Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 9,497
» Forum posts: 10,200

Full Statistics

 
RasitTunca-2 Ölümsüzlüğün Sırrına Doğru (Kar©glanin 14 Nisan 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 07:56 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies



Ölümsüzlüğün Sırrına Doğru

(Kar©glanin 14 Nisan 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve tevekkel alâl hayyillezî lâ yemûtu ve sebbih bi hamdihî, ve kefâ bihî bi zunûbi ibâdihî habîrâ.

Meali :

Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter!

Sadakallahul Aziym FURKAN Suresi 58. ayet


---oOo---
Ebû Zerr (ra) anlatır ki:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Her kim, sabah namazından sonra diz çökmüş olarak, konuşmadan önce on kere

“Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke lehü
Lehü’l-mülkü ve lehû’l-hamdü yuhyî ve yümîtü, ve huve hayyun lâ yemût, biyedihil hayr, ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” derse...
kendisine onlarca sevap yazılır, on günahı silinir, on derece yükseltilir, o günün tamamında her şerden emin ve emniyette olur, Şeytan’dan korunur ve o gün hiçbir günah ona ulaşarak amelini iptal etmez”

ARAPCASI

لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

Anlamı:

"Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
O birdir; Onun hiçbir şeriki yoktur. Mülk Ona ait, hamd Ona mahsustur. Hayatı veren de Odur, ölümü veren de Odur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir. Bütün hayır Onun elindedir. O her şeye hakkıyla kàdir"

( Hadis-i Şerif , Buharî, Ezân: 155; Teheccüd: 21; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76; Tirmizî, Mevâkıt: 108; Hac: 104; Nesâî, )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلكِن يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûn.

Meali :

Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 93. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لآمَنَ مَن فِي الأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا أَفَأَنتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّى يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun nâse hattâ yekûnu mu’minîn.

Meali :

Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?

Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 99. ayet


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ فَلِلّهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ فَلَوْ شَاء لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul fe lillâhil huccetul bâligatu, fe lev şâe le hedâkum ecmaîn.

Meali :

De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.”

Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 149. ayet

Bu ayetler : Delil ve hüccetin Allah oldugunu, ve öyle bir milletin, Allah a inanmak konusunda bile zorlanamayacagini, Rabbimiz ilan ederken, sen ey Tr. amca, cok ayip ediyon ki, senin dedigin olsun diye, oraya (Suriye ye) savaş acmak, cok ayip, ayni durumda sen olsaydin, o sana savaş acmiş olsaydi, sen ne diyecekdin, kendini nasil savunacaktin, biraz empati yapalim, ya onun durumunda sen olsan, ne olacakdi? Düşmez kalkmaz bir Allah, sende bir gün, o eziyet ettiklerinden yardım dilenir duruma düşersen, o gün hic aglama sizlanma o zaman, zaman gelir, beyler köle olur, köleler de padişah ki, Züleyha annemiz öyle cigirir oldu, bir vakit geldide :

"Sultanlari köle eden, köleleride Sultan eden Allah a hamd edeirm" der olmuşdu ki, Yusufuna kavuşdu.

Gün gelir, o senin eziyet ettiklerinde, bir gün yusufuna ve sultanliga erişirlerse, sende köle olursan, yada onlarin kapisinda bir köpek olarak halkolursan, yada gecen hafta dedikya : onlarin evindeki tencere olursan, vay haline o zaman, bu saltanat ve tahtta gecici, niceleri Amerikaya başkan oldu, amma ettikleri ile yatiyorlar toprakda şimdi, ve nerede  yeniden dogup, ne eziyetler cekiyorlar, Allah biliyordur, amma sen, ya sen, ne oldum deme! ne olacan de! bir gün sende bu Amerika nin başindan ineceksin elbet, amma o ettiklerin unutulmayacak unutma, biz unutsak bile, Allah unutmaz, hani mahkemede savci vardir ya, cumhuriyet savcisi, sen davayi biraksan bile, O (Savci)  davayi birakmaz, savci yeni dava acar ya, işde öyle. O davayi (Bu gün bu yaptiklarinin hesabi olan davayi) biz unutsak, sen unutsan, bir gün Allah, o nu senin önüne, ye diye, aş olarak koyacakdir, yapma amca! kötü isim birakma, kötü miras birakma insanliga, yazik! onlarda insan, onlarda bir millet, kendi iclerinde, kendilerine yetiyorlardi, siz onlarin başina dert actiniz, siz yaptiniz bunu, ve birde ellerinde kimyasal silah var, kimyasal silah kullandi falan diye bahane uydurmayin, Elbet Allah hepsini görüyor biliyor haberdar.

----oOo------


Bir Rüya ve Yorumu

Çoktandır Rüya Falan Görmüyordum, geçen haftalarda bir gün Rüya gördüm, D...TV de Program yapan "S. B." amca ile bir evin arka tarafindaki alt kat, hatta bodrum katinin oldgu yerde durmuşuz, aşagisi ucurum gibi birşey, ve ayaklarimizi aşagi sallamişiz oturuyorduk, S.B. amca arkadaki  pencere deligine  elini uzatti, delikde de penceresi yok, daha ev, sanki yeni inşaat gibi, ve oradan iceri elini uzatti, iceriden bir adet, saydam mike, kapakli, kücücük tencere gibi, sanki şekerlik gbi birşey cikardi, ve üzerinde iki tane arapca yazi var, bir tanesi tam ortada, bir taneside onun kenarini dolancak şekilde yazili, sanki yakarak oyulmuş gibi, ve dedi S.B. amca : " bak bu yaziyi S. N. kendi yazmiş." diyor ve uzatiyor, bende elime aliyorum, ve sonra O tekrar geri almak istiyor, ve bende diyorum, emanete biraz daha dokunmuş olayim diye, vermek istemiyorum, biraz daha dokunayim diyorum, ve diyorum " emanete sahip cikabilirsek, bana verirmisin, benim olabilirmi?" diyorum, o da elimden aliyor, ve tekrar arkaya uzaniyor, oradan bu sefer bir tane, sanki bir cerceve gibi, kare şeklinde paketlenmiş, bir köşesinde saman kagidi renkde paketi gözüküyor, arkasi o kagittan galiba, önü ise acik, iple baglanmiş, onu bana veriyor, Allahu alem  bu da B.S.N. nin sakkosuymuş, ve ben yukari cikiyon, ve arka tarafa o eve giriyorum, ve  sanki ev mi! dükkan mi desek, ve bakiyorum, dükkan gibi görünce, sahtemi bu! benzerini cogaltmişlarda, hatira diye satiyorlarmi diye bakiyorum, ama eşi veya başka benzeri yok, orda iki tane daha adam var , ve aşagi bakiyorum S. B. hoca kaybolup gidiyor.

Rüya bu kadar uyana geldim.

ve uyandikdan sonra, maneviyatta S.B. Hocaya seslendim , sen bu rüyaya girmeyi nereden ögrendin dedim, ben dedi, senin tarif ettigin gibi 13 estagfirullah cekip yumdum gözümü, sana kalbimden yöneldim,  rabita ettim dedi, ve sonra ona dedim,

"Bu cübbe, yada sakko, yada ceket, S. N. nin zillet hirkasi mi? yoksa izzet hirkasi mi? dedim.  Eger zillet hirkasi ise, ben istemem dedim, yani onu hapis hapis gezdiren cübbe ise, onu giyecek, ve ona sahip cikacak başka birini bulun, ben onun izzet hirkasini isterim, ve niye  (S. N.) kendi gelmedi emaneti vermeyede, sen geldin dedim, ve baglanti koptu sonra.

Hayirlara vesile eyle Allahim.

yani  S. N...usinde de bir "u" var, ve onu zindan zindan gezdirmiş ve medreseyi yusufiyeyi kurmuş.
ve YUSUF isminde de  iki "u" var, yusuf iki zindan da veya kuyu da u gibi, kuyuda bulunmuş, yani önce birinci u :  kardeşlerinin attigi üstü acik kuyu zindani, birde ikinci u :  ve züleyhanin attirdigi, ikinci zindan, üstü kapali zindan veya kuyu züleyhadaki ü gibi, ve bu emaneti bize getiren adam S. B... de de iki u var, yani emanet(Yusufluk emaneti) emaneti taşiyabilcek olanda saklanir, yani u u isimlilerde saklanabilir.
ve bizimde ismimizde degilde, soy ismimizde bir u var yani Raşit Tunca nin "U" su,yani soyumuz Hz. Yusufa da dayaniyor, (Raşidi Tarikatının Kurucusu ve Piri Karoglan Hocanin Silsileyi Üla sındaki 21. batumunda Hz. Yusuf Vardir)

Buradan bak Forumumuzdaki

"Raşidi Tarikatının Kurucusu Karoglan Hocanin Silsileyi Üla sı Melaesi"

isimli Konuda

ve deniyor ki mehdi için, mehdi iki defa ortadan kaybolur, ikincisi birinciden daha uzun olur, ve herkes onu aramaya cikarlar, ve onu evinde bulup, alip cikarip ona biat ederler.

Ebi Abdullah Hüseyin bin Ali'den rivayet edildi:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“HZ. MEHDİ 2 KEZ İNSANLARIN GÖZÜNDEN KAYBOLACAKTIR.

Bir seferinde o kadar uzun bir zaman görülmeyecek ki, kimisi onun öldüğünü, kimisi de bırakıp gittiğini zannedecek...”

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcut olan bu hadis ile, Hz. Mehdi'nin 2 kez insanlardan ayrı kalacağı bildirilmiştir. Yani Hz. Mehdi insanların gözünden uzak bir konumda olacaktır. Hadislere göre bu kaybolmaların birincisi kısa, ikincisi ise daha uzun olacaktır:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

AL-İ MUHAMMED'İN KAİM'İNİN (HZ. MEHDİ'NİN) İKİ GAYBETİ VARDIR. BİRİSİ DİĞERİNDEN DAHA UZUNDUR...

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 199)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Bu kıyamın sahibinin (Hz. Mehdi'nin) iki gaybeti vardır. BİR GAYBETİ (bu gizli kaldığı dönem) O KADAR UZAYACAK Kİ şöyle diyecekler: "Öldü." Bazıları diyecek ki: "Öldürüldü." Bazıları diyecek ki: "Gitti..."

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 198)

Ahir zamanda İslam ahlakının insanlar arasında yaygınlaşması için mücadele eden Hz. Mehdi'nin, böyle bir görev üstlenmişken kendi isteğiyle insanlardan ayrılmayacağı açıktır. Dolayısıyla Hz. Mehdi'nin insanlardan uzak kalmasının, kendi iradesi dışında zorla (Evine hapsedilmesiyle) gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Peygamberimiz, Hz. Mehdi'ye bu yüzden "GAİB", yani "kaybolan hapsedilen, hapsedilmek suretiyle insanların gözünden kaybolan" demiştir. Bu yüzden Hz. Mehdi'nin lakabı ve isimlerinden biri "GAİB"dir.

Kuran'daki Yusuf Suresi'nde de Hz. Mehdi'nin bu kayboluşuna işaret edilmektedir. Hz. Yusuf da Hz. Mehdi gibi, biri kısa diğeri uzun süre iki defa insanların gözünden kaybolmuştur. Birincide, Hz. Yusuf kuyuya bırakılmış, kısa bir süre sonra oradan geçen kafile onu oradan çıkarmış, ikincide ise haksız yere zindana atılmış, uzun bir müddet orada kalmıştır. Fakat sonradan masumluğu anlaşılarak, zindandan da çıkartılmıştır:

“Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِ وَأَجْمَعُواْ أَن يَجْعَلُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمْرِهِمْ هَذَا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubb(cubbi), ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûn

Meali :

Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine (Cübbe bahsi ile) haber vereceksin” diye vahyettik.

Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 15. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُاْ الآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Summe bedâlehum min ba’di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hîn

Meali :

Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindanda tutmayı uygun buldular.

Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 35. ayet

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Mümin şahıs (Hz. Mehdi) Deccal'i görünce:

"Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur" der.

Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından:

"Onu alın da yaralayın" der.

Artık O ZATIN SIRTI VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR. Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İnsanlar Deccal'in onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır.

(Hz. Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)

Peygamber Efendimiz hadisinde tüm baskı ve saldırıların Hz. Mehdi'yi daha da güçlendireceğine böyle işaret etmiştir. Hadiste mecazi anlamda kullanılan, Hz. Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" ifadesi, aleyhinde kurulan tüm tuzakların Hz. Mehdi'yi daha da güçlendireceğine, tebliğinin etkisini daha da artıracağına işaret etmektedir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve iz yemkuru bikellezîne keferû li yusbitûke ev yaktulûke ev yuhricûke ve yemkurûne ve yemkurullâh(yemkurullâhu), vallâhu hayrul mâkirîn.

Meali :

Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Şehrin’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı ya. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da onlara tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 30. ayet


Kan dolu ortamdan kurtulmak için Hz. Mehdi’ye sarılacaklar ve tek kurtuluşun onda olduğunu bilecekler. Peygamberimiz hadislerinde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirmiştir. Bu da gösteriyor ki Hz. Mehdi, kendisini hiçbir zaman Hz. Mehdi olarak ilan etmeyecektir. Hatta insanlar ona gelip "alametler sende mevcut, sen Hz. Mehdi'sin" dedikleri halde o yine reddedecektir. Hz. Mehdi’ye sık sık "Alametler sende mevcut " diyerek Hz. Mehdi olduğu iddiası getirilecektir, fakat o, ısrarla söylenen bu iddiayı kabul etmeyecektir. Ancak "ölümle tehdit" edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir. Hz. Mehdi’ye nasıl biat edileceği konusunda peygamberimizin hadisleri şöyle;

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

İnsanlar nihayet Hz. Mehdi (as)'a gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği halde ona biat edeler. "Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz" derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur.

(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 31)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Hz. Mehdi (as) ancak baskı ile başa geçmeye razı olacaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48)

Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. şehri halkından bir kişi koşarak ortaya çıkar. şehri halkından bir grup onu (Hz.Mehdi (as)'ı), istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Güneş Hacer-i Esved'le Makamı İbrahim arasında iken şehrinde ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat ederler. (Kara ile ak arasinda, ya seher vakti, yada grub vakti yani ikindi den sonra manasindadir bu )

(Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu'l Muhtasa Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

... Ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz, ona biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Hz. Mehdi (as)'dır.

(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 35)

... Onu tekrar şehrin'de bularak yine, "Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim" derler. Bunun üzerine o "Ben aradığınız değilim" der ve tekrar şehrine gider.(Bu olay O yani Mehdi Misirdaki Dusukiye tarikatina intisab ettiginde, şeyhini ziyaret esnasinda olmuş ve yaşanmiştir) şehrin'de yine aranınca tekrar MISIRDAN  şehrine döner. şehrinde de kendisini Rükunda ( yani geri döndügü yerde) bularak şöyle derler: "Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam'dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun" derler. Bunun üzerine Hz. Mehdi (as), Rükun ile Makam arasına oturur (yani onun evi Kabenin rüknu yemanisi ile, ters istikametteki makami ibrahim arasina denk gelir) ve evinden elini uzatarak biatları kabul eder.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)

Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Hz. Mehdi (as)'a gelir ve "Bizim için kalk artık"der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.

(İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 531; Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52,53)

Hz. Fatima'nın soyundan gelen Hz. Mehdi (as), şehrinde meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52, 53)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâhi, ve men yu'min billâhi yehdi kalbehu, vallâhu bikulli şey'in alîm

Meali :

Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Sadakallahul Aziym TEGABUN Suresi 11. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَقُلِ الْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ فَمَن شَاء فَلْيُؤْمِن وَمَن شَاء فَلْيَكْفُرْ إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمْ سُرَادِقُهَا وَإِن يَسْتَغِيثُوا يُغَاثُوا بِمَاء كَالْمُهْلِ يَشْوِي الْوُجُوهَ بِئْسَ الشَّرَابُ وَسَاءتْ مُرْتَفَقًا


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve kulil hakku min rabbikum fe men şâe felyu'min ve men şâe felyekfur innâ a'tednâ liz zâlimîne nâran ehâta bihim surâdikuhâ, ve in yestegîsû yugâsû bi mâin kel muhli yeşvîl vucûhe, bi'seş şerâb(şerâbu) ve sâet murtefekâ

Meali :

De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

Sadakallahul Aziym KEHF Suresi 29. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Huvellezî halakakum fe minkum kâfiru ve minkum mu'min(mu'minun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr.

Meali :

O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Sadakallahul Aziym TEGABUN Suresi 2. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلاَ تَأْكُلُواْ مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî aleyhi ve innehu le fısk(fıskun), ve inneş şeyâtîne le yûhûne ilâ evliyâihim li yucâdilûkum ve in eta’tumûhum innekum le muşrikûn.


Meali :

Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan) lardan yemeyin. (Yani Allahin izni müsadesi olmadan yaratilan geni bozuk hayvanlardan) Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz.

Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 121. ayet

Bundan çoook önce bir vaazimizda anlattik ki : koyunlar zehirli ile zehirsiz otu ayirt edebilirmiş ki , zehirli ot da yemezlermiş ki, ve sütüne zehir karişmasin diye,  diyerek anlatmiştik, ve yine ineklerde ayni şekilde, yedikleri otun zehirlimi, zehirsizmi oldugunu bilirler diye anlatmaya devamediyoruz, ve süt en önemli ürün, ve bu gün herkesde barsak hastalagi ortaya cikdi, ve insanligi öldürmenin yolunun bu oldugunu karar verdiler, ve barsaklarina onmaz yaralar acip, öldürüyorlar, ve insan bedeni onlari iyi edemeyince, coklu organ yetmezliginden ölüyor, ve  biz bunun tedavisinin yogurta ve yogurtu oluşturan iyi bakterilerde oldugunu, bir nevi tatbikat ile anlattik, ve bizi gören duyanlar, artik yogurtun ne kadar önemli oldugunu bildiler, amma işde  şeytan bunun haberini daha coktan almişki hayvnlardaki mideya acilan piercing deligi icad ettirdi, ve benim bu hastaliga ve belaya karşi kullandigim silahimi bozmayi dünden kararlaştirmiş, ve şeytanin hocalik ettigi şeytan enikleri, bu ineklerin sütünü ona zehirli otlar yedirerek bozamayacaklarini anlayinca, sirtina ve midesine dogru delik acmakda buldular, ve artik süt,  inek fabrikasinda üretilirken, zehiri direk mideye zerkedebiliyorlar, yani öyle olunca, artik bazi memleketlerde (Avusturya bunlarin başinda) sütlerde yogurta dönmüyor yada bozduklari için dönemiyor ve o yogurtlar kimyasal olarak üretiliyor, cünkü sütü bozdular, ve bozmanin yolunu ögrendiler, ve yine eti bozdular, ve et Allahsiz et oldu, yani geni bozuk hayvanlar türedi, ha domuz eti, ha inek eti halini aldi, ve bizim ahmaklarda ucuz et yemek hikayesi ile, Avrupadan inek dana ve etini  alip ithal ediyor, bu  üzerine Allah isimi okunmamiş diye gecen inekleri danalari alip ithal ediyorlar
"Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî" dmek işte Allahin zikretmedigi veya Allahi zikretmeyen, yada edemeyen hayvanlar demek, yani listede olmayan yaratiklar, bir nevi yani, geni bozuk hayvanlar.

ve onlari yiyenlerde de artik ne yapmadiklari vahşilik,  ne edebsizlik, ne şeytnaliklar meydan cikiyor, ortada görünüyor, bütün insanlik, dünyanin dört bir yaninda burhan geciriyor, kimin sebebine? bu şeytan ve  hizbi olan deccal ve avaaanesi sebebine, neden?  Bu taa Hitlerden bu yana sürdürlen dava yani dünyada  TEK IRK birakmak ugruna, oda israil ogullari olackakmiş, ey zenciler, ey araplar, ey acemler ve  farisiler, ey Türkler, ey Ruslar ve pitbol soyu, siz nerdesiniz, bu ipneler dünyda tek IRK birakmak istiyorlar, yani bunu öyle yada böyle yapmak istiyorlar, bugün suriye, yarin rusya, bürgün iran, daha bürgün belkide Türkiye,  yani,

Ey insanlik!

akilli olun, bunlarin hocasi şeytan varken, cok dikkatli olmak lazim,  dedik ya, ne dersek, ne zikredip ne dua edersek tersini caviriveriyor (Kehrwert), ne yaparsan, onun ziddini kehwertini aliyor, iyi ne var bozmak derdinde, ve öyle olunca, et de bozuldu  süt de bozuldu, bu ip.. bilim adamlarida buna hizmet ediyor, ve inege o delikden  direk zehir  zerkettiler ve kimlerin sütü artik faydasiz ve zehirli olur allahu alem, ve Mehdinin bunlarla mücadelesi ve cilesini siz düşünün artik,ve artik  ögrendiler ki inegin  ve koyunlarin zehiri ayirt eden nasil bir sistemi var, nasil ayrit ediyor zehirli ile zehirsizi bildiler ve buldular, ve artik o deligede ihtiyac  kalmadan, artik inege zehir ve zararli şeyleri verebiliyorlar, halbuki Allahin yasasinda, hicbir inek, hicbir koyun, hicbir geyik, ve hicbir memeli, sütüne zehir kariştirmazdi, amma ne oldu şimdi bir bakin, yarin bu yogurt silahimizida elimizden alacaklar bu ip.., dikkatli olun, birlik olun, yoksa  onlar galip gelirse, vay halimize, amma Allah in  yani yüce Rabbimizin vaadi var :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn

Meali :

Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebûr’da da, “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.

Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 105. ayet

ve siz mehdiyi bulup, onunla bir olup, dünyaya sahip cikmazsaniz, ne o altincag kurulur, nede ölüm öldürülür, bir an önce gönlünüzdeki size kim oldgu vahyolunan mehdiyi arayip bulup, ona tabi olun, biat edin, yoksa  bu ip.. dünyanin ... koyacaklar.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

من صبر ظفر

Men sabera zafera.

Zafer sabredenindir.

( Hadis-i Şerif )


Sır saklamak, Mehdi aleyhislemin ne üzere oldugunu, kim oldugunu, Ne yapacağını, ne okuduğunu, veya ne iş üzerinde çalıştığını bilseniz dahi,  hiç kimseye söylemeyiniz, Bildiginiz SIRRI yüreginizde saklayin ve, O nun  düşmanlarina ve sizin düşmanlariniza dahi sezdirmemek lazımdır.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

İsteînû alâ kadâi havâyiciküm bil kitmân.

(Hacetlerinizin husule gelmesi için, sırrınızı saklamakla yardımcı olunuz).

( Hadis-i Şerif )

Sırrını saklarsan ona hâkim olursun. Saklamazsan, o sana hâkim olur.

(Hz.Ömer ra)

Rabbim , Cemaatinin ve ittiba edenlerinin, ve edecek olanlarinin,  bu ittiba o na, o evinde iken, o na maneviyatta, aynen S.. hocanin yaptigi gibi, gözler yumulur ve, 13 estagfirullahi cekerek yapilir, Onu aşk ile arayanlarin, O nu mehdiyi bulup ona tabi olmalarini nasip eyle ,Onlari  Müyesser ve Muzaffer eyle ki, bu zulumetle dolan dünya,  yeniden rahmet ve magfiretle dolsun taşsin.


--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 14 Nisan 2018 Cumartesi

Original Kar © glan

Print this item

RasitTunca-2 Acbül Zenb Nedir? Nerededir? (Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 07:51 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies


Acbül Zenb Nedir? Nerededir? Insan da Senede erdigi Kemalatinin iki defa Tohumunu Verir

(Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ, ve kezâlike tuhracûn

Meali :

Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız.

Sadakallahul Aziym RUM Suresi 19. ayet


---oOo---

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Sûra iki üfleme arasında kırk vardır.” Ashâb-ı kirâm:

– Ebû Hüreyre! Kırk gün mü? diye sordular.

– Bir şey diyemem, dedi. Sahâbîler:

– Kırk yıl mı? diye sordular.

– Bir şey diyemem, dedi.

– Kırk ay mı? diye sordular.

– Bir şey diyemem, dedi. (Sonra hadisi şöyle tamamladı) “Acbü’z Zenb dışında insanın bütün bedeni çürüyüp yok olur. Yeniden yaratılma işi kuyruk sokumundan başlar. Sonra Allah Teâlâ gökten bir su indirir, herkes bitkiler gibi yeniden canlanır.”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Tefsîru sûre (39), 3, (78), 1; Müslim, Fiten 28)

--ALINTI--
Hadisimizde yeniden diriliş konusunda çok önemli bir bilgi verilmektedir. Toprak, insanın bütün cesedini yiyip tüketecek, ama Efendimiz’in teşbihiyle, bir hardal tanesi gibi olan (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 28) ve dolayısıyla insan bedeninin çekirdeği sayılan acbü’z-zeneb denen kuyruk sokumu çürümeyecektir. Bazı hadislerden öğrendiğimize göre insan acbü’z-zenebden yaratılmıştır; tekrar ondan diriltilip hayat bulacaktır (Müslim, Fiten 142). Kâinattaki her şeyin çürüyüp tükeneceğini, bu sebeple acbü’z-zenebin de çürüyüp yok olacağını söyleyen âlimler vardır. Onlara göre acbü’z-zeneb, uzun süre çürümeden durduğu ve en son çürüyen uzuv olduğu için hiç çürümeyeceğinden bahsedilmiştir.

Acbü’z-zenebin hiç çürümeyeceğinden bahseden hadisler son derece güvenilir ve sağlamdır. Bu hadisleri zâhirî mânalarıyla kabul etmek istemeyenlerin ise hiçbir geçerli delili yoktur. Demek oluyor ki, İsrâfil aleyhisselâm’ın sûra üflemesiyle bu kâinatta var olan her şey yok olup gidecek, bazı rivayetlerde daha açık olarak belirtildiği üzere, kırk yıl sonra gökten bir nevi hayat suyu yağacak ve sûra ikinci defa üflenecek, bu sesi duyan bütün insanlar, bir hardal tanesini andıran kuyruk sokumu kemiğinden bitkiler gibi yeniden diriltileceklerdir.[1]

--ALINTI SONU--

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

   

“Toprak, insanoğlunun "acb" dışındaki bütün cesedini yiyip tüketir. İnsan acb den yaratılmıştır, tekrar ondan meydana getirilecektir.”

( Hadis-i Şerif )

insanda bazi bitkiler gibi, senede iki defa, günahlari ve sevablari ile kazandigi kemalat derecesinin meyvasi olan "Acbül Zenb" denilen,  yani "Kara Hardal Tanesi" (yada "Günah Tanesi" ) gibi amma bu ondan biraz büyük, cocuklarin oynadigi bir misket büyüklügünde, siyah ve canli, herşeyi duyan, herşeyi görebilen, konuşabilen, ve sana haberler verebilen canli bir hardal tanesi olan tohumunu, senenin iki baharinda, kuyruk sokumundan  tohum olarak verir. Gecen haftaki Tefekkür sorumuzun cevabi budur neydi  o sorumuz :

###################################

GEÇEN HAFTANIN TEFEKKÜR SORUSU NEYDi?

Biz öyle bir Allah a iman ediyoruz ki, Herşeyi işiten, ve herşeyi gören, ve herşeydan haberdar olan bir Allah a iman ediyoruz. öyle olunca Allah Türkiye Ankarada ki Ahmet amcanin her halini ve yaptıklarını ve yapacaklarini söylediklerini, ve söyleyeceklerini, duyan, gören, bilen, ve hisseden Allah, Almanyadaki Franz in da yaptıklarını yapacaklarini ve söyledklerini, ayni anda duyup görüp bilip hissdiyor, öyle olunca, peki dünyada herşeyi ayni anda, gören, duyan, bilen, ve hisseden ne var ki, biz ona diyelim ki, Allahin o üc sifati veya ismi, bu tek kimsede toplu tecelli ediyor dilyebilelim. kimdir bu halife? hangi halifesinde, bu üc veya dört isim, ayni anda tecelli ediyor?

###################################

Ve bu tohum büyük hacetin ile tuvaletine karişip topraga gider, ve dogacagi yeni yerindeki cibiliyati olacak olan hayvan ve insana dogru gider, ve bazilari bunu görüp alir, ve 3. gözüm acildi derler, hani afedesiniz "Bu Adam götü ile herkesi görüyor, duyuyor" denir ya işde budur, götündeki gözü, yani "acbül zenb" manasi  "Günah Tohumu" insan tohumu, yani bazilari onu ele gecirir ve gitmesine, Topraga karişmasina müsade etmez, ve artik onu  esir edip istedigini yaptirtir" Benim cinim var cünüm var diyenler" ve ücüncü gözüm acildi diyenler. Halbuki kicindakinin gözü ile görüyorda, o onun gözü degil, meyva verdiği cibilliyati olan, yeni halinde cezami cekecek, yoksa, sefa mi sürecek ise, gidecegi yerdeki  yeni versionu olcak olan insanin tohumu olcak olan, hardal tenesi, siyah gögcür, yani muhammedin agzi ile yada arap agzi ile günahlarin tohumu (Hardal Tanesi), yani işde Avrupalilarin keşfettgi Alafranga oturmali tuvalet, bizim o kabul edemedigimiz oturakli tuvaleti yapinca  onlar, ilk yaptiklarindaki hastane tuvaletlerinde, düşen hacetin, hemen delige düşmez, ve tuvaletin üst katindaki haznede bekler, sonra kalktiktan sonra, onu  hemişire inceler, sonra tuvalet deligine su ile yollarsin,

   

bu gün caminin ana kavramini yitirdigi gibi, o tuvalette anlamini ve gayesini yitirmiş, ve sanki o sadece oturmak gayesi ile icad oldu zanni ile, tuvalete yani kanala akan delik,  hacetin hemen kicindan düşünce, suyun icine düşcek vaziyette ki hali ile yeni hale dönüştürülmüş degiştirilmiş, ve  gayesine hizmet etmemekde. amma işde halen Avusturyadaki hastanelerde dişki kültürü analizi yapailabilmesi için hastanenin her katinda, bir adet bu işi bilen bir hemşirenin bildigi, ve ona bakip anlayabilcek egitimdeki bir hemşirenin bildigi, bir adet WC bu orjinal old versiondadir. Bu orjinal alafranga tuvaletler kullanilip, hasta hacetini yapar, ve o hacet suya aldirlmamiş vaziyette durur, ve sonra önemli bakilmasi gereken hastalarin o hacetine, yetkili hemşire gider bakar, sonra suya aldirilir. yoksa bu alfranga tuvalette gaye oturmak degildir ilk keşfedilme amaci. Bunu keşefeden ecnebileri görünce, ve gaye ve amaci da bilinmeyince,  bizimkiler afedisin "sictigin hacete "Büyük Hacetine" bakilmaz fetvasi verirken, bunu yani Acbül Zenbi farkeden gavur dediklerin, işde  o tohumun tuvalete karişmasini önlemek için, oturakli tuvalet  ile ve hacetin daha kanalizasyona karişmadan, onun icinden,  o tohumu alabilmek için, yada neye ermiş, yada ne hastasi olmuş bakabilmek için, atmi eşekmi ne bu adam bakabilmek için,  işde alafranga tuvaleti icad etmiş, o aslinda oturmak için degil ,asli ise acbül zenbi ele gecirmek icindir, yoksa o topraga  yani bugünün kanalizasyonuna karişir gider, amma hakmi bu, onu "Acbül Zenbi" mahpus etmek, esire etmek, topraga karişmasina müsade etmemek, hakmidir, adaletmidir?  hayir degil, amma bazilari işde bunu, aynen kuran ayetlerini kötü yol olan, sihir büyü için kullandiklari gibi, bu tohumuda mahpus ve esir  edip "benim cinim var" diyenler,  ananin ... a  var, ne cini mini, işde o hardali mahpus ve esir edip, onunla görür, duyar, ve ondan haber alir.  ve dünyada hersene iki defa ilkbahar vardir bizde ilkbahar olur, aşagida, Afrika ve Brezilya ve Avustralya gibi alttakilerde sonbahar olur, ve bizde sonbahar oluncada, onlarda ilk bahar olur, böylece dünyada senede iki defa ilk bahar, iki defa sonbahar,.... olur, öyle olunca, Allah  bu dünyaya koydugu bu kurali, kuşlara koymuş ve  göcmen kuşlar, senede iki baharda, iki defa yavru cikarir, ve iki döl verir, insanda işde günahlari ve sevablari sebebiyle erdigi cibilliyatin mevsimi olan tohumu, mevsiminde, o kara hardal tohumu olarak kuyruk sokumundan, kopup hacetine karişmiş olarak  tohum verir, amma siz siz olun, onu ve onlari mahpus edip, esir edip kullanmayin, bu sizin sonraniz için, cok kötü sonuclar meydana getirir, amma, inceleyecek bilim adamlari için, bazilarina bakmak, incelemek, ve bunun hak ve gercek odugunu, Allah in yeniden yaratma işleminide bu tohumdan yaptigini bilmesi, ve herkesin ögremesi için yegdir. amma dedimya onlari esir etmeyiniz. " Dikat matrix filimindeki insan tarlalarini hatirlayiverin, neydi o tarlalar, ve insan tohumlari, bilirmisiniz, ve  sonunda kanala karişan tohumlar, gavurun bulupda, amma hikmetini bilemedigi yer."
---------oOo-------------------
onlar yatak elbisleri ile namaza durarlar
10 - Kılıksız bir halde, kirli iş elbisesi içinde veya başkasının yanına çıkamayacağı bir kıyafetle namaza durmak. Hz. Ömer (ra) kirden sakınılmayan hizmet elbisesi ile namaz kılmakta olan bir kimseyi görünce ona hitaben: "Seni bâzı kimselere göndersem bu elbise ile gider misin?" diye sormuş; o da, "Hayır" deyince: "Cenâb-ı Hak, kendisi için süslenilmeğe en lâyık olandır" buyurmuştur.

Namazda müstehab olan mu'tad elbisedir. Yani başkasının yanına da giyilerek çıkılabilen elbisedir. Gecelik ve pijamalar, evde giyilen mu'tad elbiseler olduğuna göre, onunla namaz câiz olur. Fakat evlâ olan pijama ve geceliklerle namaz kılmamaktır. Çünkü temiz olmama ihtimali mevcuttur.

11 - Kısa kollu elbise ile namaza durmak. Kolları dirseklere kadar sıvalı, lâubali bir vaziyette namaza durmak da mekruhtur.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا بَنِي آدَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمْ عِندَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ benî âdeme huzû zînetekum inde kulli mescidin ve kulû veşrebû ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhıbbul musrifîn

Meali :

Ey Âdemoğulları! Her secde ettiğinizde (Namaz Kildiğinizda) ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

(Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 31. ayet)

Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

(Namaz kılarken en iyi elbisenizi giyinin. Allahü teâlâ, kendisi için ziynetlenmeye, süslenmeye en layık olandır.)

( Hadis-i Şerif ,Beyheki)


Gecen haftadan kalan vaazin devami

"Cehennemliker demir olma makamina ererler" , den kasit yani mesele senin evinin tenceresi olma şerefine ermiş amma, haala azabi bitmemiş, günde iki defa, üc defa ocagin üstüne sürülüp, cehhennem azabi tatdirilmakda.
yine senin evin caydanligi olmuş günde 5 defa  ocagin üstüne sürülüp, cehhennem azabi tatdirilmakda.
ya bir de mahellnin kahvehanesinin cay semaveri olduysa, günde kac defa ateşe sürülüyor yada ateşden hic inmiyor.

-----------oOo----------------

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاء وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn

Meali :

Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle cezalandırırız.

(Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 40. ayet)


"deve igneinin deliginden gecesiye kadar yancaksaniz" ayeti ile yani  deve ignenin deliginden nasil gecer, yine deve yünü olupda, devenin yününün igneden gecip örüldügü cübbe oldugu kazak oldugu döneme kadar yanacaksiniz demekdir, ne zamani biliyoruz diyorki muhammedin veysel verdiği cübbe deve yünündendi yani en yakin dönem taa yaklaşik muhammed vaktine kadar yancaksiniz demek gibi yada ondan daha önce igne ile ve örmenin keşfoldugu yada dokumanin keşfoldugu zamana kadar yanacaklar, yani cennete giremeyecekler, cezalari o kadar uzun zaman sürecek.
sonra toprakdan cikip deve olrak dogmak yani devenin yedigi ot olup, yada annesidnen icdigi süt olcaksiniz, sonra o süt ile deve yünü olcaksiniz, sonrada örülüp kazak olcaksiniz cübbe olcaksiniz, yani öyle olunca, igne ile örgününün keşfedildgi zamana kadar yanmak vay Allahim vay yani.

Kadının Kalktığı Yere, O Yer Soğumadan, hemen Oturmak Caiz Midir?

"Kadının Kalktığı Yere, O Yer Soğumadan hemen Oturmayın, oraya şeytan oturur."

( Hadis-i Şerif )


Eger oturursan,  vesvese ehli kimse olur cikarsin,  artik senin kulagina o gün, şeytan fisildar durur, sende onun sözünü tutan cocugu olursun.
bu hadisdir, itiraz edeni rabbim o hastaliga dücar etsinde, o hadisin hak oldugunu bizatihi hakkal yakin tadarak bilsin ögrensin.


ve yine "yabanci bir kadinla,evlenmek helal olan yabanci bir kadinla, tenhalaşmayin."
( Hadis-i Şerif )

Bu bir Hadisi şeriftir, bunun hadis oldugunu itaraz edeni, rabbim onun zararina dücar etsinde, hakkal yakin bizatihi tadarak anlasin, amma cok gec olacak bu ikisinin hak oldugunu anladigi zaman, o hastalliga veya belaya dücar olmuş olcak.

----oOo-------------
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Cennet halkı kıyamet günü Âdem’in suretinde, otuz üç yaşında, bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.”

( Hadis-i Şerif ,Kenzu’l-Ummal, H. No: 39383)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“(Ruh üflenmiş) bir düşükten bir pirifâniye kadar (cennetlik olan) her kes otuz üç yaşında, Âdem’in suretinde, Yusuf’un güzelliğinde, Eyyub’un ahlakında  bıyıklı,  bedenleri kılsız ve karagözlü bir simayla haşr edilirler.”

( Hadis-i Şerif , H. No: 39384)

####ALINTI#####
    “Âlimler, dünya kadınlarının cennette bir yaşta olacaklarını, Hurilerin ise büyük-küçük (nefislerin arzu ettiği şekilde) çeşitli yaşlarda olacaklarını söylemişlerdir."

    "Nebe sûresinde cennetliklere ihsan edilen nimetlerden bahsedilirken de cennet hurilerine atıfta bulunularak “ve kevâibe etrâbâ” buyrulmaktadır. Bu âyetteki “kevâib” gençliğin en ilk ve en güzel dönemini ifade etmekte olup, ergenliğinin ilk demlerindeki genç kızlar demektir. “Etrâben” ifadesi ise aynı yaşta (yaşıt) manasındadır.” (Muhtasaru Tezkireti’l-Kurtubî, s. 101)[2]
Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerinde hicri yüzyıl başı olan Hicri 1400’de zuhur edecek olan; en büyük müceddid, kutb-u azam ve en büyük veli olan Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini haber veren çok belirgin olayların varlığından bahsetmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen tüm bu alametlerin, içinde yaşadığımız Hicri 1400’lerde ardı ardına gerçekleşiyor olması, Hz. Mehdi (as)'ın çıkış döneminde olduğumuzu göstermesi açısından son derece önemlidir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi.

( Hadis-i Şerif , Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)

Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerle bildirdiği ahir zamanda gerçekleşecek bu olaylar adeta birer zaman belirleyicisidirler ve aşamalı zamanları temsil etmektedirler. Bu yönleriyle; ahir zaman olaylarının bütünü bir saat gibidir ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunu müjdeleyen olaylar, tüm safhalarıyla bu saat üzerinde aşama aşama mevcuttur. Öyle ki, bizim bu saate yani olayların akış sırasına bakarak ahir zamanın neresinde olduğumuzu tesbit etmemiz de söz konusu olmaktadır. Hatta yine Peygamberimiz (s.a.v.)’in ahir zaman ile ilgili bu hadislerine bakarak gelecekte olacak olaylar hakkında fikir sahibi olmamız da Allah'ın izniyle mümkündür. [3]

####ALINTI SONU #####

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Alametlerin birbiri arkasından gelmesi, aynı ipte dizili incilerin peş peşe dökülmesi gibidir.”

( Hadis-i Şerif , İbni Hibban Sahih 1883, Mecmau’z-Zevaid 7/331, Taberani Mucemu’l-Evsat, Albani Sahihu’l-Cami 3227)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Alametler ipte dizili inci gibidir. Eğer ip koparsa (ilk alamet görülürse) hepsi tek tek dökülür.”

( Hadis-i Şerif ,Ahmed 2/220 No 7040, Mecmau’z-Zevaid 7/321)

Cennetlikler 30 yaşinda yada 33 yaşinda olacaklar, yani önce genciligin sirri cözülmeli cünkü : Kiyamet alametleri tesbihin taneleri gibi, ardi ardinca gelecek hadisi ve mesela eger kazak örmeye yada, bir işe başlanmasi gereken yerden başlanirsa sonuca varilir, kazak ortadan örülmeye başlanmayacagi gibi,
ölümün caresini bulmak icinde, önce genciligin sirrini cözmekden başlamak gerekiyor, yanliş yerden başlayan, sittin sene bunu bulamaz yanlişdir, labirent yanliş, eger gencilgin sirrindan başlanirsa, ardina  ölümün sirrida cözülür, ölüm ödürülür velhasil kelam.

şeytan imani calarmi, ölüm aninda gelirmi?

ve kaderde insanin anne karninda, şakilerden veya saidlerden olmasi yazilir diye bir durum olabilirmi, ve o zaman bütün ömür bir seneryodan ibaret olmazmi? Eger sonunda olacak olan olur demek olur bu.
Böyle bir durumda, peki bir ömür iyi amelleri işleyipde sonra imansiz gitmek diye bir durumda var, Allah böyle bir adaletsizilik yaparmi demek gelir soru olarak?

Cevap

Burada adaletsizligi yapan Allah degil, o kulun bilincsizligi, iyi ile kötüyü ayirt edememesi ve farkinda olmayiş.

ve mesal emekli olmuş bir ihtiyari, yahut normal genc bir insani, tam ayligini avm edeki otamattan  cekip evine gidecekken, yolda bütün ayligini (parasini) calan bir HIRSIZ için, burada adaleti Allah dami arayacagiz, haşa Allah adil davranmadi, bu adam bir ay terledi yoruldu, calişdi, "bu revamiydi" diyecegimiz binlerce olay var.
amma burada adaletsizligi yapan şeytan aleyhillane, ve o hirsiza verdgi ve yükledigi misyon ile, o parayi caldirdi, ve o adamin  ne zorlukla parayi kazandigi, o hirsizin umurunda degil, burada onun derdi adalette degil, kendi rizkini kazanmak onun derdi, ve bu rizkini kazanmak yöntem ve yolunuda, asalaklik olarak secmiş, hazira konma kazanilmiş paralari calma yolunu kendine benimsemiş.
Peki binler ayni yöntemi kullanan hayvan ve insan var, başkalarinin siritindan gecinmek, ve Allah bazilarinada, bunu cibilliyat olarak vermiş, pire, bit, zecken birinin sacindan yada vücudundan beslenir, onun rizki calişip kazanmak diye bir derdi yokdur ki, biner birinin sacina yada koynuna, onu yer durur ayni böyle inslardan da, zengin bir adama, yada kadina yapişan keneler vardir, ondan otlanir durur, ta öldrülesiye kadar, derdi de adalet falan degildir. onun yaptigi ona göre adildir enayileri soymak yegdir hani adam der ya "Gavurdan yada domuzdan  kil koparmak sevapdir" ahlaki yani.
öyleyse Allah akilsizligi kabul etmez,

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

e fe lâ ta’kılûn

Meali :

siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız? yada haala akletmezmisiniz.

(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 44. ayetten pasaj)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb

Meali :

Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.

(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 269. ayet)


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûnikum lâ ye’lûnekum habâlâ(habâlen), veddû mâ anittum, kad bedetil bagdâu min efvâhihim, ve mâ tuhfî sudûruhum ekber(ekberu), kad beyyennâ lekumul âyâti in kuntum ta’kılûn

Meali :

Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık.

(Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 118. ayet)

Allah, Aklinizi kullanin, tedbirinizi alin, dostu düşmani, hatta Allahin düşmanin düşman dostunu dost bil der

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızûllezînettehazû dînekum huzuven ve leiben min ellezîne ûtûl kitâbe min kablikum vel kuffâra evliyâe, vettekûllâhe in kuntum mu’minîn

Meali :

Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.

(Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 57. ayet)

Yani Yanliş kimselerle dost olursan senin, fabrikandan aşirir calar, yine senin malindan calar, senin devletinden vergi kacirir calar cirpar haksiz yere kullanir devlet malini, yani sen ekle bunun devamini da, o olayda Allah adaletsizlik etmiyor amma.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn.

Meali :

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.

(Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 119. ayet)

Bir nehire, bir yerden bir pislik karişirsa, bu nehiri pislese,  yani mesela zehirli fabrika atigi aksa, bu nehirin tamami kirli olur, o zaman o nehirdeki balikda  zehirli olur su da icme suyu haline geciyorsa, o icmeyi suyuda zehirli olur, o yüzden bu nehirin temizlenebilimesi için, ancak bu zehirin kariştigi yeri bulup, o zehirli atik karişmamasi için önlem almak gerekir.
ve öyle olunca peki o zehir karişmiş su ne olacak, biz önünü gerdik, önlem aldikda, amma bin ler metreküp su,  şifa yerine zehirli oldu,
onuda ancak yeniden arindirmak ile temiz hale getirebiliriz, işde burada arindirma işlemi için iyi ile kötüyü ayiran bir elek lazim, ve senin yada, o amcanin ayligina bir yerden haram mal karişdi ise, o parayla  o adamin evindeki mümin bir kadinin, veya cocugun bogazina girmemsi, zehir olmamasi için, belkide bu paranin o eve girmemesi lazim degilmi, o yüzden, belki Allah, daha bu parayi, o cocuga kadina zehir olmadan, günah haline almadan, önlemini aldi  ve bir tilkisini gönderdi ve o hirsiza o parayi caldirdiki, o zehirli su, yada para o eve varamadi degilmi, yani cooook uzun HIZIR meselesidir bunlar, ve Nisan ayina girdik nisandan sonra MAYIS hedefde MAYIS ve HIZIRA dogru yelkan acitik, hadra yani HIZIR, yeşil ve yeşillik mevsimi, Rabbim Dogamizi ve dünyamizi öldükden sonra yeniden velbeas eden Allah,  HIZIRI ve nisan yagmurlari ile diriltsin inşallah, o yüzden bu vaazimizin konu resimi yeşil renkli hadzra yani yeşil ve HIZIRI cagirmak için ki, yürüyeversinde heryer yemyeşil olsun inşallah.

acbül zenb meselesinde işde meyva veren insanin, demiri agir gelince kazandigi yeni cibilliyatinindaki cani ve ruhu olcak can, onun derine gidecegi, yoksa dişa cikip rahatmi kazanacagi ondaki yazilim ile belli, günah insani cehenneme sokacak ise,  o zaman günah bedende nerede toplanir,  ve nedir nasil bir haldedir, fiziki boyutu nedir, acbül zenb yani günahlarinin meyvasi demek o mudur. iman nedir, cok agirmiş dünyayi bir kefeye koysan, imani diger kefeye  koysan  yada kelimei tevihid koysan, kelimei tevhid daha agir, yani iman  daha agir, amma iman dibe degil agriligi ile yukari cikariyor insani, oysa günah da agir o ise dibe cöktürüyor insani ve magmaya ateşe maruz birakiyor.

#####ALINTI####

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
(La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) demek pek kolay, değeri ise çok yüksektir. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Bu öyle bir kelime ki, bunu terazinin bir kefesine koysalar, öteki kefesine de yedi kat yerler, yedi kat gökler dolusu günah koysalar, bu kefe ağır gelir) buyuruyor.

İmanı olanı ateş yakmaz. Çünkü Kelime-i tevhid onu korur. Asırlarca, imansızlar bu kelimeyi söylememek için öldüler, Cehenneme gittiler. Müslümanlar da bu kelimeyi söyletmek için şehit oldular, Cennete gittiler. Fark sadece budur, yani bir Kelime-i şehadet hakkı bâtıldan ayırıyor. Asırlardır Müslümanlarla kâfirler arasındaki savaşların sebebi sadece budur.

Bu Kelime-i tevhidi ihlasla söylemeyi yani buna iman etmeyi Allahü teâlâ kime nasip etmişse, bu dünyada ondan daha zengin, daha mutlu, daha bahtiyar hiç kimse olamaz. Onun için bunu söylemeyi Cenab-ı Hak kime nasip etmişse, kul bundan daha iyi ne ister ki? Çünkü Allahü teâlâ en kıymetlisini verdi. Bundan daha kıymetlisi yoktur.

Allahü teâlâya hamd olsun ki, bu Kelime-i tevhide inanmayı ve onu söylemeyi bize nasip etmiş. Mesela Peygamber efendimizi gördükleri hâlde, Ebu Cehil, Ebu Leheb, Kelime-i tevhidi söylemedi. Ama Hazret-i Ebu Bekir ve diğer Eshab-ı kiram söyledi. Bu iş şaka değildir. Cennet ve Cehennem söz konusudur. Söyleyen Cennete, söylemeyen Cehenneme gider. Onun için her fırsatta Kelime-i tevhid söylemelidir.[4]

#########ALINTI SONU ##########

Biz diyoruz ki bu beden bu dünyada ceza cekiyor ve yaniyor dedik, öyle deyince birileri dediki firavunun cesedi  "British Museum" da duruyor ve  her gün öyle ateşe falanda sürülmüyor diyor, işde burada o onun meyva verdiği acbül zenblerini, günahinin meyvalarini hesaba katmiyor, o kazandiklari hali ile nerde meyva verdi, insanmi oldun hayvanmi oldun demir mi oldu, tenekemi oldu demiyor, o onun son halini ele aliyor sadece.

o zaman ceza cekecek olan firavnun cesedinin müzede olmasi onun cehenneme girmeycegini göstermez, 
aynen "köpek ve resimi giren eve, melek girmez." hadisi ile amel eden bir kafir, alir evine bir köpek, yada asar duvarina bir köpek resimi, ve o evdede her halti gever, her günahi işler, yani artik onu kaydetcek melek yok ya o evde, günahda yazilmaz ona degilmi o zaman, yani bu din ahmaklik degil kardeşim bazi olaylarin youmuda yine bir bir hadisin sihhati de akla ve mantiga aykiri oluşu ilede yanliş oldugu anlaşilabilir, cok kurnaz bir insanda uydurmuş olsa, bir yerinden, ya akla, ya mantiga, ya dine kurana uymaz ki, yanliş oldugu belli oluverir yani.

Bir agac senede iki defa meyva verirmi, insan iki meyva verir, yani kuşlar, göcmen kuşlar, bu bahar bizde yavru veirir, sonra gider bizde sonbahar iken, afirikada bahar olur, bir yavurda afirkda verir.
öyle olunca o kuşlarin ciblilyati olan  bu hal insanda sene de iki defa meyva  yani acbül zenb dogurur, ve onun kazndigi hali, ameli, onun icindedir, ve o hali ile, yani can bulup ceza yada, cennetlik olacagi o hali iledir, sen görmedin mi agaclar her sene meya verirken, bir meya yendi can oldu,  diger meyva damizlik tohumluga ayrildi,  biride dalinda cürüdü yada vardigi evde cürüdü,  peki sen hangi meyva  ve can olacaksin, nerede biteceksin biliyormusun, o firavunda elbet canli iken kazandigi ameli  ile meyva oldu , acbül zenb verdi, agac hersene aldığı yeni su ile yeni meyva vermiyormu, insan da yedigi gidalar, icitigi su, ve birde onlarla ettigi fiil ve ameli ile, nasil olurda her sene yaptigi amelinin hasatini almasin, yani öyle olunca, haşr ve hesap her sene bir mevsim hasat oldugu gibi, ve dünyada dört mevsim  var ve, hersene dört mevsim, yeniden yeniden yaşaniyor, o zaman, her senenin ramazini müslüman ve müminlerin hasat mevsimi demedimi muhammed
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Ey insanlar! Size büyük bir ay belirmiştir. Bu ay, mübarek bir aydır. İçinde bin aydan daha hayırlı olan bir gecenin bulunduğu bir aydır. Allah ayda oruç tutmayı farz kıldı ve gecesini de nafile ibadetlerle değerlendirmenizi istemiştir.

Kim bu ayda hayırlı bir hasletle/özellikle Allah’a yaklaşırsa (o hasleti vesile kılarsa), bu ayın dışında farzı yerine getiren kişi gibi olur. Kim bu ayda bir farzı yerine getirirse, bu ayın dışında yetmiş farzı yerine getirmiş kimse gibi olur.

Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise, cennettir. Bu ay, hayır ve iyilik ayıdır, müminin rızkının arttığı bir aydır.

Kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse, bu onun günahlarının affına, cehennem ateşinden kurtuluşuna vesile olur ve oruçlunun sevabında hiçbir azalma olmaksızın aynısı onun için de olur.

(Sahabiler) dediler ki:

- Hepimiz oruçluya iftar ettirecek bir şeyler bulamayabiliriz?

Aleyhissalatü vesselam Efendimiz buyurdu ki:

- Allah, bu sevabı, oruçluyu bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt ile iftar ettiren kimse için de verecektir.

Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur.

Kim kölesinin/hizmetçisinin yükünü hafifletirse Allah da onu cehennemden azat eder.

Bu ayda dört hasleti çoğaltın: Bunlardan iki tanesiyle Rabbinizi razı edersiniz, iki tanesine de ihtiyacınız vardır.

Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet: Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik etmeniz ve ondan af dilemeniz (istiğfar etmeniz)dir.

Hep muhtaç olduğunuz iki haslet ise, Allah’tan cenneti istersiniz ve cehennemden O’na sığınırsınız.

Kim bu ayda bir oruçluyu doyurursa, Allah da ona benim havzımdan bir yudum içirir ki, artık o, cennete girinceye kadar bir daha susamaz.

( Hadis-i Şerif , İbn-i Huzeyme, Sahih; Beyhaki, Şuabu’l-İman, 5/223; es-Saati, el-Fethu'r-Rabbânî, 9/233; el-Hindi, Kenzu'l-Ummal, 8/477)

Peki Raamazan ayi insanin  ömründe bir defami, hayir her sen yeni ramazan geliyor yeni hasat mevsimi, peki o zaman senin meyvanda hersene ramazanda hasat olabilir  olmayabilir, amma, mesele portakalliga eren birinin hasat mevsimi kişa yakinken, amma kirazin hasat mevsimi ilkbahar degilmi, kirazliga eren biri ile, ayvaliga eren birinin acbül zenb verme mevsimi farkli zaman araligindadir,  senin kazandigin yeni halin demirlik  ise demirlige erdin ise cezayaa müstehak oldun demekdir, sanki bugday olunca hemen cennetmi var? degmen, var firin var, varda var,..... yok elma ise bugday isen nimet oldun cana erdin, demir celik isen cehenneme erdin.


Yeni ölen birinin ilk gecesinde,  onu sorgu sual etmek için gelen "Münker Nekir" denen Melekler, dört beş soru ile, o insanin,  cennete cehenneme gidecegine karar veriyor olurmu, bu sorularda.....o zaman degil  mahşerde sorulcak deniyor?

Adam öldü ve beyin ölümü henüz gercekleşmedi daha, adam bedeninde yaşiyor ama, rüyada görüyor gibi görüyor duyuyor hala, ama kolunu hareket ettiremiyor, artik yine cevap veremiyor, dudagini dilini kaynaştiramaiyor artik, amma beyin öllmedi henüz, amma adam öldü, yani öldükden sonra kabire girip, münker nekirin sorgusuna kadar gecen meseleside, beyin ölümü olmasi için, adamin fişini artik münker nekir tamamen bedenden cekmesi demek yani, bedeninden artik onu tamamen koparmasi demek, ama işde iyi ruh,  ve habis ruh burada devrede , cennet cehennem burda devrede.
amma münker nekirin sualine gelince : gümrükden gecerken, seni iki saat mülakatta tutmazlar, arananlar listesinde varmisin, yokmusun,  bir ona bakilir, birde vizen varmi, ismin ne, resimine bakilir, sen o musun, milletin nedir ona bakilir, Türkmüsün almanmisin, vatandaşmisin yani o devletin  vatandaşimisin, yoksa yabancimisin degilmisin, yani kac tane soru ve sorun var ona göre, o devlete gececegine veya gecemeyecegine karar verilir, öyleyse, münker Nekir de bu önemli sorular ile işde, o kimsenin  cehemen yada cennete gececegi belli olur, önce namazdan sorulur cevap verebilirse  namazdan gecerse diger sorularida cevaplar deniyor.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Kıyâmette kulun ilk sorguya çekileceği ibâdet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer ameller kabûl edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir amel kabûl edilmez”

( Hadis-i Şerif ,Taberani)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Ölü mezara konulur. Salih kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona;

“Rabbin kim?” diye sorarlar. O:
“Rabbim Allah’tır.” diye cevap verir. Melekler:
“Dinin nedir?” diye sorarlar. O:
“Dinim İslam’dır” diye cevap verir. Melekler:
“Size gönderilen şu kimse (Muhammed (s.a.v) kimdir, onun hakkında ne diyorsun?” diye sorarlar. O:
“O, Allah’ın peygamberidir.” diye cevap verir. Melekler:
“Amelin nedir?” diye sorarlar. O:
“Allah’ın kitabını okudum, ona inandım, içindekileri tasdik ettim.” diye cevap verir. Bunun üzerine, gökten bir münadi şöyle seslenir:
“Kulum doğru söyledi. Ona Cennet’ten güzel düşekler hazırlayan, rahat ettirin, kendisine Cennet elbiseleri giydirin. Onun için Cennet’e bakan bir kapı açın.” denir.
“Kulumun kitabını (ismini ve amelini) “illiyyin”e yazın ve sonra onu bedeninin olduğu yeryüzüne götürün.” buyurur. Ruh bedenle kabirde buluşur.

“Ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenen ve imana yanaşmayanlar var ya, onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe Cennet’e giremeyeceklerdir. Biz suçluları işte böyle cezalandırırız.”( A’raf, 40.) Efendimiz (s.a.v) bu ölünün halini anlatmaya şöyle devam etti:
“Yüce Allah meleklerine: “Onun kitabını yerin en alt tabakasındaki “Siccîn”e=Cehennem’liklerin isim ve amellerinin yazıldığı deftere yazın.” emrini verir. Ruhu şiddetli bir şekilde atılır. Ruh bedenle kabirde buluşur. Yanına iki melek gelir, onu oturturlar. Kendisine:
“Rabbin kimdir?” diye sorarlar. O:
“Ne! Ne! Bilmiyorum!” diye cevap verir. Melekler:
“Dinin nedir?” diye sorarlar. O:
“Ne! Ne! Bilmiyorum!” diye cevap verir. Melekler:
“(Hz. Muhammed’i (a.s) kasdederek): Şu size gönderilen şahıs hakkında ne diyorsun? diye sorarlar: O:
“Ha, ha! Bilmiyorum” diye cevap verir. Bu arada semadan bir münadi şöyle seslenir:
“Hep yalanladı. Ona ateşten bir döşek serin. Kendisi için Cehennem’e açılan bir kapı açın.” denir. Hepsi yapılır, Açılan kapıdan kabrine Cehennemin sıcaklığı ve zehirli alevleri ulaşır. Kabir onu öyle bir sıkar ki, kaburga kemikleri biribirine geçer

( Hadis-i Şerif ,Ahmed, Müsned, III, 3; IV, 287; Ebu Davud, No: 4753; Hakim, Müstedrek, l, 37-40; Acurri, eş-Şeriatu, No: 879)

Öyle olunca artik onun cennete gecmesi demek,  artik iyilerin diyarina gececegini gösterir, ama sıkıntı varsa meselee gümrükten gecmek isteyen kacakcı ise, ve o listede ismi varsa, tutuklarlar, bunu hapse atarlar degilmi, yani burda münker nekir  ne diye inkar ediliyor ki?

Eger cennet cehennem halen hazirda mevcut  degilse, Alllah nerden biliyorda cennetlikler derki, cennetlikler, icerki, yerki, diyor, bunlar masalmi be azizim. yine muhammede miracda cennet diye neresi gösterildi o zaman, cehennemlikler, hangi olmayan cehennemde gösterildi degilmi?
Bunlar onlar için varsayimlar mi azizim, yoksa halen hazir vaziyette var mi onlar ve cehennemlikler ceza,  berikilerda sefami sürüyor?

Bir insanin bilgileri DNA si ile, anasindan babasindan cocuga gefühl olarak  yani duygu olarak beynini oluştururken geciyormu? geciyor annenin babanin ruh hali,  o cocugun ruhunu yada duygularini yani ahfa cakrasini oluşturuyor, psikopatmi olacak, mutlu  ve imanlimi olacak, onlari oluşturuyor diyor bilim adamlari, o zaman, sen annenden  babandan, senin bedenine gecerek, annen baban iki alem sen başka alemsin, seni onlar dogurdu , dogurttu ise, onlarin aleminden senin alemine yani bedenine yani, alemden aleme geciş var, senin bedenin başka bir Alemse, yukarda senden başkalari var, yani hz muhammed mirac ettiginde

"her gök semasinda , yani her katta,hz Osmani gördügünü söyledi,"

( Hadis-i Şerif )

Yani benim dünyam bir beden ise, kaş göz kulak,.. annem ise aynisina sahip kaş göz kulak, ve benim üstümdeki kattada benim bir benzerim var, amma o benden biraz büyük annem babam, ayni mamuşka bebekleri gibi, ici ice dünyalar, ve icdeki biraz kücük, ve öyle olunca, bu alemden bir tande üstte varsa, orda da bir dünya var, dünyanin üstünde ay var, yani osman zinnureyn iki nurlu, yani nur diye ay kastedilir, ve iki nurlu ay, ve muhammed dedi Ay veya kamer Osmanin simasidir yani yüzüdür dedi. öyle olunca  baştaki hadise dönersek toparlarsak

"her gök semasinda , yani her katta, hz Osmani gördügünü söyledi," dedigimiz hadisde demek olur, her kattaki semada bir dünya var, o dünyanin üstünde de bir tane osman veya kameri ayi var demek olur.

-----oOo-------


Senden sonra senin cocugun, ondan sonra torununda, ondan torununda torununda olmasi, yani din ashabdan tabiine (ashabi takip edeneler zümresi yani onlara erişen nesil) e ietildi, tabiin den tebaüttabiine iletildi, ondanda etbaüttabiine  iletildi... o zaman nasil o din bilgisi ashabdan bizlere kadar binlerce bedende sakli idi, ve bize kadar aktarildi,  bu din bizden önce başka alemerde sakli idi, bize kadar intihal etdimi etti .... nasil etti işde, alemden aleme intikal ile ve ya buna tevatür deniyor, veyada insandan insana annene babana sana hocana gibi ve, sana bir ayetin inzal olmasi, onu ilk duydugun an, diger alemden senin alemine, o ayet yada hadis inzal oldu demek olmazmi?
Sonuc olarak :
Alemden aleme geciş var yani.

Soru:

Kabir azabi bizim encok korktugumuz şeydir, bugune kadar din derslerinde bile bunu görduk. Fakat bu kadar korktugumuz birşeyi Allah bilmiyor mu ki tövbe haşa bize Kuran da hic bildirmemiş. dedikleri gibi baktim 1 tane bile kabir azabiyla ilgili ayet yok. Eee bizler hadislere göre buna inandik, peki ama hadislerinde gecerli olani Kurana uygun olani degil mi. Bu sadece bir örnek ...Demekki cogu şeyi bizler yanliş ögrendik hadis dedik inandik, ama Kuran da bununla ilgili tekbir söz yok. Bu M O i tum videolarini konuşmalarini izliyecem yarin Rabbim nasip ederse. Çünku gercekten elle tutulur gozle görülür şeylerle Kuran dan aciklama yapiyor, ve cogumuz bildigimizi sandigimiz pek cok şeyin aslinda yanliş bilgi oldugunu düşünmeye başladim. Belki seninde ilgini ceker diye paylaştim videoyu. Hayirli geceler Rabbime emanetsin.

cevap:

güzel insan kahvaltida bile ceşit arayip, peynir, zeytin, dometes, recel, bal, cay, kahve yiyip iciyorken, bir hocadan beslenmek ne kadar yanliş sen anla, bir hocayi dinlemek sade ekmek ile doymak gibi, insan nasil katik ariyorsa, sende ayni meseleyi bir cok hocadan dinle, arada birde bizdende dinle, sonra karar ver, recelmi sevdin balmi sevdin, yoksa hem recel, hem bal, hem peynir mi, sonra karar ver, yarinki kahvaltida  da sevdiklerini sofraya koyar yersin, bu bir misal inşallah, bende bana ilettigin videoyu dinliyor izliyorum, inşallah bu haftaki vaazimda bunlara biraz daha cevap yazacagim, notlarimi alip videoyu seyrediyon, teşekkür, iyi geceler, sende Allah a emanet ol.

----oOo---

Ucagi ucak icad oldukdan sonra tam manasi ile anlamamiz mümkün oldugu gibi, kuranda cennetlikler için tatmadiginiz icecek ve yiyecekler vardirda  aynidir, yani adem zamaninda yada hz ibrahim zamanidna pekmez mi vardi, yahut fantami vardi, yahut cola, cay kahvemi vardi, adem yada ibrahim diyelim yada ... kahve icecegini nasil tarif ederiz, fantayi nasil tarif edebiliriz, viskiyi nasil tarif ederiz bu gün viski iciliyorsa icenler varsa viskiyi yada rakiyi nasil tarif ederiz onlarda birer icecek şarap  cinsi veya şerib, hic icmediginiz duymadiginiz icicek  diye tarif edilir degilmi?
----oOo------
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَوْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَرَزُواْ للّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yevme tubeddelul ardu gayral ardı ves semâvâtu ve berazû lillâhil vâhıdil kahhâr.

Meali :

O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve vahidul kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.

(Sadakallahul Aziym İBRÂHÎM Suresi 48. ayet)

Sen, annenin babanin cocugusun ama, anenin aynisi degilsin yine  ne de babanin aynisi degilsin, sen ayri bir alemsin, başka bir aleme döndünmü? döndün, sacin farkli, sözün farkli, anlayişin farkli, sanma yer gök ayri yer, gök mesela belki  annenden dogmadan annen baban Ankarda iken sen  ise istanbul da okuyup istanbulda yaşayacaksin diyebiliriz belkide degilmi yani......

----oOo------

Akrabalarimizla ahirette nasil birlikte olacagiz meselesi :

Mesela Ayşe annemiz bizle nasil birlikte olacak, bak  benim kardeşim ayşe olmuş, ninem  yine ayşe olmuş, bak yine ayşe benimle, babam, mustafa ve bak  muhammed benimle degilmi? daha ne? sonra Hasan  ve Hüseyin amcam olmuş ve  Hasan efendimiz  Hüseyin efendimiz benimle ....
insan ahirette kimler ile olur? kurtulmuşlar zümresi ve salilhlerle birlikte olabilir, bakkal Kenan amca kurtulmadiysa onu bir daha nerede bulcan degilmi?

.... bak salihlere birlkte olmak  nasil manada.....

-----oOo------

Bu dünyada sen Kimlerin Vildanisin? kimlerin Hurisisin? kimlerin zebanisisin bak bir ögren:

Vildan : Cenneteki hizmetli demek,  bizler dünün cennetiyiz, yarinlarda bizim cennetimiz dedik, yada cehhenem hakeza, mesala bakkala gittin bakkaldaki kasaci amca sana hizmet eden bir vildanmi vildan, senin işini hesabini görüyor, yine o dükkandaki mallari raflara dizen, bir vildanmi senin için, raflara ne güzel dizmiş degilmi? işde vildan, ama Huri meselesi yani sana zevc olacak eşin, sevgilin, ex sevgilinde olabilir, veya vardir degilmi, ortaokul sevgilin, lise sevgilin, üniversite sevgilin, sonra karin, sonra cocukalarin.... işde huriler. Varsa Teyzen, Amcan, Dayin, anne Baban, kardeşin, hepsi senin etrafindakiler, yeni dogan bir cocugun dayisi ondan önce vardi, cennette seni bekliyordu, orda onu bekliyen, yine sevdigi ve sevgilisi olcak bir kizda senden üc beş gün önce, yada sonra  sana dogdu, veya dogmak için hazirlik yapiliyordu, onun amcasi da hazirda vardi teyzesi de ,......

Ben bundan uzun seneler önce, oturduğum yerden uzak bir yerde, bir kasapda, büyük kasapda calişdim sucuk, sosis, knacker, frankfurter ,.......... herşey üretiyorlardi, ve mesela  HINZIR etinden olan grillik etleri paketliyorduk, sonra onlari gectigi yerde donduran, rayli bir bir soguk buzlukdan geciriyorduk, eksi 22 derece gibi donuyordu, sonra ben bir önde paketliyor, birde arkada kasaliyordum, ve kasaladigim zaman, peletlere yigiyor, sonra palet dolunca, onu hub wagel ile cekip, soguk buzluga koyuyurdum, yani

Kudsi Hadisde Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: Ben kimim, sen kimsin?
Nefis demiş: Ben benim, Sen sensin.
Azab vermiş, soguk Cehenneme atmış, yine sormuş.
Ben kimim, sen kimsin? diye
Azab vermiş, ateş Cehennemine atmış, yine sormuş.
Nefis demiş: Ben benim, Sen sensin.
Yine demiş: Ene ene, ente ente. (Ben benim, sen sensin.)
Hangi nevî azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış.
Yine sormuş: Men ene? Ve mâ ente?
Nefis demiş: Ente Rabbiye r-Rahîm, ve ene abdüke l-âciz. Yani, Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim

( Hadis-i Şerif , oruc bahsinde,Mektûbât, 29. Mektub, 2. Kısım, sf: 393; Ahmed Bican, Envâr’ul Âşıkîn, sf: 27; Osman bin Hasan el-Havbevi, Durretu'l vaizin, sf: 25)

Yani, o işde Allah i Rab kabul etmeyen, HINZIRLARI alip gidip soguk cehenneme sokan bir zebani oluyordum, sonra vakit geliyor  bir ştablaci onlari TIRA yüklüyordu, ordan satilcagi merkete gidiyor, ordanda birsi aliyor, gril edip ateşe sokuyor, sicak cehennme sokan zebanisi oluyordu degilmi, peki akillanacakmi, HINZIRILIKDAN vazgececekmi? hayir, yani bu sefer onu işde, birisi yiyor, o adam imanli olabilirmi, yani domuz bize haram, yine ona cehennem tatdirilcak bir başka bedenin parcasi oluyor, ondanda cikacak yine ayni azabi tadacak.
Yine daha sonra bir ekmek fabrikasinda calişdim, orada bugdaylar ekmek olmuş, o bugdaylar kimlerin ciblliyati idi, geldi un idi hamur oldu,  sonra onlari fabrikada firina gönderiyorduk, yani sicak cehenneme yolcu ediyoruz, sonra ordan cikiyor soguyor, bu seferde şok buzluga gönderiyoruz, şoklanip, eksi 22 derece buz oluyor, donuyor, yani soguk cehenneme, zemherire cehennemine atiyoruz, sonra ordan cikdimi, peketleniyor, ve yine bende kartonluyorum ve palete yigiyor, yine onun donuyon, yaniyon diye bagirmalarini  duymayan bir zebanisi olarak, alip gidip, eksi 22 yada 27 derece soguk olan, buzhaneye koyuyordum, yani onu zemherire cehennemine sokan zebanisi oluyordum, kim bunlar,  bak bunlar bugday olmuş, haram madde  degil bugday, amma belki müslüman, ama günahkar Allah i kabul edemeyen nefis leri olan günahkar, yada rabim demeye dili varmayan birer ahmak adamlardi kadinlardi onlar, bak işde hem soguk cehennemi tatdilar mi? hem sicak cehennimi, bende onlarin bagirmasini donuyoruz, yaniyoruz demesini duymayan zebanisi oldum, onlar istedikleri kadar bagirsin, alip gidip zemheriyreye sokuyordum sen anla artik.

----oOo------

Amel defteri sagdan verilen, soldan verilen ne demek bak :

saga taraf sol taraf,    -9 -8 -7 -6 -5 -4 -3 -2 -1 0000 +1 +2 +3 +4 +5 +6 +7 +8 +9  hangi taraf sag hangi taraf sol

Allahin cemalini görmek yorumumuz

Allahin cemalini görmek, yaratan rabbini görmek, yani babasinin yüzünü görmesi mümkün olan cocuk, ve babasini göremeyen cocuk, muhammed babasini göremedi kl halinde unutma, amma fatma oldu, o babasini gördü unutma......
...

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Çocuk isyankar, yağmur sıcak olmadıkça, kötüler yaygın hale gelmedikçe, iyilere kızılmadıkça, küçük büyüğe saygısız olmadıkça, kötü kişi namuslu kişiye karşı cüretkar olmadıkça kıyâmet kopmaz."

( Hadis-i Şerif , İmam-ı Şa'rânî, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 862, Sayfa No: 466)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Kıyâmetten önce bir takım kıtlık yılları vardır. O yıllarda, emin (doğru) olan kişi itham edilecek, hain kişi emin kabul edilecek, yalancı kişi doğrulanacak, doğru söyleyen yalanlanacak, o devirde Ruveybiye söz sahibi olacak. O taraftakilerden biri tarafından:

            – Ey Allah'ın Resûlü, Ruveybiye nedir? diye soruldu. Allah'ın Resûlü:

– Âmmenin üzerinde (yani devlet) işinde konuşma yetkisi olan yani rey ile başa gecen birisi , beyinsiz (Ahmak) kişidir, buyurdular."

( Hadis-i Şerif , Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerif, No: 1577, İmam-ı Şa'râni, "Ölüm-Kıyâmet-Âhiret", Hadîs No: 669 Sayfa No: 367)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"İblis, âlimlerin kılığına girerek; falanoğlu falan bana Allah'ın Resûlünden şöyle şöyle nakletti, deyip yolda dolaşıncaya kadar kıyâmet kopmaz."

( Hadis-i Şerif ,Ramuz’ul Ehadis, Hadîs-i Şerîf,  No: 751)

Rabbim, Ahirzaman Muhammed ümmetini ve, Mehdi ve Cemaatini, Kiyamet alameti  olan Fitnelerden Muhafaza Buyursun.


DiPNOTLAR :
---------------------
[1] islamveihsan com/acbuz-zeneb-nedir
[2] sorularlaislamiyet com/insanlar-cennette-kac-yasinda-olacaklardir
[3] harunyahya org/tr/Ahir-Zamana-ait-Yeni-Bilgiler/17123/ahir-zaman-alametlerinin-akis-sekli
[4]dinimizislam com/Bir kelime-i tevhid

--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  02 Nisan 2018  Pazartesi

Original Kar © glan

------------------
Etiketler : (Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi), Acbül Zenb Nedir?, Acbül Zenb Nerededir?, bahar, büyük hacet, cibilliyat, cibilliyat tohumu, erdigi Kemalatinin, hasat, iki defa Tohumunu Verir, ilkbahar, insan da, kuyruk sokumu, Senede, yeniden dogma, yeniden yaratilma,wc,old wc,old alafranga wc,new wc,new alafrange wc,turkis wc,türk tuvaleti,Kara Hardal Tanesi,Günah Tanesi,matrix filimi,onlar yatak elbisleri ile namaza durarlar,pijama ve geceliklerle namaz kılmamak,Her secde ettiğinizde,Namaz Kildiğinizda,ziynetinizi takının,güzel ve temiz giyinin,demir olma makamina ererler,senin evinin tenceresi olma şerefi,cehhennem azabi,cay semaveri,deve igneinin deliginden gecesiye,deve yününden cübbe,veysel karani,Kadının Kalktığı Yere Oturmayın,yabanci bir kadinla tenhalaşmayin,Cennet halkı kıyamet günü otuz üç yaşında olacak,otuz üç yaşında,Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir,Bir dizideki boncukların artarda kopması,Hz. Mehdi,Hz. ,Mehdi,ahir zaman,Alametler,dizili incilerin peş peşe dökülmesi,lülü,inci,şeytan imani calarmi,şeytan ölüm aninda gelirmi,adaletsizlik,pire, bit, zecken,ondan otlanir durur,domuzdan kil koparmak,hiç aklınızı kullanmaz mısınız,haala akletmezmisiniz,Allah, hikmeti dilediğine verir,Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş,Aklinizi kullanin, tedbirinizi alin, dostu düşmani, Allahin düşmanini düşman bil, Allahin dostunu dost bil,British Museum,firavun,göcmen kuşlar,ilkbahar,dört mevsim,Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur,üc aylar,receb,şaban,ramazan,Münker Nekir,Peygamber Efendimiz,Peygamber Efendimiz Buyurdular,Münker Nekir Sualleri,Rabbin kim,kabir, kabir azabi varmi,kabir sualleri,gümrük,gümrükten gecmek,namaz,kabirde ilk soru namazdan sorulur,Mehmet Okuyan,cennetlikler için, tatmadiginiz, icecek ve yiyecekler, cennet icecekleri,şerib,şarap,O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür,vahidul kahhar,Allah,Akrabalarimizla ahirette nasıl birlikte olacagiz,salihlerle birlikte olmak,Vildan nedir,cennetteki hizmetliler,Huri nedir,gilman nedir,zebani, zebani nedir,cehennem zebanisi,Ben benim, Sen sensin,Nefis demiş,soguk Cehenneme atmış,ateş Cehennemine atmış,Ene ene, ente ente,aç bırakmış,HINZIR,domuz,HINZIRILIKDAN vazgececekmi,eksi 22 yada 27 derece soguk ,zemheriyre,zemheri,zehmeri,soguk cehennem,şok buzlama,ekmek fabrikasi,kasap,Amel defteri sagdan verilen, Amel defteri soldan verilen,Allahin cemalini görmek,karoglan,(Kar©glanin 02 Nisan 2018 Vaazi),Kar©glan,Başağaçlı Raşit Tunca,Başağaçlı, Raşit Tunca,Başağaçlı Raşit, Tunca,Tasavvuf,tasavvuf bilgisi,tasavvufi vaaz,tasavvuf sohbeti,sohbet dinle,dini sohbet dinle,dini vaaz dinle, dini vaaz oku,dinbi sohbet oku,dini makale,islmaic,islmi resimcalligraphy,muhammed yazili resim,hat yazili resim,yesil dini resim,wc resimi,acbül zenb resimi,hardal tanesi resimi,kara gögcür,siyah boncuk,siyah bilya,Schrems,Nisan 2018,Original Kar©glan,Sessiz Zehirin, internetin Sesi, Onun Şifası Olan ,Radyo Karoglan,Radyo-K,

Print this item

RasitTunca-2 Bu Evin Rabiyesi Hakkı için (Kar©glanin 24 Mart 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 07:47 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies


Bu Evin Rabiyesi Hakkı için

(Kar©glanin 24 Mart 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِّلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul innenî hedânî rabbî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin) dînen kıyamen millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn
Kul inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn.

Meali :

De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
“Muhakkak ki; benim namazım, kurbanım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 161. ve 162. ayet


---oOo---

Hakîm'in babası Muaviye îbni Hayde anlatıyor:

— Dedim ki, ya Resûlallah; kime iyilik edeyim?

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

— Annene, dedi. Kime iyilik edeyim? dedim.

— Annene, dedi. Kime iyilik edeyim? dedim.

— Annene, dedi. Kime iyilik edeyim? dedim.

— Babana; sonra en yakına, ondan sonra en yakına... dedi.

( Hadis-i Şerif , Tirmizî: Kitab'ül Birri ve's-Sılâ, Bab : Ma câ'e fi Birri'l-Valideyni Ebu Davud: Kitab'ül Edeb, Bab ; Birrü'l Valideyni. Hakîm: «Bu hadîs sahihdir.)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ أَغَيْرَ اللّهِ أَبْغِي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ وَلاَ تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ إِلاَّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ثُمَّ إِلَى رَبِّكُم مَّرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul e gayrallâhi ebgî rabben ve huve rabbu kulli şey’in, ve lâ teksibu kullu nefsin illâ aleyhâ, ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn

Meali :

De ki: “Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir.

(Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 164. ayet)

RAB NEDİR?

Terbiye etmek, yetiştirmek, ıslah ve tamir etmek, yönetmek, sorumluluk almak, istediğini yapabilmek, başkan olmak, toplamak, yığmak, hazırlamak; malik ve sahip olmak, nimeti artırmak, üstünlük ve efendilik anlamlarındaki "r-b-b" kökünden türeyen Rabb, efendi, malik, sahip, terbiye eden, yetiştiren, düzene koyan, düzelten, tedbir alan, sorumluluk üstlenen, yöneten, nimet veren, ihtiyaçları gideren, kefil olan, seçkin, sözü dinlenen, otorite sahibi reis, melik, efendiliği ve üstünlüğü kabul edilen kişi demektir Çoğulu erbâbtır

Arap dilinde "rabb" kelimesi; itaat edilen efendi, bir şeyi ıslah eden, bir şeyin maliki ve sahibi anlamlarında kullanılmıştır Rabb kelimesi, terbiye anlamında mastar iken mübalağa kastı ile terbiye ediciye (mürebbî) isim olmuştur.

Rabb, levh-i mahfûz'un Arş ve 7 semadaki düzeninin işleyişini Allah'ın sevk ve idare etme sıfatı olarak da tanımlanabilir.

Rab kelimesi Arapça bir kelime olup, Kur'an'da Allah lafından sonra en çok kullanılan isimdir; 970 defa zikredilir.[1]

RABiYE NE DEMEKDiR ?

Rab Allahin Terbiyet ediciligini anlatan ismi ve sifatidir, öyle olunca, insanin iki Rabbi : Anasi ve Babasi demek olur , Hz Yusuf Babasina "Rabbim" diye itaf ederdi,
Rab aynen "mümin" erkek mümine(iman eden erkek kimselere) verilen isim ve "mümine" bayan mümine (iman eden bayan kimselere) verilen isim yani eril ve dişillik ifade eder, ve yine "Halim" erkek ismi ve "Halime" bayan ismi oldugu gibi Rab Erkek terbiyeci yani baba ve Rabiye ise dişi terbiyeci yani anne demek olur, Her ev birer Terbiyet okuludur ve öyle olunca Evdeki annen, baban, deden, ninen, sizleri terbiyet eden Mürebbilerin, veya rablerin demek olur, ve her ev en az dört terbiyet edici rabden oluşur, ve yine o yüzdende bir nevi Erbea arapca dört sayisini temsil eder, ve bu dört kimse ,dört terbiyet edici Rab ve Rabiye demek olur, ve öyle olunca bir anne, bir de kaynana anne, bir baba, birde kayin baba, etti iki baba iki anne, ve etti dört Büyük RAB ve öyle olunca

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Felya’budû rabbe hâzâl beyt

Meali :

Öyleyse bu evin Rabbine kulluk edin.

(Sadakallahul Aziym KUREYŞ Suresi 3. ayet)

Ben dersemki "bu evin Rabbi ve Rabiyesi hakki için" deyince o evin ana babasi, dede ninesi hakki için demiş olurum, yani Rabiye Rabbin (Rab isminin) dişil halidir, anac halidir Rahim teceliyatli hali. ve ana terbiyesi ile baba terbiyesi farkli terbiyettir, ana : yemek yapmasini, bulaşik, yikamasini sökük dikmesini, cocuk bakmasini,.... ögretir. Erkek, yani baba ise odun kesmesini, tirpan bicmesini, kavga etmesini........... ögretir . Farkli terbiyet yetenekleri. Rablik işde insanin hayati idame edebilmesi için gerekli ilk ve basit ana kurallari ögreten kimseler veya Allah in yani hepimizin Rabbinin o kimselerdeki tecelli ettigi hali demek olur.


Peki neden miras hukukunda kadina bir hisse, erkege iki hise, verildi anne ve baba ikiside ayni rab ise

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(veledun), fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum nef’â(nef’en), farîdaten minallâh(minallâhi). İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ

Meali :

Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

(Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 11. ayet)


Bunu anlamak bu kadar zormu yani?

Burdaki ikiye bir hisse, cünkü her kadin, eger evlenirse, bir erkek onun kocasi olacak, ancak o kadin o evin masrafini karşilamak ile sorumlu degil, ne dedi peygamber

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Ashâbım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir.

Kesin olarak bildiğiniz bir ahlâksızlık yapmadıkları takdirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur. Eğer ahlâk dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yalnız bırakın. Bir yerlerini incitmeyecek şekilde dövün. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın.

Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.

Sizin onlar üzerindeki haklarınız, yatağınızı yabancılardan korumaları, istemediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır.

Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim kuşam ve yeme içme konularında kendilerine iyi imkânlar sağlamanızdır.”

( Hadis-i Şerif ,Tirmizî, Radâ` 11. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 3)

Peki burdaki "darebe" dövmenin olamaycagini ileri sürenler, peki bunlara, "siz ey kadinlar! Empati yapalim ve şayet siz o boynuzlanan erkek olsaniz, ey kadin, sen ona, o zinakar kadina ne ceza verirdin, yahut onun evden gitmesinide istemiyorsun, amma birde ceza vermen lazim, yahut bir hakim bu konuda ceza yaptirimi uygulayacak, bu kadini hapise atin demesi mi lazim, ne yapalimda, bu kötü ahlakindan vazgecsin, ne yapalim Allah aşkina, biraz empati yapip siz söyleyin o zaman ey kadinlar, ne ceza verelim de, böyle ahlaksiz bir kadina ki, ahlakini düzeltsin, evine yuvasina sahip ciksin, nesli ve zürriyeti, kani ve hisimligi korusun degilmi, yarin yanlişlikla, bir kardeş bir kardeş ile evlenmesi durumuna düşmesin, olurda olur, o adam gider bir kadinla zina eder, ve oglan cocuk dogar, gider bir diger kadinlada zina eder, ondanda kiz cocuk dogar, amma kimsenin bundan haberi yok, sonra bu iki oglan kizda, yarin birbirine aşik olup evlenirse, nesil bozulur, cünkü kardeş kardeşle evlenince, bozuk mutasyon, hastalikli nesil, kan bozukluklari ortaya cikiyor, sakat cocuklar doguyor, 46 kromozomlu down sendromlu cocuklar doguyor.
Peki Hz Ayşe ye iftira atildiginda, Ayşe annemiz babasinin evine küs gitdi, peki bir rivayet varmi ki, Hz Muihammed Ayşe yi darebe ettide, dövdüde, ondan babasinin evine gitdi diye, yok. Peki dövmedi diye bir rivayet var mi, onu dövmedi diye var mi? yok. peki niye küs gitdi o zaman bilen var mi? yok. yani amma Allah kuranda hafifce dövün dediyse, o zaman muhammed kuranin ilk hadimi ise, o zaman muhammed kurana uyacak ilk kimse ise, ilk defa kadini bu yüzden hafifce döven olmali degilmi, varmi peki bunu inkar etcek bir hadis ayet? muhammed ayşeyi dövmedi diye varmi? yok o zaman anasinin evine küs gitcek kadar hafifce dövmüş olabilir mi? Evet Olabilir, Allah emrettiyse daha ne! uygulayacak ve yapacak o zaman, yada muahammed bunu, o hadise vuku bulunca böyle uydurdu demek lazim, peki size hangisi daha dogru geliyor bir tefekkür ediniz.
ikinci mesele burdaki kadinin hakki olan, onun yörenin giderine göre, yiyecegini, giyecegini barinagini temin etmek onun erkeginin üzerine borc, ve öyle olunca masraf erkege ait, öyle olunc masraf evin yiyecegini giyecegini saglamak bir gider ve para ve kazanc meselesi, öyle olunca, erkek eger işde işi de yok ise, bu elde ettigi miras yolu ile kalan mal ile, işde en azindan, o evin reisi olarak, evin giderlerini karşilar, amma kadin bundan mesull degil, ancak kadin eger evlenmez ise, işde tek bir kadin veya dul kadin olursa, işde masrafda yariya inecegi için, ona bir hisse, erkek ise kadinin ve cocuklarin masrafini ödemekle sorumlu oldugu için, onun daha cok hisse veya iki hisse hakki var, yoksa burda yine Allah adaleti gözetmiştir, eger kadin iki hisse yada malin yarisni alirsa, burada her iki cocuk olan evde bir kiz bir erkek ise, malin yarisini kiza verildi, amma kiz vardigi evde o evin masrafindan sorumlu degil, ve bu mirasdan aldığı parayi ne yapar? belkide lüks masraflarda kullanir, makyaj, moda vesaire gibi, halbuki erkek ise, yemek icmek giymek kira elektrik ve su parasi ödemekle sorumlu degil mi? öyle olunca onun, Erkegin bu hisseden iki hisse almasi demek işde, yeni kurdugu evindeki masraflarinda ona yardimci olmak demek olur, yine yeni kanun cikardilar, işde belli miktarin altinda mallari bölemezsiniz diyor o kanun koyucu, evet yani ne olcak o zaman peki , nasil hüküm sürülcek o zaman? mesela bir dönüm tarla var, amma oniki mirasci olsa, bir dönümü 12 ye bölünce, bir kaşik miras düşcek, o zaman bu bir kaşik kimin neyine yarayacak, yani öyle olunca burda tüzel kişilikler tayin edip, bu malin hukukunu, bu tüzel kişilik, eger miras kalan mal mesela tarla ise, onu ekip bicip, elde edilen hasat, veya kar edilen parayi, işde bu oniki mirasciya bölerek, mal bölünmemiş ama, kar bölünmüş olur, o malin bütünlügü bozulmamiş olur, hadi bunu (miras kalan Tarlayi) onikiye bölsek, ondan sonra, o her oniki kimseninde en az iki cocugu olsa, bu mali daha kaca bölecek, kalan zaten bir kaşik idi, o bir kaşigida ikiye bölünce, yarim kaşik mal kaldi her birine, ya sonra, birdaha sonra, mal telef olacak degilmi ? evet T a y ip amca ve adamlari bu kurali iyi koymuş ve haklilar.

BU HAFTANIN TEFEKKÜR SORUSU

Biz öyle bir Allah a iman ediyoruz ki, Herşeyi işiten, ve herşeyi gören, ve herşeydan haberdar olan bir Allah a iman ediyoruz. öyle olunca Allah Türkiye Ankarada ki Ahmet amcanin her halini ve yaptiklarini ve yapacaklarini söylediklerini, ve söyleyeceklerini, duyan, gören, bilen, ve hisseden Allah, Almanyadaki Franz in da yaptiklarini yapacaklarini ve söyledklerini, ayni anda duyup görüp bilip hissdiyor, öyle olunca, peki dünyada herşeyi ayni anda, gören, duyan, bilen, ve hisseden ne var ki, biz ona diyelim ki, Allahin o üc sifati veya ismi, bu tek kimsede toplu tecelli ediyor dilyebilelim. kimdir bu halife? hangi halifesinde, bu üc veya dört isim, ayni anda tecelli ediyor?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fadlen minallâhi ve ni’meten, vallâhu alîmun hakîm

Meali :

Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir herşeyin en işlere yaryaacagini , yani hikmetini de bilir.

(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 8. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tukaddimû beyne yedeyillâhi ve resûlihî vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe semîun alîm

Meali :

Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.(Duyarakda bilir)

(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 1. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adlâ(adlen), lâ mubeddile li kelimâtihî, ve huves semîul alîm

Meali :

Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.(Duyarak bilir)

(Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 115. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhân nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârafû, inne ekramekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr.

Meali :

Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.

(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 13. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E lâ ya’lemu men halaka, ve huvel latîful habîr.

Meali :

Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.(hisleride hiseder bilir.)

(Sadakallahul Aziym MULK Suresi 14. ayet)

[Image: Demire-Su-Vererek-Sertlestirme-V211020190634-N1.jpg]

DEMIRE SU VEREREK SERTLEŞTiRME - Çelik Yapimi - stahl mit wasser härten

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Cehennemliklerin tepelerine kaynar su dökülür. Bu su, vücutlarının içine nüfuz eder, öyle ki, karınlarına kadar ulaşır. İçlerinde ne var ne yok, söker atar ve ayaklarını delip geçer.”

( Hadis-i Şerif , Tirmizi, Cehennem, 4.)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُؤُوسِهِمُ الْحَمِيمُ يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ وَلَهُم مَّقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Hâzâni hasmânihtesamû fî rabbihim fellezîne keferû kuttıat lehum siyâbun min nâr(nârin), yusabbu min fevkı ruûsihumul hamîm. Yusheru bihî mâ fî butûnihim vel culûd. Ve lehum makâmıu min hadîd. Kullemâ erâdû en yahrucû minhâ min gammin uîdû fîhâ ve zûkû azâbel harîk. İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilus sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru yuhallevne fîhâ min esâvira min zehebin ve lu’luen, ve libâsuhum fîhâ harîr. Ve hudû ilât (:::)î minel kavli ve hudû ilâ sırâtıl hamîd.

Meali :

İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için varilcak makam demirlik olmustur ve bir de onlara demirden topuzlar vardır ki. Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler,onlara demirden topuzlar ile vurularak oraya geri döndürülürler(demir işlernmek için ateşe sokup sokup cikarilir) ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.( ve baştaki gecen "Başlarının üstünden de kaynar su dökülür" meali ile onlara su verilir ki, daha iyi sert demir olsunlar, celik olsunlar) Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir. Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.(Hidayet olunmuşlar, yol gösterenin yoluna uymuş olanlaridir).

(Sadakallahul Aziym HACC Suresi 19-20-21-22-23 ve 24. ayet)

Gecen haftalarda dedik ki : ilerde bir vakitte, bilim adamlari ölümünde caresini bulacaklar dedik diye, bazi ilim adami ve alimler, dediler ki : hayir herkes ölümü tadacak, cünkü kuranda ayet var, ölümün caresi yok dediler. ölümün öldürülmesi ancak ahirette olcak dediler, peki ahiret ne be adam, ahiret dedigin ne ki? biliyormusun peki?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn

Meali :

Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.

(Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 57. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kullu men aleyhâ fân. Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm.

Meali :

Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.

(Sadakallahul Aziym RAHMÂN Suresi 26. ve 27. ayet )


Abdullah b Ömer (ra) rivayet etmiştir.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“ Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme vardıkları zaman ölüm getirilecek ve cennet ile cehennem arasında konulacak, sonra da kesilecektir. Sonra bir münadi nida edecek:
-“Ey cennetlikler artık ölüm yoktur! Ve ey cehennemlikler artık ölüm yoktur! Diye nida edecek. Böylece cennetliklerin sevinci bir kat daha artacak. Cehennemliklerin üzüntüsü de bir kat daha artacaktır.”

( Hadis-i Şerif ,Buhari, Rikak, 50.51;Müslim, K.Cennet, 43. 11/ 263.)

Yukardaki ayette diyor ki : onlar bu yaptiklari kafirlikle, kazana kazana, demir olma makamina erdiler, ve onlar ateşe, sokulup sokulup cikarilirlar diyor. peki burasi nereside, bazilari demirlige ermiş, ve yukardaki resimdeki gibi, ateşe maruz kaliyorlar, ahiret neresi, daha görmedinmi? haaalami görmüyorsun, ayetide mi anlamiyorsun.

ölüm kesilcek işde, ölümün caresi buluncak, belkide DNA da bir gen var, o gen kesilince, insan artik ölmiyecek, kesilecekden kasit ne olabilir, Allahu alem, zincirden o boncuk cikarilcak demek olur. yani sirat üstünde kesilcek deniyor, yani sirat, işde DNA ndaki, senin kader yazin demek olabilir, ve ölüm işin icinden cikinca, amma müminlerin sevinci artacak, kafirin ise, azabi artacak deniyor. ve mesela bugün artik adam bir hastaliga dücar olmuş, yahut bacagi kopmuş, yahut cigerini kavbetmiş, yada kalp pili kullaniyor, yani hasta, yahut böbrek hastasi, amma ölüm öldü, bunlarda artik ölümsüzleşecek, amma onlar için, ayni azabi bitmez bir halde cekmek var , artik birisinin kolu yok, onun yerine kol taksalar ne fayda, orjinal kol yok, yahut böbrek yok, yada,.. hakeza hakeza, yani yine cennete ölmeden gecmek yok dedi cebrail, ilyas aleyhisselema, ona ölüm tattirildi, öyle cennete gecti diye rivayet olunur, ve bizim Raşidi Tarikatinda, kurandan bir ayet vardir, o zikrin sonunda belli bir süre okunur ki, artik bu cennet vakti kurulunca, orada cennete ve cennet vaktine gecmek için, işde o ölüm acisi tattiriilir ki, aynen ilyas a tattirildigi gibi, ki cennete geciebilsin, bu mehdi cemaati ve raşidi tarikati mensublari için böyle, yani öyle olunca, o zikri cekip o aciyi tatmiyan, bu cennet vakti yada Mehdi cagi olan altin caga gecemiyecek demekdir bu, ve yine ölümün ölmesi, cehennemliklerin azabini artiracakdan kasit ise

Ebu Derda (ra) anlatıyor:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Cehennem ehline açlık musallat edilir. Bu, içinde bulundukları azaba eşit dereceye ulaşır. Açlığa karşı yardım talep ederler. Onlara besleyici olmayan ve açlığı gidermeyen dari’ denen dikenli bir ot verilir. Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de boğazda tıkanıp kalan bir yiyecek imdat edilir. Bu da boğazlarında takılıp kalır, ne ileri geçer ne de geri gelir. Derken, dünyada iken, bu durumda, bir içecekle takılan lokmalarını boğazından kaydırdıklarını hatırlarlar ve bir içecek talep ederler. Demir kancalar bulunan kaplarda kaynar su verilir. Bu kaplar, yüzlerine yaklaştırılınca yüzlerini dağlayıp atar. Su karınlarına girince içerilerini paramparça eder. Bu sefer de:
“Cehennem bekçilerini çağırın, ola ki azabımızı biraz hafifletirler!” derler. Onları çağırırlar. Onlar gelince:
“Size Peygamberleriniz bu halleri açıklayan haberleri getirmemiş miydi?” derler. Onlar:
“Evet, getirmişti ama dinlemedik.” derler. Bunun üzerine, bekçiler:
“Siz isteyin durun! Kâfirlerin istedikleri burada boşunadır.” derler. (Gafir su. 50) Cehennemlikler bekçilerden ümitlerini kesince:
“Cehenneme müvekkil melek Malik’i çağırın” derler. Malik gelince:
“Ey, Malik! Söyle de, Rabbin bizim hakkımızda ölümle hükmetsin.” Derler. Malik de onlara:
“Hayır! Siz burada canlı olarak ebedi kalıcılarsınız.” diye cevap verir. Zuhruf su. 77.
Bu hadisin ravilerinden A’meş (ra) der ki: “Bana bildirildiğine göre, cehennemliklerin Malik’e yalvarmaları ile Malik’in onlara verdiği cevap arasında bin yıllık zaman geçecektir. Cehennemlikler bu sefer aralarında:
“Rabbinize dua edin! Sizin için O’ndan daha hayırlı kimse yoktur!” diyecekler ve birlikte Yüce Allah’a şöyle yalvaracaklardır:
“Ey Rabbimiz! Bedbahtlığımız bize galebe çalmıştı. Biz gerçekten sapık kimselerdik. Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer yine küfre dönersek artık hiç şüphesiz ki zalimlerden oluruz.” (Mü’minun su.106-107) Yüce Allah (cc) o cehennemliklere şöyle cevap verecektir:
“Cehennemin içinde yıkılıp gidin! Bana bir şey söylemeyin”. Mü’minun su. 108.
Peygamber (sav) Efendimiz devamla şöyle buyurmaktadır:
“Bu cevap üzerine, cehennem ehli her çeşit hayırdan ümidini keserler. Hıçkırmağa, nedamet etmeğe, dövünüp yırtınmaya başlarlar.” Tirmizi, Cehennem, 5. (2589).

( Hadis-i Şerif )

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yevme nekûlu li cehenneme helimtele’ti ve tekûlu hel min mezîdin.

Meali :

O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der.

(Sadakallahul Aziym KAF Suresi 30. ayet )

[Image: Nilufer-Cicegi-Resimi-Lotus%20flower-See...030-N9.jpg]

Nilüfer Çiçegi Lotus Çiçeginin dinimizdeki Tarifi ve o Kimlerin cibilliyatidir

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Hakkıyla cehennemlik olan cehennemlikler var ya, onlar cehennemde ne ölürler ne de yaşarlar. Lakin günahları ve hataları sebebiyle ateşe duçar olan bir kısım kimseler vardır ki, ateş onları tamamen öldürür. Yanıp kömür olduktan sonra, kendilerine şefaat edilme izni verilir. Böylece grup grup getirilirler ve cennet nehirlerine dağıtılırlar. Sonra: 'Ey cennet ehli! Bunların üzerlerine su dökün.' denilir. Bunlar, sel yatağında biten bir ot gibi yeniden biterler."

( Hadis-i Şerif , Müslim, İman 306, (185))

Yani işde bu hadisde anlatilan kimseler su üstünde biten çiçek nilüfer çiçegi olurlar deniyor, yani öyle olunca ahiret, cennet ve cehenem ve sonrasi bu dünyada halden hale gecerek yaşanmakda yani.

Rabbim Teala vetekaddes hazretleri, Mehdi ve cemmaati, ahir zaman muhammed ümmetini, cehenneminden halas eylesin, ve cehhennemin "yokmu daha " dediklerinden olmakdan muhafaza eylesin, ölümün öldügü günlere erip, mutluluk ve sevincleri artacak müminler zümresine ilhak eylesin.



--------------------
DiPNOTLAR :
--------------------
[1] mumsema org/misafir-sorulari/202459-rab-ne-demektir-ne-anlama-gelir-aciklarmisiniz



--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 24 Mart 2018 Cumartesi

Original Kar © glan

Print this item