07-23-2019, 09:57 AM
Koyunlarda Sağlik Ve Koruma
Hastalık ve asalaklardan koruma için yapılacak etkinliklerden birisi, koyunların zamanlarının bir kısmını geçirdikleri ağılın temizliği ve dezenfeksiyonudur. Hastalık yapıcı etmenler, gübre ve idrarla kirlenen ağıl tabanında ürerler. Bu nedenle mümkünse, idrar kanallarla akıtılmalı, ağıl tabanı eğimli yapılmalı ve gübre temizliği sık yapılmalıdır. Yataklık kullanılıyor ise yaz giriş ve çıkışında kirlenen yataklıklar dışarı atılmalıdır. Ağılın duvarı, tabanı ve tavanı kireçlenmelidir. Ağaç aksamları (yemlikler, bölmeler gibi) kreozatlanmalı, metal aksamlar boyanmalı ve dezenfekte edilmelidir.
Ağılın giriş ve çıkış kapıları aynı olmalı, özellikle mera dönüşü giriş yerlerinde yüzlek ya da ayak banyoluğu bulunmalıdır.
Mümkünse insanların, ağıla giriş kısmında kireçli ya da dezenfektanlı paspaslar konmalıdır.
Kapalı ağıllarda karasinek ve benzeri zararlıların ağıla girmesini önlemek için pencere ve kapılar tellenmelidir. Kapı ve pencerelerin mavi renge boyanması yararlıdır. Sinekler mavi renkten hoşlanmazlar ve kaçarlar.
Gübrelikler ağıllardan uzak olmalı, sinek ve benzeri zararlıların ürememesi için sık ilaçlama yapılmalıdır.
B. Asalak hastalıkları
Koyunlarda da diğer çiftlik hayvanlarında olduğu üzere asalaklar, hayvanların verimlerini düşürür ve hastalık etmenlerini taşırlar.
I. Helmint hastalıkları
Türkiye koyunculuğunda en önemli helmint hastalıkları; kelebek hastalığı, kum kelebeği hastalığı, mide-bağırsak kıl kurdu hastalığı, delibaş hastalığı, bağırsak şeritleri ve akciğer kıl kurdu hastalığıdır.
Helmint hastalıklarına karşı koruma yolları şunlardır:
- Koyunlarda bölgenin özellikleri de dikkate alınarak birkaç kez uygun ilaç verilir. Gebe koyunlara verilmez.
-Merada otlatma zamanı düzenlenir. Arka konakçı sümüklü böceklerin üreyeceği sulu ve çamurlu yerlerde hayvanlar otlatılmamalıdır.
- Bataklık ve su altındaki otlak alanlar kurutulmalıdır.
- Ara konakçı sümüklü böcekler imha edilmelidir. Bu amaçla göztaşından yararlanılır. Göztaşı, bölge ve dere sularına konularak, otlaklara serpilerek ya da su ile püskürtülerek kullanılır.
- Hastalıklı hayvanlar sağlam hayvanlardan ayrılmalıdır.
- Yeterli ve dengeli beslenme uygulanmalıdır.
II. Protozoon hastalıkları
Ağrıma (koyun sıtması), beyaz ağrıma, anaplazmoz ve kanlı ishal gibi hastalıklardır.
Kan asalaklarına karşı korunmada temel önlem, hasta ya da taşıyıcı hayvanlar ve vektör keneler ile sağlıklı hayvanlar arasındaki bağlantının koparılması ve ayrılmasıdır. Bunun için en uygun korunma önlemi, kenelerle savaşımdır. Kenelerle savaşım; hayvanların üzerinde, ağıllarda ve meralarda yapılır. Koyunlar hastalık mevsiminde kene öldürücü ilaçlarla banyo edilir. Ağıllardaki çatlak ve yarıklar kapatılır. Akarsit maddeler eklenmiş kireçle badana edilir. Bulaşık meralarda kullanılmamalı, ilaçlanmalıdır. Bataklık ve sulak meralar kurutulmalıdır.
III. Arthropoda hastalıkları
Bunlar deri hastalıkları meydana getirmekte, hayvanların besin maddelerini paylaşmakta, toksitoza neden olmakta, felç yapmakta ve çeşitli hastalık etkenlerini, malaria piroplasmoz gibi protozoonlarını nakletmekte, ayrıca virütik ve bakteriyel kökenli hastalıkların etkenlerini de taşımaktadır.
Arthropodalar arasında çeşitli uyuz böceklerini, keneleri, kan emen sinekleri, bit, pire ve tahtakurularını sayabiliriz.
Asalaklara ve özellikle dış asalaklara ve deri hastalıklarına karşı savaşım başlıca üç şekilde yapılır.
- El ile ilaçlama
Zaman alıcıdır. Yayılma yeteneği az, hayvanların belirli vücut kısımlarına yerleşen asalak ve deri hastalıklarına el ile ilaçlama yapılabilir. Ancak bu yöntem, koyunculukta genellikle yeğlenmez.
- Püskürtücülerle ilaçlama
Genellikle ağılların ilaçlanmasında püskürtücülerden (pulvarizatör) yararlanılır. Koyunların ilaçlanmasında ise banyo yapmanın olası olmadığı durumlarda başvurulur.
- Banyolama
Koyun yetiştiriciliğinde en etkili ilaçlama banyo ile yapılır. Banyolama ile hem kısa bir süre içinde çok sayıda koyun etkili bir şekilde ilaçlanır, hem de ilaç kaybı az olur. Banyolar, ayak ve derin banyolar olmak üzere iki tipte yapılırlar. Banyo boyutlarıyla ilgili bilgi daha önce “Koyun Ağılları” bölümünde “Banyoluk” kısmında verilmiştir. Burada kısaca banyo yapımı ve ilaçlamada özen gösterilecek konular anlatılacaktır.
- Banyo suyuna karıştırılacak en etkili ilacı saptamak için koyunlarda bit, kene, uyuz böceği gibi asalakların denetimi yapılır. Denetim sonucu saptanan asalak ve hastalığa karşı etkili ilacın belirlenmesi için en yakın Tarım İl Müdürlüğü’ne veya TİGEM işletmelerine başvurulmalıdır.
- İlaçlar, kuru ve nemsiz yelerde saklanmalıdır. Ayrıca çocuk ve sorumsuz kimselerin ulaşamayacağı yerlere konulmalıdır. Mutfak kapıları ve yiyecek gibi şeylere ilaçlar bulaştırılmamalıdır.
- Banyodaki su miktarına uygun dozda ilaç kullanılmalıdır. İlaç, banyo suyuna birörnek bir şekilde karıştırılmalıdır. Küçük kaplarda eritilen ya da fazlalaştırılan ilaç, banyo suyuna azar azar dökülür ve karışması için uzun bir sopayla bir yöne doğru yavaş yavaş karıştırılır. Ağız, el ve gözlere ilaçlı suyun sıçramamasına dikkat edilmelidir.
C. Salgın hastalıklar
Koyunlarda görülen salgın hastalıkların etmenleri, virüs ve bakterilerdir. Bunların başlıcaları şunlardır:
I. Virüs kökenli koyun hastalıkları
- Koyun çiçek hastalığı ve aşısı
Koyunların vücutlarının yapağısız yerlerinde, çiçek şeklinde yaralar ile kendini belli eder. Yüksek ateş, solunum zorluğu, nabız yükselmesi, gözlerde şişme, işeme ve dışkılama zorluğu diğer belirtileridir.
Hastalıktan korunma, genel sağlık koruma önlemlerinin dışında aşılama ile sağlanır.
Aşı, 20 günlükten büyük kuzulara, her dönem ve yaşta koyunlara ve de gebe koyunlara 0.5 santimetreküp dozda uygulanır. Aşı, göğse ön kol arası bir yere deri altı olarak yapılır.
Bağışıklık aşı yapıldıktan 15 gün sonra başlar ve 6 ay devam eder. Çevrede hastalığın bulunmaması durumunda yılda tek aşı yeterli olabilir.
- Şap (tabak) hastalığı
Her mevsim ortaya çıkabilirse de en çok yaz aylarında görülür. En çok tırnak aralarında yaralarla kendini belli eder. Ender olarak ağızda da şap yaraları şekillenebilir. Diğer belirtileri yüksek ateş, iştahsızlık, yavru atma şeklinde ortaya çıkabilir. Tırnaklardaki yaralar sağaltılmazsa topallık fazlalaşır.
Şaptan korunma, ayırma ve aşılama ile sağlanır.
Aşı yılın her döneminde ve her yaşta koyunlara yapılır. Ancak, kuzulama öncesinde olan gebe koyunlara ve 4 aydan küçük kuzulara uygulanmaz. Aşı, göğüs kemiği civarına ve deri altına 2 santimetreküp yapılır. Aşılamadan 10 gün sonra bağışıklık başlar ve 6 ay devam eder. İkinci 6 aylık aşılamayı izleyen aşılamalar ise yılda bir kez olarak yapılmalıdır.
- Mavi dil hastalığı
Koyunlara özgü bir hastalıktır. Hayvanların ağız, dil, burun kısmında kabarma gözlenir. En tipik belirtisi, dilin morararak şişmesi ve sarkmasıdır. Hayvan solunum zorluğu gösterir.
Hastalıktan korunma, taşıyıcı rolü oynayan sokucu sineklerle savaşım ve aşıyla sağlanır.
Aşı, gebelere yapılmaz. Koçlara ise koç katımından sonra ya da en az iki ay önce yapılmalıdır. Aşı, dirsek kısmına 4 parmak gerisindeki yapağısız bölgeye deri altı yolla 1 santimetreküp dozunda uygulanır.
Bağışıklık 1 ay sonra başlar v 1 yıl sürer.
- Vibriosis (Bulaşıcı yavru atma) hastalığı
Gebeliğin son aylarında koyunlarda yavru atma şeklinde ortaya çıkar. Hastalık ilk girdiği sürüde yüzde 10 – 15 oranında ölümler yapar.
Hastalıktan korunma, aşı ve hastalıklı hayvanların ayrılmasıyla sağlanır.
Aşı, dişi koyunlarda koç katımından 3 – 4 hafta önce uygulanır. Gebe koyunlara ise doğuma 3 hafta kalıncaya kadar yapılır.
Aşı, ön koltuk deri altına 2 santimetreküp dozunda uygulanır. Bağışıklık süresi 24 aydır.
- Ektima hastalığı
Daha çok kuzularda görülür. Kuzuların ağız, dil ve ağız etrafında oluşur. Dilin üstündeki deri soyulur, yaralar kanayabilir. Yaraların sağıtımı yapılmazsa iltihaplanır. Yaralar nedeniyle beslenme tam olarak yapılamaz ve kuzulara zayıflar. Gerekli önlemler alınmazsa kuzularda ölüm oranı yüzde 50’ye değin çıkar.
Hastalıktan korunma aşı ile sağlanır.
Aşı, doğumdan 1-2 gün sonra kasık bölgesine damlatılıp yayılarak yapılır. Ömür boyu bağışıklık sağlar.
- Pieten (Tırnak arası) Hastalığı
Hastalık, sonbahar ve kış aylarında daha çok olur. Meranın ve ağılın çamurlu olması hastalığın hazırlayıcı nedenleridir. Koyunların tırnak araları iltihaplanır ve fena koku yapar. Hayvan topallar. Tırnak şeklini değiştirir. Sağıtımı yapılmazsa tırnağın düştüğü bile olur.
Prieten koyunları korumak için en azından ağıl ve ağıl avlularının çamur olmamasına dikkat edilir. Ayrıca her ağıla bir yüzlek banyo yaptırılır.
Sağıtımı için tırnak araları mikrop öldürücü ilaç katılmış suyla temizlenir.
II. Bakteri kökenli koyun hastalıkları
- Enterotoksemi (Çelertme, ot, yaprak, yumuşak böbrek, barsak zehirlenmesi) Hastalığı
Çeşitli tipleri vardır. Tip B kuzularda, Tip C-D koyunlarda hastalık yapar.
Koyun yetiştiriciliğinde yüksek düzeyde ölümler yapar.
Enterotoksemili kuzular 1 – 14 günlük ishalden kısa zamanda ölürler. Koyunlarda ise belirtileri daha tipiktir. Sağlıklı gözüken hayvanlarda ani sıçramalar ve titremeler gözlenir, aniden düşer ve ölür. Ölen hayvanların mide ve bağırsaklarından kan oturmalarına rastlanır.
Enterotoksemiyle savaşım iki amaca yönelik olarak yapılır. Birincisi hastalığın oluşmasında rol oynayan etmenleri ortadan kaldırmaktır. İkincisi ise aşılatmaktır. Savaşım esasları şöyle sıralanabilir:
Enterotoksemi aşısı, mevsimlere geçişte, yem değişikliklerine başlamadan önce ve besiye alınan hayvanlara besi öncesinde yapılır.
Aşı, koyunlara dirsek gerisi ve deri altı olarak iki defada (birinci 2 santimetreküp, ikincisi 1 santimetreküp) yapılır. Kuzulara ise 21 gün ara ile 1 santimetreküp olarak iki defada yapılır. İkinci aşılamadan 6 ay sonra 2 santimetreküp’lük aşılama ile bir yıllık bağışıklık sağlanır.
- Hepatit nekrozan (Bulaşıcı karaciğer, kara hastalık)
Ani başlayan bir durgunluk, yürümede zorluk, hızlı solunum, göğüs üzerine yatma sırtta kamburlaşma, boyun bükülmesi, diş gıcırtma ve ani ölüm hastalığın belirtileridir.
Hastalığa karşı savaşım, etkin bir asalak savaşımı ile olur. Koyunlar düzenli bir şekilde karaciğer asalaklarına karşı ilaçlanmalıdır. Ara konakçı görevi yapan sümüklülerin ve onların bulundukları bataklıkların ilaçlanması ve yok edilmesi gerekir.
Hepatit nekrozon hastalığına karşı korunmada diğer bir araç da aşılamadır. Aşı, ileri gebe koyunlara yapılmaz. Zaman olarak da, konakçı asalakların mevsimsel gelişmesi dikkate alınarak yaz başlarında uygulanır. Aşı 21 gün ara ile 2 santimetreküp dozda omuz altına verilir. Bir yıl sonra tek doz tekrarlanır.
Bağışıklık süresi 6 aydır.
- Şarbon (Antraks, dalak, kasap çıbanı, karaçıban) Hastalığı
Yüksek ateş, hızlı nabız titreme, ağızdan salya ve arkadan pislikle kan gelişi, kan işeme, hızlı zayıflama ve ani ölümler hastalığın belirtileridir. Kesilen hayvanlarda kanın pıhtılaşmaması ve dalağın normalden büyük oluşu hastalığın tanınmasına da yardım eder.
Aşı, koyunlara 0.5 santimetreküp, kuzulara 0.25 santimetreküp dozda deri altına alt bacağın iç kısmına uygulanır. İki aylıktan küçük kuzulara yapılmaz. Aşı hastalık çıkmadan önce ilkbaharda ve hastalık görülen yerlerde ise hemen uygulanır.
Bağışıklık, aşı yapımında 2 hafta sonra başlar ve 1 yıl sürer.
- Salgın süt kesen (Agalaksi) hastalığı
Türkiye’de sık görülen bir hastalıktır. Koyunların memeleri hastalanır ve sertlikler belirir. Sütün görünüşü değişir ve kesilmiş süt görünümü alır. Bu süt kimi zaman kanla karışık olur.
Hastalıktan korunma için en etkili araç aşılamadır. Aşı, sağım süresinin son 2 ayı ile gebeliğin ilk 2 ayında uygulanır. Koltuk arkası deri altına 1 santimetreküp enjekte edilir. Aşı, canlı ve ölü olmak üzere iki çeşit hazırlanır.
Bağışıklık 15 gün sonra başlar ve 8 ay sürer.
- Bulaşıcı yavru atma (Malta humması, Brusella melitensis) hastalığı
Bu hastalığın belli başlı belirtisi, gebeliğin 2 – 4 aylarında görülen yavru atmadır. Hastalığın tanısı için koyundan kan alınır ve laboratuara yollanır. İnsanlara da kolaylıkla bulaşan bir hastalıktır. Özellikle taze peynir ve sütlerle bulaşır. Yavru atan koyunların döl yataklarından da pis kokulu bir akıntı gelir.
Hastalıktan korunma için öncelikle hastalıklı hayvanlar ayrılır. Etkin korunma ise aşılama ile sağlanır. Aşı, deri altına olmak üzere erkek ve dişi kuzulara 3 – 4 aylıkken, erginler ise koç katımından 1 ay önce ya da sağımların bitiminden 1 santimetreküp olarak yapılır.
Bağışıklık yaşam boyu sürer.
- Basilli kan işeme (Basiller Hemoglobinüri) hastalığı
Hasta hayvanlarda ateş yükselir. Geviş getirme durur. Hastalık ilerlediğinde idrar koyu bir renk alır. Ölen hayvanların etlerinde sarılık görülür. Herhangi bir önlem alınmazsa ölüm oranı çok yükselir.
Korunma, öncelikle bakım ve beslenmeye özen göstermekle sağlanır. Aşı, hayvanların hastalığa yakalanmalarını önler. Aşı dozu 5 santimetreküp’dür. Dirsek bölgesi, deri altına yapılır. Aşı hastalığın görüldüğü yerlerde koruyucu olarak her yıl uygulanmalıdır.
Bağışıklık süresi 6 aydır.
Ç. Zehirli otlar
Beslenmenin büyük ölçüde çayır-meraya dayandığı koyun yetiştiriciliğinde zehirli otlardan korunma önemli bir konudur. Bu nedenle, zehirli otları tanıma, zehirlenme belirtilerini anlama ve başlıca korunma önlemlerini alma koyun yetiştiriciliğinde başarılı artırır.
I. Türkiye’de başlıca zehirli otlar
Başlıcaları; Kestane ağacı, Baldıran otu, Koyun sarmaşığı, Bahçe karapazısı, (Marmara Bölgesi) Meksika çayı (Güney Anadolu Bölgesi), Nezle otu, Yapışkan kazayağı (Karadeniz ve İç Anadolu), Fena kokulu kazayağı (İç Anadolu), Kurşun otu (İstanbul, Ege ve İç Anadolu), Dikenli soda otu, (Karadeniz, İç Anadolu ve Akdeniz’de) Soda otu, Toz otu (İstanbul), Boru çiçeği, Şeytan elması, Çöl sütleyen otu, Güzel avrat otu, Bambu otu (İstanbul, Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu, Yabansal tütün (Ege Bölgesi)dür.
II. Bitki zehirlenmelerinin belirtileri
Bitkiler çok çeşitli zehir içerirler. Bu nedenle hayvanların bitki türlerine göre ne gibi belirtiler göstereceği hakkında kesin bir şey söylemek olası değildir. Bununla birlikte zehirlenme belirtileri olarak aşağıdaki noktaları sayabiliriz.
- Görünür hiçbir neden olmadan ani ve anlaşılmaz hastalık durumları,
- Ateşli durum görülmeden merkezi sinir sistemi ya da sindirim organlarında ani rahatsızlık görülmesi ve sürü içinde birçok hayvanın aynı durumda olması,
- Kalbin hızlı atışı, mide ve bağırsaklarda bozukluk,
- Takatsizlik, koma durumu ve nefes alma zorluğu,
- Ani ishaller ve ölüm.
III. Bitki zehirlenmesinde koruma
Bitki zehirlenmesinde sağıtım zordur. Korunma daha önemli ve daha kolaydır. Korunma, öncelikle, zehirli bitkinin tanınmasına, o çevrenin funda, çalılık, çayır-mera ve ağaçlarının bilinmesine bağlıdır.
Bitki zehirlenmelerine karşı aşağıdaki önlemler düşünülebilir:
- Koyunların su içmesi ve yürümesi zehirlenme belirtilerini hızlandırabilir. Bu yüzden zehirli bitki yedikleri şüphelenen hayvanlar sudan uzak tutulur ve yürütülmezler.
- Aç koyunlar zehirli bitkilere karşı daha duyarlıdırlar. Bu nedenle aç koyunların meraya gönderilmeden önce ot ve samanla açlıklarının giderilmesi sağlanmalıdır.
- Koyun otlaklarının bakımına ve iyileştirilmesine özen gösterilmelidir.
- Koyunlar yeteri kadar yararlı bitkiler bulunursa zehirli bitkileri yemezler. Zehirli bitkiler aslında daha az lezzetlidir ya da lezzetsizdirler.
- Koyun otladıkları çevre ve meralarda zehirli bitkiler çobanlar tarafından tanınması gerekir. Zehirli bitki tanınırsa bunlardan mera temizlenir ya da bunlara karşı alınacak önlemler bilinir.
Kimi bitkilerde belirli devrelerde zehirlidir. Bu gibi devrelerde koyunlar meraya gönderilmez.
- Zehirli bitkiler, çoğunlukla yararlı bitkilerden daha önce gelişirler. Bu yüzden merada yararlı ve zararsız bitkiler tam olarak gelişmeden koyunları buraya salmamak gerekir.
- Hayvanlar arasında zehirlenme belirtileri görülür görülmez, sürü hızla o bölgeden uzaklaştırılmalıdır.
Özet olarak, koyunlar özellikle meradaki bitkiler, ince yağmurlarla ıslandığı ya da çit ile nemlendiği zaman aç olarak meraya gönderilmemelidir. Bu durumda zehirli bitkilerin etkisi fazla olmakta ve zehirlenmelere neden olmaktadırlar.
D. Ayırma ve karantina
Ayırma kısaca hastalıklı hayvanlarla sağlam hayvanların ayrı yerlere alınması ve bu şekilde hastalığın buluşmasını önleme olarak tanımlanır. Bu işlemde hasta hayvanlarla temas eden çobanların da hareketleri sınırlanır. Muşamba önlük, çizme ve eldiven kullanmaları mutlak olarak sağlanır. Bulaşıcı hastalığın çıktığı ağıllar ve kullanılan aygıtlar iyicice temizlenir ve dezenfekte edilir. Kaba yemlerin açıkta bulunan üst kısımları atılır ve geriye kalan kısımları dezenfekte edilir. Ölen hayvanlar ya yakılır ya da derin çukurlara gömülür. Diğer yandan hastalık ürünü atıkların da bulaşmaları önlenir. Bu işlemler yapılırken çıkan hastalık en yakın Tarım İlçe Müdürlüğü’ne duyurulur. Bölgedeki koyunların tümünün aşılanması sağlanır.
Karantina ise, bir ülkeyi ya da bölgeyi bulaşıcı hastalıklardan korumak için oraya dışarıdan şüpheli olarak gelen hayvanların yarı bir yerde ya da hastalık çıkan yöredeki hayvanların başka yere nakledilmeden bir sür için bekletilmesidir. Bu işlem, özellikle hayvan hareketlerinde mutlak olarak uygulanmalıdır.
Hastalık ve asalaklardan koruma için yapılacak etkinliklerden birisi, koyunların zamanlarının bir kısmını geçirdikleri ağılın temizliği ve dezenfeksiyonudur. Hastalık yapıcı etmenler, gübre ve idrarla kirlenen ağıl tabanında ürerler. Bu nedenle mümkünse, idrar kanallarla akıtılmalı, ağıl tabanı eğimli yapılmalı ve gübre temizliği sık yapılmalıdır. Yataklık kullanılıyor ise yaz giriş ve çıkışında kirlenen yataklıklar dışarı atılmalıdır. Ağılın duvarı, tabanı ve tavanı kireçlenmelidir. Ağaç aksamları (yemlikler, bölmeler gibi) kreozatlanmalı, metal aksamlar boyanmalı ve dezenfekte edilmelidir.
Ağılın giriş ve çıkış kapıları aynı olmalı, özellikle mera dönüşü giriş yerlerinde yüzlek ya da ayak banyoluğu bulunmalıdır.
Mümkünse insanların, ağıla giriş kısmında kireçli ya da dezenfektanlı paspaslar konmalıdır.
Kapalı ağıllarda karasinek ve benzeri zararlıların ağıla girmesini önlemek için pencere ve kapılar tellenmelidir. Kapı ve pencerelerin mavi renge boyanması yararlıdır. Sinekler mavi renkten hoşlanmazlar ve kaçarlar.
Gübrelikler ağıllardan uzak olmalı, sinek ve benzeri zararlıların ürememesi için sık ilaçlama yapılmalıdır.
B. Asalak hastalıkları
Koyunlarda da diğer çiftlik hayvanlarında olduğu üzere asalaklar, hayvanların verimlerini düşürür ve hastalık etmenlerini taşırlar.
I. Helmint hastalıkları
Türkiye koyunculuğunda en önemli helmint hastalıkları; kelebek hastalığı, kum kelebeği hastalığı, mide-bağırsak kıl kurdu hastalığı, delibaş hastalığı, bağırsak şeritleri ve akciğer kıl kurdu hastalığıdır.
Helmint hastalıklarına karşı koruma yolları şunlardır:
- Koyunlarda bölgenin özellikleri de dikkate alınarak birkaç kez uygun ilaç verilir. Gebe koyunlara verilmez.
-Merada otlatma zamanı düzenlenir. Arka konakçı sümüklü böceklerin üreyeceği sulu ve çamurlu yerlerde hayvanlar otlatılmamalıdır.
- Bataklık ve su altındaki otlak alanlar kurutulmalıdır.
- Ara konakçı sümüklü böcekler imha edilmelidir. Bu amaçla göztaşından yararlanılır. Göztaşı, bölge ve dere sularına konularak, otlaklara serpilerek ya da su ile püskürtülerek kullanılır.
- Hastalıklı hayvanlar sağlam hayvanlardan ayrılmalıdır.
- Yeterli ve dengeli beslenme uygulanmalıdır.
II. Protozoon hastalıkları
Ağrıma (koyun sıtması), beyaz ağrıma, anaplazmoz ve kanlı ishal gibi hastalıklardır.
Kan asalaklarına karşı korunmada temel önlem, hasta ya da taşıyıcı hayvanlar ve vektör keneler ile sağlıklı hayvanlar arasındaki bağlantının koparılması ve ayrılmasıdır. Bunun için en uygun korunma önlemi, kenelerle savaşımdır. Kenelerle savaşım; hayvanların üzerinde, ağıllarda ve meralarda yapılır. Koyunlar hastalık mevsiminde kene öldürücü ilaçlarla banyo edilir. Ağıllardaki çatlak ve yarıklar kapatılır. Akarsit maddeler eklenmiş kireçle badana edilir. Bulaşık meralarda kullanılmamalı, ilaçlanmalıdır. Bataklık ve sulak meralar kurutulmalıdır.
III. Arthropoda hastalıkları
Bunlar deri hastalıkları meydana getirmekte, hayvanların besin maddelerini paylaşmakta, toksitoza neden olmakta, felç yapmakta ve çeşitli hastalık etkenlerini, malaria piroplasmoz gibi protozoonlarını nakletmekte, ayrıca virütik ve bakteriyel kökenli hastalıkların etkenlerini de taşımaktadır.
Arthropodalar arasında çeşitli uyuz böceklerini, keneleri, kan emen sinekleri, bit, pire ve tahtakurularını sayabiliriz.
Asalaklara ve özellikle dış asalaklara ve deri hastalıklarına karşı savaşım başlıca üç şekilde yapılır.
- El ile ilaçlama
Zaman alıcıdır. Yayılma yeteneği az, hayvanların belirli vücut kısımlarına yerleşen asalak ve deri hastalıklarına el ile ilaçlama yapılabilir. Ancak bu yöntem, koyunculukta genellikle yeğlenmez.
- Püskürtücülerle ilaçlama
Genellikle ağılların ilaçlanmasında püskürtücülerden (pulvarizatör) yararlanılır. Koyunların ilaçlanmasında ise banyo yapmanın olası olmadığı durumlarda başvurulur.
- Banyolama
Koyun yetiştiriciliğinde en etkili ilaçlama banyo ile yapılır. Banyolama ile hem kısa bir süre içinde çok sayıda koyun etkili bir şekilde ilaçlanır, hem de ilaç kaybı az olur. Banyolar, ayak ve derin banyolar olmak üzere iki tipte yapılırlar. Banyo boyutlarıyla ilgili bilgi daha önce “Koyun Ağılları” bölümünde “Banyoluk” kısmında verilmiştir. Burada kısaca banyo yapımı ve ilaçlamada özen gösterilecek konular anlatılacaktır.
- Banyo suyuna karıştırılacak en etkili ilacı saptamak için koyunlarda bit, kene, uyuz böceği gibi asalakların denetimi yapılır. Denetim sonucu saptanan asalak ve hastalığa karşı etkili ilacın belirlenmesi için en yakın Tarım İl Müdürlüğü’ne veya TİGEM işletmelerine başvurulmalıdır.
- İlaçlar, kuru ve nemsiz yelerde saklanmalıdır. Ayrıca çocuk ve sorumsuz kimselerin ulaşamayacağı yerlere konulmalıdır. Mutfak kapıları ve yiyecek gibi şeylere ilaçlar bulaştırılmamalıdır.
- Banyodaki su miktarına uygun dozda ilaç kullanılmalıdır. İlaç, banyo suyuna birörnek bir şekilde karıştırılmalıdır. Küçük kaplarda eritilen ya da fazlalaştırılan ilaç, banyo suyuna azar azar dökülür ve karışması için uzun bir sopayla bir yöne doğru yavaş yavaş karıştırılır. Ağız, el ve gözlere ilaçlı suyun sıçramamasına dikkat edilmelidir.
C. Salgın hastalıklar
Koyunlarda görülen salgın hastalıkların etmenleri, virüs ve bakterilerdir. Bunların başlıcaları şunlardır:
I. Virüs kökenli koyun hastalıkları
- Koyun çiçek hastalığı ve aşısı
Koyunların vücutlarının yapağısız yerlerinde, çiçek şeklinde yaralar ile kendini belli eder. Yüksek ateş, solunum zorluğu, nabız yükselmesi, gözlerde şişme, işeme ve dışkılama zorluğu diğer belirtileridir.
Hastalıktan korunma, genel sağlık koruma önlemlerinin dışında aşılama ile sağlanır.
Aşı, 20 günlükten büyük kuzulara, her dönem ve yaşta koyunlara ve de gebe koyunlara 0.5 santimetreküp dozda uygulanır. Aşı, göğse ön kol arası bir yere deri altı olarak yapılır.
Bağışıklık aşı yapıldıktan 15 gün sonra başlar ve 6 ay devam eder. Çevrede hastalığın bulunmaması durumunda yılda tek aşı yeterli olabilir.
- Şap (tabak) hastalığı
Her mevsim ortaya çıkabilirse de en çok yaz aylarında görülür. En çok tırnak aralarında yaralarla kendini belli eder. Ender olarak ağızda da şap yaraları şekillenebilir. Diğer belirtileri yüksek ateş, iştahsızlık, yavru atma şeklinde ortaya çıkabilir. Tırnaklardaki yaralar sağaltılmazsa topallık fazlalaşır.
Şaptan korunma, ayırma ve aşılama ile sağlanır.
Aşı yılın her döneminde ve her yaşta koyunlara yapılır. Ancak, kuzulama öncesinde olan gebe koyunlara ve 4 aydan küçük kuzulara uygulanmaz. Aşı, göğüs kemiği civarına ve deri altına 2 santimetreküp yapılır. Aşılamadan 10 gün sonra bağışıklık başlar ve 6 ay devam eder. İkinci 6 aylık aşılamayı izleyen aşılamalar ise yılda bir kez olarak yapılmalıdır.
- Mavi dil hastalığı
Koyunlara özgü bir hastalıktır. Hayvanların ağız, dil, burun kısmında kabarma gözlenir. En tipik belirtisi, dilin morararak şişmesi ve sarkmasıdır. Hayvan solunum zorluğu gösterir.
Hastalıktan korunma, taşıyıcı rolü oynayan sokucu sineklerle savaşım ve aşıyla sağlanır.
Aşı, gebelere yapılmaz. Koçlara ise koç katımından sonra ya da en az iki ay önce yapılmalıdır. Aşı, dirsek kısmına 4 parmak gerisindeki yapağısız bölgeye deri altı yolla 1 santimetreküp dozunda uygulanır.
Bağışıklık 1 ay sonra başlar v 1 yıl sürer.
- Vibriosis (Bulaşıcı yavru atma) hastalığı
Gebeliğin son aylarında koyunlarda yavru atma şeklinde ortaya çıkar. Hastalık ilk girdiği sürüde yüzde 10 – 15 oranında ölümler yapar.
Hastalıktan korunma, aşı ve hastalıklı hayvanların ayrılmasıyla sağlanır.
Aşı, dişi koyunlarda koç katımından 3 – 4 hafta önce uygulanır. Gebe koyunlara ise doğuma 3 hafta kalıncaya kadar yapılır.
Aşı, ön koltuk deri altına 2 santimetreküp dozunda uygulanır. Bağışıklık süresi 24 aydır.
- Ektima hastalığı
Daha çok kuzularda görülür. Kuzuların ağız, dil ve ağız etrafında oluşur. Dilin üstündeki deri soyulur, yaralar kanayabilir. Yaraların sağıtımı yapılmazsa iltihaplanır. Yaralar nedeniyle beslenme tam olarak yapılamaz ve kuzulara zayıflar. Gerekli önlemler alınmazsa kuzularda ölüm oranı yüzde 50’ye değin çıkar.
Hastalıktan korunma aşı ile sağlanır.
Aşı, doğumdan 1-2 gün sonra kasık bölgesine damlatılıp yayılarak yapılır. Ömür boyu bağışıklık sağlar.
- Pieten (Tırnak arası) Hastalığı
Hastalık, sonbahar ve kış aylarında daha çok olur. Meranın ve ağılın çamurlu olması hastalığın hazırlayıcı nedenleridir. Koyunların tırnak araları iltihaplanır ve fena koku yapar. Hayvan topallar. Tırnak şeklini değiştirir. Sağıtımı yapılmazsa tırnağın düştüğü bile olur.
Prieten koyunları korumak için en azından ağıl ve ağıl avlularının çamur olmamasına dikkat edilir. Ayrıca her ağıla bir yüzlek banyo yaptırılır.
Sağıtımı için tırnak araları mikrop öldürücü ilaç katılmış suyla temizlenir.
II. Bakteri kökenli koyun hastalıkları
- Enterotoksemi (Çelertme, ot, yaprak, yumuşak böbrek, barsak zehirlenmesi) Hastalığı
Çeşitli tipleri vardır. Tip B kuzularda, Tip C-D koyunlarda hastalık yapar.
Koyun yetiştiriciliğinde yüksek düzeyde ölümler yapar.
Enterotoksemili kuzular 1 – 14 günlük ishalden kısa zamanda ölürler. Koyunlarda ise belirtileri daha tipiktir. Sağlıklı gözüken hayvanlarda ani sıçramalar ve titremeler gözlenir, aniden düşer ve ölür. Ölen hayvanların mide ve bağırsaklarından kan oturmalarına rastlanır.
Enterotoksemiyle savaşım iki amaca yönelik olarak yapılır. Birincisi hastalığın oluşmasında rol oynayan etmenleri ortadan kaldırmaktır. İkincisi ise aşılatmaktır. Savaşım esasları şöyle sıralanabilir:
Enterotoksemi aşısı, mevsimlere geçişte, yem değişikliklerine başlamadan önce ve besiye alınan hayvanlara besi öncesinde yapılır.
Aşı, koyunlara dirsek gerisi ve deri altı olarak iki defada (birinci 2 santimetreküp, ikincisi 1 santimetreküp) yapılır. Kuzulara ise 21 gün ara ile 1 santimetreküp olarak iki defada yapılır. İkinci aşılamadan 6 ay sonra 2 santimetreküp’lük aşılama ile bir yıllık bağışıklık sağlanır.
- Hepatit nekrozan (Bulaşıcı karaciğer, kara hastalık)
Ani başlayan bir durgunluk, yürümede zorluk, hızlı solunum, göğüs üzerine yatma sırtta kamburlaşma, boyun bükülmesi, diş gıcırtma ve ani ölüm hastalığın belirtileridir.
Hastalığa karşı savaşım, etkin bir asalak savaşımı ile olur. Koyunlar düzenli bir şekilde karaciğer asalaklarına karşı ilaçlanmalıdır. Ara konakçı görevi yapan sümüklülerin ve onların bulundukları bataklıkların ilaçlanması ve yok edilmesi gerekir.
Hepatit nekrozon hastalığına karşı korunmada diğer bir araç da aşılamadır. Aşı, ileri gebe koyunlara yapılmaz. Zaman olarak da, konakçı asalakların mevsimsel gelişmesi dikkate alınarak yaz başlarında uygulanır. Aşı 21 gün ara ile 2 santimetreküp dozda omuz altına verilir. Bir yıl sonra tek doz tekrarlanır.
Bağışıklık süresi 6 aydır.
- Şarbon (Antraks, dalak, kasap çıbanı, karaçıban) Hastalığı
Yüksek ateş, hızlı nabız titreme, ağızdan salya ve arkadan pislikle kan gelişi, kan işeme, hızlı zayıflama ve ani ölümler hastalığın belirtileridir. Kesilen hayvanlarda kanın pıhtılaşmaması ve dalağın normalden büyük oluşu hastalığın tanınmasına da yardım eder.
Aşı, koyunlara 0.5 santimetreküp, kuzulara 0.25 santimetreküp dozda deri altına alt bacağın iç kısmına uygulanır. İki aylıktan küçük kuzulara yapılmaz. Aşı hastalık çıkmadan önce ilkbaharda ve hastalık görülen yerlerde ise hemen uygulanır.
Bağışıklık, aşı yapımında 2 hafta sonra başlar ve 1 yıl sürer.
- Salgın süt kesen (Agalaksi) hastalığı
Türkiye’de sık görülen bir hastalıktır. Koyunların memeleri hastalanır ve sertlikler belirir. Sütün görünüşü değişir ve kesilmiş süt görünümü alır. Bu süt kimi zaman kanla karışık olur.
Hastalıktan korunma için en etkili araç aşılamadır. Aşı, sağım süresinin son 2 ayı ile gebeliğin ilk 2 ayında uygulanır. Koltuk arkası deri altına 1 santimetreküp enjekte edilir. Aşı, canlı ve ölü olmak üzere iki çeşit hazırlanır.
Bağışıklık 15 gün sonra başlar ve 8 ay sürer.
- Bulaşıcı yavru atma (Malta humması, Brusella melitensis) hastalığı
Bu hastalığın belli başlı belirtisi, gebeliğin 2 – 4 aylarında görülen yavru atmadır. Hastalığın tanısı için koyundan kan alınır ve laboratuara yollanır. İnsanlara da kolaylıkla bulaşan bir hastalıktır. Özellikle taze peynir ve sütlerle bulaşır. Yavru atan koyunların döl yataklarından da pis kokulu bir akıntı gelir.
Hastalıktan korunma için öncelikle hastalıklı hayvanlar ayrılır. Etkin korunma ise aşılama ile sağlanır. Aşı, deri altına olmak üzere erkek ve dişi kuzulara 3 – 4 aylıkken, erginler ise koç katımından 1 ay önce ya da sağımların bitiminden 1 santimetreküp olarak yapılır.
Bağışıklık yaşam boyu sürer.
- Basilli kan işeme (Basiller Hemoglobinüri) hastalığı
Hasta hayvanlarda ateş yükselir. Geviş getirme durur. Hastalık ilerlediğinde idrar koyu bir renk alır. Ölen hayvanların etlerinde sarılık görülür. Herhangi bir önlem alınmazsa ölüm oranı çok yükselir.
Korunma, öncelikle bakım ve beslenmeye özen göstermekle sağlanır. Aşı, hayvanların hastalığa yakalanmalarını önler. Aşı dozu 5 santimetreküp’dür. Dirsek bölgesi, deri altına yapılır. Aşı hastalığın görüldüğü yerlerde koruyucu olarak her yıl uygulanmalıdır.
Bağışıklık süresi 6 aydır.
Ç. Zehirli otlar
Beslenmenin büyük ölçüde çayır-meraya dayandığı koyun yetiştiriciliğinde zehirli otlardan korunma önemli bir konudur. Bu nedenle, zehirli otları tanıma, zehirlenme belirtilerini anlama ve başlıca korunma önlemlerini alma koyun yetiştiriciliğinde başarılı artırır.
I. Türkiye’de başlıca zehirli otlar
Başlıcaları; Kestane ağacı, Baldıran otu, Koyun sarmaşığı, Bahçe karapazısı, (Marmara Bölgesi) Meksika çayı (Güney Anadolu Bölgesi), Nezle otu, Yapışkan kazayağı (Karadeniz ve İç Anadolu), Fena kokulu kazayağı (İç Anadolu), Kurşun otu (İstanbul, Ege ve İç Anadolu), Dikenli soda otu, (Karadeniz, İç Anadolu ve Akdeniz’de) Soda otu, Toz otu (İstanbul), Boru çiçeği, Şeytan elması, Çöl sütleyen otu, Güzel avrat otu, Bambu otu (İstanbul, Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu, Yabansal tütün (Ege Bölgesi)dür.
II. Bitki zehirlenmelerinin belirtileri
Bitkiler çok çeşitli zehir içerirler. Bu nedenle hayvanların bitki türlerine göre ne gibi belirtiler göstereceği hakkında kesin bir şey söylemek olası değildir. Bununla birlikte zehirlenme belirtileri olarak aşağıdaki noktaları sayabiliriz.
- Görünür hiçbir neden olmadan ani ve anlaşılmaz hastalık durumları,
- Ateşli durum görülmeden merkezi sinir sistemi ya da sindirim organlarında ani rahatsızlık görülmesi ve sürü içinde birçok hayvanın aynı durumda olması,
- Kalbin hızlı atışı, mide ve bağırsaklarda bozukluk,
- Takatsizlik, koma durumu ve nefes alma zorluğu,
- Ani ishaller ve ölüm.
III. Bitki zehirlenmesinde koruma
Bitki zehirlenmesinde sağıtım zordur. Korunma daha önemli ve daha kolaydır. Korunma, öncelikle, zehirli bitkinin tanınmasına, o çevrenin funda, çalılık, çayır-mera ve ağaçlarının bilinmesine bağlıdır.
Bitki zehirlenmelerine karşı aşağıdaki önlemler düşünülebilir:
- Koyunların su içmesi ve yürümesi zehirlenme belirtilerini hızlandırabilir. Bu yüzden zehirli bitki yedikleri şüphelenen hayvanlar sudan uzak tutulur ve yürütülmezler.
- Aç koyunlar zehirli bitkilere karşı daha duyarlıdırlar. Bu nedenle aç koyunların meraya gönderilmeden önce ot ve samanla açlıklarının giderilmesi sağlanmalıdır.
- Koyun otlaklarının bakımına ve iyileştirilmesine özen gösterilmelidir.
- Koyunlar yeteri kadar yararlı bitkiler bulunursa zehirli bitkileri yemezler. Zehirli bitkiler aslında daha az lezzetlidir ya da lezzetsizdirler.
- Koyun otladıkları çevre ve meralarda zehirli bitkiler çobanlar tarafından tanınması gerekir. Zehirli bitki tanınırsa bunlardan mera temizlenir ya da bunlara karşı alınacak önlemler bilinir.
Kimi bitkilerde belirli devrelerde zehirlidir. Bu gibi devrelerde koyunlar meraya gönderilmez.
- Zehirli bitkiler, çoğunlukla yararlı bitkilerden daha önce gelişirler. Bu yüzden merada yararlı ve zararsız bitkiler tam olarak gelişmeden koyunları buraya salmamak gerekir.
- Hayvanlar arasında zehirlenme belirtileri görülür görülmez, sürü hızla o bölgeden uzaklaştırılmalıdır.
Özet olarak, koyunlar özellikle meradaki bitkiler, ince yağmurlarla ıslandığı ya da çit ile nemlendiği zaman aç olarak meraya gönderilmemelidir. Bu durumda zehirli bitkilerin etkisi fazla olmakta ve zehirlenmelere neden olmaktadırlar.
D. Ayırma ve karantina
Ayırma kısaca hastalıklı hayvanlarla sağlam hayvanların ayrı yerlere alınması ve bu şekilde hastalığın buluşmasını önleme olarak tanımlanır. Bu işlemde hasta hayvanlarla temas eden çobanların da hareketleri sınırlanır. Muşamba önlük, çizme ve eldiven kullanmaları mutlak olarak sağlanır. Bulaşıcı hastalığın çıktığı ağıllar ve kullanılan aygıtlar iyicice temizlenir ve dezenfekte edilir. Kaba yemlerin açıkta bulunan üst kısımları atılır ve geriye kalan kısımları dezenfekte edilir. Ölen hayvanlar ya yakılır ya da derin çukurlara gömülür. Diğer yandan hastalık ürünü atıkların da bulaşmaları önlenir. Bu işlemler yapılırken çıkan hastalık en yakın Tarım İlçe Müdürlüğü’ne duyurulur. Bölgedeki koyunların tümünün aşılanması sağlanır.
Karantina ise, bir ülkeyi ya da bölgeyi bulaşıcı hastalıklardan korumak için oraya dışarıdan şüpheli olarak gelen hayvanların yarı bir yerde ya da hastalık çıkan yöredeki hayvanların başka yere nakledilmeden bir sür için bekletilmesidir. Bu işlem, özellikle hayvan hareketlerinde mutlak olarak uygulanmalıdır.
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca