Thread Rating:
  • 9 Vote(s) - 3.78 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
"Gen Teknolojisinin Varacağı Son Nokta" (Kar©glanin 10 Mart 2019 Vaazi)
#1
RasitTunca-2 

"Gen Teknolojisinin Varacağı Son Nokta"

(Kar©glanin 10 Mart 2019 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواۜ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâ-nnâsu innâ ḣalaknâkum min żekerin ve unśâ ve ce’alnâkum şu’ûben ve kabâ-ile lite’ârafû inne ekramekum ‘indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun ḣabîr.

Meali :

Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'nu en çok bileninizdir(Yakin bilgisine sahip olan). Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.

Sadakallahul Aziym Hucurât Suresi 13. Ayet


---oOo---
Ebû Zer (r.a.) anlatıyor:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

«–Ben öyle bir âyet biliyorum ki, şayet insanların tamamı onunla amel etseydi, hepsine de kâfi gelirdi» buyurmuştu. Ashâb-ı Kirâm:

«–Ey Allah’ın Resûlü, bu hangi âyettir?» diye sordular. Allah Resûlü:

«Kim Allah’a karşı takvâ sahibi olursa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder»  âyetini tilâvet buyurdu.”

( Hadis-i Şerif , İbni Mâce, Zühd, 24)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Nerede ve nasıl olursan ol, Allah’dan kork! Kötülük işlersen, hemen ardından bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip yok etsin. İnsanlara karşı da güzel ahlakla muâmele et!”

( Hadis-i Şerif , Tirmizî, Birr, 55/1987)


"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

“–Ey Allah’ın Resûlü! İnsanların en keremlisi (hayırlısı, şereflisi ve değerlisi) kimdir?” diye soruldu.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“–En çok takvâ sahibi olanlarıdır” buyurdu.

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Enbiyâ, 8, 14, 19; Menâkıb, 1; Tefsîr, 12/2; Müslim, Fedâil, 168)

internette ve bazi kitaplarda Takva Hakkinda
Takvâ; sakınmak, korunmak, çekinmek, hoşa gitmeyen şeylerden uzak durmak, tehlikelere karşı kendini korumak, korkulan şeyle araya bir mânia koymak demektir. Takvâ, mü’minin Allah’ın hıfz u emânına sığınarak, âhirette kendisine zarar ve elem verecek şeylerden titizlikle korunması ve günahlardan sakınarak sâlih amellere sarılmasıdır.

Halbuki Takva Allahi bilmekdir ki "Yakin" yani "Yakin Bilgisi" yani Her kimin Allahi bilme bilgisi daha cok ise, en takvali kimse o dur.


Geçen haftaki vaazımızda  ekmek ufağından bahsetmiştik O birinci versiyon idi, ikinci versiyon ise, üveysilik, yani Mesela Muhammed'in çağında olup da, ondan fayda görememek, yahut varıp da onu görememek, görüp de kıymetini bilememek, ve bunun bugünkü günümüzdeki versiyonu ise, Mehdi Aleyhisselam'ın çağında yaşayıp, ona verilen nimetlerden faydalanmalarına rağmen, ben ondan fayda görmedim diyerekten, bir de feryat edenlerin hali. Yani bugün ona verilen nimetlerden elektrik mesela, Hangi evde elektrik yok ki şu anda, çok cüzi miktar Bazı yerlerde, daha elektriğin ulaşmadığı yerler vardır elbet, ama, çok cüzi miktar onlar, ama onlar da yine gazyağlı lamba kullanıyorlardır. ve yine telefon her yere ulaşmış durumda, hani cep telefonu olmasa bile, ankesörlü telefonlar, yaklaşık olarak her yerde var, ve bu telefon hizmetinden faydalalanan insan sayısı çok, belki Afrika'da birkaç kabile kalmış olabilir, yine buzdolabı öyle, soğuk hava dolapları, çamaşır makineleri, ütü, araba ve Yollar, Uçak, gemi, kolayca bir yerden bir yere eşyaları nakletme, transfer etme, iki kabile veya millet ile ve Ümmetler arasında kolayca anlaşma imkani dil birligi ve kolaylığı, internet, görüntülü televizyonlar, görüntülü konuşmalar, kitap ve yazı dersen, milyonlarca bilgi kaydedilmiş vaziyette, artık kaybolmuyor, hatta video olarakdan görüntüler çekilmiş, sanki yanındaymış bilgi alişverişi yapalabiliyor, ölmüş olsa bile, hiç ölmemiş gibi karşında durup, sana bir şeyler anlatıp bir şeyler gösterebiliyor öğretebiliyor bildiklerini sana, ve yine ses ve müzik, insanları mest eden rahatlatan müzikler ve YouTube kanalı, ve Tuba Dalları hikayesi, ve Tuğba dalının ulaşmadığı yer yok, ve yine Herkes, her an müzik dinliyor, o diyor Hiç Durmaz susmaz, Çünkü YouTube'a girenler Afrika'dan girdilerse ve onlar yatip uyuyupda  Afrika'dan giren kalmadıysa bile, bu sefer Amerika'dan giriyorlar, Amerika'dakiler yatip uyuduysa, bu sefer Japonya'dan giriyorlar, ya da Asya'dan veya Avrupa'dan giriyor, yani YouTube hiç susmayan Tuğba dalı, cennetteki Tuba dalı. ve böyle dedik diye youTube 'ya karşı savaş açanlar var, çünkü kötüler kötülükte yarışıyorlar, kötülük yapmak için uğraşıyorlar, iyilik için uğraşmıyor ki onlar.

yine alet erdavatta ki Matkaplar ile kolaylik, yine traktörler ile tarlalar kolayca işleniyor, traktör ve patozlar ve döver biçerler ile hasat kolayca yapılıyor, ekim aletleri, dikim aletleri, yine onlarca kat bina yapılabiliyor, vinçler, greyderler, daha size nimetlerin hangisini sayayım. hangisini yalanlayabilirsiniz, Bunların hepsi Mehdiye verilmiş kıymetli şeyler değil mi?  Muhammed'in bunlardan hangisinden vardı, yazı yazacak kalemlermi klavylerimi daktilolarimi vardı, kağıdı mı vardı, Kitaplarımı vardı okudu ilim ve fizik  kimya ögrendi, interneti mi vardı, neyi vardı? bulaşık makinesi mi vardı? değirmeni mi vardı, osayede değirmeni ile onun çuvallarla  un öğüt e bilecek un fabrikasimi vardi eldegemini vardi el degemeni, makarnası mi  vardı,  salçası mı vardı, kahvesi çayı mı vardı, yumuşak yatağı bile yoktu, ya peki Musa ondan da önce ki peygamber, Musa'nın bunlardan var mıydı ya isa nin veya İbrahim İsmail hangisinin bu nimetlerden vardı? bu nimetleri kime verilmiş, Mehdi Aleyhisselam'a ve onun çağındakilere verilmiş, o zaman onun çağındaki Herkes, bu nimetlerden faydalanıp da, bir de biz Mehdi bilmiyoruz, tanımıyoruz, görmedik, haberimiz yok demeleri ne garip, daha gelmedi daha zamn o zeman degil  demeleri ne garip. Ha ayetleri yalanlamışsınız,  ha Mehdi yi yalanlamışsınız, aynı şey değil mi? suyun içinde yaşayıp da, suyu inkar eden balık olmayın, havayı alıp verip de, havayı İnkar Eden olmayın, Allah'ın nimetine ve rahmetine gark olmuş halde bulunduğumuz halde, Allah i İnkar Etmeye kalkmayın, onun nimetlerini inkar etmeye kalkmayın, onun peygamberlerini, meleklerini ve iyi kullarını inkar etmeye kalkmayın, bu nimetlerin iyi kulların sayesinde insanlara verildiğini unutmayın. çünkü ikramı insan, yapısı olaraktan sevdiklerine yapar, sevmediklerine kim ikram eder, düşmanlarina kim ikram eder. Öyle ise Allahu Teala da, sevdiği Kullar hatırına, bu dünyadaki bu nimetleri döküp taşırması ve, "febieyyi ala i rabbiküma tükezziban."  hala hangi nimetleri mi yalanlar sınız demiyor mu Rabbimiz, hangisini yalanlayabilirsiniz.

işte yakin ve uzak diyarlardan, bazıları bizi görmeye gelip de, bizi kabul ettikleri için değil de, bu Mehdi değil diyebilmek için, bir belge, Bir bilgi, bir görüntü, bir hareket, bir fiil arıyorlar, etrafımızda dönüp dolaşıp, bizden, yanlış, bir eksik, veya yanlış bir hareket arıyorlar ki, bu o degil, diyebilsinler. ve bizi inkar eden kimselerin gayeleri amaçları bu. etrafımızda dönüp duruyorlar ve bu sebeple Bazıları öyle ki, mesela lokma olmuş, ben gitmişim Marketten ekmek almış gelmişim, ve tam kesmişim yiyeceğim, şeytan elime çarpıyor, elimden koca bir lokma yahut küçük bir peynir, ya da büyük bir peynir parçası, yahut ekmeğim dökülüyor ve düşüyor, yıllardır Mehdi hasreti çekilmiş, ve cennet hasreti çekilmiş, Mehdi den daha ziyade, Cennet hasreti ve ahiret hasrete çekilmiş, ve Ferah ve huzur vaktinin hasreti çekilmiş,cennet ve ahiret yurdu verilmiş, ve şu an onun içinde yaşanmakta, ve birde o Mehdiye varıp da, işte evine varıp,  tam cennete girecekken, ağzına varmadan yere düşen lokma gibi, mikroplara ve şeytana yem olan lokma gibi, cennete girecekti, sırat köprüsünden geçemeyip, cehenneme düşenler işte, ekmek ekmek, Nimet Nimet, o nun (Mehdi nin) evine kadar gelmiş, kapıma kadar gelmiş, ve hatta soframa kadar koyulmuş, Ve sonunda şeytana yem oluyor, Aman yarabbi, işte Ebu Cehil, işte İbrahim'in nemrutu, işte Musa'nın firavunu, taaa dibine kadar varıp da rahmetin, rahmetten faydalanamayan ahmaklar gibi, bu rahmeti görüp te, her şeyi görüp de, bundan fayda göremeyen ahmaga, ama ben ne diyeyim daha, bu da ikinci versiyonuydu.  Ekmek dökülmesi ufalanması meselesinde, çok çocuğu olmasindan ziyade, bunlar bugün tahakkuk edip yaşanmakta, üveysi, Veysel Karani, "gidipte bir görsem, ah Onu  Ben bir görsem." diye yanmış tutuşmuş,ve fakat kapısına kadar varmış, kapısından göremeden geri dönen, bazıları da böyle işte, yanıp tutuşuyor,  kapımıza kadar gelip de, kapımızdan geri dönmek zorunda kalıyor, neden işte yanlış bir hareket gördüğü zaman Bizden tiziyor o değil diyesi geliyor.

Evet ben kimsenin başına, Ben peygamberin diye durmadım, ben yeni bir din getirdim diyerekten de ortalığa çıkmadım, ve ben öyle adaletli Ömer'in de demedim. Ben dünyaya adaleti getireceğim, ben 2. Ömer'in, 3. Ömer'in de demedim. Ben, ben ne Ömer'in, ne Ebu Bekir'in, ne Muhammed'in, ne Musa yin, ne İsa, bende Allah'ın kullarından bir kulun, ve belki Ben Mehdi olabilirim, Adamlardan bir adamım. kendim Bildiklerimi sizlere anlatıyorum,

Bu anlattıklarımın çoğuda, bir varsayım ve öngermlerdir, benim ögörülerimdir, Bunlar Ne Kuran gibi bir hüccet ve delildir, ne de Namaz gibi inanilip yapilmasi gereken bir vecibe, veya farz veya sünnette degildirler.

hangi Bilgim'den dolayı benim ardıma takıldınız da  yanildinmiz acaba, vay ben size Hz Muhammed gibi, yeni birşey olan namaz mı çıkardım, icad ettim, ve bu dinin temelidir, bunu yapacaksiniz dedim de, sonunda siz anladınız ki namaz yanlışmış, bu (Yani beni kastederek o) uydurmuş diyerekten,o yüzden ben, sizi yanılttın mı? O yüzden siz cehenneme mi düşeceksiniz? benim peşime takılıp da namazı kıldınız diye ha!!!

Halbuki ben namazı Muhammed kıldı diye kılıyorum, sizde namazı beni kıldı diye Kılmıyorsunuz zaten, ben de namaz getirmedim bu dine ve size.

Yine oruç öyle yine din öyle, dinin kuralları öyle, ve Kuranı Kerimi de ben indirmedim, Benim de ekstra bir kitabım yok,

Ben size bir kitap getirdim diyerek de, iddia etmedim.

Benim peşime takılanlara Ben dedim ki : Kâinat, Kuranı Kerim'de yazdığı üzere, Peygamberimizin hadislerinin ve Kuran ayetlerinin bildirildiğine göre, Kainat bizim emrimize verilmiş, ve ben bunu hayatımda tatbiken yaşadığım ve, bazı keşfiolrak bildigim bazi olaylar yüzünden, bazı sebeplerin bizlere bağlı olduğunu fark ettim. ve deneyimlerim üzeri bunları yaşadım. Ve ben size de bunu öğretmek istedim. ve bunu da bir yol ve usul olaraktan tatbik etmek istedim. Hepsi sadece bu, buraya takılmak veya takılmamak, benim ardıma takılıp, takılmamak, sizin Cüzi iradenizde, ve bunlar Ne din gibi bir kural, ne namaz gibi bir farz, ve oruç gibi bir farz değil, farz değil sünnet değil, yaparsın, yapmazsın, senin Paşa gönlüne kalmış. Öyle olunca işte ardımıza Takılıp gelip de, eksiğimi  arayanların yanında, bir de işte, böyle biz de bir yanlış bulup da, görüp de, bizden kaçanlar var. Yani para kalp mı? yoksa gerçek mi? diyerekten, adam mihenke vuruyor, kendi mihengine vuruyor, bu altın kalp mı? yoksa gerçek mi? değil mi  diye mihenge vuruyor, O mihenk de, kendi mihangi dinin mihengi flan da degil, yani ona göre doğru olan ne ise ona vurupda ölcüyor.

Peki bana göre doğru Ne? ve Kim?
Allah'a göre doğru Ne? ve Kimler?
Kur'an'a göre doğru Ne? ve Kimler?
Sünnete göre ve Muhammed'e göre Doğru Ne? ve Kimler?


Geçen  Hafta anlatmıştı işte bunu : Doğru Kime göre doğru hikayesi:

Mesela adam Çayıra atlari ile gitmiş bir tane de oraya kazık çakmış diye anlatmıştık, ve Atlariniu kacip gitmesinler diye oraya bağlamış, ve çayırda yaymış Atlarini, ve Akşam olmuş evine giderken de,  Kazığı çıkarmadan gitmiş ki,  Bir müslüman daha gelirse, O  Kazığa, o da Atını bağlasın diye.

Fakat beklenilen onun umduğu gibi olmamış, onun kazağının çakılı olduğu yere, başka bir Müslüman gelmiş fakat, kazığı görmediği için ayagi takılmış düşmüş, ve kızmış ve : bu kazığı buraya kim çıkıp da gitmiş diyerekten, ve onu sökmüş atmış ve, bir başka Müslümanın da ayağına takılmasın diye.

Bunların ikisi de müsavi, İkisi de kendine göre doğru,  ve ikiside iyilik etmek istemiş.
o zaman, onun doğrusu ile, öbürünün doğrusu farklı, Hangisi doğru değil diyebiliriz. o zaman mehdiyi bilemeyenlere, onun Altın gibi çağını anlamayanlara Ne diyelim!!

Altın Çağda, her şey altın olacak, altına dönecek değil. işte altın gibi her şey değerli, kıymetli olacak demek bu.

ve Misal olaraktan Muhammed'in ashabından bir tanesi gelse, ve buradaki bir şeyden alıp götürse onun çağına, mesela düşün ki : 10 koli defter götürsek, 10 koli kalem götürsek, ve Ashab-ı Kiram bunları, Kuranı Kerimi ve hadisleri yazmakta kullansalar, bize kadar ulaştırmak da kullansalar, onlar ne kadar sevinirler değil mi, Onlara ne gelir  bu defter ve kalemler, yani altından daha değerli gelmez mi? o zaman buı çağ,  Mehdi ve O nun Altın çağı değil de ne kardeşim. Bu sadece bir tane örnek, Ben bunu yüzbinlerce örnekle çoğaltabilirim.


Ve gelelim zurnanın zırt dediği yere yine :
Ve Geçen ki anlattığımız meselelere bağlayacağimiz bir başka mesele de, Hani Tanrı Anibus da bahsetmiştik, çakal kafalı Tanrı, Türklerin atasını emziren Tanrı, besleyen bakan büyüten Tanrı, veya kurt veya gök gözlü Husky kurt, yani Çakal,  Mısır mitolojisindeki Tanrı Anubis, ve Bugün internet ve bilgisayar ortami için yazılımlar yapılıyor ki, internetten ki insanları kandırıp, yensin diye. ve Bunlar Oyun şeklinde Yapılıyor şu anda. Oyunlar şeklinde, mesela İskambil oyununda, insanı kandırıp yenecek seviyede bilgi akışı olan bir yazılım, insana hiç fırsat tanımayan satranç veya bilardo oyunu ve benzeri, insanı alt etmek ve yenmek gayesi ve amacı olan yazılımlar.

Ve düşünün bunların öyle bir seviyeye geldiğini ki, ve insanı yalan söyleyerek den kandırmak derecesine geldiğini düşünün.

Ve kırmızı yalanlar!!

Hani Kırmızı Şapkalı Kız da ki kurt veyahutta, Aslı tilki, Biz yalancı olrak tilkiyi biliriz. Çünkü masal masal maniki kuyruğu var 12, tilki böyle tarif edilir Masallarda, ve kuyruğunun 12 olmasının sebebi, yalanları çok manasındadır. ve İşte o kırmızı şapkalı kızdaki kurt veya tilki, babaannenin yatağına, babaannenin elbiselerini giyip yatar, ve ondan sonra kırmızı şapkalı kız gelince sorar, Onu normal babaannesinin elleri gibi elleri olmadığını görünce,

-  Ellerin neden bu kadar büyük Babaanne? der.
kurt cevap verir
- seni daha güzel sarabilmek için. der
bakar kulakları da büyük, Hani masal bu ya
-  Kulakların  neden bu kadar büyük? der
kurt cevap verir
- Seni daha iyi duyabilmek için. der
Bu sorular devam eder Ve sonunda sıra dişlere gelir, fakat kurt da artık bıkmıştır o sorulardan, bir an önce ziyafete konmak istemektedir, Ve sonunda Kırmızı Şapkalı Kız sorar

- Dişlerin neden bu kadar büyük Babaanne? der.
Kurt da dayanamayıp Seni yemek için der ve yalanları Bitmiştir Artık, hikayenin sonu gelmiştir, kurt üstünden şapkayı çıkarır, elbiseyi çıkarır, Yorganı açar kırmızı şapkalı  kızı hapır hupur yer.

ve hikaye kitaplarda Şöyle yer alır :


Kurt, Büyükannenin geceliğini giymiş, onun başlığını ve gözlüğünü takmış yatakta yatıyormuş. Yorganı boğazına kadar çekmiş, içerisi karanlık olsun ve suratı fark edilmesin diye de perdeleri iyice kapamış.

      “Elindekileri oraya bırak da yanıma gel canım,” demiş kurt.

      Kırmızı Başlıklı Kız çöreği yatağın yanında ki küçük masanın üzerine koymuş, ama hemen kurdun yanına gitmemiş. Çünkü Büyükannesi bir tuhaf görünüyormuş.

      “Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?”

      “Seni daha iyi kucaklamak için!” demiş kurt.

      “Kulakların neden büyük, peki?”

      “Seni daha iyi duyabilmek için!” demiş kurt.

      “Gözlerin neden kocaman, peki?”

      “Seni daha iyi görebilmek için,” demiş kurt.

      “Dişlerin neden sivri peki?”

      “Seni daha iyi yiyebilmek için,” demiş kurt.

      Bunu söyledikten sonra kurt artık daha fazla kendine engel olamamış ve yorganı bir tarafa atarak yataktan fırladığı gibi Kırmızı Başlıklı Kızı bir lokmada yutuvermiş. Sonra da karnı doyduğu için keyfi yerine gelmiş ve uykuya dalmış.

      Ama ne var ki kurt çok kötü horluyormuş. Evin önünden geçen bir avcı onun horultularını duymuş. Büyükanneye kötü bir şey mi oldu acaba, diyerek kulübeden içeri girmiş. İçeri girer girmez de orada neler olduğunu hemen anlamış.

      “Aylardır senin peşindeyim pis yaratık,” diye bağırmış avcı ve kurdun kafasına elindeki baltanın sapıyla vurmuş. Sonra da önce Kırmızı Başlıklı Kızı, sonra da Büyükanneyi dikkatle kurdun içinden çıkarmış. İkisi de sapasağlammış.

---oOo---

masal masal maniki kuyrugu var oniki

Tilki yalanci tilki veya lafontan masalindaki kurt olmuş tilki veya Kurt ve  Kırmızı Başlıklı Kız
Kızı yemek için KIRMIZI yalanlar ve
bir gün "GEN teknolojisi" artik insan ile kurt ve tilkiyi karıştırıpta, o gen teknolojisi  ile insan yeni model bir yaratik veya insan yapan, tanri tanri ANiBUSU yapinca yada yaratinca,  kurt genli, ve tilki gibi kurnaz, amma insan, ve kafasi kurt  kafasi olan bir yaratik, insan ve hayvan ve robot karışımı birşey.
ve işte insanlari yemek için, kırmızı kırmızı yalanlar söylmeye başlarsa ne olur düşünün bir robot bir gün insana kırmızı yalanlar ile kandırmaya başlarsa cenneten kovuluruz. Çünkü cennette giren şeytanda, aynı kırmzı yalanlar ile, ademi  ve havvayı kandırıpta,  cennetlerini elinden almadimi?
yani insanı yok etmek için eline geçirdigi  fırsatı değerlendiren şeytan bir günde Tanrı Anibusu yaptırır ve sonunda insanlığı yiyip yok etmek fikrinde olan bir tanrı, sonundan nasıl olurda, insan soyundan bir Türk ü emzirir acaba düşndünüz mü? çünkü o Türk onun atası olan insan, ve onun ilk hali olan insan hali o. O ki ondan Türem varlik olan  kurt genli kurt kafali veya timsah genli yudumcu, beyinsiz timsah, yada cok akilli yilan kafali cok zeki yaratik yada Tanri Nebukadnazar.
ve fakat hem yilan hem insan  yani reptil ve bir gün insanlarin bunlarin yapabilcekleri gercegi,  ve  sounda dünyaya sigmayipda inslari dünyadan yok etmek için onlar lafontandeki gibi kirmizi yalanlara ile insani yemeyi düşünmeye  başladığında ne olcak peki, bu gen teknolojisne çok dikkat emek lazim çoooooook.

Yani kardeşim o yazılımları yapan ahmak kardeşim diyeyim, yarın bu yaptığın yazılımdaki yalanlar, dolanlar, ve insanı kandırma hikayeleri, bir gün o dijital Sanayi ilerlediği zaman, robotlar icat olduğu zaman, ve kötüler Onu kötü niyetle kullanmakta niyet etdiğinde, işte sana kırmızı yalanlarla, senin yemek amacında olan bir robotun, bunları kullandığını düşünüyor musun.

########################

öyle ki işte robotlar yapılırken onlara konulacak Kural sonradan değiştirilmemeli, ama işte Türkiye'nin Anayasasında öyle bir kural vardı, anayasasının 1,2,3.maddeleri değiştirilemez diye bir yasağı vardı, ve fakat (:::) diye biri geldi ve bu yasaları da değiştirdi. işte aynı şey, insanoğlu böyle, Ben onu beğenmedim, Benimki daha güzel diyerekten, yenilik getirmeye çalışanlar, Allah'ın kurallarını beğenmeyip, Allah'ın kurallarına karşı, yeni Kural koyanlar. Halbuki Allah insanların hayrı için o kuralları koymuş, yasak da koyduysa, Hayri için, serbest ettiyse de Hayri için, ve faydası için. Bugün alkol yasak dediyse, alkolün zararını Allah'ın iyi bildiği için, insana zararlı olduğu için yasak koymuş. tabii ki Faydalı tarafları da var, Fakat Allah onları da biliyor, faydalı taraflarını dikkatli kullanıp, yasak olan taraflarından sakınmak, en güzeli ihtiyatlı davranmak olur. ve fakat insanlarin hepsi bu ihtiyatta olmadığı için, işte yanlış kullananlar çok, zararlı durumlara sebep veya maruz  olabilmekteler. bu yüzden Allah Kur'an da Kuzrallar ve yasaklar koyduysa, yasak bile olsa ona uymak lazım. Peki bu robotlar yapılırken o robotları bu ayrobot (I Robot) filmindeki robotlara konulacak yasaları düşünen "Isaac Asimov" haklı değilmi burada. Fakat ben onu okumadım sadece filimi seyretttim ama, anladığım kadarıyla 3 veya 4 kural var, ondan sonra başka Kural getirenlerin koyduğu kural yanlış Kural oluyor. işte aynı anayasanın değişmez kuralını değiştiren (:::)'in yaptığı gibi, artık anayasa veyahut babayasa diye bir yasa kalmıyor ki ondan sonra. Kuran'ı Kerim'i değiştirelim, işimize geldiği gibi yapalım dersek, artık yasa ve kural kalmaz ki, Allah'ın kuralları çiğnendikten sonra, Kural diye bir şey olmaz. o zaman aynı şey, işte robotlarda belli yasa ve kurallar  üzeri yapılmalı ve icat edilmeli. taaa ki, bu bir Ahmag'ın böyle bir kuralı begenmeyip değiştirmesine kadar bu kurallar korunmalı ve bu kurallara uygun hareket edilmeli. yoksa işte kırmızı yalanlarıyla bizi yemeği düşünen, bir robotu, bir çakalı, bir çakal kafalıyi düşünüyor musunuz?  yine Çakal kafalı  Anibus meselesinden girmiştik de, gen teknolojisinde de aynı işlem geçerli.  Muhammed Ashabına bunlardan bahsetti ,O miracda  gördüğü at kafalı ve insan ayaklı veya bedenli canlıları gördü ve onlarinin durumunu ashabina bir bir anlatti. ve bugünkü reptilia denilen yılan kafalı ve insan bedenli yaratıklarıda gördü ve anlaati, ve yine öküz kafalı ve insan bedenli yaratıkları da gördü, köpek kafalı ve insan bedenilii yaratıkları da gördü ve anlatti. ve bunların hepsi, bu gen teknolojisinin, en son haddesine vardığında, İşte o çakal kafalı, Tanrı denilen, Hani bu da icat edildiği zaman, bu da bir icattır, gen teknolojisinin icadıdır. Yani şu anda insan genine başka gen karıştırılıyor ve  fakat böyle  üstün bir varlık meydana getirilemiyor, Hatta Can  verilemiyor, ve onlar sadece kadavra halinde bulunuyorlar. Ama bir gün İşte, o teknolojinin ulaşacağı nokta o Mısır piramitlerinde yazılı, insanlık kendi kendini yok etme, ve veyahut da yok edecek canlılar ve Yaratıklar yaratma peşinde koşacak, ve sonunda da  işte kurt kafalı, çakal kafalı Anibus ve bunu Tanrı diye atayacak ve kendini tanrı atfeden kimseler, Firavunlar Ve sonunda  anibus neden bir Türk çocuğunu emzirecek? Cünkü  insanlık kalmayacak da, bir Türk çocuk kalacak, ve insanlık o Türk çocuktan yürüyecek, çoğalacak. haaaaa  ne demek, bu gelecekte mi oldu, geçmişte mi? Nerede oldu? gelecekte mi olacak, geçmişte mi olmuştu? o var, O resimler geçmişimi anlatıyor, geleceğimizi mi anlatıyor, Biz geçmişte miyiz, gelecekte miyiz? Tanrı Anubis neden o çocuğu emzirdi, ya da baktı büyüttü, çünkü onun atası da biziz, o yapıyı oluşturan, O gen e cakal kurt ve tilki katipda, insani, kurt kafali yapanda bizler olacagiz cünkü, Geni bozuk da bunu anlayacak, O bizim Tanrımız değil, biz onun esas atası ve Tanrısı oluyoruz,Tanrisi veya yani Atasi demek, Tanrısı Yani, onun Gen yapısınin orjinali bizleriz. Bizim Genlerimiz bozularaktan Anibus diye bir şey, kurt kafalı, çakal kafalı bir şey icat edilecek, ve yapılacak. O yüzden, o bunu keşfedince, ana yapının yaşaması gerektiğini fark edince, işte son kalan bir çocugu emzirerekten, yahutta  koruyup büyütülür (Musayi firavun büyütmedimi, hikayemi bunlar)  bakılarakdan beslenerekten işte dünyanın soyu tekrar üretilmiş ve bu hale getirilmiş ve hikaye budur ve o gelecek şu anda Gelecekle geçmişin karışımı halindeyiz biz. eğer Anibus gelecekte bir yerde yaratılan bir yaratık ve varlık ise, Ve Tanrı diye atfediliyorsa, ve biz Türkler ise geçmişte bir Türk, son kalan bir Türk çocuğu, kurt tarafından emzirildiğini iddia ediliyorsa, fakat Anibus gelecekte, gen teknolojisinin ulaştığı son noktada yaşayan birisi, Gelecekten gelip de geçmişte bir Türkü kurtarıyor Türkler bütün insanlığın atası demek, esas GEN yapısı anayapı insan yapısı. Mehdi nin Türk olmasının sebebi, onun ölçüleri orta vusta bir insanın, en itidalli yani, orta seviyedeki bir insandaki Bütün özellikler onda mevcut. yani Ne demek bu. Peygamberimiz bunu anlatmış onu tarif ederken  onun boyu için "uzundan biraz kısa, Kısadan biraz uzun", ne zengin, ne fakir, ne aşiri dindar, ne dinsiz, ne sari, ne esmer, bugday tenli,...... kim bu? hz muhammed mi? yoksa onun torununun torununu Hz Mehdi mi? ve benim şu anki Yediğim içtiğim ile bozulmadan önceki halim de ki işaret Parmağımın uzunluğu 13 santim idi 13,... ve küsür. bir karışımın boyu 22 santim idi,  bozulmadan önceki halim orta Parmağımın ucundan dirseğime kadar 43 santim idi Sağ kolumu sağ tarafa açtığım zaman parmak ucundan sol omzumun başına kadar 1 metre idi, yani bunları neden anlatıyorum, bunlar orta bir insan, Adem oğlunun ölçüleri idi, Hatta hanımının boyu benden biraz kısa, ve onun sandalye oturuşu ile benim sandalye oturmuşum arasında fark var, Bir gün onun oturduğu bilgisayar masasındaki ayarini kendi ayk boyu olan aşagi indirdiği sandalyenin seviyesinde oturdumbirkac saat oturdum ve Ayaklarım ağrıdı, onun Ne çektiğini farkına vardım. Bana verilen en güzel imiş, En iyi itidal  orta ve vustasi ve  iyisiymiş. ayakkabı boyum Türkiye'de 42 idi, burada 42 ye uygun numara bulamadığım için ayaklarim  taraklı, ve 42 Fakat burada ancak 43 giyersem ayağım İçine sığıyor, fakat ucu uzun kalıyor ayakkabının, O yüzden 43 giymek durumunda kalıyorum, normal ayakkabı boyum Türk ayakkabısı statüsünde ve 42 numara. yani ne 45 ve 46 ve 50 gibi uzun ne de 40'ın altında 38 , 39 gibi küçük ve orta ve ideal boy 42 veya 43 orta vusta  yol ve orta yol ve orta  bir insanın ölçüleri, O yüzden işte o kurtarılan bir Türk çocuğu, dedim ya beni aldılar götürdüler, ve geri getirdiler, benim ölçülerim alındı, ve bana verilen ölçülerde İşte bu ölçüler. Bunlari Daha sayabilirim de yani  gerek yok, Sadece size bir misallerini verdim anlayabilesiniz diyerekten örnekler verdim. yani Yine taş ocağında çalışırken 18 ve 36 ve 54 kuralı vardır, taş kesme de, yani benim ölçülerinden bir tanesi de 18- 36 ve 54 kuralına uyar,  Hani bu nedir Onları da söylemek istemiyorum,  bazıları bilinmeli, bazıları da bilinmemeli. yine 88 37 kuralı vardır, Bu da bana ait kurallardan birisidir, ve ölçülerimden birisidir. ve işte GDO ve gen tekniği bozulmuş gıdalar ve yeni oynanmış insan ve hayvanların sonunda normal bir insana tekrar dönmek gerektiğini anladıklarında, İşte o Türk, son kalan Türk, ve anasoy, ve annam tarafindan soyadimiz "Özsoy" Adem'den gelen ana soy un, ana gen yapısının korunması gerektiğini anladıklarında, işte Anibus veya Tanrı Anibus ona yardım eder Türke yardım eder Türk çocuğuna yardım eder Ve  Tanrı  "R" ismini koyar ona.

Ve bütün insanlık Adem ve Nuhdan sonra tanrı "RA" dan türemiştir, Tanrı Ra nin çocuklarıdir bu insanlik. ve Bu nasıldır dediğin zaman, ve her şeyin bir "R" si var  mesela ingilizce  "notebook" demek "Notebook" kelimesinde r harfi yok, Amma onun  Türkçe anlami olan "defter" dediğimiz zaman icinde ve soundaki harf iste "r"  ve bir "r" si var  yine Mesela "Sunday" veyahut Almanca "Sontag"  kelimelerinde  "R" harfi yok,  ama Türkçe manasi olan "Pazar" dediğimiz zaman son da bir "r" harfi var, Öyle olunca her şey radan türedibu sadece hepsi türkcede degil bunu bütün diler ile eşleştir ve illlaki bir dilde ve millette onun rsi vardir ve onun(O kelimenin ve isimin fiilin sifatin) r si o milletten üremiştir, Yani RA çocuklarısiniz, ra olmasaydı insanlık kurtulmazdı işte x gen veya enoxix ve N üstü X
Rahman Allah, Rahim Allah, Raşit Allah, Rauf Allah, Refik Allah

…………..


Ve mısır mitolojisinde anlatılanlar gibi, firavunlar veyahut da Tanrılar halinde, bunlar artık insanı yok etme, ve yeme, ve kırmızı yalanlarla o kurt gibi yemek için, yok etmek için uğraştıkların da, yapabileceğimiz tek şey, işte en azından bir kimsenin, bir çocuğun dahi olsa, bir soyun geninin bozulmadan kalmasının sağlayabilmek için gayret etmemiz lazım.  Geçen anlatmıştık İsrail sana verilen senin için engüzel olan, Senin küçük bir devletin olması, Çünkü mesela dalak milz denen organ ince Kan Dolu, İnce mide çeperi yapışık şekilde, Çünkü kalın olsa olmayacak, biraz büyük olsa yine zararlı, o ona göre yerine göre uygun yaratılmış, onun yapisi en güzel yapıda, en güzel ayarda ayarlanmış. senin yerin de dedik dünyadaki yeri ve önemiacisindan,  Yurdun vatanında, en güzel şekilde sana verilen hali, Sana layık olan en güzel halidir elbet. ondan daha fazlasını daha büyüğünü arama dedik. bir tırnak çok büyük olursa işe yaramaz görevini yapmaz onu animali diye kesmek gerekir  düşünün yumurtayı kaynatırken, Eğer yumurtanın içi sivisi biraz fazla olsa içine sığmıyor, ayarinda ve oraninda değilse  kayntinca işte patlayıp dışarı çıkıyor, içindeki kıvama katılan miktar, Eğer ayarsızsa, yumurta kaynadığı zaman patlıyor ve dışarı çıkıyor.  Allah'ın kurallarını bozmazsak dünyada, Cennetleri yaşar gibi yaşariz, ama işte Allah'ın kurallarını tanımamazlıktan gelmek bizi böyle zararlara sokmakta.

Ve bugün internet teknolojisi ve alışveriş teknolojisi o hale geldi ki, artık evinden çıkmadan her şey evine gelmekd, İleride Yemek de gelir, içecek de gelir, artık herkes evinde ve dışarı çıkma ihtiyacı duymayacak hale gelecekler Demek ki, ve Matrix filminde ki o küvezde yaşayan insanlar, ve küvezde onlar sanki toplumda yaşıyormuş gibi bir yaşayış hissi alıyorlar, fakat küvezdeler, ve onlar serum ve şırınga şekli ile besleniyor, ve ama onlar Sanki dünyada yaşıyormuş gibi bir yaşantı halinde, kendileri seyri sülük etmekteler, ve dodular büyüdüler yaşadilar Ve sonunda da ölüp tekrar karıştırılmak üzere geri dönüşüm ünitesine atılmaktalar. ve işte insanlık Eğer böyle robotları da icad edince, artık onlar çalışıp, Onlar bizim yiyeceğimizi içeceği bizim meydana getirdiklerinde, Artık insanlar evinden de dışarı çıkmayınca, artık öyle bir hayata da gerek kalmayacak o zaman. ve bizler Hani bu matrixteki kötü diye atfedilen küvezdeki insanlar, matrikse sokmuş onlari yapan icad eden yaratn yani cennet hayati, pil yani enerji için yarati yorumu yapyior,  Halbuki öyle değil, işte insanlar artık dışarı çıkmadığı zaman, küvezde gibi zaten, küvezde beslenen, küvezde yiyip içip Affedersiniz dışkılayan, ve böylece bir ömrünü, hayal gibi bir hayat süren canlılar, ve bunlar cennette var dediğimiz şeylerden birisi de bu, Matrix'in sonra hali. Peki iyi mi, oradan Çıkmak mı iyi, birileri çıkmak isteyecek, Şu halimize geri dönmek isteyecek, Allah ki zaten geri döndürdü bizi, o hal'den bizi buraya dünyaya atmiş, Biz istediğimiz için, bizi buraya Geri Döndürmüş, ve Adem ve Havva çilelere düşer olmuş, ve orada küvezde beslenip iyi  bir hayat sürmek varken, Bizler böyle  çalışıp, didinip, yorulup, terleyip, hasta olup, iyi olup,... gibi evrelerden geçerekten, hayatın cilveleri içinde yaşamayı seçmişiz. yani yaratılışının başına döndürülmüşüz, Hangisi iyi, ona da iyi diyemeyiz, böyle zor ve çile dünyasinada, Adem'in ilk vaktindekilere de iyi diyemeyiz, Ama şu anki vaktimiz  Goldene  Zeit,  yani Altın Çağ, her şeyin en iyi olduğu vakitteyiz, bundan ötesi de tehlikeli, bundan öncesi de zaten daha iyi değildi, anlattığim gibi eski insanlarin bu nimetleri, yani bu günümüzdeki nimetleri, bunlardan yoktu. ama Daha ilerisi de iyi değil, diyor ki zaten Muhammed, Mehdi den sonra artık Kıyamet, ve o küvez Vakti de iyi değil yani. artık Evden çıkmayan insanlar, ve Biz şu anda, o duruma dogru gidiyoruz, Yani bir nevi öyle gibiyiz, Yani herkes gece yatmıyor, tweet Facebook Instagram geziyor ne video çeksem ne anlatsam da internet hit olsam, ne etsem diye her şeyimiz internet oldu. internette her şey var, Hem iyi, hem kötü diyeceğiz artık. Ne diyeceğiz, Yani bu Matrix filmini kim yaptı? kim yaptırdı bunu? Gelecekten gelen insanlar mı yaptırdı bunu? bu kadarinada nereden  erdiniz,  bu kadar mı olur, bugünkü çağımızdaki o küvez halini de mi bildiniz. Demek ki bir gören vardı, bunları bir bilen vardı, bunları bildiği için yazdı, ve bu filmi bize ibretlik olaraktan çektirdi, ve bizlere işaret verdi.

Üç aylar ve Recep, Şaban, Ramazan ve bereketli vakitleri girdik ve, Peygamberimizin hadislerinde

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Yarım hurma ile de olsa cehennemden korunun!”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Zekât 9, 10, Menâkıb 25, Rikak 49, 51, Edeb 34, Tevhîd 36; Müslim, Zekât 66-68. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 1, Zühd 37; Nesâî, Zekât 63, 64; İbni Mâce, Mukaddime 13; Zekât 28)

demiş. İşte "imkanı olan bir hurma ilede olsa oruç açtırırsın." demiş

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Kim bir oruçluyu bir hurma ile veya içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allah ona bu sevâbı verir.”

( Hadis-i Şerif )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.”

( Hadis-i Şerif , Tirmizî, Savm 82)


ve bunun şu anki internet teknolojisi ile sizi anlatabileceğim Örneğin e gelince browserdan bir yazı veya resimi kopyaladığın zaman, ben Forum yazılımlarını kullandığım için, Browserde(Firefox) mesela 4 tane Tab açtım, her birisinde ayrı bir forum var, veForum editörünü açtım ve bir adresten bir resimi markaja alip kopyaya aldım, ve sonra bir tabtaki Forum'a yapıştırdım,yapıştırınca O elimdeki resim elimden düşmüş olmadı, tekrar gidip kopyalamaya gerek yok, firefoxta bu sistem var, Ve sonra ikinci taba geçtim, tekrar Sadece yapıştır seçeneğiyle oraya da yapıştırdım, sonra 3. sonra 4. ve ilk kopyaladığım yerdeki resimde, ben kopyalayınca silinmedi, yazı yahut resim diyelim, ilk resimden hiçbir şey eksilmedi, ilk yazıdan hiçbir şey eksilmedi,  4 foruma da Aynısının kopyasını yapıştırdım, ve konu olarak açtığım zaman,  aynı resimi 4 taneye çogaltmış oldum, her birinde de Aynı resimden bulundu. işte oruç Açtiranın sevabı da böyle bir şey, oruç tutan dan bir şey eksilmeden, oruç açtıranada da aynı sevap verilir.

yahut bir sünneti koyana,  sünneti yapanlardan sevap gitmeside bunun benzeri ve fakat sadece, ters fonksiyon olaraktan bunun benzeri durum, ve bunuda şöyle aciklayayim cogunlukla internet syflarindaki arka plan resimi olan resim 50x50px veya daha kücük yahut biraz büyük boyda olur, ve bunu css ve html kodu ile sen, yatay ve dikey cogalt dersin, o görüntü olarak sanki bütün sayfanin arkasini kapliyor gibi cogaltir. ve fakat işte eger, sen öyle uzun bir sayfanin arka planini kaplayacak kadar uzun ve büyük bir resimi arka plan resimi yapsan, sayfanin ana diznindeki mb cok büyük oldugu için, browser sayfayi acarken zorlanir , hele birde senin internet hizin düşük ise, cok zorlanir, sanki acamaz gibi bir hal olur, birkac yada 10 saniye gecer acmasi için, ama işte, o kücük resimi cogalt secenegi sayesinde, kücük 400kb lik bir resimi, browser birdefa acar, ve bütün arka plani onunla dolu gösterir, o resimden yüzlerce var demek degil, o resimin boyutu 400kb ise, browsere yük olarak sadece o 400 kb olarak yansir, ve kolayca acar sayfayi, yani bunun test için desenli bir forum yada sayfanin en dişinda bir yere sag tiklayin, "arka plan resimini göster" e tiklayin, yani "hintergrund bilder anzeigene" (Bu firefox kullananlarda oluyor) tiklayin cogu sayfada o resimin cok kücük resim oldugunu görebilirsiniz, işte bir sünnetin ilk koyani ayni o kücük resim gibi kücük bir sevabi var amma cok insan o sünneti yapinca ona sevabi cookca gider, ve sen zannersein bu adamin daglar kadar sevabi olmuş, adamin ormani var gibi, halbuki bir tane dali agaci vard,i ondan dökülen cekirdkleride dikdi dikdi ormani oldu gibi bişey yani,  yani o ters fonksiyon da bu şekilde yani.

Öyle olunca işte bir hurma ilede olsa oruç açtırın, ya da  5 lira 10 lira da olsa  bile, bir fakire yahut bir hayvana, bir hayvan barınağına yardımda bulunun bu aylarda, fayda verin insanlığa, ve insanlara fayda verecek bilgiler yayın, internette olsun, bilginizi öğretin, Bilgilerinizi varsa paylaşın, ve insanlık daha güzel daha iyi vakitleri ersin, daha kötülerine değil, Altınçağ dibine kadar yaşansın.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”

( Hadis-i Şerif , Buhârî)


Ve bu haftaki Mustafa İslamoğlu'nun programına bir miktar baktım, Kur'an'ın ilk emri olan İkra dan bahsetti, ve İkra yani oku kelimesinin Türkçe'deki türetildiği ilk kelimenin, ok ve yay dan olduğunu bahsederek den anlattı. Halbuki Türkçede okumak oradan türemiş değildi. Bizim köyde bu en iyi şekilde anlatılır ki, biz sünnete ve düğüne davet ettiğimiz kimselere oku dağıtırız,

oku demekte : birkac tane yeni gömlek alırsın, fistanlik kumaş alirsin, fıstık fındık çerez alırsın,  yani çerez ve gömlek olsun  fistanlık kumaş olsun, Bunlar tepsilere koyulur, ve önce yakın akrabaların evine, calgıcılar ile birlikte gidilir, davul zurna ile kapılarında durulur, ve falancinin sünneti var, yahut falancinin düğünü var, falan gün, Buyurun gelin diyerekten, Onlara hem ikram edilir, hem de onlar düğüne çağırılır, bunun ismine oku dağıtmak denilir ve oku dağıtmak için çalgı ile olanlaryani yakin akrablar bittikten sonra da, köydeki korucuya dersinki al şu cerezleri köylüyü dügüne cagir.  Eskiden kurucu diye birisi vardı,  Ona verilir bir miktar düğün okusu yani o çerezlerden bir torba veririz, o çerezleri alır onlarla davet edilecek kimselerin evine gidip onlara biraz çerez verip onları düğüne çağırırız, sünnet düğünü olsun, yahut evlilik düğünü olsun, Biz buna oku dağıtmak deriz, yani "oku"  "İkra"  oku çağırmak manasındadır. Peygamberimize İkra dendiği zaman da oku değil, Neyi okuyacak, kitap yok kürek yok, zaten ümmi okuma bilmiyorum diyor,

ikra demekde : yani sen onları çağır, neye çağır, Allah'ın dinine, İslam'a, ve insanlığa çağır.  insan olmaya çağır onları, Aslı  mana budur.

Ve eski vaazlarımızdan 19. boyut diye bir vaazamız Vardı, herhalde kaybolmuş, Allahu alem, bazılarının eline geçmiş galiba, ve onlar bunu uyduruk diye atfdiyorlar, ve 3. boyut 4. boyut Tamam da 19. boyutta nesi diyorlar. ve ışık gözden giren 2 boyut, neden 2 boyut, Çünkü iki göz var ve 2 boyut olduğunu gösteriyor Işık 2 boyuttan oluşuyor ziya ve nur olalarak gece görülen işiklara nur deniyor gündüz görülenlerde yeşil mavi ,.. gibi renkler halinde ve iki boyutlu yani. ve nefes yine burun deliği 2 tane 2 boyut, hata birde ağız var üç boyutta Diyebiliriz ama, esas görev buruna verilmiş, ve burunda 2 delikli ki, nefeste iki boyutlu, nasıl? temiz hava, Bir de kirli hava var, yani 2 boyutlu, etti 4 boyutlu, ve yine ses, 2 boyut, 2 tane kulak var, 2 boyut olduğunu gösteriyor, seste 2 boyut,  alt frekans, üst frekans  diye 2 boyut, etti 6 Boyut, ve nimetler yine ağızdan girip Affedersiniz dübürden çıkan yiyecek maddeleri içinde madde 2 boyutlu ters (Gübre hali) ve düz halde Ağız ve Afedersiniz kıc ya da dübür, ters ve düz halde maddede, maddenin ters hali var bir de düz hali var, iki boyutta o etti 8 boyut. ve yine Rahim ve zeker olmak üzere, biri eksi, biri artı olmak üzere dölde insanin cinside 2 boyut, erkek ve dişi olaraktan 2 boyut, etti sana  10 boyut, daha sayanmı, 19'a kadar sayayım mı daha, herhalde Gerisini de biraz Siz düşünürsünüz Tefekkür edersiniz, sevaba girersiniz  herhalde.

Ey raşidi Tarikatı mensubu sofilerim ve sofiyelerim, zikir çektiğiniz günler, hatta her gün, yani Sabahları ve akşamları tarikatlardan rabıta vardır. ve bizdeki ise bugünkü sistemi ile yine internet ile size açıklarsam, sabah ve akşam E-maillerinize bakın kontrol edin, e-mail boks unuza yeni e mail gelmiş mi, gelmemiş mi? Peki bizim tarikatta bu nasıldır. Ve siz Sabahları ve akşamları 13 Estağfurullah çekip gözlerinizi yumun, ve kalbinize ilham gelirse, sabah Zikri çekecekseniz sabahleyin 13 Estağfurullah çekip Gözlerinizin yumun ve kalbinize Doğan ilham ile, size su veya süt için emri gelirse, (Temsili misla ile email boksunuz a email düştüyse) yani ilham verildiyse, ki ben söyleyeceğim Onu size, benim sesimi duycaksiniz, benim sesimi taniyan kimse, benim sesimden su ic ve süt ic emri gelmedkce normal zikir ceker gibi ceksin, herhangi bir uygulma yapmasin, eger ilham geldiyse o zaman nasil emredildiyse öyle yapsin, ve benim görüntüm hayaline gelse bile, ses benim sesim degilse, ona itibar etmeyin, yani bir yayin, ister kisa dalga üzerinden olsun, ister uzun dalaga üzerinden, ister uydudan görüntülü, ister fm dlagasindan olsun, mesela demet akalini hangi radyo, veya televizyon yayininda duyarsan duy, nasil bu demet diye biliyorsan, o zaman benim sesim ic sesimde ayni ses, benim sesim olmayan bir ses ile ilham gelirse itibar  etmeyiniz, ve emrimizde güneydekilere ayri talimat, kuzeydekilere ayri talimat, ve dogudakilere ayri talimat, ve batidakilere ayri talimat vercegiz, ve dogu demek, dogu ile batinin ortasi olan cizginin ucu hamburgdan başlayip, viyanadan gecen, ve sonra istanbul ayasofya, ve sonra mekke kabe, sonra mescidi nebevi, ve sonrada mescidi aksaya dogru olan dünyayi sanki egik yatay kesiyor gibi bir cizgi, ve buna ben daha önceki vaazlarmizdan olan "Ayasofya ve sifir cizgisi" diye anlattim ve dünyanin ekseni  21 derce egik durdugu için, bu cizgi aslinda öyle yan bir cizgi degil, ve sanki ayni dikey meridyenler gibi tam dik vaziyettedir, ve dünyayi buna parelel cizgiler dikey olarak keser ve bunlar saat dilimleridir, bu ayasofya cizgisi, doguyu batidan ayiran sifir noktasidir, ve buna saat dilimleri meridyenlerin  başlangici olan meridyen sifir cizgisi Greenwich de dir denilir, halbuki o orda degil, ayasofya cizgisindedir. ve bu cizginin sag tarafi dogu, sol tarafida bati kabul edilir, ben bati deyince o cizginin solundakilere emretmiş olurum,  dogu deyincede sagindakilere emretmiş olurum, ve kuzey güney ise ekvatordan aşagisi güneydir, ve ekvatordan yukarisi kuzeydir, buna dikkat edelim, yoksa benim oturduğum yerden kuzeyimdekileri kuzey anlarsa iki ev ötemde de kuzey, iki ev ötemde de güney var, öyle olurmu hic. olan biten herşey bende ve etraimfa olur o zaman, ve benim bulundugum yer tufan cevitirir o zaman, güneye kar yagisin dersem kar bende yagar, doguya güneş acsin dersemiki ev ötemdeki dogumdaki buna uyunca, ben de güneş acar, ve işler karişir, benim etrafimdekiler ise beni izleyenler ancak, ben o gün su icitimse su icsin, icmedimse icmesin, süt ictimse süt icsinler, bu kadar yani, benim  emrim ile hareket edeceksiniz artık bundan sonra. Kar veya yağmur için su veya süt içmeniz gerektiğini anlayacaksınız,  toplu ve düzenli olaraktan yapacağız bu işi, yoksa o oradan kendine göre beriki beri yandan yaptığı zaman, dünya kaosa giriyor, ve herkes halini hem hal edecek bize,mesela isparta keciborlu belediye başkani taa Van in bir ilcesindeki halden ne haberi olsun, o bilse bilse keciborluda ne olyur onu bilir, bu yüzden bende Allah kadar bilemem, nerde ne oluyor mesela brezilyayi sel basmiş ben daha bugün duydum, ve eger ararsam haberim oluyor, öyle olunca her bölgenin insani, bana hallerini ham hal edecek ki, ben de ona göre bir strateji geliştirebileyim, mevsimler heryerde dengeli olsun, ve baş bir tane olursa, ayak ayri kol ayri hareket etmez, hepsi başin emrinde hareket ettikce, sorun olmaz, ve baş elli tane olursa elbet düzen ve denge bozulur. ve bize gönlünüzden o rabita ettiginizde bölge bildirerekten "bizde yagmura ihtiyaç var, yada "kara soguga ihtiyaç  var"  "bizde güneşe ihtiyaç  var" gibi veyada, bizde ihtiyaç yok diyerekten sizde, O zaman, yani sabah ve akşam 13 Estağfurullah çekip, Gözleriniz yumduğumuz zaman, oranın halini hemhal edeceksiniz, ve sizden Bize gelen ilham ile, biz de, size uyan ve su veya süt için diyerekten emredecegiz,  mail boksuna bakanlar Bu sesimizi duyacaklar, yani mail boxtan kasit bizi rabita edenlere, ilhamımız onlara ulaştırılacak İnşallah Allah'ın izniyle. henüz duyamayanlar acele etmesin, herşey zamanla, merdiven basamak basamak degilmi?  ve sabah ve akşamları dedik, 13 Estağfurullah çekip Gözleriniz yumup, kıbleye doğru, veya, yerimizi bilenler bize doğru, bizim yönümüz, sizin hangi tarafınıza geliyorsa, o tarafa doğru dönün, ve gözlerinizi kapatın, oturarak veyahut ayakta olabilir, Bir miktar bekleyin, size kalbinize bir ilham geliyor mu, bizim sesimiz size ulaşıyor mu, Ve sonunda da mail boksa bir şey düşmedi ise, o gün normal çekin zikiri, gözümüzü de tekrar on üç Estağfurullah çekip açacaksınız, 5 veya 10 dakika durun sonra tekrar açın, sabah ve akşam. Akşam, Çünkü Amerika'da sabahken bende akşam, o sabah zikiri cekerken, ben ona akşam ilham etmem lazim degilmi ki, sabah zikirden önce bakacak ve bilecek, ve zikri ona göre cecek işte. ve ayni misal ile dogu ve bati ve kuzey için ayni yani, Buradan ben sabah söylediğim zaman, orada akşam oluyor, onlar akşam baktıkları zaman görecekler,  Ben buradan akşam söylediğim zaman, onlar orada  sabah baktığında görecek, yani sabah ve akşam olaraktan 2 defa Günde kontrol edin e email boksunuzu, yani interneteki hotmalinizi değil, Tarikattaki  email boksunuzu, yani rabita ediniz, ve Gözlerinizi yumup 13 Estağfirullah çek gir bak, beş dakika bekle sonra çikmak için 13 Estağfirullah çekip gözlerinizi açın.

Ve Geçen hafta anlatmıştık ki Allahu Teala 6 günde kainatı yarattı, yedince gün tatil etti diye anlayanlar var, fakat tatil meselesini Anlamadıklarını, fakat tatilin insanlar üzerine vacip olduğunu anlatmıştım. ve düşünüyorlar mı ki insanin dinlenmesi ne kadar Elzem ve lazım olan bir şey, Ve bugün Kuranı Kerim'in Neredeyse her suresi hatta her ayetinin canlı ve gezen ve yürüyen bir insan modeli var, ismini Aleyna  bile koydular. Öyle olunca işte her şeyin dinlenmeye ihtiyacı olduğu gibi, Kuranı Kerim'in de dinlenmeye ihtiyacı var, ve eğer sen namazını kulhü ve Fatiha ile kılıyorsan senin yapabileceğin bir şey yok diyebiliriz, zor Çünkü kulhü ve Fatihayı ne ile dinlendireceksin, başka sure bilmiyorsan. ama çok sure bilenler Eğer adet edinip de belli sureleri hergün okuyorlarsa onların da dinlenmeye ihtiyacı var. Haftada bir gün o sureleri okumamak Mesela bizim Tarıkatamızdan sabah namazları Yasin ile kılınır, ve her gün Yasin'in 1 sayfası okunaraktan 6 gün okunur, 7. gün Yasin okunmaz dinlendirilir Yasin denen insanlar var bugün, yani onlar da dinlendirlir. İnsanoğlu demek zaten Yasin demek İnsan olmak demek bir gün tatil veririz ki, İnsanoğlnun en az bir gün tatile  ihtiyaci var. en az 1 gündür zaten, normali iki buçuk gün demiştik. Yasin 6 gün Yasin ve 7. gün yok. Cünkü Kuranı Kerim'de Yasin suresi 6 sayfa, 7. sayfası yok, o yüzden 7. gün o gün Yasin okunmaması o yüzden. ve bir de başka bir devir sistemi vardır, O da sürekli devir vardır, dinlendirilmemeli devir vardır dah dogrsu hergün yasinden bir sayfa okunur, yasinin diger sayfalari dinlenir. O da işte bu aynı Ramazan ayının  her sene 10 gün önce gelerek den hareketli hale getirilmesi gibi, Ramazan'ın hareketli olmasının sebebi işte onun  Halley gibi kainatı dolaşıp geldigi içindir, "Neburu" gezegeni de öyle şekilde dolaşıp geliyor demiştik işte, Halley demek 83 senede bir devir dönen gezegen Ramazan gezegeni demektir. Öyle olunca işte Onun da dinlendirilmeye İhtiyacı var her sene sadece bir ay bizde ama mesela  senenin her günü ramazan aynin bir gününe denk getirilir ve devamlı  devir daim ettiği için, Mesela bir güne gelip de orada Yorulmaz, bu sene şu gün ertesi sene 10 gün Ondan önce.  işte Yasin'de Eğer dinlendirilmeden yapılırsa O da şu şekilde yapılır, 6 gün Yasin okundu 7. gün tekrar baştan başlanır ki, yani .7 gün tekrar başlanır, haftanın içinde tekrar fatihaya dönmüş gibi, hatime Yeniden başlamış gibidir, yani haftayi bitirip tekrar hafta içinde bir daha başlamak gibi, baştan sona sondan başa dönmek gibidir, o şekilde devir daim ettirilir.  şimdi Mesela bugün pazar ve pazar başladık hergün sabah namazinin farzinda sadece bir sayfa ertesi gün ikinci sayfa ve  cuma günü 6 gün ediyor ve altinci sayfayi okuyorum, cumartesi günü 7. gün, ve 7. gün cumartesi günü tekrar baştan  başlayacağız  ilk sayfayi okuyacagiz, Mesela bu hafta pazar başladık, Gelecek hafta ise Yasin'in 1. sayfasının cumartesi günü okuyacağız, ertesi hafta yine bir gün öncesine denk geliyor, O zaman cuma günü Yasin'in 1. sayfasını okumamız gerekiyor, bu şekilde hareketli halde, veyahutta hareketsiz  halinde, yani 6 gün Yasin, 7. gün tatil, 6 gün Yasin, pazar günleri tatil yaptırırız, Bu bir örneği Öbürü de hareketli örneğini size misal verdim inşallah.  Bu da bizim tarkimizin  adap ve edeplerindendir, Ve bu şekilde "Neburu" ve "Triomat "gezegeni aktif edilir, yani işte, Neburu nun bir turu demek, Yasin'in her sayfası bir gün okuyaraktan yapılan tekrardan, senenin her günü her sayfasi okunmuş olcak hemde günde sadece bir sayfa okuyaraktan, bu devir ettirilcek,  Yasin'in her sayfası her gün okunmuş olacak, kaç turda yaptırırım  bunu İşte o Nebur unun turu veya digeride Triomat in  turu  ise 6 gün Yasin 7. gün tatil. birisi vertikal dönüyor, birisi horizontal dönüyor, Bunları  yani bu adabi  Yasini ezbere iyi bilenler yapsın, Yasini bilmeyenler bu işe girmesin, başka sureleride da bu şekilde hatime kalkmasın, yada bu şekilde okuyoruz diyerekten yapmasınlar, hatim okuyanlardan yapabilecek var mıdır Bunu, evet Bir turda öyle atıyor kaintta bir yildizda öyle dönüyor, şimdi Kuranı Kerim'in bütün sureleri ve Fatiha,  Fatiha ayrı, Kuranı Kerim'in bütünü ayrı bir deviri vardır birde, Aynı şekilde, kulhü ve Kuranı Kerim'in tamamı, Bakara ve Kuranı Kerim'in tamamı, ama bunları yapabilecek yetenekte şu anda kimseler yok, anca bunu robotlaşmış kimseler  yarı robot ve yarı insan kimseler Belki ileride başarabilir, şu anda insanların gücü buna yetmez çünkü ömrü yetmez.


Yıllardır Peygamberimiz Sena edilip övülmekte, salli ala seyyidina habib Allah, salli ala seyyidina Aziz Allah, salli ala seyyidina Tabibi gulub Allah diye,  övüp Sena edilip sela verilmekte. ve bugün bu nimetlere kavuştuysanız Mehdi'nin sayesinde olduğu için, Mehdiye de salavat getirip övmek edep ve adaptandır.  Ya Rabbi sen Kuranı Kerim'de övmesi gerekeni nasıl övüleceğini öğretmeseydin, bize Salavat nedir öğretmeseydin, Biz Nereden bilecektik Salavat nedir, övmek nedir neden övülür, nereden bilecek tik, Övülmesi gerekeni övmek, yerilmesi gerekeni de, Racim şeytan diyerekten yermek, İslam'ın  edep ve adap ların dandır.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ.

Meali :

Muhakkak ki, Allah ve melekleri, peygambere salat ve selam edip överler. Ey iman edenler, haydi ona teslimiyetle salat ve selam getirin ve sizde onu övün !

Sadakallahul Aziym Ahzab suresi 56. Ayet

Geçenki anlattığımız mesele, işte tasavvuf  ve seyri sülük demek, İnsanın insan olma yolundaki seyrine serüvenine verilen isimdir. Tasavvuf  o yüzden gereklidir, ve hakiki tasavvuf alimleri kimi ne ile terbiyet edeceklerini bildiği için, bazı insana yumuşak muamele gerekir, bazısına da sert ve katı muamele gerekir. Bazısı Bela'dan hoşlanır, bazısı  lokumdan tatlıdan sevaptan nimetten ödülden hoşlanır, Kimisi cennete heves ettiği için ibadet edip namaz kılar oruç tutar ve dine Uyar, Kimisi  de cehennemden korktuğu için, farklı tabiatlar, farklı görüşler, ve farklı hareketlerdir bunlar, ve mesela askeriyede erkek olan herkese Emirler uygulanır ki : "sağa dön" , "ileri Marş", "kıt a dur" gibi sert ve kesin Emirler ile muamele edilir ki, bir Ordu Ancak böyle İdare edilebilir, ama mesela yumuşak tabiatlı bir kimseye bağırdığın zaman, ağırlayiverir,  gücüne gider,  yine kadınlar aynı şekilde, fazla sert muameleden kırılır demiş atalar, kadın erkeğin Kaburga kemiğinden, ve onu sert muamelede edersen, dümdüz  yada dosdogru ol dersen, kaburga kemiği kırılır, rahat  ve serbest bırakırsan da eğik kalır, o yüzden hafif muamele edeceksin demişler, işte burada kadına da sert  "kıt a dur, ileri Marş" gibi hareket edilmez, ve Geçen ki sesli vaazda verdiğimiz örnek gibi, cevize açılması ve içindekini yiyebilmemiz için, cevize "Açıl susam, açıl" haydi yavrum cevizim açıl baken da, ben senin içini yiyeyim diyerekten yumuşak muamele edilmez, cevizin kafasına çekici geçirirsin, ceviz kendisi açılır, ve içine alır Yersin, ama cevizin kafasına çekici de çok sert vurarsan, bu sefer içi de ezilir, İçini de yiyemezsin, kabuğunu kıracak kadar vurduğun zaman, kabuğu açtımı, içini sana verir, sen de faydasını görürsün. ve bazılarını da anlatmıştık, onun açılması için kenini nefisini bulması inkişaf etmesi için, mesela fasulyenin açılması için pamuklara ıslatılması lazımdır ki, pamukların üstünde açılır, mecburen  bu toprakta da aynı şekilde yani, biyoloji dersinde çocuklara fasulye çimletilir, ve bunun için fasulye pamukların içinde ıslatılarak dan yeşermesi sağlanıyor, yani Nedir bu, Bazı çocuklar ve  bazı kimselerin tabiati öyledir, Ben onlara hemen bir şey yaptıracağım zaman, "hadi kuzum, hadi yavrum, Bakkala git gel, hadi 10 lira verirsin 4 tane ekmek al, artaniyla, gelirken Kendine de bir tane çikolata al, dersin, kolayca gider gelir, sevine sevine gider gelir, çikolatalı ödüllü yani, Aman gülüm, tatlımın yavrum, ve kuzumunan amel ettirirsin. Bazisina da, al şu parayı git çabuk ekmek al gel dersin, herkesin seyri sülükü farklıdır, herkese nasıl muamele gerkdiği tabiatina göre farklı.  insanlardan ceviz tabiatında ki insana yumuşak muamele edersen, ona amel ettiremezsin, hakiki tasavvuf alimleri bilirler, bir kimsenin tabiatı nedir, ceviz midir, fasulye midir, nohut mudur, peynir midir, inek midir, dana mıdır, dananın altında buzağı arama,  o zaman, danadan süt vermesini beklemeyeceksin ve, dananın altına eğilip de süt alacan diye meme ararsan, yine yanlış yaparsın, işte hakiki Alimler bilir ki, insanın cibiliyeti Nedir, o yüzden de, onun seyri sülükündeki, insan olma yolundaki, gayreti o yoldan yaptırilirda, yani Hangi tabiat üzeri ise, ona öyle  muamele edilerekten, ona insanlık öğretilir, ve buna da tasavvufta, Tarikat ve yol  ve edeb adab denilir, o yolda yürümeyede Sofi sofiye ve müritler seyri sülük ediyor denilir.

Rabbim askerimizin seyri sülükünü kolay ve mübarek eylesin.

--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '


وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 10 Mart 2019 Pazar

Original Kar © glan





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)