne de yaşarlar. Lakin günahları ve hataları sebebiyle ateşe duçar olan bir kısım kimseler vardır ki, ateş onları tamamen öldürür. Yanıp kömür olduktan sonra, kendilerine şefaat edilme izni verilir. Böylece grup grup getirilirler ve cennet nehirlerine dağıtılırlar. Sonra: 'Ey cennet ehli! Bunların üzerlerine su dökün.' denilir. Bunlar, sel yatağında biten bir ot gibi yeniden biterler."
( Hadis-i Şerif , Müslim, İman 306, (185))
Yani işde bu hadisde anlatilan kimseler su üstünde biten çiçek nilüfer çiçegi olurlar deniyor, yani öyle olunca ahiret, cennet ve cehenem ve sonrasi bu dünyada halden hale gecerek yaşanmakda yani.
Rabbim Teala vetekaddes hazretleri, Mehdi ve cemmaati, ahir zaman muhammed ümmetini, cehenneminden halas eylesin, ve cehhennemin "yokmu daha " dediklerinden olmakdan muhafaza eylesin, ölümün öldügü günlere erip, mutluluk ve sevincleri artacak müminler zümresine ilhak eylesin.
--------------------
DiPNOTLAR :
--------------------
[1] mumsema org/misafir-sorulari/202459-rab-ne-demektir-ne-anlama-gelir-aciklarmisiniz
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 24 Mart 2018 Cumartesi
Original Kar © glan
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca