Thread Rating:
  • 9 Vote(s) - 2.67 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
KUR’ÂN’IN TEMEL KONULARI BÖLÜM2
#1
Dini-1 
KUR’ÂN’IN TEMEL KONULARI

Kur’ân okumalarının bir başka şekli de mukabele olarak asr-ı
saadetten bize intikal etmiştir. Mukabele bir kişinin Kur’ân
okuyup diğer kişi ya da kişilerin onu dinlemesi ve okuduğunu
kontrol etmesidir. Bu şekilde hem Kur’ân nüshaları hem de oku-
nan Kur’ân her defasında yeniden kontrol edilir, okuyan ya da
dinleyenler hatalarını düzeltir. Mukabele, Hz. Peygamber (a.s.)
döneminden gelen bir gelenektir. Asr-ı saadette Peygamberimiz
her sene Cebrail ile Kur’ân ayetlerini ve surelerini mukabele
ederlerdi. Bazen Peygamberimiz okur Cebrail dinler, bazen de
Cebrail okur Peygamberimiz (a.s.) dinlerdi. Hicretin 10. yılında
Peygamberimiz (a.s.) ömrünün sonuna yaklaştığını hissetmişti ya
da bu ona bildirilmişti. O sene Cebrail ile iki defa Kur’ân’ı mu-
kabele etmişlerdi. Bu son mukabele idi. Bu şekilde Kur’an karşı
tarafa arz edildiği için buna mukabele veya muaraza denilmiştir.
(Bk. Buhari, Fedailü’l-Kur’ân, 7; Ahmed, II/399; VI/282)
Kur’an sürekli okunması, mukabele ve müzakere edilmesi,
üzerinde düşünülmesi gereken bir kitaptır. Zira Kur’ân’daki her
cüz sanki müstakil bir kitaptır ve farklı konular ile insanlardaki
iman, ibadet ve ahlak bilincini yenilemekte, güçlendirip diri tut-
maktadır. Elinizdeki bu çalışma da Kur’ân okumalarında faydalı
olması ve bir takva (sorumluluk) bilinci kazandırması için her
cüzden 3 temel konu seçilerek oluşturulmuştur. Kur’ân okurken
bitirilen cüzden sonra o cüzdeki temel konuları/meseleleri ve
mesajları yeniden hatırlamak ve genel hatlarıyla anlamak/müza-
kere etmek hayatımızı ve toplumları değiştirecektir. Bu nedenle
camide ya da evde her cüz okumalarından sonra söz konusu
cüzle ilgili bölümün bu eserden okunması ve müzakere edilmesi
güzel sonuçlara yol açacaktır.
Kur’ân’ı her okuyuşta ya da her hatimde; farklı gözle ve he-
defle okumak tavsiye edilir ki hem okuyucunun zihni diri kalsın
hem de her okuyuşta Kur’ân’ın farklı bir yönünü keşfetsin.

ALTINCI CÜZ
(s. 101-120)


İslam toplumu bilinç eğitimi ile yükselir:
Aşırılıktan kaçınıp dengeli üretenler ve
tüketenler, dengeli bir ümmet olma yolunda
beşinci adımı atmış olurlar.

Altıncı cüzde; Nisa suresinin son tarafı ve Maide suresinin ilk
yarısı bulunmaktadır. Bu kısımdaki 3 konu (mesaj):

1. ORTA YOL BİLİNCİ

İfrat ve Tefritten Kaçınmak
Nisa suresinin ortalarındaki bazı ahkam konularından sonra,
bu cüzde de Yahudi ve Hristiyanların ahkam ile ilgili hataları
sıralanır ve Muhammed ümmetinin aynı hatalara düşmemesi
istenir: Yahudiler peygamberlerine verdikleri sözde durmadılar,
kitaplarının hükmünü terk ettiler, Hz. Musa’dan sonra gelen
peygamberleri öldürmeye çalıştılar ve suikastlar düzenlediler.
Hristiyanlar da dinlerinde aşırı/uç yorumlar yaptılar, Allah’ın
kulu ve peygamberi olan Hz. İsa’ya (haşa) “Tanrı’nın oğlu” dediler.

2. HELAL GIDA BİLİNCİ

Maide suresinin baş tarafında; helal ve haram konuları özet-
lenmektedir. Mesela, behiymetü’l-enam denilen (davar, sığır
ve deve cinsi) hayvanlar helal, ama ihramda kara avı yapmak
haramdır. Allah’ın yeryüzündeki sembollerine (mesela, Kâbe
tevhidin sembolü, kurban Allah’a yakınlığın sembolü), ayrıca
savaşın haram olduğu aylara karşı saygılı olmak ve onların kut-
sallığına/saygınlığına halel getirmemek gerekir. Leş, akıcı kan,
domuz eti ve Allah’tan başkası adına (mesela putlar adına) ke-
silen hayvanların eti haramdır. Eti yenen hayvanlar bir yerden
düşerek, boğularak, boğazlanarak ve yırtıcı hayvan tarafından
parçalanarak ölmesi durumunda bunların etleri de haramdır
(ölmeden önce yetişip kesilen helaldir). Eğitimli av hayvanının
tuttuklarını yemek helaldir. Hayvanı avın üzerine gönderirken
besmele çekmek gerekir. Ehl-i kitabın kestikleri helaldir, onla-
rın kadınları ile evlenmek caizdir. Ancak Müslüman kadınlarla
evlenmek efdaldir.

3. DENGE BİLİNCİ: ORTA BİR ÜMMET OLMA

Maide suresinin sonraki bölümlerinde ise, bazı ahkam ko-
nuları açıklanmaktadır. Abdest, gusül, teyemmüm (Maide, 5/6),
şahitlik, cihad, kısas ve irtidat gibi. Ayrıca iman, ibadet ve adalet
gibi hükümleri terk eden önceki ümmetlerin sapmaları aktarılır,
bu sapmaların sonunda Allah’ın gazabına ve lanetine uğradıkları
gerçeği hatırlatılır.
'
YEDİNCİ CÜZ
(s. 121-140)


Kendilerini sürekli sorgulayan ve
hatalarını düzelten insanlar İslam
toplumunu/medeniyetini inşa ederler.



Yedinci cüzde; Maide suresinin son tarafı ve Enam suresinin
ilk yarısı bulunmaktadır. Bu kısımdaki 3 konu (mesaj):

1. HATALARIN BEDELİ

Maide suresinin son tarafı helal gıda ve helal kazanç ile ta-
mamlanmaktadır. Bu arada ayetler bazı hatalar için gerekli olan
keffaretleri de açıklamaktadır. Bunlardan birisi yemin keffareti,
diğeri de ihramlıyken kara avı yapan kişinin ödeyeceği bedel ko-
nusudur (Maide, 5/89, 95). Sonra vasiyet için iki şahit tutma tavsiye
edilir (Maide, 5/106-108). Surenin sonunda ise havarilerin, gökten
mucize bir sofra (maide) inmesi için Hz. İsa’dan dua etmesini
istemeleri ile ilgili bir olay anlatılır. Sonra bir mucize gerçekle-
şir. Aslında bu ayet ile yeryüzünün tümünün mucize bir sofra
(maide) olduğu mesajı verilir.

2. HATALAR DÜZELTİLMELİ

Aksi Takdirde Kişinin Sonu Dinden Uzaklaşmak, Şirk ve
Putperestlik Olabilir
Maide suresinden sonra Enam suresi gelir. Tek parça halinde
inen Mekkî bir suredir. (Bakara, Âl-i İmran, Nisa ve Maide sure-
leri ise Medenî idi.) Önceki Medenî surelerde bir vahiy toplumu
olan Yahudi ve Hristiyanların bozulma süreçleri ve hataları an-
latılmıştı. Enam suresinde de aslında bir vahiy toplumu olan ve
Hz. İbrahim, İsmail gibi peygamberleri kabul eden Arap cahiliye
toplumunun hataları anlatılmakta, nasıl putperest bir toplum
haline geldikleri açıklanmaktadır. Surenin başında kainatın ve
insanın yaratılışı hatırlatılarak tevhid konusu ve önemi açık-
lanmaktadır. Sonra cahiliye Araplarının risalet ile ilgili akıldı -
şı talepleri zikredilmektedir. Onlar peygamberin meleklerden
gönderilmesini istediler. ‘Eğer yeryüzünde melekler yaşasaydı o
zaman melek bir peygamber gönderilirdi.’ şeklinde cevap verildi.
Sonra müşriklerin ahiret ve dünya hayatı ile ilgili yanlış görüşleri
tenkit edildi.

3. PEYGAMBERİN TEBLİĞ GÖREVİ

Vahyin Rehberliğinde Hataları Düzeltmektir
Bu bölümde Hz. İbrahim (a.s.) örnek verilir. O tevhid inancın-
daydı. Hz. İbrahim (a.s.)’ın, tevhid inancını ispat için yıldız, ay ve
güneş gibi varlıkların Tanrı olamayacağına dair bir sorgulaması
aktarılır. Çünkü bunlar yok olan/değişen fani varlıklardır (Enam,
6/74-81). Yıldız, güneş, ay ve diğer varlıkları Allah insan için yarattı
(Enam, 6/96-97), ama insanların bir kısmı bu nimetlere şükrede-
cekleri yerde, bunları Tanrı edinerek Allah’a şirk koştular. Şirk
gerçekten büyük bir zulümdür (haksızlıktır).
'
SEKİZİNCİ CÜZ
(s. 141- 160)


Her dönemde cahiliye düşünce ve
inançları görülür. Çünkü şeytan her asırda
bütün insanları kandırmak ister. Siz bu
mücadelede/yarışta geride ve arada kalmayın,
cennete doğru koşun.
(
Sekizinci cüzde; Enam suresinin son tarafı ve Araf suresinin
ilk yarısı bulunmaktadır. Bu kısımdaki 3 konu (mesaj):


1. CAHİLİYE DÜŞÜNCELERİNDEN KURTULMAK

Enam suresinin ana konusu olan cahiliye dönemi müşrik Arap-
ların hataları sıralanmaya devam etmektedir. Bunlar; Allah’tan
başkasının hükmünü kabul etmek, putlar için kurban kesmek,
çocuklarını diri diri toprağa gömmek, yetime kötü davranmak,
ölçü ve tartıda haksızlık yapmaktır. Enam suresi, cahiliye dü-
şüncesine karşı İslam’ın tevhid inancının ortaya konulduğu bir
söz/dua ile sona ermektedir (Enam, 6/161-165).

2. ŞEYTANA KARŞI DİKKATLİ OLMAK

Bu cüzde ayrıca Araf suresi başlamaktadır. Önceki surelerde
haktan sapan vahiy toplumlarından örnekler verilmişti. Yahu-
diler, Hristiyanlar ve cahiliye Arapları... Bu surede ise tevhid ve
şirk mücadelesinin ilk insan Hz. Adem ile başladığı; bu açıdan
peygamberlerin tevhid ve doğruluğun temsilcileri, şeytanın ve
avenesinin ise şirk ve sapkınlığın temsilcileri/ana sebepleri
olduğu belirtilmektedir. Burada güzel bir uyarı bulunmakta-
dır: “Ey Adem oğulları, dikkat edin! Şeytan, atalarınız (Adem ile
Havva’yı) ayıp yerlerini kendilerine göstermek (rezil etmek) için
elbiselerinden soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de kandır-
masın/aldatmasın. Şeytan ve avenesi, hiç fark edemeyeceğiniz
şekilde pusuda beklerler!..” (A’raf, 7/27). Hz. Adem ve Havva hata-
larını anlayıp tövbe ettiler ve kurtuldular. Şeytan ise hatasında
hâlâ ısrar etmektedir.

3. ARADA KALMAMAK-KARARSIZ OLMAMAK; CENNETE
KOŞMAK GEREKİR


Bu cüzün son kısmında ise, sureye adını veren Araf konusu
zikredilmektedir. Araf, urf kelimesinin çoğulu olup yüksek yerler
manasındadır. Bu terim cennet ile cehennem arasındaki bölgede
bulunan yüksek yerler veya tepeler için kullanılmaktadır. Saha-
beden gelen habere göre, Araf’ta duran kişiler günah ve sevapları
eşit olan Müslümanlardır. Allah onlar hakkında hükmedinceye
kadar bu ara tepede duracaklardır (Bk. Hakim, II/350 (3247); Taberani,
Kebir, XXI/189 (11454)).

DOKUZUNCU CÜZ
(s. 161-180)


Tarihin en önemli dönemleri,
peygamberlerin yaşadıkları asırlardır.
Çünkü onlar tevhid ve şirk mücadelesinde
müminlerin önderleridir, Allah’ın rab
(hakimiyet sahibi) olduğunu bütün dünyaya
tebliğ eden ve insanları dünyevileşme
tehlikesinden koruyan kişilerdir.

Dokuzuncu cüzde; Araf suresinin son tarafı ve Enfal suresinin
baş tarafı bulunmaktadır. Bu kısımdaki 3 konu (mesaj):

1. PEYGAMBERLERİN MÜCADELESİ

Tarihte Tevhid ve Şirk Mücadelesi İnsanoğlu Var Oldukça
Devam Edecektir
Bu cüzde Araf suresi peygamberlerin mücadelelerinden ör-
neklerle tamamlanmaktadır. Söz konusu örneklerden en uzunu
Hz. Musa dönemi ile ilgilidir.
a. Burada Hz. Musa’nın Firavun ile mücadelesi, o dönemde
Müslüman olan sihirbazların Firavun’un katliamı ile şehit olma-
ları gerçeği (A’raf, 7/104-126).
b. Hz. Musa’nın ve ashabının Firavun’un zulmünden kurtulma
çabaları ve hicret talepleri, ayrıca o dönemde yaşanan kıtlık,
tufan, çekirge, haşere, kurbağa ve kan yağması gibi belalar so-
nunda Firavun’un Hz. Musa ve ashabına hicret için izin vermesi,
ancak sonra sözünden dönüp ordusu ile Hz. Musa ve ashabın
takip etmesi ve sonunda ordusuyla beraber denizde helak olması
aktarılır (A’raf, 7/130-136).
c. Bundan sonra Hz. Musa’nın kutsal bölge Sina dağına git-
mesi ve orada 40 gün kalması, daha sonra kendisine vahyin
yazılı levhalar halinde verilmesi, o dönemde Yahudilerin sap-
maları ve ihanetleri anlatılır. Mesela, denizi geçerek Firavun’un
şerrinden kurtulan İsrailoğulları, daha kurtulur kurtulmaz puta
tapan bir kavim görünce Hz. Musa’dan bir put yapmasını iste-
diler; Hz. Musa ise, onlara büyük bir cahillik yaptıklarını söyledi
ve nasihat etti (A’raf, 7/138-140). İsrailoğullarının ikinci ihanet ve
sapmalar ise, yanlarından 40 günlüğüne ayrılan peygamberleri
Hz. Musa’dan sonra hemen altın, gümüş ve mücevherlerden bir
buzağı yapıp tapmalarıdır (A’raf, 7/148-154).
d. Sonra Ashab-ı sebt (Cumartesi ashabı) Yahudilerinin diğer
hileleri (A’raf, 7/162) anlatılır, sıralanır.

2. ALLAH’A OLAN İLK SÖZÜMÜZ-AHDİMİZ

Allah’a İlk Ahdimiz “Sen Bizim Rabbimizsin”, Sözüdür
Bu cüzün ikinci bölümünde ise kalu bela olayı ile başlayan ilk
ahid/söz hatırlatılır. (A’raf, 7/172-173); Allah’ın esma-i hüsnasının
(güzel isimlerinin) doğru anlaşılması gerektiği bildirilir. İnsanın
şirk koştuğu putlar ve şeytanlar açıklanır ve bunlara karşı mü-
cadele edilmesi istenir. Kur’ân okunurken bile şeytanın pusuda
olup vesveselerle kandırabileceği bildirilir ve Euzü besmele ile
şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak gerektiği açıklanır. Enam su-
resi; dua, zikir, tesbih ve secde emriyle sona erer (A’raf, 7/204-206).

3. DÜNYEVİLEŞME TEHLİKESİ

Allah Rızası İçin Çalışmayı/Tebliği/Cihadı Terk Etmek
Dünyevileşmektir
Bu cüzün son bölümünde Enfal suresi başlar; Bedir savaşın-
daki ilk galibiyet ve ganimet problemi açıklanır. Çünkü savaştan
sonra bütün gruplar ganimetlerin kendilerine ait olduğunu id-
dia etmiş ve bir husumet ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Enfal
suresinin baş tarafı indirildi ve ganimetlerin hepsinin Allah ve
Resûlüne (devlete) ait olduğu açıklandı, bütün zaferin ve gani-
metlerin Allah’ın yardımıyla kazanıldığı hatırlatıldı. Ancak mü-
minler hatalarını anlayıp pişman oldukları ve tövbe ettikleri
için yeni inen ayetlerde; ganimetlerin humusu (1/5’i) Allah ve
Resûlüne (devlete) kalacak, beşte dördü (4/5’i) ise mücahitler
arasında dağıtılacak şeklinde uygulama başlatılır (Enfal, 8/41). O
dönemde savaş teçhizatını her mücahit kendisi tedarik ettiği için
ganimetten hisse sahibi oluyordu. Ama daha sonraları devlet,
askerinin bütün ihtiyaçlarını ve savaş durumunda teçhizatını
tedarik ettiği için ganimetler tümüyle devlete kaldı. Ayrıca bu 9.
cüzün son tarafında müşriklerin tuzakları, tutarsız talepleri ve
kaçınılmaz savaş gerçeği aktarılır, Müslümanların savaşa hazır
olmaları istenir.

ONUNCU CÜZ
(s. 181 - 200)


Müslüman ahlak temelli bir mücadele
stratejisi geliştirilmelidir. Sosyal problemlerin
çözümü ancak; infak ve gelir dağılımındaki
adaletin sağlandığı ekonomik bir sistemle olur.

Onuncu cüzde; Enfal suresinin son tarafı ve Tevbe suresinin
baş tarafı bulunmaktadır. Bu kısımdaki 3 konu (mesaj):

1. SAVAŞ AHLAKI

Savaşta Bile Ensar-Muhacir Gibi Ahlaklı Olmak ve Kulluğa
Devam Etmek Gerekir
Enfal suresinin son tarafında Bedir savaşı örneği üzerinden
savaş stratejileri anlatılır. Ayrıca savaşta da ahlaklı olma ve kul-
luk emredilir. Bunlara dikkat edilirse Allah’ın yardımı her zaman
Müslümanlarla beraberdir. Bir kavim kendisini değiştirmedikçe
Allah da onlara olan nimetini değiştirmez (Enfal, 8/53). Müslü-
manlara yardım eden ve kalplerini birleştiren Allah’tır (Enfal, 8/63).
Surenin sonunda Medine’ye hicret eden muhacirler ve onlara
yardım eden ensar anlatılır, onlar medh edilir ve imanın topluma
yansımasının muhacir-ensar kardeşliğinden, ayrıca sıla-ı rahime
riayet etmekten geçtiği hatırlatılır ve sure tamamlanır.

2. İSLAM TOPLUMUNUN DÜŞMANLARI

Burada iki düşman üzerinde durulur:
a. Anlaşmaları Bozan Müşrikler/Kâfirler
b. Sürekli Fitne Çıkaran Münafıklar
Onuncu cüzün bu bölümünde Tevbe suresi başlar. Bu sure
Enfal suresinin devamı niteliğinde olduğu için başında besmele
bulunmamaktadır. Ayrıca sure, anlaşmayı bozan ve bölgede sü-
rekli fitne çıkaran müşriklere verilen bir ültimatom ile başlar.
Bu nedenle de surenin başında rahmet ifadesi olan besmelenin
bulunmadığı belirtilir. Bu bölümde yeryüzünde fitne çıkaran
düşmanlara karşı savaşa hazır olunması gerektiği açıklanır. Ay-
rıca önemli bir iç tehlike olan ve İslam toplumunun birliğini bo-
zan, moralini çökertmeye çalışan münafıklar üzerinde durulur.
Onların ahlaki zaafları, çalışma usulleri ve stratejileri anlatılır.
Müslümanların bunlara karşı da dikkatli olmaları ve mücadele
etmeleri gerektiği hatırlatılır. Çünkü bir toplumun iç ve dış gü-
venliği çok önemlidir.

3. İSLAM EKONOMİSİNİN HEDEFLERİ

Özellikle İki Hedef Üzerinde Durulur:
a. İnfak
b. Sermayenin Adil Paylaşımı
Bu cüzün son kısmında infaktan bahsedilir. Ekonomik refahın
sağlanması için çalışma ve teknoloji üretme yanında toplumsal
yardımlaşma modeli olan bir infak stratejisi geliştirilmesi de em-
redilir. Yardıma muhtaç olanların mutlaka korunması gerektiği
hatırlatılır. Toplumsal yardımlaşmanın bir parçası olan zekat ve
sadakaların kimlere verileceği açıklanır (Tevbe, 9/60). Bütün bu
çalışmaların İslam toplumunu güçlendireceği ve kalpleri bir-
leştireceği anlatılır. Bu noktada da olumsuz propaganda yapan
münafıklara yeniden dikkat çekilir.

Kaynak :

Rıfat ORAL
Ankara - 2020
Diyanet YAYINLARI
KUR’ÂN’IN TEMEL KONULARI BÖLÜM2





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 2 Guest(s)